Birinci Cihan Harbi, milyonlarca canlının hayatına mal oldu. İmparatorluklar dağıldı. Dünya haritası büyük oranda yeniden çizildi. İnsanoğlu, kendi tarihinde o zamana kadar şahit olmadığı nispette silahların tahrip gücünü keşfetti. Cephe ile cephe gerisi çizgisinin belirsizleştiği bir savaş oldu. Sivil halk bu savaştan azamî derecede etkilendi. Etnik ve dini kaygıların ötesinde farklı parametreler savaşa yön verdi. Ancak savaşın ana nedeni Avrupa kıtasına sığmayan ve daha önce sömürdükleriyle yetinmeyen büyük devletlerin dünya üzerinde yeni paylaşımlar-sömürgeler elde etme mücadelesiydi.
Yetmiş milyondan fazla askerin cepheye sürüldüğü Birinci Dünya Savaşı, insanlık tarihinin o güne kadar gördüğü en kapsamlı ve acımasız bir savaş olmuştur. Birinci Dünya Savaşı, cephe gerisi, kullanılan silahlar ve etkilediği alan itibariyle topyekün harbin ilk esaslı örneğini oluşturmuştur. Siyasî, içtimaî, askerî ve iktisadî etkilerinin günümüze kadar devam ettiği bu büyük savaş aynı zamanda Osmanlı Devleti’nin de sonu olmuştur. Yaklaşık 23 milyon nüfusa sahip Osmanlı Devleti bu savaş boyunca üç milyona yakın askeri silahaltına almış ve ordunun yaklaşık dörtte biri cephede şehit düşmüş ya da hastalık nedeniyle vefat etmiştir. Yine Osmanlı ordusunda yarım milyona yakın asker firar etmiş ve iki yüz elli bin kadar da esir verilmiştir. İki milyona yakın zayiat verilmiş, bir o kadar da sivil halk yerlerinden yurtlarından edilmiştir.
Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı ordusu, kendisinden sayıca ve silah teknolojisi bakımından üstün kuvvetlerle karşı karşıya kalmıştır. Balkan Savaşları’nda yaşadığı hezimete rağmen kısa sürede toparlanan ve aynı anda birkaç cephede birden savaşı sürdürmesi hem müttefiklerini hem de düşmanlarını şaşırtmıştır. Cihan Harbi’nde ülkenin bütün kaynakları ordu için seferber edilmiştir. Osmanlı ordusu Cihan Harbi’nde her birisi farklı özelliklere sahip cephelerde savaşmak zorunda kalmıştır. Cihan Harbi’nde yekpare bir cephe yoktur. Osmanlı orduları karlı dağlarda, büyük nehirlerde, kızgın çöllerde çok soğuk ve çok sıcak iklimlerde muharebe etmiştir. Osmanlı orduları 1915 yılı içerisinde üç farklı cephede aktif muharebe halinde idi, doğuda Ruslara karşı, Kanal’da İngilizlere ve Çanakkale’de ise müttefik filo ve ordusuna karşı mücadele etmiştir.
Bu cepheler içerisinde Çanakkale’nin müstesna bir yer vardır. Çanakkale’de İstanbul savunulmuştur. Çanakkale Türk milletinin varoluş destanıdır. Şartların bütünüyle olumsuz olduğu bir dönemde Çanakkale’de Türk ordusu tarihinin en parlak zaferlerinden birini kazanmıştır. Çanakkale’de varlık yokluk mücadelesi verildi. Çanakkale Muharebeleri milli bilincin gelişmesine sebep oldu. 26. Alay, 3. Tabur Komutanı Mahmut Sabri Bey askerilerine hitap ederken Çanakkale için “burası İstanbul’un kapısı, bütün Türkiye’nin kalbi sayılır” demiştir. Askeriyle, komutanıyla Çanakkale’de herkes İstanbul’un savunulduğu bilincindeydi. Askerler, “vatanın selamlık kapısında nöbet tutuyorlardı”. İsmail Hakkı Sunata, Kafkas Cephesi’nde zorlu kış şartları içerisinde düşmanla ile mücadele ederken Çanakkale’de düşmanın geri çekildiği haberini duyduklarında yaşadıkları sevinci tarif edemez.
Bu çalışmada doğrudan askeri tarih yerine savaştaki ordunun mücadele azmi ve Çanakkale kahramanlığı yaşatılmak için yapılan faaliyetler incelenmiştir.İlk bölümde deniz savaşları devam ederken başkent İstanbul’da yaşanan tedirginlik, hükümeti taşımak ve şehri savunmak için yapılan askeri ve idari hazırlıklar ele alınmıştır. Kara savaşları ile birlikte Türk ordusunun lojistiğini engellemek için Marmara Denizi’nde faaliyet gösteren denizaltılar incelenmiştir. Üçüncü bölümde cephede çarpışan askerin motivasyonunu artırmak, Çanakkale’de gösterilen kahramanlığın diğer cephelere de yayılması için Harbiye ve Maarif Nezaretlerinin girişimleri incelenmiştir. Savaş devam ederken harp sahalarının çeşitli gruplarca ziyaret edilmesi, harp propagandası için yapılan faaliyetler ele alınmıştır. Dördüncü bölümde savaşın eğitime etkisi ve eğitim kurumlarının savaşa katkısı incelenmiştir. Beşinci bölümde özet olarak Çanakkale cephesindeki ordunun iaşesi incelenmiş ve Türk ordusunun bu cephede iyi beslendiği ve açlık çekmediği sonucuna ulaşılmıştır. Son bölümde Osmanlı Genelkurmayı tarafından resmî olarak Çanakkale Savaşları ile ilgili yapılan çalışmalara değinilmiştir.
***
Sorularla Çanakkale Seferberliği:
Çanakkale Geçilirse İstanbul’u kim Savunacaktı?
II. Abdülhamid Çanakkale Savaşları hakkında ne düşünüyordu?
Boğazda bombardıman başladığında II. Abdülhamid kardeşi Sultan Reşad’a ne demişti?
İstanbul’da alınan askeri ve idari tedbirler nelerdi?
Savunma için yapılan hazırlıklar?
Devlet hazinesi ve kutsal emanetler nereye taşınmıştı?
Halkın korku ve telaşı karşısında yetkililer ne gibi önlemler almıştı?
Yatılı okullarda kalan kimsesiz çocukların durumu ne olacaktı?
Padişahı taşıyan tren nerede beklemekteydi?
Padişah ve ailesi nereye gidecekti?
Hükümet üyeleri için hangi şehirde hazırlıklar yapıldı?
18 Mart günü İstanbul’da neler yaşandı?
Çanakkale boğazı geçilmiş miydi?
Boğazı ilk hangi denizaltı geçti?
Denizaltıları İstanbul sahillerinde görünce halk ne hissetmişti?
Gelibolu Yarımadasında gönderilen edebi heyette kimler yer almaktaydı?
Mustafa Kemal cephede kimleri ağırladı?
Suriye ilmi heyeti Mustafa Kemal’e ne hediyeler getirmişti?
Savaş esnasında Çanakkale Cephesi nasıl filme alınmıştı?
5.Ordu Kumandanlarının resimlerini kim çekmişti?
Ordu Sinema Dairesi hangi filmleri hazırlatmıştı?
Fotoğraf mualliminden sinemacı olur mu?
Çanakkale Savaşları ile ilgili tablolar hazırlayan ressamlar?
Berlin, Viyana sergilerinin hikayesi?
Seferberlikte öğretmenlere ve vaizlere düşen görevler nelerdir?
Silahaltına alınan üniversite gençliğinin akıbeti?
Tahsilli neslin savaş tecrübeleri?
Cephede Türk askeri aç kalmış mıdır?
Subayların menüsünde neler vardı.
Siperlerde askerler ne yemişlerdir.
Karavanada hangi yemekler hazırlanmaktadır.
***
Arka Kapak Yazısı
Çanakkale Savaşlarında Osmanlı ordusu, büyük güçler karşısında var gücüyle çarpışırken geri planda neler yaşanıyordu? Savaş günlerinde başkent İstanbul’da bir yandan şehrin savunma hazırlıkları yapılırken bir yandan da sessizce şehrin tahliyesi, padişah ve hükümet erkânı gibi önemli kişilerin taşınması düşünüldü. Kusursuz işleyen ve çok gizli tutulan plan gereği ilk tedbir olarak hazine ve değerli eşyalar Anadolu içlerine taşındı. Askeri hazırlıklar devam ederken boğazdan gelen sevinçli haber bu planı unutturdu. Kara savaşlarının cereyan ettiği Gelibolu Yarımadasında Osmanlı toplumunu daha zorlu günler bekliyordu. Yarım milyondan daha fazla askerin kıyasıya mücadele ettiği daracık yarımadada insanlık tarihinin en kanlı günleri yaşanıyordu. Bir iki günde on binden fazla zayiat verildiği günler yaşanmaktaydı. Topyekûn harbin tüm unsurlarının yer aldığı Çanakkale Savaşlarında, Osmanlı toplumunun moral ve motivasyonunun artırılması, askerin savaşma azminin zinde tutulması için çeşitli görsel ve yazılı propaganda faaliyetlerine yer verildi. Harp edebiyatının ilk örneklerinin verildiği bu dönemde Çanakkale Cephesinde “askerin kahramanlığını yaşatmak için” ülkenin bütün imkânları seferber edildi. Özellikle de beşeri sermaye, eğitimli gençler bu savaşta yitirildi. Çanakkale seferberliği, harp sahası ve cephe gerisiyle Osmanlı/Türk tarihinin en anlamlı sayfalarını oluşturmaktadır. Bu çalışmada Çanakkale Savaşlarının cephe gerisi üzerine yoğunlaşıldı. Harp sahasında yapılan geziler, görsel propaganda aracı mecmualar, savaşın filme alınması, sanat ve edebiyat alanındaki çalışmalar incelendi. Silahaltına alınan on binlerce yükseköğretim gençliğinin savaş tecrübeleri, yaşadıkları mağduriyet ele alındı. Gelibolu Cephesinde mücadele eden V. ordunun iaşesi ve Osmanlı Erkânıharbiyesinin Çanakkale Savaşları üzerine hazırladığı askeri tarih çalışmaları incelendi.
Mustafa Selçuk,
Çanakkale Seferberliği: Savaş, Eğitim, Cephe Gerisi,
Kitap Yayınevi, İstanbul 2016.