GELİBOLU’YU ANLAMAK

Verdun Savaşı (İlkin Başar Özal)

 

1915 yılındaki Batı Cephesi, İsviçre sınırından Belçika sahillerine kadar, Fransa’da Soissons’dan, Paris’in 80 kilometre uzağından, dolanmaktaydı. Şubat 1916’da Alman Ordusu bu cephedeki Verdun sektöründe saldırıya geçti. Bu, 1914’te savunmaya geçtikten sonra Batı’da başlattıkları ilk büyük taarruz oldu. Alman Genelkurmay Başkanı General Erich von Falkenhayn, İtilaf devletlerinin cepheye giderek daha fazla personel ve tedarik malzemesi yığdığını ve kısa zaman içerisinde de Almanlara üstün geleceklerini hesapladı. Şu anda sahip olduğu küçük avantajı kullanarak Fransız sektöründeki bir hedefe, Verdun’e, sınırlı kaynaklarla saldırı önerdi. Böylelikle Fransızların ellerindeki her askeri buraya nakletmeleri, ölümüne savaşmaları, Almanlar amaçlarına ulaşamasalar bile meşgul edilmiş olmaları ve bir geri çekilme yaşamaları kaçınılmazdı.  Falkenhayn, Alman İmparatoru’nun İngilizlere karşı duyduğu tepkiden faydalanarak “Fransızlara vurulacak darbenin en çok Londra’yı etkileyeceği”ni söylediği planını II.Wihelm’in kabul etmesini sağladı. Sınırlı saldırı görevi Alman 5.Ordusu’na verildi. Bu ordu; dördü savaş hattında, bir diğeri yedek olmak üzere beş kolordudan oluşuyordu ve toplamda dokuz tümeni verdi. En önemlisi de komutanı Veliaht Prens Wilhelm’di. Alman kuvvetlerinin karşısında ise Verdun sektörünü savunan Fransız kuvvetleri Genel Herr komutası altındaki 30.Kolordu’nun iki tümeniydi.

Alman komuta heyeti planları haritaya yatırdı. Meuse Nehri’nin her iki kıyısı da önemli bölgelerdi. Verdun çıkıntısı kuzeybatıdan doğuya doğru üç ayrı bölgeye ayrıldı. Kuzeybatı kesimi; Argonne Ormanı’ndan Meuse Nehri’nin sol yakasına kadarki alandı. Meuse Nehri’nin sağ kıyısındaki alan kuzeydeki tepelere doğru giderek artan bir şekilde eğimliydi. Doğuda, ise yağışlı bir kış geçirildiğinden ilkbahara kadar toprak çamur olarak kalacaktı ki taarruz için uygun alan değildi. Alman planlayıcılar, asıl gücün Meuse Tepeleri’ni almak için kullanılması gerektiğini düşünmüşlerdi. Eğer yüksekteki hakim bölgeler kontrol altına alınırsa gerisi gelecekti; sol kıyıdaki savunmacılar etkisiz kılınacak ve kente ana yaklaşım alanı güvenlik altına alınacaktı. Bunun için saldırı kırk kilometre uzunluğundaki cephe hattı boyunca topçu bombardımanı ile başlayacak ardından piyadeler Orne-Meuse sektöründe ilerleyeceklerdi. Sonuçta Falkenhayn’ın planı 27 Ocak günü onaylandı. Kod adı “Gericht” (mahkeme/yargı) olan harekatın başlangıç tarihi olarak 12 Şubat seçildi. Görev emrini alan Veliaht Prens Wilhelm, ordusu içinde yayınladığı bildiride Verdun’ü alacaklarını belirtti. Bu, Falkeyhayn’ın kafasındaki plana uymuyordu ama Alman askerlerinin savaşma azmini artırtacağını düşünerek tepki göstermedi; aslında bir askerden çok bir saray mensubu gibi davranmıştı.

                Ocak ayından taarruza kadar geçen sürede Almanlar, büyük bir gizlilik içerisinde topçularını ve askerlerini cephedeki görev bölgelerine sevk etmeyi başardılar. Tren yolunun sağladığı imkan sayesinde özel eğitilmiş ve dinç dokuz ekstra tümen daha bölgeye sevk edildi. Yaklaşık 7 tümenlik bir güç ilk saldırı için hazırlandı. Her bir tümen, iki kilometreden daha kısa bir cephe hattında saldırı gerçekleştirecekti. Taarruzda kullanılacak top sayısı 1220 adetti ve içlerinde 420mmlik “Büyük Bertha”lar, 380mmlik donanma topları ve 77mmlik sahra bataryaları bulunmaktaydı. Bütün bu toplar, malzemeler ve personel Fransızlar tarafından fark edilmeden nakledildi. Almanlar, ormanları ve stollen adını verdikleri yeraltı tünellerini kullanarak adeta görünmez olmuşlardı. Bu sırada Verdun’ü korumakla yükümlü olan Fransız Kolordusu, hayal kırıklığı yaratan bir emir aldı. Top bataryalarının bir kısmı kalelerden sökülecek ve konuşlandırılmak üzere yeni yerlerine gönderilecekti. Fransız Generali Joffre ve İngiliz Seferi Kuvvetleri Komutanı Douglas Haig yazın yapmayı düşündükleri taarruz için hazırlanıyorlardı; harekat alanı Somme Nehri’ydi. İtilaf yüksek komuta heyeti, Almanlar tarafından büyük bir hücum yapılmasını beklemiyordu, Verdun ise hiç akıllarında yoktu.

Almanlar harekata 12 Şubat günü başlamayı düşünüyorlardı. Ancak olumsuz hava şartları, özellikle kar ve kuvvetli rüzgarlar, nedeniyle sürekli ertelemeler yaşandı. Bu gecikmeler bir bakıma Verdun’ü hatta Fransa’yı kurtardı. Bu zaman diliminde Fransızlar sınırlı da olsa bazı düzenlemeler gerçekleştirdiler. Ancak bunlar, ikincil siperlerde, yüzeysel ve kısıtlı çalışmalardı. Bu nedenle 21 Şubat günü başlayan saldırı tam bir sürpriz oldu.

Sabahın erken saatlerinde Alman topçuları baraj ateşine başladı. Alman planında bombardıman uzun ve yoğun gerçekleştirilecekti, amaç piyadenin sadece ilerleyip alanı kolayca denetim altına almasını sağlamaktı. İyi organize edilmiş baraj ateşi, Fransız cephe siperlerinden ikincil mevzilere hatta şehrin merkezine kadar uzanıyordu. Saat 3 civarında bombardıman saldırının başlatılacağı dar cephe çizgisinde yoğunlaştı. Bir saat sonra sadece bu cephede ateş kesildi. Keşif askerleri, onları takip eden el bombası grupları ve alev makinesi kıtaları dağ geçitlerinin ve ormanın sağladığı perdeleme sayesinde harekata başladılar. Hedefleri, piyade saldırısı başlamadan Fransızların önemli pozisyonlarını tespit ve imha etmekti.

                Baraj ateşi nedeniyle Fransız zayiatı büyüktü ama Almanların öngördüğü kadar değildi. Alman 7.İhtiyat Kolordusu hatırı sayılır bir ilerleme kaydetti. Emirleri cephe hattını sınayacak kısıtlı saldırılar gerçekleştirmekti. Ancak emri gözardı eden General von Zwehl, fırtına birliklerinin ilk dalgasını öncülere yakın tutarak ilerletmeye başladı. Sonuç inanılmazdı. Sadece beş saat içerisinde Haumont Ormanı tamamen denetim altına alınmıştı. Diğer birlikler de açılan cılız ateşlerle yerlerini tespit ettikleri Fransız savunma noktalarını imha ederek ilerlediler. Alman 5.Ordu karargahı von Zwehl’in başarısını öğrendiğinde takdir etti ancak günün sonuna gelindiğinden başka bölgelerde benzer agresif harekata girişilemedi. Sonraki günlerde, Fransızlar eşgüdümden uzak karşı-saldırılar düzenlediler. Hatalı bir hareketti. Alman gözcüleri, saldırıların başladığı yerleri rapor edince, topçular açtıkları “nokta atışı”na dayalı ateşle hepsini imha etti. 25 Şubat günü Alman ön cephe hattı kentte sekiz kilometre yaklaşmıştı. Fransızlar, karşı-saldırıları yiğitçe gerçekleştirilmiş olsa da, çözülmenin eşiğindeydiler, neredeyse Alman ordusunu engelleyecek hiçbir şey kalmamıştı. Tam bu anda savaşın gidişatını etkileyen iki olay yaşandı.

 

                İlki General Joffre’un aldığı akıllıca bir karar ile General Pétain ve komutası altındaki Fransız 2.Ordusu’nu Verdun’ün savunmasında görevlendirilmesiydi.  Pétain, çoğu Fransız komutanın aksine, topçuların önemini kavramış bir generaldi, kişisel olarak da onlara saygı duyuyordu.  Ancak o ana kadar Fransız topçusunun tepkisinin yetersiz kaldığını biliyordu. Hatta bazen, mesafe hesabında yanlışlık yapıldığından, topçuların kendi piyadesinin karşı-saldırılarına zarar verdiğinden haberi vardı. Fransız askerleri arasında “dost ateşi ile ölüm” neredeyse kanıksanmıştı. İki tarafın topçuları arasındaki düelloda Almanlar bir adım öndeydi. Yer gözetleme istasyonları mükemmel çalışıyordu. Üstelik keşif uçaklarının verdiği koordinatlardan yararlanan Alman topçuları, daha etkili isabet kaydediyorlardı. Pétain, Fransız toplarını daha etkin hale getirmek ve piyadelerin topçulara güven duymasını yeniden sağlamak zorundaydı. İlk yaptığı iş, Fransız 75mmlik ve az sayıdaki 155mmlik toplarını örgütlemek oldu. Cephedeki piyade komutanları ile topçu bataryalarının komutanlarını bir araya getirdi. Her bir topçu bataryası kendine ayrılmış sektördeki piyade hareketlerinden haberdar edilecekti. Böylelikle piyade ile topçu arasında koordinasyonu sağladı. Ayrıca Pétain, karşı-saldırıları yasaklayarak bir bakıma piyade birliklerinin “savurganca” adam kaybetmelerini engelledi. Ancak bu kararlarını uygularken General Joffre’nin “kaybedilen sektörleri hemen geri alma” konusundaki ısrarıyla da mücadele etmek zorunda kaldı.

 

                İkinci olay ise, avantaja sahip olmalarına rağmen Almanların gereken ilerlemeyi gerçekleştirememesiydi. 25 Şubat gününün sonlarına doğru başlayan yağmur, Alman ilerleyişini engelledi. Özellikle zemindeki olumsuzluklar nedeniyle Alman topçusu, piyade birlikleri kadar hızlı ilerleyemediğinden onlara saldırının başındaki kadar etkin destek sağlayamadı. Bir diğer unsur ise yedek kuvvetlerin eksikliğiydi. 25 Şubat günü 5.Ordu Komutanı Veliaht Prens’in elinde sadece bir tane yedek alay mevcuttu. Bir başka değişle Fransızların en yetersiz anlarında Almanlar saldırıya devam edemiyordu. Takviye talepleri ise dikkate alınmıyordu. Falkenhayn, Fransız Ordusu’nun büyük kısmı tuzağa düşene kadar talep edilen rezervleri ve takviyeleri göndermek istemiyordu.

 

                Fransızlarda “Verdun’ü kaybetme” korkusu psikolojik baskı yapmaya başladı ama olumlu yönde. Falkenhayn bu konuda hata yapmamış, Fransızların ruh halini doğru okumuştu; son adamlarını kaybedinceye kadar Verdun’ü savunacaklardı. Yanıldığı nokta, “ne kadar iyi ve azimli” savunacaklarıydı. Pétain, sol kıyıya çekilmekte dahil olmak üzere, geri çekilmeyi kesinlikle yasaklayan bir emir yayınladı. Ancak gerek silah gerekse personel açısından savunması yetersiz olan Douaumont Kalesi’nin sadece doksan Alman askeri tarafından kurşun atılmadan ele geçirilmesi Fransızlara hem stratejik hem de psikolojik açıdan ağır bir darbe indirdi. Artık Verdun hayatta kalma mücadelesi verecekti. Pétain Verdun’e gereken malzemeleri sağlamak ve Fransa’nın geri kalanıyla bağını koparmamak zorundaydı. Ama nasıl? Demiryolu’nun büyük bir kısmı Almanların kontrolündeydi. Geriye sadece basit bir toprak yol kalmıştı. Bu yol bir anda hayati öneme sahip bir ulaşım hattına dönüştü. Elde tutulması şarttı ve mutlaka nakliyeye uygun hale getirilmesi gerekliydi. Sahneye Binbaşı Richard çıktı. Yolun genişletilmesi, randımanlı olarak kullanılması ve aksaklık yaşanmaması için planlama yaptı. 3500’e yakın aracın buradan geçmesi için günlük program yapıldı. Bu araçların büyük bir kısmı ordunun el koyduklarıydı. Bölge halkından aktif olarak savaşa katılamayacaklar örgütlendi, yol boyunca zeminin kamyon geçişine uygun halde kalması için mıcır ve toprak serpmekle görevlendirildiler. Araçların bakım ve onarımı için istasyonlar kuruldu.  Yol üzerinde arıza yapan kamyonlar içlerindeki malzeme boşaltıldıktan sonra kenara alındılar.  Sömürge Birliklerinden askerler de yolda görevlendirildi. Verdun’e gelen piyade birliklerinin yolda yürümesi yasaklandı, yol kenarındaki tarlalardan ve patikalardan sevkiyatları sağlandı. Bu organizasyon sayesinde 27 Şubat ile 6 Mart arasında Verdun’e yüz doksan bin asker, yirmi üç bin ton mühimmat ve iki bin beş yüz ton malzeme ulaştırıldı. Fransızlar bu yola hak ettiği bir isim verdiler: Kutsal Yol.

                Pétain gelen takviyeleri hemen kullanmaya başladı. Fransız komutanlarının çoğunun doğrudan saldırı zihniyetinin aksine akılcı savunma taktiklerini geliştirme becerisine sahipti. Alman saldırısının geleceğini tahmin ettiği yer olan sol kıyıya takviyeleri konuşlandırdı. Buralarda yeni tahkimatlar kurdu, eskileri güçlendirdi. Böylelikle Fransız topları Almanları, sağ kıyıdan yapacakları saldırılarda, açık hedef olarak yakalayabileceklerdi. Bu noktada Alman 5.Ordusu bir kez daha takviye talebinde bulundu. Falkenhayn bu kez ılımlı davrandı. Kafasında sol kıyıya bir saldırı vardı. Eş zamanlı olarak da sağ kıyıdaki Fort Vaux’yu almak istiyordu. Burası Pétain tarafından silahlandırılmıştı ve açtığı ateş Alman sol kanadına hasar vererek ilerlemesini engelliyordu. Falkenhayn takviye talebini kabul etti. 6.İhtiyat Kolordusu’ndan asker gönderdi.

                Almanların sol kıyıdaki öncelikli hedefi Le Mort Homme (Ölü Adam) mevkisiydi. Savaştan önce burada bulunan bir ceset nedeniyle bu ismi almıştı. Konumu itibariyle her yönde mükemmel bir görüş açısına sahipti. Fransızlar bu tepenin arkasına topçularını yerleştirmişti. Almanlar burayı alırlarsa Verdun ile aralarında sadece bir tepe kalıyordu. 6 Mart günü yoğun bir topçu ateşiyle, her iki kıyıya saldırılarını başlattılar. Sol kıyıda, Alman birlikleri Corbeaux Ormanı’nı ele geçirmek için süratle ilerlediler. Burası Ölü Adam’ı koruma altında tutan bölgeydi. Üç gün içinde iki kez el değiştirdi. Nihayet 10 Mart günü Corbeaux ellerindeydi, fakat aşırı zayiat daha fazla ilerlemelerini engelledi. Sağ kıyıdaki saldırı, topçuların ve mühimmatın nakliyesinde yaşanan sorunlar nedeniyle, istenilen hızı yakalayamadı. Gecikme yakalanan avantajın kaybedilmesine, Fort Vaux yakınındaki kasabaya ulaşılamamasına yol açtı.  Savaş kilitlendi. Meuse kıyılarında sonuçsuz saldırı ve karşı-saldırılar birbirini takip etti. 1 Nisan itibariyle Fransızlar 89.000, Almanlar ise 82.000 zayiat vermiş durumdaydılar. 9 Nisan günü Almanlar bütün cephe hattı boyunca geniş çaplı bir saldırı başlattılar. Bu kanlı saldırı sırasında çok fazla mühimmat ve personel harcadılar. Ölü Adam’da sadece bir tümenleri iki bin iki yüz adam kaybetmişti. Ardından yıpratma savaşına döndüler.  

                Nisan ortasında Fransızların üç kolordusu sol kıyıda ve iki kolordusu sağ kıyıda konuşlanmış durumdaydı. Verdun’ü korumakla görevli Fransız 2.Ordusu (cephe gerisindeki ihtiyat birlikleri ile yardımcı servisler dahil olmak üzere) toplamda yedi kolordu, on üç bin altı yüz subay ve beş yüz yirmi beş bin askere sahipti.   General Pétain, bu ordunun savaş kapasitesini kaybetmemesi için bir sistem oturttu: tümenlerin güçten düşmesini ya da aşırı kayba uğramasını engellemek adına bir değişim döngüsü yarattı. 1 Mayıs itibariyle kırk tümenlik görev değişimi yaşanmıştı. Almanların elinde de tam kapasiteli sekiz kolordu kapsamında yirmi tümenlik bir savaş gücü vardı. Ancak Almanlar, Fransızların yaptığı gibi, bir rotasyon uygulamıyor sadece kayıplarının yerine takviyelerinden personel transfer ediyorlardı. 21 Şubat’tan beri yedi ya da sekiz tümenden fazlasını geriye çekmemişlerdi, Alman sisteminde 1 Mayıs itibari ile yirmi altı tümen savaşa iştirak etmiş görünüyordu.

                General Joffre, kaybedilen yerlerin bir an evvel alınması için Pétain üzerinde baskı kurmaya başladı. Pétain, Verdun civarında bir Fransız karşı-saldırısının ancak başka yerdeki bir saldırıyla aynı anda ya da hemen sonrasında gerçekleştirilmesi gerektiğini belirtti. Gerçi General Joffre ve İngiliz Seferi Kuvvetleri komutanı General Haig, Somme bölgesinde böyle bir saldırı için hazırlık yapıyorlardı ancak Ağustos’ta harekata hazır hale gelebileceklerdi. Joffre, saldırı fikrine sıcak bakmayan Pétain’in fazlasıyla savunma ağırlıklı düşündüğüne kanaat getirdi. Pétain Bar-le-Duc bölgesindeki Merkez Orduları Grup Komutanlığı’na getirerek Verdun savunmasından aldı. Yerine Fransız saldırı zihniyetini benimsemiş olan Nivelle’i atadı. Moral gücünün savaşı kazandırdığına inanan Neville, göreve gelir gelmez, Douaumont’u geri almak ümidiyle sağ kıyıda karşı-saldırılara başladı. Bu harekatlar askerlerinin Alman topçularına hedef olması ve zayiatın artmasından başka işe yaramadı.

                Alman 5.Ordu karagahı, saldırıların durdurulmasından yana tavır sergiliyordu. Veliaht Prens Wilhelm’in kurmay başkanı olan General von Knobelsdorf ise saldırıların devamında yanaydı, Falkenhayn da aynı fikirdeydi. Yıpratma harekatlarına devam eden Almanlar, sol kıyıdaki 304 rakımlı tepe ile Ölü Adam’ı Mayıs ortasında ve Fort Vaux’yu 7 Haziran’da ele geçirmeli başardılar. Fort Vaux yedi günde ele geçirilebilmişti ve diğerlerinde olduğu gibi bu saldırıda da Almanlar ağır kayıplara uğradılar. Fort Vaux on dört kez el değiştirdi, en sonunda, Almanlarda kaldı. Fransızların moral kaybı yüksek oldu çünkü kaleler onların gözünde kaybedilen bir toprak parçasından daha önemli bir yer tutuyordu.

                Fort Vaux’nun düşmesinden sonra Almanlar yüz yüze geldikleri karşı-saldırıları kırarak ilerlediler ve  Thiaumont’a yöneldiler. Ağır bir baraj ateşine maruz kalan iki Fransız alayı siperlerinin içinde gömülü kaldı. Alman piyade saldırısı başladığında siperlerinde çıkmaya çalışıyorlardı. Çoğu öldü, sağ kalanlar esir edildi.  Açık alanda Alman taarruzunu karşılayan Fransız bölüklerinden birinin geri çekilmesi, cephe hattı boyunca bir panik yaşanmasına neden oldu. Son direnme noktasını da terk eden Fransızlar geri çekildiler. Almanlar yakaladıkları bu avantajı da değerlendiremediler çünkü saldırının devam ettirilebilmesi için yeterli ihtiyat kuvveti yoktu. Fransızları asıl kurtaran ise Doğu Cephesi’nden gelen haber oldu: Rus Generali Brusilov, Avusturya-Macaristan kuvvetlerine karşı kendi adıyla anılan ünlü saldırısını başlatmıştı. Falkenhayn hemen Batı Cephesi’nden üç tümeni doğuya gönderdi. Ardından da 5.Ordu’ya Verdun’deki saldırılarına ara vermelerini söyledi.

                Yaklaşık on gün fazla hareketliliğin görülmediği cephede, Almanlar 21 ve 22 Haziran’da ağır bir bombardıman başlattılar. İlk baraj ateşindeki mermilerde “phosgene” gazı vardı. Yeşil bir bulut olarak Fransız hatlarına yayılan gaz, eldeki gaz maskelerinin yetersiz kaldığı yeni bir türdü. Alman topçusu gaz mermilerinin ardından tahrip gücü yüksek mermileri kullanmaya başladı. 23 Haziran’da Verdun’ün kuzeydoğusunda saldırıya geçen Alman piyadeleri ilerlemeye başladılar. Fransız topçusunun çabucak toparlanıp etkili ateşe başlamasına rağmen Fort Souville’e yaklaştılar. Sahneye tekrar Pétain çıktı. Joffre ve Haig’i durum hakkında bilgilendirdi. Almanların dikkati başka yere çekilmediği takdirde Verdun’ün düşeceğini belirterek Somme saldırısının başlatılması için baskı yaptı. İstediğini elde etti: 24 Haziran’da başlayan topçu saldırısını takiben 1 Temmuz günü İtilaf kuvvetleri Somme’da harekete geçtiler.

                11 Temmuz’da dört tümeni ile Fort Souville’e saldıran Veliaht Prens başarısız olunca Falkehayn saldırıları durdurması ve savunma pozisyonuna geçmesi için kendisini uyardı. 25 Temmuz’a gelindiğinde Fransız zayiatı iki yüz yetmiş beş bine, Almanlarınki ise iki yüz elli bine dayanmış durumdaydı. Çatışmalar küçük çaplı olarak ve iki tarafında pozisyonlarına çokta etki etmeden üç ay boyunca devam etti. Almanlar savunma pozisyonunda kalmalarına rağmen saldırı inisiyatifini ellerinde tuttuklarını göstermeye çalışıyorlardı. Topçu bombardımanı ve gaz saldırılarını devam ettirdiler. Fransızlar, yeni gaz maskeleri daha iyi koruma sağladığından, Almanlara önceki avantajı elde etme şansı tanımadılar. Alman 5.Ordu komuta heyetinin, Veliaht Prens ve Meuse kıyılarını tutan iki grup komutanının, bildiği bir şey vardı: Sonbahar ve kış geldiğinde bulundukları yeri tutmaları giderek güçleşecekti. Kurmay Başkanı Knobelsdorf, bedeli ağır olsa da, saldırıya geçerek Fort Souville ve Berg Wood mevkilerini ele geçirerek savunması kolay yerlerde konuşlanmak istiyordu. Buradaki savaşa ilgisini kaybetmiş olan Falkenhayn kararı Veliaht Prens ve ekibine bıraktı. 5.Ordu ne yapacağına karar vermeye çalışırken yaşanan olaylar dizisi yepyeni bir durum ortaya çıkardı.

                Alman üst düzey komutasında değişiklik yaşandı:  Falkenhayn görevden alındı. Yerine Hinderburg atanırken yeni komutanın sağ kolu da Ludendorff oldu. Bu ikili birlikte uyum içinde çalışan bir takım olmuşlardı, Tannenberg zaferinin de mimarlarıydılar. İlk işleri ordu gruplarını yeniden örgütlemek oldu. Batı Cephesi’ndeki orduları iki gruba ayırdılar. Savunma mevzileri güçlendirildi. Bütün tümenler sadece üçer alaydan oluşacak şekilde düzenlendi. Bu sırada Fransızlar Verdun bölgesinin tamamında küçük çaplı saldırılarına Eylül ve Ekim ayları boyunca devam ettiler. Amaçları Almanları meşgul ederek Somme’daki çatışmalara birlik göndermelerini engellemekti.

Fransız komutanları Pétain ve Nivelle, Ekim ortasında Douaumont ve Vaux’yu geri almak için büyük bir saldırı planladılar. Plan, uçak-topçu-piyade birliklerinin koordineli bir hareketliliğini ön görüyordu. Piyadelerin ilerleyişine göre topçular destek atışını en ilerideki birliklerin hemen önüne yaparak perdeleme yapacak, uçaklar koordinat vermenin yanı sıra piyadeye yakın destek sağlayacak böylece piyadeler top ateşi kesildiğinde Almanları saklandıkları siperlerde gafil avlayacaktı. Nivelle’in yakın dostu General Margin topçu birliklerinin başına getirildi. En zorlu iş onundu. Hesaplamaları iyi yapmalı ve üç yüzü sahra diğer üç yüzü ağır olmak üzere altı yüz topu plana uygun bir ahenk içinde kullanmalıydı. Cesur olduğu kadar riskli de bir plandı. 19 Ekim sabahı Fransız topçularının baraj ateşi ile saldırı başladı. Almanların ön cephe hattındaki pozisyonları ağır hasara uğruyordu. Uçaklardaki gözlemciler ile yerdeki topçuların uyum içinde çalışmaları bu sonucu vermekteydi. Bir kısmı Somme’a kaydırıldığından bir kısmı da habersiz yakalandığından Alman top bataryaları karşılık veremediler. Kötü hava şartları saldırıyı geciktirse de Fransız topçuları düşman mevzilerini dövmeye devam ettiler. 22 Ekim öğle saatlerinde topçu ateşi durdu. Almanlar karşı siperlerden gelen savaş naralarını duyduklarında daha mevzi bile almamıştı. Fransız piyade saldırısının başladığına kanaat getiren Almanlar, topçu ateşine başladılar. General Neville’in de istediği buydu. Ateş başladığında Fransız piyadesi saldırıyı durdurdu. Sabit balonlar ve uçaklar düşman topçularının yerlerini tespit etti. Hemen sonrasında Fransızlar yoğun topçu ateşine başlayarak Alman bataryalarının pozisyonlarına mermi yağdırmaya başladılar. Almanlar gafil avlanmıştı. Birçoğu savaş dışı kaldılar. 24 Ekim sabahı, yoğun sis altında, Fransız piyadeleri tekrar ilerlemeye başladılar. Plana uygun olarak uzun menzilli toplar Alman siperlerini vuruyor, sahra bataryaları ise piyadelerin hemen önüne atışlar yaparak onlara koruma perdesi sağlıyordu. Fransızlar, Alman siperlerine ulaşıp sağ kalanlarla mücadeleye girdiler. Şaşkınlık içinde kalan Almanların 7 tümeni de tamamen imha edilmemek için geri çekildiler. Fransızlar gelmeden Douaumont’u tahliye etmeyi başardılar. Fransızların cephe hattı boyunca üç kilometrelik engellenemez ilerleyişi karşısında 1 Kasım günü Fort Vaux da Almanlar tarafından terk edildi. 2 Kasım günü Fort Vaux Fransızların ellerindeydi. Saldırı durduruldu ama her şey bitmiş değildi.

Fransızlar ele geçirdikleri yerlerin güvenliğini sağladılar. Topçu birlikleri yeni bir saldırı için menzilleri uyarınca daha ileri bir hatta yeniden konuşlandırıldı. 15 Aralık günü uçak-topçu-piyade birliklerinin koordinasyonu içerisinde yeni bir saldırı başladı. Bu kez Almanlar dört kilometre geri sürüldüler ve yeni bir savunma hattı oluşturmak zorun da kaldılar. Bu son saldırı Almanlar için büyük bir yenilgiydi. Yirmi beş bin asker hayatını yitirdi; üç yüzü subay olmak üzere on iki bin esir verdiler; yüzün üzerinde top, elliye yakın havan ve yüz küsur makineli tüfek kaybettiler.

Verdun Savaşı nihayet sona erdi. Her iki taraftan toplam yedi yüz bine yakın zayiat verildi. 1916 yılının 21 Şubat-18 Aralık günleri arasında yaşanan bu çatışma, dünya savaş tarihinde süresinin uzunluğu bakımından bir rekoru elinde tutmaktadır. Yaşanan savaş tabiiki Verdun’daki en son çatışma değildi ama en uzunu ve en kanlısıydı. 1917 Ağustos ayında yeniden taraflar birbirine girdiler. 1918 yılının Eylül ayında Fransız ve savaşa dahil olmuş Amerikan kuvvetleri geniş çaplı bir saldırı sonucunda, ateşkesten yaklaşık üç gün önce, bölgede tamamen hakimiyet sağladılar.

1916’daki Alman stratejisi, 1914’ten 1915’e kadar Ruslara yaptıkları gibi, ağır zayiatlar verdirerek Fransız Ordusu’nu çöküş noktasına kadar zayıflatmaktı. Ancak sadece Fransız Ordusu’nu strateji ve prestij açısından kaçamayacağı bir savaşa zorlamakla sınırlı kaldı. Fransızlar, dünya savaşında ender görülen bir direniş gösterdiler. Verdun Savaşı, Somme Savaşı ile birlikte düşünüldüğünde, Almanlar için sonun başlangıcıydı. Bir başka deyişle, Almanlar 1916 yılında Verdun’de Büyük Savaş’ı kaybetmişlerdi ama bunu ancak 1918 Ekimi’nde anladılar.

 

 

KAYNAKLAR

 

KİTAPLAR

  • Alistair Horne, The Price of Glory: Verdun 1916, New York, St. Martin’s Press,1962
  • Arch Whitehouse, Decisive Air Battles of the First World War, New Duel Sloan and Pace, 1963
  • B. H. Liddell Hart, The Real War 1914-1918, Boston, Toronto, Little, Brown and Company, 1930
  • B. H. Liddell Hart, The War in Outline 1914-1918. London, Faber and Faber Limited, 1936.
  • Bernard Fitzsimons (ed.), Warplanes and Air Battles of World War I, BPC Publishing Ltd, London, 1973
  • C.R. Howland,  A Military History of the World War, Kansas, The General Service Schools Press, 1923
  • Correlli Barnett, The Swordbearers: Supreme Command in the First World War, Eyre and Spottiswood, London 1964.
  • Holger H. Herwig, The First World War: Germany and Austria-Hungary, London, 1997
  • I. F. W. Beckett, The Great War, 1914–1918, Harlow, 2001
  • G. Sheffield, Forgotten Victory: The First World War, Myths and Realities, London, 2001
  • Georges Blond, Verdun, (Translated by Frances Frenaye) New York, The MacMillan Company, 1964
  • Girard Lindsley McEntee, Military History of the World War, New York, Charles Scribner’s Sons, 1937
  • R. Prior & T. Wilson, Command on the Western Front, New York, 1997

 

 

SAVAŞANLARIN HATIRALARI VE DÜŞÜNCELERİ

  • Erich von Falkenhayn, The German General Staff and Its Decisions, 1914-1916, New York, Dodd, Mead and Company, 1920
  • Henri Philippe Pétain, Verdun, (Translated by Margaret MacVeagh) New York, The Dial Press, 1930.
  • Joseph Jacques Cesaire Joffre, The Personal Memoirs of Joffre, Field Marshall of the French Army, (Translated by T. Bentley Mott, D.S.M.) New York and London: Harper and Brothers Publishers, 1932
  • William, Crown Prince of Germany, My War Experiences, New York, Robert M. McBride and Co., 1923  

 

 

 

13.728 okunma

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir