GELİBOLU’YU ANLAMAK

Goltz Paşa’nın Mirası, Türkiye’nin Geleceği – Osmanlı İmparatorluğu’nun Birinci Dünya Savaşı’na Girişi Üzerine (Tuncay Yılmazer)

Birinci Dünya Savaşı’nın en başından itibaren Almanya savaşı İtilaf devletlerinin sömürgelerine yaymak için tüm gücüyle uğraştı. Dünya Savaşı “Weltkrieg” ifadesini ilk olarak Almanların kullanması bu savaşa nasıl baktıklarını da yansıtır. Almanların global stratejilerinde en önemli köprü de Osmanlı İmparatorluğuydu kuşkusuz. Alman Genelkurmayı neredeyse kendi emrinde olan Osmanlı Genelkurmayına savaşın nasıl yürütüleceği konusunda direktiflerde bulunurken uzun yıllar Türkiye’de görev yapmış dönemin hatta çok daha sonraki kuşak subayların eğitiminde ve zihniyetlerinin şekillenmesine katkıda bulunmuş Mareşal von der Goltz’un savaş öncesi önerilerinden yararlanacaktı.

1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşından Osmanlı Ordusu’nun ağır, küçültücü bir yenilgiyle çıkması Osmanlı İmparatorluğu’nun askeri modernizasyonunun bir an önce tamamlanması gerektiğini gözler önüne sermişti. Sultan Abdülhamid’in Mayıs 1880’de Alman askeri misyonunu resmen istemesine rağmen Alman İmparatorluğu’nun diplomatik dengeleri de General Otto van Kaehler’in komutasındaki ilk heyetin gelmesi Haziran 1883’ni bulacaktı. Ancak 1883 yılında Binbaşı Goltz’un gelişi, 1885 yılında tamamen Alman misyonunun başına geçmesi Türk ordusunda zihniyet değişimine de yol açacaktı. Akmeşe’nin de önemli çalışmasında belirttiği gibi onun Osmanlı Ordusu hakkındaki düşüncelerinin etkileri , teknik düzenlemeler hakkındakilerden daha geniş kapsamlı olacaktı [1]

 Kaehler/Goltz ekolü ile Harp okulunda izlenen Fransız Eğitim Sistemi terk edilmiş  yerine Berlin harp okulu sistemi kabul edilmiş ve yine Goltz döneminde Genelkurmay başkanlığı’nın yapısı Alman modeli uyarınca gözden geçirilmiş, Prusya asker alma kanunu örnek alınarak asker alma kanunu 25 Ekim 1886’da yürürlüğe konmuştur.[2]

1908 devriminde rol oynayan subayların Goltz Paşa’nın öğrencileri olması, Goltz’un Türk ordusu üzerindeki etkilerinin sadece teknik eğitim düzeyinde değil zihniyeti üzerinde de etkili olduğuna dair tipik bir örnektir. O kadar ki Mahmut Şevket Paşa, devrimden sonra Goltz’a gönderdiği mektupta; “Sadık öğrencilerinizin Osmanlı Hükümeti’ni, meş’um istibdatına son vermeye ve Anayasayı kabul etmeye mecbur ettiğini” yazacaktı. [3] Goltz’un diğer Alman subaylar arasında yeri farklıydı.

Von der Goltz 20.yy başının en önemli askeri düşünürlerinin başında gelir. Şimdiki Rusya topraklarında, Doğu Prusya’da Labiau yakınlarında Ivanovka’da  12 Ağustos 1843’te doğan Leopold Colmar von der Goltz, Clausewitz-Moltke ekolünün kurumu , Almanyanın militer düşüncesinin sembolü olan Berlin Harp Akademisini bitirdi. 1866’da ki Prusya-Avusturya, 1870-1871 deki Prusya-Fransa arasındaki Almanların zaferleriyle sonuçlanan savaşlara katıldı. Harp akademisinde derste veren Goltz askeri tarih ve strateji alanındaki kitaplarını da peşpeşe yayınladı. 1870-71’de Fransa-Prusya Savaşı’nda , Fransız İçişleri Bakanı’nın  sivilleri organize edip silahlandırarak  Alman ordusuna bir hayli kayıp verdirmesini konu aldığı Leon Gambetta and His Armies ( Leon Gambetta ve Ordusu) 1875’te yayınladı. Goltz’un 1878’de yayınlanan “Das Volk in Waffen ” adlı eseri zamanının en ilgi gören askeri eserlerin başında gelecekti.[4] Eser kısa sürede yeni baskılar yaptı, başka dillere de çevrildi. Çeşitli askeri okullarda ders kitabı olarak okutulacaktı. Söz konusu eser “Millet-i Müsallaha”( Silahlı Millet) adıyla kısa bir süre sonra Osmanlıca’ya da çevrilmişti.

 Goltz’un askeri doktrinleri, dünya görüşleri militarizm, milliyetçilik ve Sosyal Darwinizimle şekillenmişti. Goltz’a göre Dünya tarihi , ayakta kalmanın en önemli testinin savaş olduğu, milletlerin hiç bitmeyen varlık mücadelesiydi. Savaş bir görev, ahlaki bir değerdi. Uzun süreli barış ölümle eşdeğerdi. [5] Geleceğin savaşları halklar arasında olacaktı. Daha önce yaşadığı Fransa-Prusya Savaşı sonrasında , Alman ordusunun çarpıcı başarılarına rağmen silahlandırılmış vatandaşlar karşısında başarılı olamaması Goltz’u  etkilemişti. [6]

 Goltz’un Büyük Harp öncesi çeşitli gazetelerde yazdıkları yazılarda Türkiye’nin geleceğine dair çeşitli önerilerde bulunmuştur. Bunların en başında  Türkiye’nin Avrupa’yı bırakıp Anadolu’ya ve Mezopotamya’ya çekilmeleri, Almanların yardımıyla bu bölgeleri ıslah etmelerini önermesi geliyordu. [7]

            Sacit Kutlu, Goltz Paşa’nın Almanya’ya döndükten sonra da öğrencilerinden Binbaşı Mustafa  Pertev ( Demirhan ) ile mektuplaştığını belirtir. 1899’da yazdığı bir mektubunda Goltz ;önünde sonunda bir dünya savaşı çıkacağını , Osmanlı Devleti’nin de güçlü bir orduya sahip olmasını, Osmanlı halkının da Ordu-Millet olarak organize edilmesi gerektiğini savunuyordu. Goltz’a göre İngiliz Donanmasını boğazlarda durduracak bir Türkiye (Vurgu benim T.Y ) Kıbrıs, Mısır ve Sudan’ı geri alabilir ve oralarda yaşayan 50 milyon Müslüman Osmanlı ordularını Basra körfezi yoluyla Hindistan’a taşırdı. Goltz Paşa gerçekten Hindistan yolunu tehdit edebilecek dünyadaki tek gücün ancak Osmanlı subaylarının yöneteceği güçlü bir Osmanlı ordusu olabileceğine inanıyordu. Osmanlıları ordu-millet olarak mobilize etmenin Almanya’ya Yakındoğu’da sağlayacağı avantajlar konusunda Berlin’deki yetkilileri uyarıyordu. [8]

Goltz , Schlieffen’den sonraki Genelkurmay başkanlığına , 1870’lerde Almanya’nın birleşmesinde rol oynayan savaşları yöneten ünlü komutan Helmuth von Moltke’nin de aynı adlı yeğeni olan  Moltke’yle birlikte en önde gelen adaylar arasındaydı. Devrinin üst düzey subayları daha çok Fransa’yı rakip olarak görürken Goltz , Britanya’ya karşı düşmanca tavırlar besliyordu. 1904’teki Boer Savaşı’nı İngilizlerin dünya hakimiyetini daha da pekiştireceğini bunun Almanya’nın menfaatlerine aykırı olacağını savunmuştu. Goltz, Schlieffen’in yerine Genelkurmay başkanı olsaydı muhtemelen dünya savaşı daha erken başlayacaktı. Agresif söylemi ve yazıları, Kayzer Wilhem’le arasının pek iyi olmaması nedeniyle Genelkurmay başkanı olamadı. Buna çok üzüldüğü söylenemez. Moltke ile dostluğu da yaşamının sonuna kadar devam edecekti.[9]

Birinci Dünya Savaşı çıktıktan sonra göreve yeniden çağırılan Goltz Paşa tarihinde işgalden sonra Almanya’ya bağlı askeri diktatörlük kurulan Belçika’ya genel vali olarak atandı. Bir çok fotoğrafında babacan ve güleryüzlü bir portre çizse de agresif yazıları ve zalimce uygulamaları dikkat çekicidir. Leon Gambetta ve Ordusu kitabında 1871 savaşında sivillerin ordu gerisinde ne kadar zarar verebileceğini yazan Goltz , Alman işgali altındaki Belçika’da sivil halka acımasız uygulamalarıyla tanınmıştı.[10]  Yönetiminde binlerce Belçikalı olağan şüpheli olarak öldürüldü ya da sürüldü. Goltz bunları savaşın gerektirdiği uygulamalar olarak nitelemişti. Yılın sonuna doğru Türkiye’ye “Sultanın Yaveri”olarak atanan Goltz’un Ermeni tehcirinde Fransa’daki deneyiminden ve Belçika’daki uygulamalarından dolayı danışmanlık yapıp yapmadığı araştırma konusudur. İlginçtir; Von der Goltz savaşın başlarında  Doğu Anadolu’da homojen bir müslüman nüfus bulunmasının Rusların genişleme hedeflerine set oluşturacağına dikkati çekmiş,  Doğu Anadolu’daki Ermenilerin Mezopotamya’ya sürülmesi gerektiğini savunmuştu. [11]

 Goltz’un savaş öncesi dönemde yazdıkları, Osmanlı İmparatorluğu’nun 1. Dünya Savaşı’nın ilk yıllarında uygulayacağı politikaları neredeyse yıllar öncesinden belirliyordu. Büyük Harp öncesi çeşitli gazetelerde yazdığı yazılarda, Türkiye’nin geleceğine dair çeşitli önerilerde bulunmuştur. Türkiye’nin Avrupa’yı bırakıp Anadolu’ya ve Mezopotamya’ya çekilmeleri, Almanların yardımıyla bu bölgeleri ıslah etmelerini önermişti. Özellikle yaklaşan bir genel savaşta Türkiye’nin rolünün ne olacağına dair yazdıklarının önemli bir kısmının gerçekleşmiş olması ilginçtir. En çok bilinen, Osmanlıca da dahil bir çok yabancı dile çevrilen dönemin subaylarını, aydınlarını bir hayli etkilediği anlaşılan Millet-i Müsallaha (Silahlı Millet) adlı çalışması da günümüz Türkçesi’ne çevrilmeyi beklemektedir.[12]

Colmar von der Goltz, 1890’larda yazdığı bir makalede muhtemel bir dünya savaşında güçlü bir Türk ordusunun Almanların yararına olarak iki önemli hareket yapabileceğini yazıyordu:

1- Kafkasya’da yapılacak harekat, Doğu Prusya’daki Rus ordusundan kuvvet kaydırmasına yol açabilecekti.

2- Türkler, Filistin’den Süveyş Kanalı’na saldırabilir, Mısır’ı yeniden ele geçirebilir, Britanya’nın Hindistan ile bağlantısını kesebilirdi.

Almanya’nın denizlerde İngilizlere karşı olan dezavantajı Türkiye ile ittifakla avantaja dönüşecek, Britanya’nın stratejik noktalarına zarar verecekti. [13]

 Muhtemel bir savaş için Alman askeri planlayıcıları ilerideki muhtemel müttefikleri hakkında spekülasyon yapıyorlardı. Türkiye’nin önde gelen aday olduğu biliniyordu. Goltz Paşa, Almanya’nın o dönemki Genelkurmay Başkanı Moltke’nin, yakın arkadaşıydı. Verdiği bilgilerin Moltke’nin kararlarını etkilediği muhtemeldir.  Goltz, Ekim ve Kasım 1910’da verdiği Alman Genelkurmay Başkanı Moltke’ye yazdığı mektuplarda , gelecekteki savaşta Türkiye’nin oynaması muhtemel role dikkat çekmiş, Türk ordusunun Rusya’ya karşı kullanılabileceğinin altını çizmişti. Raporunda; “Bununla birlikte mutlaka bu tarafta ihtiyacımız yok. Kendimiz de düşmanlarımıza ulaşabiliriz. Ancak bizimle direkt bağlantısı olmayan İngiltere’ye karşı Türkiye’nin değeri bizim için çok fazladır” diye yazmış, Türk ordusunun iki hassas noktada İngilizlere saldırabileceğini belirtmişti. Sonuçta Goltz Türk ordusundaki gelişimi görmekle kalmıyor, mümkün olduğunca desteklenmesini cesaretlendirilmesini istiyordu. [14]

Goltz’un en önemli önerilerinden biri olan Berlin-İstanbul hattının önündeki en büyük engel Sırbistan’ın ortadan kaldırılmasını, Alman Dışişleri savaşın başlarında Moltke’nin yerine atanan Genelkurmay başkanı Falkenhayn’a önermiş, ancak yeterli kuvvet olmadığı gerekçesiyle bu istek geri çevrilmişti. [15] Ancak bir yıl sonra söz konusu istek gerçekleşecek, Alman ordusu Sırbistan’ı ele geçirecek, Ekim 1915’te Berlin-İstanbul demiryolu bağlantısı bir yıl gecikmeli olarak kurulacaktı.

Goltz’un savaştan önce Türkiye ile ilgili yazdığı önerilerinin çoğunun (Ruslara Kafkasya’da saldırılması, İngilizlere Süveyş Kanalı ve Mısır’da saldırılması, Sırbistan yolunun açılması, Ermenilerin tehcir edilmesi) Alman Genelkurmayının ve Osmanlı Hükümeti’nin Harbiye Nazırı Enver Paşa’nın başını çektiği savaş politikasını oluşturması dikkat çekicidir. Cihad ilanı konusunda da Max von Oppenheim’ın savaştan yıllar önce yaptıkları göz önüne alındığında Birinci Dünya Savaşı’nın başlangıcında Batı cephesinde Schliffen Planını uygulayan Almanya Doğu’da Goltz-Oppenheim planını devreye soktuğu söylenebilir.[16] Türkiye 1. Dünya Savaşı’na girdikten sonra da kendisine Goltz Paşa’nın önerisiyle daha önce verilen rolü oynamıştı!

  


[1] Handan Nezir Akmeşe, The Birth of Modern Turkey- The Ottoman Military and The March to World War I, I.B. Taurus Co. Ltd. New York 2005 , s. 21

[2] Gencer Özcan , Türkiye Cumhuriyeti Ordusu’nda Prusya Etkisi, Türkiye’de Ordu, Devlet ve Güvenlik Siyaseti içerisinde, Derleyenler: Evren Balta Paker, İsmet Akça, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, Mayıs 2010, s.179

[3] Özcan s. 180

[4] Peter M. Rummler, The Influence of Field Marshall Colmar von der Goltz on Ottoman Military Effectiveness in Mesopotamia , USA Marine Corps University, Master of Military Studies        file:///C:/Users/user/Downloads/ADA601454.pdf

[5] Akmeşe, s 22

[6] Akmeşe s. 22

[7] Sacit Kutlu Milliyetçilik ve Emperyalizm Yüzyılında Balkanlar ve Osmanlı Devleti, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 1.Baskı, 2007, İstanbul s.188

[8] Sacit Kutlu, Alman kaynaklarına göre Osmanlı Ordusu’nda Prusya Etkisi ve Osmanlı-Almanya İlişkileri , İdea İnsan Bilimleri Dergisi , Bahar 2009, Modernleşme-Devlet ve Ordu Özel Sayısı , s. 71

[9]Annika  Mombauer, Helmuth von Moltke and The Origins of the First World War, Cambridge University Press, , 2005 , s. 69-71

[10] Kutlu, Alman Genelkurmayının emriyle 30.000 kadar Belçikalının sürüldüğünü belirtir. ( s. 443 ) Kaynaklarını kontrol etmediğim için ihtiyatla yaklaşsam da bir Vikipedi linki Martin Gilbert’ten alıntı yaparak Goltz’un Belçika’daki sivil halka acımasız uygulamaları hakkında ayrıntılı bilgiler veriyor.  http://en.wikipedia.org/wiki/Colmar_Freiherr_von_der_Goltz#cite_note-6

[11] Kutlu, Milliyetçilik ve Emperyalizm.. s. 443

[12] Hasan Ünder, “Millet-i Müsellaha ve Medeni Bilgiler”, Tarih ve Toplum, C. 32, 1999, S. 192, s. 48-56 makalesinde M.Kemal Atatürk’ün Afet İnan’a yazdırdığı “Medeni Bilgiler” kitabının büyük bölümünün Goltz’un Millet-i Müsellaha adlı kitabından alınma olduğunu belirtir. Ancak Goltz’un kitabına atıf yoktur. ( Aktaran: Ayşe Hür ,  http://www.taraf.com.tr/yazilar/ayse-hur/cumhuriyetin-ordu-millet-projesi/2324/ ) Hür, M.Kemal’in 1909  yılında Selanik’te ordu manevraları sırasında Goltz Paşa ile tanıştığını belirtiyor.

[13] Hew Strachan, The First World War , Volume 1. To Arms , Oxford University Press, s. 695

[14] Mombauer, s. 120

[15] Hew Strachan, The First World War , Volume 1. To Arms , Oxford University Press, s. 697

 

21.660 okunma

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir