GELİBOLU’YU ANLAMAK

Çanakkale Savaşı, Kara Savunması İçin Müstahkem Mevkii Top Desteği (Bayram Akgün)

Birleşik Filo’nun 18 Mart 1915 günü Çanakkale Boğazı’na gerçekleştirmiş oldukları en kapsamlı saldırının başarısız olması, dikkatlerinin bir amfibi harekatına yönelmesine neden olur. Çanakkale Müstahkem Mevkii’ye bağlı toplar ve topçu askerleri göstermiş oldukları fedakarlıklarla Çanakkale’nin Boğaz’dan geçilemeyeceğini ispatlamışlardır.

  

Birleşik Filo Gemileri Çanakkale Boğazı’na doğru hareket halinde

  25 Nisan kara çıkarmaları başladıktan kısa bir süre sonra Alman denizaltılarının Çanakkale’ye gelmesi Birleşik Filo’ya bağlı gemileri korkutur. Bununla birlikte bu filonun Boğaz’a karşı ciddi bir girişimde bulunamayacağı neredeyse kesinleşmiş olur. Bu yüzden Müstahkem Mevkii’ye bağlı bazı topların kara savunması için kara birliklerine verilmesi düşünülür ve bu yavaş yavaş uygulanmaya başlanır. Tabi ki bu uygulama devam ederken aynı zamanda Müstahkem Mevkii’nin gücünün zayıflatılmamasına da dikkat edilir.

18 Mart 1915’ten sonra Boğaz’a karşı ciddi bir saldırı olmaz. Nitekim  Birleşik Filo’ya bağlı bazı savaş gemileri ara sıra Boğaz’dan içeri girerek kıyıdaki istihkamlara atışlar gerçekleştirir.

Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanlığı’nca 19 Mart 1915-25 Nisan 1915 tarihleri arasında düşmanın fazla bir etkinlik göstermemesine rağmen, aşağıda belirtilen cephane sarf edilmiştir:[1]

 

Topçu Cinsi                                                   Sarf Edilen Cephane (Atım)

150/40’lık, 150/45’lik gemi topları               14

150/26’lık kızaklı top                                    12

120/30’luk muhasara topu                            293

120/24’lük muhasara topu                            24

105/45’lik gemi topu                                     16

88/45’lik gemi topu                                       42

75/40’lık, 57/40’lık gemi topları                   61

87/40’lık mantelli top                                    300

75 mm.lik çabuk ateşli sahra topu                21

150/14’lük çabuk ateş obüsü                         114

150/10.8’lik adi ateşli obüs                           37

120/11.6’lık obüs                                          112

105 mm.lik çabuk ateşli obüs                                    324

65 mm.lik Şili dağ topu                                 38

37 mm.lik uçaksavar topu                             355

 

19 Mart-25 Nisan 1915 tarihleri arasında Boğaz’da önemli olaylar yaşanmamasına rağmen Müstahkem Mevki topçuları 1763 mermi sarf etmişlerdir.

 Anadolu yakasındaki seyyar bataryalar düşmanı; hatta mayınları taramaya muvaffak olsalar dahi boğazdan istifade etmeleri için mücadeleye mecbur kılar. Vapurlar harp gemilerinin savunmasına sığınmadan boğazı geçmek istedikleri takdirde bataryalar tarafından durdurulup batırılabilir. Vapurların seyrüseferine mani olunduğu takdirde boğaz methaline girmek düşman için bir kıymet ifade etmediği gibi bu takdirde düşman harp gemilerinin de boğaz içinde uzun zaman kalması imkan haricine çıkar.[2] Erenköy ve İntepe Bölgesi’ndeki bataryalar sadece Boğaz’a giren gemilere ateş etmekle kalmaz aynı zamanda Seddülbahir cihetini de top atışına tutmaya çalışırlar. Bu yüzden bu bölgedeki bataryalarda topların ve cephanenin eksik olmaması gerekmekteydi.

 

 

İntepe Bölgesi’nden Ertuğrul Koyu’na yapılan atışlardan bir görünüm.

 

Amiral v. Usedom bununla, az sayıdaki pilotlarını tamamıyla ordunun emrine verdi ve az miktardaki cephanenin izin verdiği oranda Anadolu kıyısının tepelerinde İntepe’de bulunan bataryalarla Erenköy’den çok uzak olmayan bir mevkiden düşmanın işgal ettiği güney dilimini işgal altına almıştı. Bu bataryalar kısmen eski, önceki savaşlarda ele geçirilen top kundaklarının işler hale getirilmesiyle elde edilen hafif ve orta çaptaki toplar ile eski iç tahkimattan sökülmüş kısa ve ağır toplardan oluşmuştu.[3] Eldeki imkanlar dahilinde toplara yapılan bazı ilavelerle toplar şartlara uygun hale getirilir. Bu nispette düzene sokulan toplardan imkan verdiği ölçüde yararlanılmaya çalışılır.

Anadolu sahilinde ileri sürülen sahil bataryaları Seddülbahir’deki kara hedeflerini müessir ateş altına almaya başlıyorlardı; fakat aynı zamanda kendilerini düşman gemilerine karşı koymuş oluyorlardı. Bu bidayette bir batarya 3-15 santimetrelik seri ateşli obüs ve 2 buçuk batarya dördüzlü yani 10-12 santimetrelik muhasara topundan ibaretti. Bunlar hemen vasat çapta bataryadan ibaret olmasına rağmen düşman üzerinde çok müessir oluyordu. Aynı zamanda bu batarya hemen her gün mermi yağmuru altında kalıyordu. Fakat neticede yine Mayıs ayının ortasına kadar Anadolu cephesinde yalnız 1-15 santimetrelik seri ateşli obüs ve 1-12 santimetrelik uzun muhasara topu sükut etti. Personel zayiatı ehemmiyetsiz derecede idi.[4] İntepe’deki bataryaların Seddülbahir Bölgesi’ne yapmış olduğu atışlar genellikle başarı kaydetmiştir. Nitekim bu bataryalarımız düşman gemilerine karşı da büyük bir ilgi çekmişlerdir. Üzerlerine ne kadar mermi atılsa da yine de yaptıkları fedakarlıktan asla geri kalmamışlardır.

Kara cephelerinde muharebelere istihkamatın müdahalesi pek mahdut oluyordu. Yalnız cenup cephede Seddülbahir bölgesine İntepe’deki toplarla müessir olunabiliyordu. Bu maksat uğrunda Anadolu Yakası’ndaki körfezler üzerinde yükselmiş İntepe’ye daima fazla bataryalar sevk edildi. Bu bölgedeki topların tabiyesindeki çapların oynayacağı roller ziyade hangisinin fazla cephanesinin mevcut bulunduğu esas rol oynamıştır.[5] Bu bölgeden çıkarmaya karşı daha çok yararlanabilmek için uzun menzilli topların yerleştirilmesi gerekmektedir. Fakat uzun menzilli topların cephane sıkıntısı çok fazla olduğundan cephane sıkıntısı az olan daha kısa çaplı toplar yerleştirilmek zorunda kalınmıştır. Bu toplarla da Seddülbahir’deki kara savunmasına nispeten fayda sağlanabilmiştir.

Birleşik Filo karadaki birliklerine orta çaplı toplar vermeye başlar.[6] Bu durum karşısında karadaki birliklerimiz sıkıntı çekmeye başlar. Özellikle Liman von Sanders’in istekleri doğrultusunda Müstahkem Mevkii kara savunması için top verme işini hızlandırmaya başlar.

 

 

5. Ordu Komutanı General Liman von Sanders Paşa

 

Liman von Sanders’in cephane eksikliğini gidermek ve Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanlığının silah ve cephanesinden yararlanabilmek için, daha pek çok kez Başkomutanlık Vekâletine başvurduğu görülecektir. Bütün bu başvurulardan kesin ve güvenilir bir sonuç alamayan Liman von Sanders, daha kısa yönden çözüm yolu aramış ve bulmuştu. Araları pekiyi olmayan Boğazlar Genel Komutanı Amiral von Usedom’u atlayarak, Çanakkale Boğazı Müstahkem Mevki Komutanı Cevat Paşa (Çobanlı)’ya başvurdu. Nitekim Liman von Sanders’in her yönüyle üstün niteliklere sahip olan Cevat Paşa’yla bağlantı kurması, 5’inci Orduya büyük ölçüde yararlar sağlamıştı.

 

 

Çanakkale Müstahkem Mevkii Komutanı  Cevat Paşa (ÇOBANLI)

 

Bu yardım konusunda 5’inci Ordu Komutanı, 26 Haziran 1915 günü, okunduktan sonra geri gönderilmesi kaydıyla, Güney Grubuna bir emir göndererek Cevat Paşa’nın yapacağı yardımlarla onun önerilerini bildirmişti. Bu emir, anlam olarak şöyleydi:

 

“Cevat Paşa’nın Güney Grubu’na cephane ve ağır topçuyla yardımcı olacağı, 15 cm’lik obüs bataryaları için yaklaşık 1320 adet mermi göndereceği, 15 cm’lik adi obüslerin adedini sekize (iki batarya) yükselteceği, bunun için de 750 mermi daha verilebileceği, ayrıca 21 cm’lik havanlar için İstanbul’dan istekte bulunacağı bildiriliyordu.

Ayrıca Soğanlıdere’de bulunan 10,5 cm’lik üç uzun top için kundak yapılmasına çalışacağı ve bu toplarla birlikte, Güney Grubundaki 12 cm’lik muhasara topları için de cephane verileceği, elindeki olanaklar ölçüsünde yardımcı olacağı ve hatta, Güney Grubu’nda bulunan tüm ağır bataryaların, uzun süreden beri bu bölgede bulunan üstün nitelikleriyle tanınan ve Demir Salip nişanına sahip olan Binbaşı Rıfat emrinde toplanmasını önermekte olduğu, sizin de her bakımdan Cevat Paşa’yla temasta olmanızı tavsiye ederim.”[7]

 

Bu emir üzerine, Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanı Cevat Paşa’yla bağlantı kuran Güney Grubu Komutanı, yaptığı görüşmeyi ve elde ettiği sonucu 5’inci Ordu Komutanına aynı gün rapor etmişti. Raporda özetle, Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanlığı’nın 15 cm’lik çabuk ateşli obüs cephanesinden yarından itibaren her gün 100-150 atım göndermeye başlayacağı ve 1300’e tamamlanacağı, grup emrine verilmesi vaat edilen 15 cm’lik obüs bataryasının grup emrine girmeye hazır olduğu, 10,5 cm’lik gemi toplarının karaya yerleştirilebilmelerinin yapılacak deneme sonucunda belli olacağı (10-14 gün sonra belli olabileceği), 3 adet 8,8 cm’lik 50 çap uzunluğunda ve 11 km’ye ateş edebilecek topun iki güne kadar yeter cephanesiyle grup emrine verileceği, Topçu Binbaşı Rıfat’ın da emredildiği şekilde görevlendirileceği, bildiriliyordu.[8]

Bu yazışmalardan da anlaşılacağı üzere Çanakkale muharebe alanındaki kara ordusunun gerektiğinde, Müstahkem Mevki kaynaklarından yararlanabileceği açıkça görülebiliyordu. Buna rağmen 5’inci Ordu Komutanı, Çanakkale Müstahkem Mevki’sinin, kendi emrine verilmesi için çabalıyordu. Başkomutanlık Vekâleti, bu önerileri hiçbir zaman dikkate almamış; hatta olumlu veya olumsuz bir ilgi bile göstermemişti.

Gerçekte Başkomutanlık Vekâleti de Çanakkale Cephesi’ndeki harekâtın bundan böyle karada sürdürüleceğine inanmıştı. Çünkü Alman denizaltılarının İngiliz ve Fransız deniz kuvvetlerini korkuttuğunu öğrenmiş; Çanakkale’ye denizden yeni bir zorlama olasılığının ortadan kalktığına ilişkin birçok belgesel haberleri ele geçirmiş bulunuyordu. Bu itibarla, yukarda da belirtildiği gibi 5’inci Ordu’nun önerileri devamlı olarak karşılıksız bırakılmıştı.

Bu durumun ileride konu edilmesi gerekirse de burada bahsedilmesinde yarar görülmektedir.

Başkomutan Vekili Enver Paşa, 3 Temmuz 1915 günlü bir emirle, 5’inci Ordu’yla Müstahkem Mevki Komutanlığı’nın iş birliği yapmalarını öngören özeti aşağıdaki gizli ve kişiye özel bir emir vermişti:

 

“Şimdiki durumda, ordunun karadaki başarısını esas sayıyorum. Bundan ötürü, top ve cephane konusunda ordudan yapılacak istekler Müstahkem Mevki’ce yerine getirilecektir.

Boğazlar Genel Komutanlığı, ordunun isteklerini Müstahkem Mevkii’nin savunma görevine zarar verecek durumda gördüğü takdirde, ordu komutanının dikkatini çekecek düşüncelerini gerekçeleriyle açıklayacaktır. Buna karşın ordunun sorumluluğu üzerine alıp isteğinde direnmesi hâlinde, o isteği yerine getirmekle yükümlüdür.

Bu takdirde Boğazlar Genel Komutanlığı, aynı zamanda bilgi verir.”[9]  denmekteydi.

 

Başkomutan Vekili’nin bu iş birliği emri, Müstahkem Mevki 5’inci Ordu Komutanı’nın emrine vermemekle beraber, muharebeler süresince 5’inci Ordu’nun sevk ve idaresine maddi ve manevi alanda büyük bir rahatlık ve güvence vermişti.

Müstahkem Mevkii’den karaya verilen toplar bu rahatlık ve güvenceyi biraz olsun haklı çıkarmaktadır. Mayıs bidayetine kadar:

1- Nısıf Batarya 2/12 santimetrelik seri ateşli top

2- Batarya 5,4’lü 9/12 santimetrelik sahra obüsü

3-   Batarya 4’lü 12/12 santimetrelik muhasara topu

2- Batarya 6’lı 12/8,7 santimetrelik sahra topu kara savunmasına ayrılmıştır.[10]

 

Enver Paşa 5. Ordu’nun talep ettiği top ve cephanenin özellikle verilmesini üzerine çok düşer. Bu yüzden aşağıdaki toplar kara muharebeleri başından temmuz sonuna kadar karaya verilir:

1)      11 Nisan 1915’ten evvel

5- 12 santimetrelik sahra obüsü 11,6 çap tulü (120/11.6)

5- 10,5 santimetrelik seri ateşli sahra obüsü

5- 15 santimetrelik top çap tulü 14 (150/14)

 

2)      Gelibolu Yarımadası’nda savaş başladıktan sonra

14- 21 santimetrelik havan topu 548 atım cephane ile

8- 15 santimetrelik sahra obüsleri 93 modeli 2118 cephane ile

3- 15 santimetrelik seri ateşli çap tulü 14, 2024 atımı ile (150/14)

2- 12 santimetrelik seri ateşli 260 atımı ile

6- 12 santimetrelik sahra obüsü 1178 atımı ile

12- 12 santimetrelik top çap tulü 24, 3000 atımı ile (120/24)

3- 10,5 santimetrelik seri ateşli çap tulü 25, 577 atımı ile (105/25)

2- 10,5 santimetrelik seri ateşli çap tulü 45, 1000 atımı ile (105/45)

2- 8,8 santimetrelik seri ateşli çap tulü 45, 600 atımı ile (88/45)

13- 8,7 santimetrelik mantelli top 4300 atımı ile (87/24)

4- 3,7 santimetrelik seri ateşli 2000 atımı ile

12- 4,7 santimetrelik seri ateşli 1830 atımı ile (47/40)

4- 15 santimetrelik havan topu 600 atımı ile (Karadeniz Boğazı’ndan)[11]

 

11 Temmuz’da düşman gemilerinin sahile yaklaşarak serbest ateş etmelerine meydan vermemek için otuz çap uzunluğunda bir adet on iki santimetrelik top (120/30), Kabatepe’de münasip ve korunaklı bir yere konmak üzere Dokuzuncu Fırka’ya verilir. Söz konusu top elli atımıyla tamamen limana gelmişti. Mantel taburunun hayvanlar ve araçlarıyla hemen nakli ve mermisinin hat safhada azlığı sebebiyle hiçbir atımının lüzumsuz olarak kullanılmaması ve silah atışı zaruri görüldüğü zaman dahi diğer bataryalarla yüzölçümü bulduktan sonra birkaç atımla tesirli üretimine gayret edilmesi önemle tavsiye ediliyordu. (Dokuzuncu Fırka Kumandanlığı’na, Şifre, 28 Haziran 1915 (11 Temmuz 1915).[12]

Temmuz ortalarına doğru Şimal Grubu’na dört adet sahra seri ateşli on buçuk santimetrelik obüs topu verilmişti. Düşman gerilerine sınırın üstünde etki yapmakta olan söz konusu toplar için tahrip danesi sıralı tıpalı şarapnel gerekiyordu. Beşinci Ordu Kumandanlığı’ndan, 17 Temmuz günü bu şarapnellerin mümkün olan en hızlı şekilde gönderilmesi talep edilmekteydi. (Beşinci Ordu Kumandanlığı’na, Tahrîrât, 17 Temmuz 1915-Bu yazışmanın altında “Hasan” ibaresi yer almaktadır: Topcu Kumandanı Kâim-i Makâm Hasan.)[13]

 

 

3. Kolordu Komutanı Esat Paşa (BÜLKAT)

 

Müstahkem Mevkii’den karaya top verilirken bu durumun boğaz savunma gücünü azaltmaması önem arz etmektedir. Nitekim karaya verilen her batarya bu gücü muhakkak azaltmaktaydı. Bu durum ilerleyen günlerde İtilaf donanmasının Çanakkale Boğazı’na karşı tekrardan saldırılara geçeceği ile ilgili duyumlar alınmasıyla birlikte Müstahkem Mevkii’yi tedirgin etmeye başlayacaktır.

26 Mayıs 1915 günü Boğaz’a yapılacak bir saldırıyla ilgili bilgiye ulaşıldığına dair cümleleri Cevat Paşa’nın raporunda görmekteyiz:

 

“Düşmanın denizden bir hücum yapmak ihtimali bulundu­ğuna dair aşağıdaki emir geldi: İngiltere hükümeti, İngiltere’de ve Adalar Denizi limanla­rında 150-1000 tonilatoluk gemileri satın almakta olup, küpeş­te ve teknesine çinko kaplayarak, ortalarına da ikişer ocak yeri koydurmakta ve bunlar da Çanakkale Boğazı’na karsı icrası, kararlaştırılan, genel hücumda kesif dumanlar çıkararak, tab­yalarımızın etkili atışlarını bozacakları haber olunduğu gibi, Rodos’tan dahi adam toplattırılmakta bulunduğu, alınan ha­berlere göre Umumi Karargah İstihbarat Şubesinden bildiril­miştir. Müstahkem Mevki Kumandanı Mirliva CEVAT.”[14]

 

Buna benzer haberler ileri ki zamanlarda da devam edecektir. 25 Kasım 1915 tarihinde de böyle bir haber alınır. 25 Kasım 1915’te, yakın bir gelecekte düşman filosunun Boğazı yeniden zorlayacağı haberi alındığı zaman, Müstahkem Mevki’deki topların durumu şöyleydi:

 

İntepe Grubu:

Mesudiye 150 mm.liği                                   – Arızalı

120 mm.lik Bulgar topları                             – namluları hayli aşınmış topları

105 mm.lik Peykişevket bataryası                 – Cephanesiz

210 mm.lik batarya                                       – Cephanesi eksik

240 mm.lik batarya                                       – İyi

Yavuz 150 mm.liği                                        – İyi

150 mm.lik Çakaltepe bataryası                    – İyi

Erenköy ve Tenger Grubu:

150 mm.lik dört Obüs Bataryası                   – Bir günlük muharebeye yeter cephane var.

Set Bataryaları: İyi. Yalnız 12 adet 120 mm.lik topun iki saatlik bir muharebeye yeter cephanesi var.

Tabyalardaki Toplar: Bir günlük muharebeye yeter topları var.[15]

Bataryalara ve toplara baktığımızda genel olarak cephane azlığı ve bazı toplarda aşınmalar olduğu görülmektedir. Boğaz topçularının en büyük zorlandığı durumlar muharebe başından itibaren her zamanki gibi cephane azlığı, topların çok eski olması ve uzun menzilli topların azlığı olmuştur.

İtilaf donanma gemilerinin Çanakkale Boğazı’na ilk bombardımanı düzenledikleri tarihten itibaren Boğaz’ı geçmek maksadıyla yapılan ciddi girişimlerde giriş istihkamların düşürülmesi, Boğaz’ın gözetlenmesi ve girişin kontrolünün ele geçirilmesi hiç de zor olmamıştır. Bunun bir sebebi Boğaz girişinde uzun menzilli toplardan çok az olmasıdır. Sadece Ertuğrul Tabyası’nda ve Orhaniye Tabyası’nda ikişer adet 240/35’lik top bulunmaktaydı. Bu tabyadaki topları imha etmek içinde topların menzili dışından atış yapmak en mantıklısıydı. Ayrıca Ertuğrul Tabyası’ndaki toplar sadece Boğaz’ın girişini gözetleyebilmekteydi. Bu toplar 360 derece dönemedikleri için Kabatepe önlerine demirleyecek olan zırhlıların Ertuğrul Tabyası’na arkadan yapacak ateşlerine hiçbir şekilde karşılık verememektedir. Bunun sonucunda giriş tabyaların imhası çok da zor olmamıştır.

Sedad Paşa’da hatıralarında bu mevzuya değinmiştir.

 

Mûdhîl istihkamatı gayet  mürtefi olarak inşa edilmiş olmakla beraber bir tek atışla dahî mukabeleye muktedir olmadan yan ateşleri altına alınarak tahrib olunacak bir vaz’iyyetteydi.”[16]

 

Kara muharebelerinin ilerleyen safhalarında tabya ve bataryalardaki kullanılma ihtiyacı olmayan bazı ağır toplar Anadolu Yakası’nın giriş kısımlarına yakın yerlere konulur. Bazı toplar ise kara birliklerine verilir.

Müstahkem Mevki Komutanlığı kendi gücünü de zayıflatmadan birçok topu kara birliklerine verir. Böylelikle piyade askerleri de arkalarına topçu desteğini alarak biraz olsun rahatlamışlardır. Yine de topların cephane yetersizliği karşı tarafın imkanları karşısında sıkıntısını hissettirmekteydi.

Çanakkale’deki tüm askerlerimiz kendi çıkarlarını değil, vatanın çıkarlarını düşünerek birlik-beraberlik, paylaşma ve yardımlaşma içerisinde olarak Çanakkale’de büyük bir zafer kazanırlar. Bizlere örnek olması vesilesiyle…

 

 

 

Bayram AKGÜN

Araştırmacı-Yazar

baryamakgun@hotmail.com

 

 

KAYNAKÇA

  • BIYIKLI, M., Mehmet Esat Paşa’nın Çanakkale Cephesi Şimal Grubu Tahrirat ve Telefon Görüşmeleri (02-20 Temmuz 1915),  International Journal of Social Science, Volume 6 Issue 2, p. 203-221, February 2013.
  • Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi, Çanakkale Cephesi Harekatı, V. Cilt, I. Kitap (Haziran 1914-25 Nisan 1915), Genelkurmay Basımevi, Ankara, 1993.
  • Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi, Deniz Harekatı, VIII. Cilt, Genelkurmay Harp Tarihi Başkanlığı Resmi Yayınları Seri No:3, Genkur. Basımevi, Ankara, 1976.
  • Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale Cephesi, (04 Haziran 1915-9 Ocak 1916), V. Cilt III. Kitap, Genkur. Basımevi, Ankara, 2012.
  • KÖSE, S., Boğazlar Mes’elesi ve Çanakkal’a Muharebe-i Bahriyesinde Türk Zaferi, Bitirme Ödevi, ÇOMÜ, Çanakkale, 2004.
  • LOREY, H., Türk Sularında Deniz Hareketleri, Cilt II, Boğazlar Etrafında Mücadele, Çeviren: Dz. Kurmay Albay Tacettin Talayman, T.C. Deniz Basımevi, 1946.
  • MUHLMANN, C., Çanakkale Savaşı, Bir Alman Subayın Anıları, 8. Baskı, Timaş Yayınları, İstanbul, 2006.
  • TUNÇÇAPA, Ş., Çanakkale Hatıralarım, T.C. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, 1. Baskı, 1958.

 

 

 



[1] BDHTH, Çanakkale Cephesi Harekatı, V. Cilt, I. Kitap (Haziran 1914-25 Nisan 1915), Genelkurmay Basımevi, Ankara, 1993 s. 253-254.

[2] Hermann LOREY, Türk Sularında Deniz Hareketleri, Cilt II, Boğazlar Etrafında Mücadele, Çeviren: Dz. Kurmay Albay Tacettin Talayman, T.C. Deniz Basımevi, 1946, a.g.e., s. 131.

[3] Carl MUHLMANN, Çanakkale Savaşı, Bir Alman Subayın Anıları, 8. Baskı, Timaş Yayınları, İstanbul, 2006, s. 114-115.

[4] Hermann LOREY, a.g.e., s. 106.

[5] Hermann LOREY, a.g.e., s. 132.

[6] Carl MUHLMANN, a.g.e., s. 114-115.

[7] Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale Cephesi, (04 Haziran 1915-9 Ocak 1916), V. Cilt III. Kitap, Genkur. Basımevi, Ankara, 2012, s. 106-107.

[8] Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale Cephesi, V. Cilt, III. Kitap, a.g.e., s. 107.

[9] Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale Cephesi, V. Cilt, III. Kitap, a.g.e., s. 108.

[10] Hermann LOREY, a.g.e., s. 106.

[11] Hermann LOREY, a.g.e., s. 132.

[12] Mustafa BIYIKLI, Mehmet Esat Paşa’nın Çanakkale Cephesi Şimal Grubu Tahrirat ve Telefon Görüşmeleri (02-20 Temmuz 1915),  International Journal of Social Science, Volume 6 Issue 2, p. 203-221, February 2013, s. 209.

[13] Mustafa BIYIKLI, a.g.m., s. 210.

[14] Şakir TUNÇÇAPA, Çanakkale Hatıralarım, T.C. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, 1. Baskı, 1958, s. 112.

[15] BDHTH, Deniz Harekatı, VIII. Cilt, Genelkurmay Harp Tarihi Başkanlığı Resmi Yayınları Seri No:3, Genkur. Basımevi, Ankara, 1976,  s. 249-250.

[16] Selin KÖSE, Boğazlar Mes’elesi ve Çanakkal’a Muharebe-i Bahriyesinde Türk Zaferi, Bitirme Ödevi, ÇOMÜ, Çanakkale, 2004,, s. 122. 

11.097 okunma

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir