Osmanlı Devleti Birinci Dünya Savaşına girdiğinde donanma bakımında yetersiz durumdaydı.
Elimizde sadece Almanlardan satın aldığımız Goeben (Yavuz ) ve Breslav (Midili) vardı.
Müttefik devletleri ise teknoloji ve askeri anlamda çok güçlü bir konumdaydı.
Müttefik devletler, Çanakkale deniz muharebesinde bütün güçlerini kullanarak boğazı geçmek istemişlerdir. Fakat bu istekleri Türk askerinin inanç ve kahramanlığı karşısında gerçeğe dönüşememiştir.
Çanakkale boğazını üstün kuvvetleriyle geçemeyen müttefik devletleri vazgeçmemiştir ve kara çıkartmasına karar vermişlerdir.
Amaçları tabyaları zapt ederek boğaz savunmasını ve direnişini durdurmaktı. Türk ordusunun ikmal yollarını kapatarak deniz vasıtasıyla gelen yardımları engellemek istiyorlardı. Fakat Türk Ordusu, çok kayıp vermiş olmasına rağmen pes etmemişti ve boğazı en iyi bir şekilde tahkim ediyordu.
Müttefik devletleri yeni ortaya çıkmış olmasına rağmen savaştan hemen önce büyük bir silah olacağı belli olan denizaltılarını devreye soktular. Toplam 14 adet müttefik denizaltı Marmara denizinde Türk ordusuna saldırmaya başladı.
Bu denizatlarından birisi de Fransız denizaltısı Turquoise (Turkuaz)dı. Fransız turkuaz denizaltısı deniz araçlarımıza saldırmıştır. 30 Ekim 1915 tarihinde geri dönerken Akbaş limanı önlerine geldiği sırada ağlara takılmıştır ve kurtulmak için su üstüne çıkmıştır. Bu sırada Müstecip Onbaşı tarafında fark edilmiştir. Müstecip Onbaşı, zaman kaybetmemek için emir almadan 7.5’lik top atışı ile kulesinden Turkuaz denizaltısını vurmuştur.
Müstecip Onbaşı
Müstecip Onbaşı’nın topun başında
Turkuaz denizaltısının teslim olmaktan başka çaresi kalmamıştır. Gemi yapılmış olan ani saldırıdan dolayı ellerindeki gizli belgeleri imha etmeye vakitleri bulamamışlardır. O gizli belgelerden birisinde Turkuaz denizaltısının E-20 İngiliz denizaltısıyla randevu koordinatları bulunmuştur. Böylece Turkuaz yerine UB-15 Alman denizaltısı gönderilmiş ve İngiliz denizaltısı batırılmıştır. Daha sonra Turkuaz denizaltısına Enver Paşanın da katılımıyla Müstecip Onbaşı adı verilmiştir ve Osmanlı donanmasına katılmıştır. Ancak faal göreve alınmamıştır. Savaş sırasında Alman denizaltılarının akülerin şarj edilmesinde kullanılmıştır. Müstecip Onbaşı denizaltısını İstanbul’un işgalinden sonra (Mondros anlaşmasında sonra) Fransızlar tarafından alınıp geri götürülmüştür.
Peki Bu Kahraman Asker Kimdir?
Müstecip onbaşı (Kılıçaslan), 1891 yılında Bursa’nın Yenişehir isimli ilçesinin Hacıömerdere köyünde (Orhaniye köyü) dünyaya gelmiştir. Babası Necip ağa, annesi Kamile Hanımdır. Askerlik çağı geldiği zaman birliğine katılmak için Balıkesir’e doğru yola çıkmıştır. Daha sonra Çanakkale’ye deniz topçu eri olarak gönderilen Müstecip Onbaşı 30 Ekim 1915’de Fransız denizaltısını kulesinde vurarak teslim olmasını sağlamıştır. Ailesinden aldığımız bilgilere göre Müstecip Onbaşı, askere gitmeden önce köyünde çiftçilik yaparak geçimini sağlamaktaydı. Eşi Ayşe Hanım ile evlenmiş ve çocuk sahibi olmuştur. Fakat çocuklarına biçilen ömür çok kısa olmuştur.
Müstecip Onbaşı, askere gitmeden önce şu an hala ayakta olan evini inşa etmiş ve öyle gitmiştir. 8 yıl askerlik yapmıştır ve köyüne “Gazi” unvanı ile dönmüştür. Askerden önceki yaşamında olduğu gibi çiftçiliğe devam etmiştir. Daha sonra Mustafa, Ayşe ve Ulviye isimlerinde çocukları dünyaya gelmiştir. Şu an hayatta olan ise kızı Ulviye Hanımdır.
Oğlu Mustafa, askerlik zamanı geldiğinde Balıkesir Susurluk birliğine katılmak üzere akrabası ile yola çıkmıştır. Birlikte Mustafa’nın Müstecip Onbaşının oğlu olduğunu öğrenen komutanları onu birliğe davet etmişlerdir. Müstecip Onbaşı köyde durumu iyi olan birisinden yeni kıyafetler ödünç olarak oğlunun askerlik yaptığı birliğe gitmiştir. Oğlu Mustafa babasını görünce çok şaşırır ve “İçi babam ama dışı babam değil.” Diyerek şaşkınlığını dile getirir.
Komutanlardan birisi Müstecip Onbaşı’ya bir top göstererek “Bu topu tanıdınız mı?” diye sorar. Müstecip Onbaşı da “Nasıl tanımam bu benim topumdu.” der ve oğlundan önce topuna sarılır.
Müstecip Onbaşı son derece gururludur, kendisine gönderilen hiçbir hediyeyi kabul etmemiştir. 1927 yılında gazilere destek amaçlı 5 yıl vadeli faizsiz kredi teklifini “Ben fakirim fakat devletim benden daha fakir.” Diyerek kabul etmemiştir.
Oğlu Mustafa’nın düğünde devlet tarafından hediye olarak gönderilen altın saati başka bir köye camii yapımında katkıda bulunmak için göndermiştir.
Müstecip Onbaşı, israf ve vatan hakkında hep ders verici hikayeler ve öğütler anlatmıştır. Daha sonra 10 yıl boyunca kısmi felçli olarak yaşamak zorunda kalmıştır. 10 Mayıs 1959 yılında köyünde vefat etmiştir.
Müstecip Onbaşı’nın yaşadığı köydeki ilkokula anısını yaşatmak için onun adı verilmiştir. Her yıl düzenli olarak mezarı başında tören yapılmaktadır. Kızı Ulviye Hanım ve torunları hala Orhaniye köyünde yaşamaktadırlar.
Müstecip Onbaşı’nın Mezarı
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.
Mehmet Akif Ersoy
Müstecip Onbaşı’nın adının verildiği ilkokul
Müstecip Onbaşı’nın yaşadığı ev
Müstecip Onbaşı’nın yaşadığı Orhaniye köyü
Bu çalışmanın gerçekleştirilmesinde, değerli bilgilerini benimle paylaşan Sayın Ahmet YURTTAKAL’a teşekkür ederim.
Tebrik ederim güzel yazı olmuş
Ruhları şad olsun
Çok güzel bir yazı olmuş, ellerinize sağlık… Bu güzel bilgileri bizlerle paylaştığınız için teşekkürler.
mükemmel
Gerçekten çok güzel olmuş ellerinize sağlık