GELİBOLU’YU ANLAMAK

İngilizlerin 1915 Yılı Strateji Değişikliği: Çanakkale, İngiliz Karar Vericiler İçin Bir Seçenek Haline Nasıl Geldi? (Yusuf Ali özkan)

Çanakkale harekâtının İngilizlerce Birinci Dünya Savaşı’nın başından itibaren planlanmış bir harekât olduğunu söylemek çok yerinde bir tespit olmaz. İngiltere’nin savaşın başındaki stratejisi tamamen Batı Cephesi öncelikli olarak Alman cephesinin yarılması odaklıydı. Ancak bu stratejiye olan inanç 1914 yılının son günlerinde kaybolmuş ve İngiliz karar vericileri (Savaş Konseyi-War Council) sonu Çanakkale Savaşı’na varacak olan bir strateji değişikliği arayışı içerisine itmişti.

 

Savaşın ilk aylarında, İngiltere’nin Ortadoğu ile ilgili operasyonel anlamda herhangi bir planı mevcut değildi. Ağustos 1914 sonrasında Londra’nın Osmanlı ile ilgili dış politika stratejisi[1] bu devletin mümkün olduğunca tarafsız tutulması ve eğer bir düşmanlık başlayacak ise bunu başlatanın İngiltere olmaması odaklıydı, ki bu amaç büyük ölçüde kendi iddiasına göre dönemin İstanbul’da bulunan İngiliz Büyükelçisi Louis Mallet tarafından belirlenmişti.[2] Bu amacı tesis edebilme adına ve çok tehlikeli bir girişim olacağı endişesiyle dönemin Amirallik Birinci Lordu Winston Churchill’in Ağustos 1914 sonunda Marmara Denizi’ne girmiş olan Goeben ve Breslau gemilerini batırmak amacıyla öne sürdüğü Çanakkale Boğazı’na yönelik harekat önerisi reddedilmişti.[3]

 

İngiltere’nin bu bölgede Osmanlı ile savaşmak istememesinin en önemli sebebi hayati görülen Batı Cephesi’nden taviz verilmemesi gerektiğine yönelik inançtır. Ayrıca yine Batı Cephesi’nde Almanlara karşı savaşmak üzere kolonilerinde bulunan birliklerin Süveyş Kanalı üzerinden güvenli bir şekilde geçirilebilmesi de Osmanlı ile o bölgede olacak çatışmasızlık durumu ile sağlanabilecekti. Dolayısıyla İngiltere’nin savaş stratejisi savaşın ilk aylarında Batı Cephesi’nde Almanları mağlup etme üzerine kuruluydu.

 

İngiliz karar vericilerin bu stratejiye olan inancı 1914 yılının son haftalarına doğru kaybolmaya başladı. Bunun en önemli sebebi ise Batı ve Doğu cephelerindeki durum ile ilgili yapılan olumsuz değerlendirmelerdi. Müttefiklerin Almanları Avrupa’nın batısında mağlup edebileceğine dair umudu, 1. Marne Muharebesi sonrasında savaşın hareketsiz mevzi muharebesine dönüşmesi sebebiyle kaybolmuştu. Bu muharebe sonrasında cephe Alp Dağları’ndan Manş Denizi’ne kadar siperler silsilesi haline gelmiş ve bu durum tarafların çok ağır kayıplar vermeden taarruz edememesine, etseler dahi birkaç yüz metre topraktan başka bir şey elde edememesine yol açmıştı. Bu durum, İngiliz karar vericileri başka bir strateji üretme ihtiyacına itti ve Aralık 1914 sonuna doğru yeni strateji arayışıyla ilgili Churchill, Lord Hankey ve Lloyd George Savaş Konseyine sonradan kabul edilmeyecek olan üç farklı öneri sundu.[4]

 

Batı Cephesi’ndeki bu duruma ilave olarak, İngiliz Savaş Bakanı, Kitchener’ı esas endişelendiren husus Doğu Cephesi idi ve bu cephenin durumu ile ilgili ne müttefiki Rusya’dan ne de İngiltere’nin büyükelçisi George Buchanan ve askeri ataşesi Alfred Knox’tan sağlıklı bilgiler alamıyordu. Ancak, Aralık 1914’te Rusya’dan, bu ülkenin çok ciddi mühimmat sıkıntısı çektiğine dair gelen istihbari raporlar Kitchener’ın endişelenmesine yol açtı.[5] Bu gelişmelerin yaşandığı esnada yeni yılın ilk gününde Rus Başkomutanı Grandük Nikolas, Osmanlıların Sarıkamış’ta başlattıkları taarruz sebebiyle, İngilizlerden “Türklere karşı karadan veya denizden bir şekilde gösteri harekâtı ayarlamasını istemiş” ve bu talep İngiliz Savaş Bakanı’nın korkularını iyiden iyiye arttırmıştı.

 

Yeni bir strateji arayışı esnasında gelen Rusların bu yardım isteği karşısında, Kitchener derhal harekete geçmek istiyordu. Daha önceden hazırlanmış herhangi bir planın ve başka bir yere sevk edecek birliğin olmaması nedeniyle Kitchener, Çanakkale Boğazı’na yapılacak bir gösteri harekâtının en uygun yol olduğu konusundaki fikrini Churchill ile paylaştı.[6] Böylece hem ilave bir askeri kuvvet ayrılmasına gerek kalmayacak hem de Osmanlı’nın başkentinin dibinde yapılacak bir harekât bu devletin Kafkas Cephesi’ne birlik kaydırmasının önüne geçecekti. Daha sonradan Sarıkamış’ta Osmanlı ordusunun yaşamış olduğu facia öğrenilmiş olsa da Kitchener’ın, müttefiki Rusya’ya yardım etme isteği ve İngiliz Savaş Konseyi’nin savaşı kazanmak için Fransa’dan başka bir yerde alternatif arıyor olması Çanakkale seçeneğinin masada kalmasını sağladı.[7]

 

Olası bir başarı ile elde edilecek avantajların çok büyük olması (Rusya ile deniz yolunun açılması, Mısır’ın kesin bir şekilde güven altına alınması ve tarafsız Balkan devletlerinin Müttefikler yanında savaşa dahil olması[8]) ve tam tersi bir başarısızlık durumunda ise harekâtın hemen kesilebileceğine dair inanç, İngiliz Savaş Konsey üyelerini Çanakkale seçeneği konusunda cezbetmiş hatta gözlerini harekâtın yapılabilirliği konusunda adeta kör etmişti. Bu durumu George Cassar kitabında “müttefiklerin bir zaferi kazanacak yolları bulmadan o zaferin avantajlarını elde etmeye çalışması” şeklinde izah etmiştir.[9] Şubat-Mart 1915 arasında gerçekleştirilen verimsiz bir bombardıman harekâtı ve sonrasında 18 Mart günü yaşanan büyük ‘fiyasko’ sonucunda Müttefikler daha önce öngördükleri şekilde harekâtı kesememişlerdir.

 

Sonuç olarak Çanakkale, İngilizlerin Birinci Dünya Savaşı’nın başından itibaren tasarladıkları bir harekât tarzı değildi, hatta Ortadoğu’da herhangi büyük bir operasyon düşüncesi Osmanlı Devleti savaşa dahil olduktan sonra bile İngiltere’nin strateji tercihleri arasında bulunmuyordu. Batı Cephesi’nde oluşan çıkmaz sebebiyle taarruzlarda ağır zayiat verilmesi ve Doğu Cephesi’nde ise Rusların içerisinde bulunduğu mühimmat sıkıntısı Merkezi Kuvvetlerin bu iki cephede kısa vadede mağlup edilemeyeceğini göstermişti. İngiliz karar vericilerin zafer için başka alternatif arama düşünceleri ve Ruslara bir an evvel yardım ulaştırılması gerektiği gerçeği, Rus Başkomutanın yardım isteği ile birleşince, Çanakkale harekâtı seçeneğinin bir anda parlamasına ve Savaş Konseyi üyelerinin gözü kapalı bu seçeneği kabul etmelerine yol açtı. Böylelikle İngilizler 1915 yılına, kendilerini çok acı bir sona götürecek olan maceranın fitilini ateşleyen yepyeni bir savaş stratejisi ile giriş yapmış oldular.



[1] Grey Viscount Grey, Twenty-Five Years 1892-1914, Vol. 2 (New York: Frederick A. Stokes Company, 1925), 171.

[2] Joseph Heller, British Policy towards the Ottoman Empire, 1908-1914 (London: Frank Cass and Company Limited, 1983), 162.

[3] Dönemin Dışişleri Bakanı Grey Osmanlı Devleti ile tarafsızlığın bozulmasını istemediği için bu teklife karşı çıkmıştır. Ayrıca askeri yönden ise dönemin Askeri Operasyonlar ve İstihbarat Direktörü Callwell teklifin çok tehlikeli bir harekât olacağını belirtmiştir. Callwell Muhtırası, 3 Eylül 1914, TNA, WO 106/1463.  

[4] Churchill, Baltık Denizi istikametinden Almanya’ya bir amfibi harekât veya Belçika kıyı şehri olan Zeebrugge’ye taarruz; Hankey, Balkan Devletlerinin Osmanlı üzerine yürütülmesi için girişimlerde bulunmayı; Lloyd George ise ya Selanik’e bir çıkarma yaparak Avusturya-Macaristan üzerine yürümeyi ya da İskenderun üzerine çıkarma yaparak Süveyş’e giden demiryolu hattını ele geçirmeyi önermişti. Her üçünün önerileri de uygulanamaz oldukları gerekçesiyle kabul görmedi. Robin Prior, Gallipoli: The End of the Myth (London: Yale University Press, 2009), 5–12; Graham T. Clews, Churchill’s Dilemma: The Real Story behind the Origins of the 1915 Dardanelles Campaign (Santa Barbara: Calif: Praeger, 2010).

[5] Kieran West, “Intelligence and the Development of British Grand Strategy in the First World War” (University of Cambridge, 2010), 74. Ayrıca, Kitchener Belgeleri, Kitchener papers, TNA PRO 30/57/49.

[6] Winston S. Churchill, The World Crisis, Vol. 2, 1915 (London: Bloomsbury Publishing PLC, 1950), 60.

[7] Kieran West bu durumu, “İngiliz stratejisindeki temel değişim” olarak görmektedir. West, “Intelligence and the Development of British Grand Strategy in the First World War,” 75.

[8] Savaş Konseyi Zabıtları, War Council Minutes, 8 Ocak 1915, TNA CAB 22/1/7.

[9] George H. Cassar, The French and the Dardanelles: A Study of Failure in the Conduct of War (London: George Allen & Unwin, 1971), 113.

8.526 okunma

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir