GELİBOLU’YU ANLAMAK

Yarımada’daki Ateşkes: 24 Mayıs 1915 – The Armistice on the Gallipoli Peninsula – 24 May 1915 (Yusuf Ali Özkan)

 

24 Mayıs 1915 günü Gelibolu Yarımadası’nda yapılan geçici ateşkes Türk ve müttefik kuvvetlerini ilk defa silahsız olarak yan yana getirir. 25 Nisan 1915 günkü müttefik çıkarmasından sonraki bir aylık çatışmalar boyunca ne Türk tarafı ne de müttefikler kuzey veya güney sektörlerde kesin bir sonuca ulaşamaz ve her iki tarafta ciddi kayıplar verir. Türk tarafının taarruzlarından en ağır sonuçlananlardan biri 19 Mayıs 1915 şafak vakti kuzey sektöründe meydana gelir. Bu taarruzda Türk tarafı üçte biri şehit olmak üzere 10,000’e yakın kayıp verir. Taarruz sonrası birbirine çok yakın olan ANZAC ve Türk siperleri arasında hayatını kaybetmiş olan çoğunluğunu Türk şehitlerin oluşturduğu askerlerin naaşları kalır ve aynı zamanda yaralılar da bu alanda sıkışıp kalmıştır. Naaşların gömülememesi sağlık açısından çok sıkıntılı bir durum oluşturur. Bunun sonucunda her iki tarafta bu mevziler arasında kalan naaşların gömülmesi ve yaralıların kaldırılması konusunda aşağıdaki şartlar çerçevesinde bir günlük bir ateşkes konusunda anlaşır.

 

Ateşkes anlaşması metninde naaşların nasıl gömüleceği, yaralıların nasıl toplanacağı, silahlara ne şekilde muamele edileceği detaylarının yanı sıra iki husus dikkati çeker. Bunlardan bir tanesi karşı taraftan birinin baskın şeklinde bir taarruza girişme ihtimalidir. Bu ihtimalden o kadar çok endişe edilir ki alınacak tedbirler çok ayrıntılı şekilde yazılır. Bu meseleyle alakalı olarak, naaş gömme ve yaralı kaldırmada bulunacak personelin silahsızlandırılması, her iki tarafın ateşkes süresince takviye almaması ve siper kazma faaliyetlerinde bulunulmaması konularında mutabık kalınır. Ateşkes süresince kaygı duyulan diğer bir husus ise karşı tarafın istihbarat toplaması olasılığıdır. Bunun önüne geçmek için ateşkes süresince ateşkesin uygulanacağı alanda hava keşif uçuşlarının yapılmayacağı konusunda da taraflar anlaşır. Tüm bu kaygılara rağmen istenmeyen bir olay yaşanmadan naaşlar defnedilir ve yaralılar siperler arasındaki bölgeden kaldırılır.

 

 

ÖLÜLERİN GÖMÜLMESİ VE YARALILARIN KALDIRILMASI İÇİN ATEŞKES ANLAŞMASI[1] [Çeviri]

 

 Akdeniz Seferi Kuvvetleri komutanı General Sir Ian Hamilton ve Osmanlı kuvvetleri komutanı Ekselansları Mareşal Liman von Sanders Paşa arasında aşağıdaki anlaşmaya varılmıştır:-

 

MADDE 1. Karşılıklı mevziler arasındaki ölülerin gömülmesi ve yaralıların kaldırılması amacıyla, 11/24 Mayıs 1915 öğleden önce saat 7.30’dan aynı gün 11/24 Mayıs öğleden sonra saat 4.30’a kadar, dokuz saatlik bir ateşkes kararlaştırılmıştır.[2]

 

MADDE 2. Her iki taraftan iki kurmay subay, iki çevirmen, iki sıhhiye subayı ve her biri beyaz bayrak taşıyan 100 er öğleden önce saat 7.45’te Kaba Tepe’nin 2 km kuzeyindeki sahilde buluşacaktır. Kıyafet- subaylar için kemer ve su matarası; erler için sadece su matarası olacaktır. Zorlu arazi koşullarından ve tarafların mevzilerinin birbirine yakın olmasından dolayı, her iki taraftaki kıdemli kurmay subayların müştereken karar vereceği bir anlaşmayla, mevziler arasında çok fazla kuvvet toplanmasının önüne geçilmesi maksadıyla, temizlenecek alan her iki taraftan da 200’den fazla erin görevlendirilmeyeceği şekilde yaklaşık 1000 metrelik alanlara bölünecektir. Bu gruplar su matarası, sedye ve yeterli miktarda kazma kürek dışında herhangi bir teçhizat taşımayacaktır.

 

Taşıma işlemleri öğleden önce saat 8’de başlayacak ve öğleden sonra saat 4’te veya tamamlanması halinde bu saatten önce sona erecektir.

 

Bir sonraki güne iş kalması ihtimali belirdiği taktirde, kurmay subaylar öğleden sonra saat 3’te buluşacak ve işlemlerin ertesi gün devam edip etmemesi konusunda talimat talep edecektir.

 

MADDE 3. Aşağıdaki usul takip edilecektir:-

Sorumluluk alanlarını belirlemekle görevli grup kıyıdaki noktadan ilerleyecek ve uygun aralıklarla yaklaşık olarak mevzilerin ortasına her iki taraftan beyaz bayraklı askerler yerleştirecektir. Kurmay subaylar, kendilerine tahsis edilmiş olan bölgede ilerlemek üzere sedye taşıyıcıları belirlediklerinde, bu gruplar mevzilerden ayrılacak ve beyaz bayrakla belirlenen hatta kadar olan bölgeyi temizleyerek düşmanın sedye taşıyıcılarınca kaldırılmak üzere düşman ölü ve yaralılarını olabildiğince merkez hatta taşıyacaktır; kaldırılması mümkün olmayan cesetler ise olduğu yere gömülecektir.

 

MADDE 4. Silahlar ve teçhizatlar aşağıdaki şekilde ayıklanacaktır:-

Ölü ve yaralılar kaldırıldığı zaman, Türk sedye taşıyıcıları grubu kendi bölgesinden belirlenmiş sınır hattına kadarki zeminde bulunan tüm silah ve teçhizatları alabileceklerdir; İngiliz tarafında bulunan tüm silah ve teçhizatlar toplanacak ve bulundukları şekliyle tüfek mekanizmaları çıkarıldıktan sonra Türk subaylarına devredilecek olan bu hatta [ortada belirlenmiş sınır hattı] getirilecektir.

 

Aynı şekilde, belirlenmiş sınırın Türk tarafında bulunan tüm İngiliz tüfekleri mekanizmaları olmaksızın getirilecek ve İngiliz tarafındaki bölgenin temizlenmesinden sorumlu subaylara teslim edilecektir. Sökülen mekanizmalar böylelikle ortadan kaldırılacaktır.

 

Ölü ve yaralı subayların tüm silah ve teçhizatları herhangi bir kısıtlama olmaksızın kendi tarafına teslim edilecektir.

 

MADDE 5. Ateşkes esnasında, sedye taşıyıcı ve mevziler arasında sınırı belirleyecek gruplar haricinde tüm birlik intikalleri yasaklanacaktır, ve mevziler ardındaki herhangi bir hasmane birlik yığınaklanması ateşkesin bozulması için yeterli bir sebep olarak göz önünde bulundurulacaktır.

 

MADDE 6. Ateşkes esnasında KABA TEPE ve SUVLA LİMANI arasında hiçbir birliğin karaya çıkmaması veya karadan ayrılmaması konusunda mutabakata varılmıştır; diğer taraftan, KABA TEPE civarında bulunan Osmanlı kuvvetleri ateşkes esnasında takviye edilmeyecektir.

 

MADDE 7. Mevzilerde, lağımlarda, irtibat hendeklerinde veya topçu mevzilerinde ateşkes süresince hiçbir çalışma yapılmayacaktır.

 

MADDE 8. Taraflardan birisinin veya diğerinin ateşkes şartlarına sadık kalmadığına dair şüpheyi arttıracak bir hadise olması halinde, diğer tarafın kıdemli kurmay subayı her iki tarafın da ikaz edilebilmesi maksadıyla yarım saatlik bir ihtar vermek kaydıyla ateşkesi bozma hakkına sahip olacaktır. Ancak bununla birlikte her iki taraftaki askerlerin kendilerini savunmak için, ateşkesin bozulmasına sebebiyet vermekle suçlanmaksızın, hazır bir şekilde beklemesi konusunda anlaşmaya varılmıştır, ve beklenmedik bir saldırı durumunda her iki tarafta durumun gerektirdiği şartlara uygun olarak hareket etme özgürlüğüne sahip olacaktır.

 

MADDE 9. İki tarafın kurmay subayları gerekli raporları gönderebilecekleri ve komutanlarıyla iletişim kuracakları bir yer belirleyeceklerdir. Üzerinde karara varılır varılmaz bu yer her iki taraftaki birliklere bildirilecektir.

 

MADDE 10. Beklenmedik bir saldırı olmadıkça kurmay subaylar haricinde ateşkesin bozulması için hiçbir emir verilemeyecektir.

 

MADDE 11. Taraflar ateşkes süresince uçak keşiflerinin işgal edilmiş mevkiler üzerinde, yani KABA TEPE’nin güneyine doğru çizilmiş üç (3) kilometrelik bir hattın kuzeyinde, durdurulmasını sağlayacaktır.

 

MADDE 12. Beklenmedik bir saldırı durumunda, tüm sedye taşıyıcı gruplar ve sınırların belirlenmesinden sorumlu erler yeniden kendi mevzilerine serbestçe girebileceklerdir; bu süre zarfında hiç kimse onlara ateş açmayacaktır.

 

MADDE 13. Sahada kararlaştırılması zaruri olan tüm detaylar tam yetkiyle donatılacak olan yukarıda bahsedilen kıdemli kurmay subaylar tarafından belirlenecektir.

 

 

 

THE ARMISTICE ON THE PENINSULA: 24TH MAY 1915

 

The temporary truce made on 24th May 1915 in the Gallipoli Peninsula allowed the Turkish and the allied forces, for the first time, to come side by side without their weapons. During a month of war after the allied landings of 25th April, neither the Turks nor the allies were able to reach a decisive result in both northern and southern sectors, and both sides suffered considerable casualties. One of the deadliest assaults occurred in the course of the Turkish dawn attack on 19th May 1915 in ANZAC sector. In this catastrophic assault Turks lost nearly 10,000 men, 3,000 of whom were dead. After this failed attack, hundreds of dead bodies and wounded, majority of whom were Turks, were stuck at the no man’s land. The impossibility of burial of dead created quite unfavourable health conditions for the troops on the frontline. As a result of this, both sides agreed in accordance with the following conditions regarding suspension of arms for the purpose of burying the dead and removing the wounded between the trenches.

 

In addition to the details of how the dead would be burying, how the wounded would be removing, and how the weapons should be treated, two matters in the text of agreement are noticeable, one of which is the possibility of a surprise attack initiated by one side. Both sides so worried about this possibility that precautions to be taken during the armistice process were written in detail. In this regard it was agreed on carrying no equipment except necessary ones by the groups to be deployed for this particular mission, sending no reinforcements during the armistice, and doing no works in the trenches. Another detail that caused worry for both sides was the probability of gathering intelligence during the truce. In order to prevent such an occurrence, it was also concurred that neither side would be carrying out aerial reconnaissance over the area of armistice. Despite these concerns wounded were removed and dead were able to be buried without any unpleasant incident.

 

 

SUSPENSION OF ARMS FOR THE PURPOSE OF BURYING THE DEAD AND REMOVING THE WOUNDED[3]

 

BETWEEN General Sir Ian Hamilton, Commander-in-Chief of the Mediterranean Expeditionary Force, and H.E. Field Marshal Liman von Sanders Pasha, Commander-in-Chief of the Ottoman Forces, the following agreement has been come to:-

 

ARTICLE 1. A suspension of arms for a period of nine hours, from 7.30 a.m. on the 11/24th May 1915 until 4.30 p.m. on the same day 11/24th May, is agreed upon for the purpose of burying the dead, and removing the wounded between the opposing trenches.

 

ARTICLE 2. From each side, two Staff Officers, two Interpreters, two Medical Officers, one hundred men, each carrying a white flag will meet on the Beach at two (2) kilometres to the North of Kaba Tepe at 7.45 a.m. Dress – For Officers, belts and water bottles only; for men, water bottles only. On account of the broken nature of the ground and the nearness of the opposing trenches to each other, the area to be cleared will be divided by mutual agreement of the Senior Staff Officers of the two sides into zones of a length of 1000 metres approximately, in each of which there will be employed parties not exceeding 200 men of each side, so as to avoid the massing of too large a number of men between the lines. These parties will carry no equipment except water bottles, stretchers, and a sufficient number of shovels and pickaxes.

            The work of removal will begin at 8 a.m. and cease at 4 p.m. or earlier if it has been completed before that hour.

            If there is a probability of another day’s work being necessary, the Staff Officers will meet at 3 p.m. and ask for instructions as to whether the work should be continued the next day.

 

ARTICLE 3. The following procedure will be adopted:-

            The party charged with the demarcation will proceed along the position from the shore, and will post at proper intervals half way between the trenches (as nearly as possible) men of both sides, each with a white flag. As the Staff Officers give the stretcher bearers allotted to each zone the order to advance, these parties will leave the trenches and clear the zone ip to the line indicated by the white flag, carrying all the enemy’s dead and wounded as far as the central line, to be removed thence by the enemy’s stretcher bearers; bodies which it is not found possible to remove, will be buried where they are found.

 

ARTICLE 4. Arms and equipment will be disposed of as follows:-

            When the dead and wounded have been removed, the parties of Turkish stretcher bearers can carry of all the arms and equipment found on their side of the ground as far as the line of demarcation; all arms and equipment found on the British side will be picked up and brought to this line, where they will be handed over to the Turkish officers after the rifle bolts have been removed in their presence.

            In the same way, all the British rifles found on the Turkish of the line of demarcation will be brought and handed over without their bolts to the Officers superintending the clearing of the British side of the zone. The bolts thus removed will be taken away.

            The arms and equipment of dead and wounded officers will be handed over to their own side without any restriction.

 

ARTICLE 5. During the suspension of arms, all movements of troops will be forbidden, excepting those of the parties of stretcher bearers, and those charged with the demarcation of the line between the trenches, and any hostile massing of troops behind the trenches will be considered sufficient cause for a rupture of the armistice.

 

ARTICLE 6. It is agreed that no embarking or disembarking of troops will take place during the suspension of arms between will take place during the suspension of arms between KABA TEPE and SUVLA LIMMAN; on the other hand, the Ottoman forces now engaged in the neighbourhood of KABA TEPE will not be reinforced during the suspension of arms.

 

ARTICLE 7. No work will be done on the trenches, saps, communication trenches or gun emplacements during the suspension of arms.

 

ARTICLE 8. In case any incident gives rise to the suspicion that one side or the other is not adhering loyally to the conditions of the Armistice, the Senior Staff Officer of the other side will have the right to break the Armistice, on conditions of giving half an hour’s notice so that both sides may be warned. It is however agreed that the troops on both sides remain in a position of readiness to defend themselves, without being accused of having given cause for a rupture of the Armistice, and in case of an unexpected attack, both sides enjoy full liberty to act according to the requirements of the situation.

 

ARTICLE 9. The Staff Officers of both sides will fix on a place to which they can send the necessary reports, and from which communications will be made to their commanders. This place will be notified to the troops on both sides, as soon as it has been decided upon.

 

ARTICLE 10. No order can be given for a rupture of the Armistice excepting by the Senior Staff Officers, unless there is an unexpected attack.

 

ARTICLE 11. Both sides will cause aeroplane reconnaissances to cease during the suspension of arms, over the occupied positions, namely North of a line drawn three (3) kilometres to the South of KABA TEPE.

 

ARTICLE 12. In case of an unexpected attack, all the parties of stretcher bearers, and men charged with the line of demarcation can re-enter their own lines freely; during this movement, no one is to fire on them.

 

ARTICLE 13. All details which it is necessary to arrange on the ground will be settled by the Senior Staff Officers above mentioned, who will be furnished with full powers.

 

 

Yusuf Ali Ozkan

 

 



[1] Genel Karargâh, İstihbarat Özetleri, Ek No.3, 06.03.1915-31.07.1915, TNA WO 157/647. Bu yazı olduğu gibi buraya aktarılmıştır. Bu yazının orijinali olduğu şekliyle aşağıda yazılmıştır.

[2] 24 Mayıs öncesinde yazılan ‘11’ Rumi takvime göre 11 Mayıs’a tekabül etmektedir.

[3] GHQ, Intelligence Summaries, Appendix No.3, 06.03.1915-31.07.1915, TNA WO 157/647. This section has been copied here as it was.

15.012 okunma

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir