GELİBOLU’YU ANLAMAK

Düşman Çanakkale’yi Geçecek Olursa (Doç.Dr. Mesut Uyar)

Çanakkale’de kazanılan deniz ve kara zaferleri sonrasında Çanakkale’nin hiç bir koşul altında geçilemeyeceği kanısı Türk tarih yazımına ve toplumsal hafızasına kazınmıştır. Her ne kadar Mondros Ateşkes Antlaşması sonrasında İtilaf devletleri ortak donanması Boğazı geçmişse de bu geçiş antlaşma koşulları çerçevesinde gerçekleştiği için bu kanıyı değiştirmemiştir. Oysa 18 Mart 1915 öncesinde Çanakkale’nin pekâlâ geçilebileceği sadece İngiliz asker ve devletadamları tarafından değil Osmanlı Ordusu’nda görev yapan Liman von Sanders ve diğer Alman subaylarca da dile getirilmekteydi. Dönemin Amerika Büyükelçisi Henry Morgenthau’ya göre Boğaz dış tahkimatlarının sistematik bombardımana tabi tutulmaya başlandığı 19 Şubat 1915 tarihi sonrasında başta Rum ve Ermeniler olmak üzere İstanbul ahalisi İtilaf donanmasının yakında Haliç’e demir atacağı düşüncesindeydi. Morgenthau diğer konularda olduğu gibi bunda da gelişmeleri abartarak aktarıyor olabilir ama en azından Çanakkale’nin geçilebileceği konusunda yaygın bir spekülasyonun olduğunu başka kaynaklar da doğrulamaktadır.

Peki Osmanlı komuta heyeti ve ordunun geneli ne düşünmekteydi? Çanakkale’nin geçilmesi olasılığına yönelik askeri bir hazırlık yapılmış mıydı? Ne yazık ki başta resmi askeri tarih kitapları olmak üzere mevcut yayınlarda bu konuda bir bilgi bulunmamaktadır. “Çanakkale geçilmez” kanısı o kadar yer etmiştir ki bir savaş esnasında dünyanın neresinde olursa olsun her ordunun komuta ve kurmay heyetinin bir olasılık kabilinden bile olsa hazırlık yapacağı veya daha doğrusu yapması gerektiği görülememektedir. Askeri tabiriyle “ihtimâlât planları” her savaş ve muharebenin olmazsa olmazıdır. Komutanlar ve karargâhları her türlü olasılığı düşünmek ve bunları yönelik planlar hazırlayıp birliklerini hazır tutmak zorundadır. Bu planlamaların kendine güvensizlik, moral yetersizliği, bozgunculuk veya vatana ihanetle ilgisi yoktur. Eğer her tür ihmal değerlendirilip buna göre hazırlık yapılmadıysa asıl o durumda görevi ihtimal ve vatan hainliği söz konusudur.

Sorularımıza dönecek olursak öncelikle Osmanlı subay ve askerleri Çanakkale’nin geçilebileceğine inanmıyordu. Bazıları bizzatihi Çanakkale’de edindiği tecrübeler nedeniyle bu şekilde düşünse de çoğunluk Balkan Savaşı sonrasında gerçekleştirilen askeri reformlar ve dönüşüm sonrasında bunun mümkün olmayacağına inanıyordu. Seferberlik ve savaş ilanı sonrasında ordunun vurucu gücünün önemli bir kısmı Marmara bölgesinde toparlanmıştı. Osmanlı Genelkurmayı boğazlara yönelik bir düşman saldırısı beklemekteydi. Almanya’nın söz verdiği halde gönderemediği silah ve cephanenin eksikliği duyulmasına rağmen zafer beklentisi yüksekti. Von Sanders’in anılarında belirttiği gözlemlerin aksine moralsizlik ve bozgunculuk yok denecek kadar azdı. Ancak bu genel haleti ruhiyeye rağmen Osmanlı Genelkurmayı ve Çanakkale savunmasından sorumlu birlik komutanlıkları düşmanın Çanakkale’yi geçmesi olasılığına yönelik hazırlık yapmıştı.

Araştırmam esnasında tespit edebildiğim kadarıyla Osmanlı Genelkurmayı bu olasılıkla ilgili 1nci Ordu ve Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanlığı birliklerine ilk emri düşman donanmasının deniz harekâtını başlatmasının hemen ardından 20 Şubat 1915’te yayınladı. Enver Paşa imzalı bu emre göre Boğazlar ve Marmara bölgesi savunması coğrafi olarak ikiye bölünüyordu. 1nci Ordu Trakya ve İstanbul’dan 2nci Ordu ise Güney Marmara’nın savunmasından sorumlu olacaktı. 1nci Ordu emrinde 1nci Kolordu (1nci ve 2nci Tümenler), 2nci Kolordu (4ncü, 5nci ve 6ncı Tümenler), 3ncü Kolordu (7nci ve 19ncu Tümenler) ve 6ncı Kolordu (16ncı, 24ncü ve 26ncı Tümenler)lar yer alırken 2nci Ordu emrine 4ncü Kolordu (10ncu, 11nci ve 12nci Tümenler), 5nci Kolordu (13ncü, 14ncü ve 15nci Tümenler) ve 3ncü Tümen (1nci Kolordu’dan) verilmişti. Çanakkale (9ncu Tümen dahil) ve İstanbul Müstahkem Bölge Komutanlıkları Başkomutanlık emrinde kendi sorumluluk bölgelerini savunmaya devam edeceklerdi. Emirde belirtilmemesine rağmen Çanakkale Komutanlığı’nın tahrip olmuş savunma tesislerini (tabyalar, mayın hatları ve diğer tahkimat) derhal tamir edip tekrar işler hale sokması gerekmekteydi. Yani İtilaf devletlerinin beklediği gibi Gelibolu’nun tahliyesi gibi bir düşünce bulunmamaktaydı.

Düşman donanmasının Çanakkale’yi geçtikten sonra aşikâr hedefi İstanbul olduğundan Başkomutanlık Karargâhı (Genelkurmay ve Harbiye Nezareti karargâhlarının büyük kısmı) ve 2nci Ordu Karargâhı’nın beklenilmeden Anadolu’ya taşınması kararlaştırılmıştı. Emirde belirtilmemesine rağmen ilk etapta Eskişehir yeni hükümet ve askeri merkez olarak düşünülmekteydi. Düşmanın oniki saat içinde İstanbul’a ulaşacağı hesaplandığından muhtemelen demiryoluyla intikal hazırlığı da yapılmış olmalıdır. Morgenthau Haydarpaşa’da iki trenin padişah, hükümet ve diplomatları tahliye etmek için beklediğini iddia etsemekteyse de bunu teyid edecek somut bir bilgiye rastlanılmamıştır. 2nci Ordu halen Edirne’de bulunduğu için Anadolu’ya geçişi en iyi ihtimal ile bir gün sonra olması mümkündü.

Enver Paşa 24 Şubat 1915 tarihli emirinde ise Çanakkale bölgesinin deniz ve kara savunmasının her halükârda devam etmesi gerektiğini belirtmektedir. Önceki emirden farklı olarak bu savunmanın tek sorumlusunun Müstahkem Mevki olmadığı Gelibolu Yarımadası’nın 3ncü Kolordu tarafından savunulacağı bütün savunmanın koordineli yapılması gerektiği ifade edilmektedir.

Ne yazık ki bulabildiğimiz belgeler bu iki belgeden ibarettir. Düşmanın Çanakkale’yi geçmesi olasılığına yönelik diğer askeri ve sivil hazırlık ve planlar konusunda spekülatif bilgi dışında elimizde bilgi bulunmamaktadır. Ancak 18 Mart deniz zaferi sonrasında muhakkaklaşan düşman çıkarmasına karşı 24 Mart’ta 5nci Ordu’nun kurulmasının Çanakkale’nin geçilmesi olasılığı ile yakından ilgili olduğu açıktır. 24 Mart öncesinde Çanakkale kara savunmasıyla yükümlü 3ncü Kolordu 1nci Ordu emrindeydi. Ordu komutanı da Liman von Sanders’di. Çanakkale savunmasını bir ordunun üstlenmesi gerektiği kararlaştırılıp komutan olarak von Sanders seçildiğinde doğal olan 1nci Ordu’nun bu görevi üstlenmesiydi. Bunun yerine yeni bir ordu karargâhı kurulup von Sanders emrinde Çanakkale’ye sevk edilmiştir. 1nci Ordu ise gelişmelere hazır bir şekilde İstanbul’da kalmaya devam etmiştir.

Sonuç olarak, Çanakkale’nin geçilme olasılığına yönelik askeri ve siyasi hazırlık yapılmıştır. Ancak yapılan bu hazırlıklar “eyvah İngilizler boğazı geçip İstanbul’u işgal edecek” korkusundan kaynaklı gözükmemektedir. Her komutanlık ve karargâhının yapması gereken bir ihtimal değerlendirmesi çerçevesinde yapılan bir hazırlıktır. Yapılan hazırlıkların boyutu ve kronoloji ancak etraflı araştırmaların yapılması ile bulunabilir.

Kaynaklar:

Esat Bülkat, Çanakkale Hatıraları, (Basılmamış anı Harp Akademileri Komutanlığı Kütüphanesi)

Henry Morgenthau, Ambassador Morgenthau’s Story, (New York: Doubleday, Page & Co., 1919)

Harry Stuermer, Two Years in Constantinople, (New York: George H. Doran Co., 1917)

C.F. Aspinall-Oglander, Military Operations Gallipoli, c.1, (London: William Heinemann Ltd, 1929)

Liman von Sanders, Five Years in Turkey, (çev.) Carl Reichmann, (Baltimore: The Williams & Wilkins Co., 1928)

Alan Moorehead, Gallipoli, (London: Hamish Hamilton, 1956)

 

 

Gayet Mahremdir

Osmanlı Orduyu Hümayunu

Başkumandanlık Vekaleti

Nümero 8445                                                                                   7 Şubat 1330 (20 Şubat 1915)

Düşman donanması Bahrisefid (Çanakkale) Boğazı’ndan mürura (geçmeye) muvaffak olduğu halde emri komuta berveçhi ati (takip eden şekilde)olacaktır.

1. Birinci Ordu, elyevm (şu anda) Rumeli cihetinde bulunan kıtaata kumanda edecektir. Bu kıtaat Birinci Kolordu (3ncü Fırka hariç), İkinci Kolordu, Altıncı Kolordu, Üçüncü Kolordu (9ncu Fırka hariç)dir.

2. İkinci Ordu, Anadolu cihetinde bulunan kıtaata kumanda edecektir ki bu kıtaat Beşinci Kolordu, 3ncü Fırka ve Dördüncü Kolordu’dur.

3. Bahrisefit (Çanakkale) ve Bahrisiyah (İstanbul) boğazları kemafisabık (önceden olduğu gibi) Başkumandanlık Karargâhı’na merbut olacaktır.

4. Böyle bir halde Karargâh-ı Umumi Anadolu cihetine geçecektir. İkinci Ordu Karagâhı kezalik (aynı şekilde) Anadolu’ya geçecektir.

 

                                                                                                                        Başkumandan Vekili                                                                                                                                                                  Enver

 

 

Şifreli Telgraf

Üçüncü Kolordu Komutanlığı’na

Başkumandanlık Vekaleti’nin 11 Şubat 1330 (24 Şubat 1915) tarih ve 8481 numaralı emirlerine tevfikan (gereğince); düşman donanması mürura (geçmeye) muvaffak olduğu halde dahi Mevkii Müstahkem gerek denizden ve gerek karadan Boğaz’ın müdafaa ve muhafazasında sebat edecektir. Böyle bir halde Üçüncü Kolordu dahi Gelibolu şibh-i ceziresinin (yarımadasının) kendi mıntıkası dahilinde bulunan kısmını denizden ihraca karşı müdafaa vazifesine devam edecek ve Mevkii Müstahkem ile irtibatta bulunarak mütekabilen yekdiğerine istinat olacaklardır. 11 Şubat 1330 (24 Şubat 1915)

 

                                                                                                     Dersaadet’te Birinci Ordu Kumandanı

                                                                                                                      Liman von Sanders

 

8.673 okunma

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir