Çanakkale Muharebelerinin yaşandığı harp sahasını ziyaret amacıyla düzenlenen ve son on senedir başta İstanbul olmak üzere bir çok il ve ilçe belediyelerinin “Şehitlik ziyareti” adı altında bedava günübirlik(!) turları yüzbinlerce kişiyi bölgeye çekti. Bu turların maalesef tur programı ve güzergâhı son derece sınırlı, birkaç saat içinde tamamlanan hızlandırılmış(!) ziyaret formatındaydı.
Gelenler birkaç abideyi, yeni yapılmış betondan ve granitten örülmüş birkaç şehitliği gezdikten ve rehberlerinin anlatımlarından feyz(!) alarak geri dönerler. Aşağıda size bir gezi programı dahilinde tanıtmaya çalışacağımız Anafartalar bölgesini göremezler. Gezinin Conkbayırı bölümünde rehberleri Conkbayırı üzerinde Anafartalar ovasını uzaktan gösterip buradaki muharebelere değinirse şanslıdırlar.
Oysa Anafartalar Ovası ve onu doğusundan kuzeyine doğru çeviren Tekketepe-Kavaktepe-Kireçtepe hattı sadece tarihimizin değil modern askeri tarihte de çok önemli bir yer tutan Anafartalar (Suvla) çıkarmalarının ve sonrasındaki muharebelerinin yaşandığı bölgedir. Burası günümüzde Çanakkale ziyaretçilerinin ilgi alanında pek olmasa da savaşa dair pek çok izi barındırıyor. Dönem haritalarında referans noktaları olarak gösterilen çeşmelerin başında durduğunuzda tarih gözünüzde canlanıyor. Bir zamanlar kanlı boğuşmalara sahne olan dereler, tepeler şimdi ıssız, sükûn içinde olsa da arada bir gözünüze ilişen kemik kalıntıları, şarapnel parçaları sizi bir asır öncesine götürebiliyor. Tabii bu anlattıklarımızı yaşamak için Çanakkale’ye bir otobüs turuyla değil, kendi imkanlarınızla gidip, alışılmış abide-şehitlik ziyareti yerine, savaşın cereyan ettiği harp sahasını yaya olarak gezmeniz gerekiyor.
Çanakkale’ye daha önceki senelerde yaptığımız gezilerde, harbin yaşandığı Seddülbahir, Arıburnu harp sahalarında araştırmalar yapmıştık. Geçtiğimiz yıl ve bu yıl gerçekleştirdiğimiz gezilerde ise Anafartalar harp sahasını gezdik. Bu ziyaretteki amacımız, 6/7 Ağustos 1915’de burada karaya çıkarılan 20 bin kişilik İngiliz kolordusuna karşı bölgeye sevk edilen ve Bolayır civarında konuşlanmış olan 7. ve 12. Tümenlerin gittikleri yoldan 97 yıl sonra tekrar giderek Çamlıtekke’deki Anafartalar Grup Komutanlığı karargâhına ve Tekketepe’nin zirvesine ulaşmaktı.
Burada bir ara verip gezimizin ana teması olan Anafartalar cephesinden, bu cephenin ne zaman ve niçin açıldığından kısaca bahsedelim.
Çanakkale kara savaşları 25 Nisan 1915’te başladı. İngiliz Fransız müttefik ordusunun Arıburnu ve Seddülbahir bölgesinden yaptıkları çıkarmaları sahilin hemen yakınında durduran Türk ordusu yaklaşık 3,5 ay boyunca düşmanın karadan, denizden ve havadan yağdırdığı mermi tufanına, her türlü zorluğa göğüs gererek Çanakkale’yi geçilmez yapmıştı.
Çıkarmanın üzerinden aylar geçmesine rağmen Türk ordusunu mağlup edemeyen İngiliz-Fransız müttefik ordusu, savaşın yıpratıcı bir siper harbine dönüşmesi üzerine, Gelibolu yarımadasına 50 bin kişilik takviye kuvvet getirerek kati neticeyi almak istediler.
6/7 Ağustos 1915 gecesi 20 bin kişilik bir İngiliz kolordusu, Türk ordusu tarafından 3 taburla (yaklaşık 3.000 asker) tutulan Anafartalar ovasının sahilindeki Suvla Koyu’na çıkarma yaptı. Çıkarmanın hedefi, Anafartalar ovasını ele geçirdikten sonra, bu ovayı çevreleyen Kireçtepe-Kavaktepe-Tekketepe silsilesine hâkim olmaktı.
Az sayıda Türk askeri tarafından savunulan bu bölgeye en yakın olan Arıburnu cephesinden kuvvet kaydırılmasını önlemek için, eş zamanlı olarak Kanlısırt-Conkbayırı hattı boyunca şiddetli bir taarruz başlattılar.
7 Ağustos sabahı Arıburnu-Anafartalar bölgesi ciddi bir buhran yaşamaktaydı. Arıburnu’ndaki kuvvetlerimiz kendi cephelerini savunurken ayırabildikleri yedek kuvvetleri Conkbayırı’na yetiştirmişler ancak Anafartalara gönderecek kuvvet kalmamıştı.
Bunun üzerine Bolayır ve çevresinde konuşlandırılan ve Saros sahilini korumakla görevli 7. ve 12. Tümen’in Anafartalara yetiştirilmesi için Saros Grubu kumandanına emir verildi. Grup kumandanı Albay Ahmet Fevzi Bey, derhal bu tümenleri alarma geçirdi ve cebri yürüyüşle Anafartalara hareketlerini emretti.
Artık zamana karşı bir yarış başlamıştı.
Karaya çıkan İngiliz kolordusunun 20 bin kişilik askeri karşısında iki taburluk Türk kuvveti vardı. Bunlar Gelibolu ve Bursa Jandarma taburlarıydı. Gelibolu Jandarma taburu Anafartaların kuzeyindeki Kireçtepe sırtlarını kapatırken, Bursa Jandarma taburu yaklaşık bin kişilik kuvvetiyle karaya çıkan düşman askerlerine karşı Anafartalar ovasını savunacaktı. 20 bin kişiye karşı bu küçük kuvvet son derece akıllı ve cesur bir taktikle oyalama muharebesine girişti. Düşmanın âtıl ve çekingen hareketi, Bursa jandarma taburunun kendini feda edercesine düşmana karşı koyuşu, Saros bölgesinden gelecek iki tümene son derece kıymetli saatler kazandırdı.
Seddülbahir cephesinde çok kanlı muharebelerden çıkan ve bu muharebelerde çok sayıda şehit ve yaralı verdiği için Temmuz ayı başında dinlenmek ve eksiklerini tamamlamak üzere Saros grubuna gönderilen bu iki kahraman tümen daha yaralarını sarmaya vakit bulamadan bu defa Anafartaların yardımına koşuyordu.
Bu iki tümenden 7. Tümen’in karargâhı Yeniköy’de, 12. Tümen’in karargâhı Bolayır’da idi. Buna göre 7. Tümen’in kat edeceği mesafe 40, 12. Tümenin 50 km. idi. Normal zamandan bir askeri birliğin günlük kat edeceği mesafe 30 km olarak kabul edilir. Düşmanın karaya çıkmış olduğu ve hâkim tepelere mesafesinin 5 km olduğu düşünüldüğünde durumun ne kadar kritik olduğu anlaşılır.
7 Ağustos sabahı önce 7. Tümen hareket etti, hemen peşinden saat 12’de 12. Tümen onu takiben yola çıktı.
Tümenler cebri yürüyüşle 24 saatte 8 Ağustos öğleye doğru Tekketepe’nin arkasında Sivli köyüne (bugünkü Yolağzı köyü) ulaştılar.
Hızlı yol almaktan dolayı son derece yorulmuş askerin dinlendirilmesi ve yürüyüş derinliğinin normalden fazla artmasından dolayı da toplanmak için vakit gerektiğinden hücuma hemen kalkılmadı. Bunun için bir zaruret de yoktu, zira karaya çıkan İngiliz kolordusu inanılmaz bir şekilde âtıl davranmış, kendisi için çok müsait saatleri sahilde oyalanarak kaybetmişti. 8 Ağustos akşamı genel komutan General Hamilton’un sert müdahalesi ile taarruz hazırlıklarına başlandı.
Türk tarafında da hemen hücuma geçilmemesi bir kriz doğurmuş, ordu komutanı Liman von Sanders taarruz emrini geciktiren Ahmet Fevzi Bey’i görevden alarak 19. Tümen komutanı Mustafa Kemal’i Anafartalar Grup Komutanlığına getirmişti.
Her iki taraf 8/9 Ağustos gecesi harekete geçti. 7. Tümen Azmakdere güneyinden, 12. Tümen kuzeyinden taarruz edecekti. 12. Tümen birlikleri 9 Ağustos saat 04’te Tekketepe’yi aşarak Anafartalar ovasına ilerlerken, İngiliz birlikleri de Tekketepe eteğine ulaşmıştı. İki taraf Bakababa çeşmesi civarında karşılaştı. Seddülbahir cephesinde kanlı boğuşmalardan deneyimli 12. Tümen’in yiğitleri, İngiltere’den yeni gelmiş savaş tecrübesi olmayan İngiliz askerlerine sert bir vuruş yaptı. İki saatlik bir muharebe neticesinde Türk birlikleri İngilizleri Anafarta ovasının denize yakın bir kesimine kadar geriletti. Çanakkale’de bütün muharebelerde olduğu gibi perişan edilen düşman askerlerinin yardımına yine İngiliz donanması yetişti. Denizden açılan yoğun ateş açıkta yakalanan Türk askerlerine zayiat verdirmeye başlayınca taarruz durduruldu. Bu noktada siperler kazıldı ve 20 Aralık 1915’te İngilizler burayı tahliye edene kadar siper muharebeleri sürdü.
Anafartalar muharebelerine dair 7 ve 12. Tümen üzerinden verdiğimiz bu özet bilgilerden sonra Çanakkale’yi ziyaret edecekler için bir gezi güzergâhı olması düşüncesiyle bu iki tümenimizin Anafartalar muharebesine koştukları yol güzergâhını Bolayır’dan Anafartalar’a kadar gezdik.
Yol güzergâhımız 12. Tümen’in karargâh merkezi olan Bolayır’dan başlıyor. Bolayır’da Çanakkale Savaşları ile ilgisi olmasa da ziyaret edilecek bir yer var. Bolayır kasabasının içinde Gelibolu yarımadasına ilk geçen Osmanlı kuvvetlerinin başında bulunup bir kaza sonucu vefat eden Orhan Bey’in oğlu Süleyman Paşa’nın türbesi ile Şair Namık Kemal’in kabri bulunmaktadır.
12 Tümen’in karargâhı buradaydı. 7 Ağustos sabahı Anafartalara hareket emri alan tümen saat 12’de harekete geçti.
Bolayır’dan hareket ediyoruz. Yolumuz Gelibolu-Eceabat yolu.
6 km sonra Güneyli tabelasını görerek Gelibolu’ya giden yoldan ayrılıp sağdan Güneyli yönüne sapıyoruz.
Buradan 5,5 km sonra karşımıza Ocaklı köyü (Karaburgaz) çıkıyor.
Ocaklı’dan 4,5 km sonra Yeniköy’e geliyoruz.
Yeniköy, Anafartalara yardıma koşan diğer tümenin 7. Tümen’in karargâh merkeziydi. 7. Tümen 7 Ağustos sabahı saat 8’de yola çıkmıştı. 12. Tümen onun geçtiği yolu takip etti. Bizim geçtiğimiz yol buradan itibaren hem 7. hem de 12. Tümen’in güzergâhıdır.
Yeniköy’den 6,5 km sonra güzel manzarası ile Fındıklı köyü karşılıyor bizi.
6 km devam edince Değirmendüzü köyüne ulaşılır.
3 km sonra Boğaz sahilinden gelen yolla bir kavşak noktası oluşturan Tayfur köyüne gelinir
Tayfur’dan 7 km sonra Karainebeyli köyüne varılır.
Bu köy Gelibolu yarımadasının en eski köylerindendir. Köy ismini, Osmanlı’nın Rumeliye geçişiyle bu bölgenin fethedilmesinde büyük rol oynayan ve bölgeye ismini veren Ece Bey’in yakın silah arkadaşlarından Kara İne Bey’den almıştır. Köyün doğusunda yüksek bir tepe üzerinde Ece Bey ve Kara İne Bey’in kabirleri vardır. Ece Bey kabrinin bulunduğu tepeden bütün Ece Ovasını, daha uzakta ve arka planda gezi hedefimiz olan Tekketepe ile Çamlıtekke karargâhını görmek mümkündür.
Karainebeyli köyünde bulunan ve bir zamanlar epeyce faal olduğu anlaşılan iki ayrı tekkeden geriye yalnızca tekkenin postnişînlerinin mezar taşları kalmıştır.
Karainebeyli’den 4,5 km sonra Yolağzı (Sivli) köyüne gelinir.
Yolağzı isminden de anlaşılacağı gibi kavşak noktasıdır. Buradan sağa sapılınca Beşyol (Turşun) köyüne, sola sapılınca Kumköy, Büyük Anafarta istikametine gidilir.
12. Tümen Yolağzı (Sivli) köyünden sağa Turşun (şimdiki Beşyol) köyüne gitmişti. 8 Ağustos akşamına kadar tümen birlikleri toplanıp dinlenmiş 9 Ağustos sabahı gün doğarken Tekketepe üzerinden düşmana taarruz etmişti.
7. Tümen, Yolağzı (Sivli) köyünden sola saparak Kumköy istikametine yönelmişti. Buradan 3,5 km sonra Kumköy’e 500 metre kala sağa Büyük Anafarta köyüne ayrılan bir yol görülür. Bu yoldan 1,5 km gidince sağda Çamlıtekke Şehitliği tabelası ve şehitliğe giden toprak yol görülür.
Selviler altındaki bu şehitlikte Anafartalar muharebelerinde şehit düşmüş 71 askerin kabri vardır.
Çamlıtekke Şehitliği yol ayırımından 1,5 km ilerleyince gezimizin hedeflerinden biri olan Çamlıtekke Karargâhı’na inilen patikanın başına gelinir.
Büyük Anafarta’ya giden yolun sağında iki büyük çam ağacının arasından uzayan patikaya girip ağaçların arasında yaklaşık 200 metre inilince şimdi tarla olarak kullanılan bir açıklığa ulaşılır. Etrafını çevreleyen tepelerle son derece saklı ve korunaklı bir yer olduğu hemen anlaşılan bu bölgenin, neden karargâh olarak seçildiği daha iyi anlaşılıyor.
Anafartalar Grup Komutanlığının yaklaşık 4,5 ay kullandığı karargâh adını birkaç yüz metre yukarısında bulunan Çamlı Tekke’den almaktaydı. Çamlı Tekke’den günümüze asırlık selvi ağaçları altında büyük ama yazısız mezar taşları kalmış.
Bize gönüllü rehberlik eden ve büyükdedesi savaş sırasında Mustafa Kemal’in kılavuzu, dedesi de Çanakkale gazisi olan Büyük Anafarta köyünden Avcı Mehmet, bizlere karargahın olduğu yerde çokça bulunan ve buradaki yapılardan geride kalmış, üzerinde “Maydos” yazılı tuğlaları gösteriyor*
Buradan yine 1,5 km sonra yolumuz Bigalı köyünden gelen yolla birleşir ve 500 metre sonra Büyük Anafarta köyüne gelinir.
7. Tümen 8 Ağustos günü bu köyün gerisinde toplanarak, 9 Ağustos seher vakti Asmadere üzerinde Damakçılık Bayırı’ndaki düşmana taarruz etmişti.
Gezimizin diğer hedefi olan Tekketepe’ye çıkmak için Büyük Anafarta köyünden geriye Beşyol (Turşun) köyü istikametine dönüyoruz.
Beşyol köyüne varmadan hemen önce, sola sapan bir orman yolu sizi zirveye kadar götürüyor. Zirveye giden yol 4×4 araçla ya da traktörle çıkabilecek gibi. Şayet bir jipiniz yoksa bizim gibi yapın. Tepeye Ece Ovası’nın bütün ihtişamını seyrederek yürüyerek çıkın. Zirveye varmadan hemen önce bu tepeye adını veren Bektaşi Tekkesi’nin kalıntılarıyla da karşılaşıyorsunuz. Bölgenin tekke ve türbeler açısından ne kadar zengin olduğu düşünülürse bu durum pek de şaşırtıcı değil. Bütün Anafarta ovasına hakim bu tepeye İngilizlerden önce yetişmeye çalışan Türk askerinin, komutanlarının psikolojisini anlamaya çalışıyor, zaman zaman durup soluklanarak savaşı tartışıyoruz.
Tepeye ulaştığımızda gördüğümüz manzara bütün yorgunluğumuzu unutturuyor. Tekketepe bölgedeki en yüksek rakımlı tepelerden biri. Tepeden batıya doğru baktığınızda uzakta siluet halinde Gökçeada’yı farkediyorsunuz. Daha yakında İngilizleri çıkarma yaptıkları Suvla Koyu’nu bitişiğindeki Tuz Gölü’nü, Anafarta Ovası’nı bütün ayrıntılarıyla görebiliyorsunuz.
Doğuya döndüğünüzde ise Ece Ovası ayaklarınızın altında! Karainebeyli köyü üzerindeki tepede bulunan Ece Bey Türbesinden gördüğümüz manzaraya bu defa tam karşısından bakıyoruz.
6/7 Ağustos 1915’te Anafartalara asker çıkaran İngilizlerin çıkarma hedefinin neden Tekketepe-Kavaktepe hattı olduğunu daha iyi anlayabiliyoruz. Bir taraftan Anafartalar Ovası’na diğer taraftan Türk ordusunun cephe arkası ve lojistik destek hattının bulunduğu Ece Ovası’na hâkim olan bu tepeler hattının, düşman için ne kadar kıymetli bir hedef; Türk ordusu için de kaybedilmemesi hayatî ehemmiyeti hâiz, ne derece önemli bir mevki olduğu bütün görkemiyle bize ayân oluyor.
Yazı: Muzaffer Albayrak – Tuncay Yılmazer
Fotoğraflar: Fatih Güldal
Not: Bu yazı GEZGİN dergisinin Ağustos 2012 sayısında yayınlanmıştır.
* Çamlıtekke karargâhının yeri ve Anafartalar muharebelerinden önemi üzerine daha ayrıntılı bilgi için