Çanakkale Savaşları Tarihi Araştırmacısı, Emekli Deniz Subayı Şahin Aldoğan ile Gelibolu’yu Anlamak okurları için uzun bir süredir üzerinde çalıştığımız söyleşiyi yayınlamak bugüne nasip oldu. Haftalardır kâh Kadıköy Alkım Kitabevinin kafesinde, kâh Söğütlüçeşme Tren İstasyonunun etrafındaki çay bahçelerinde buluşarak yaptığımız görüşmelerin bir bölümünü sizlerle paylaşıyorum. Şahin Abi bütün sorularımı titizlikle inceledi, yanıtladı. Bazı sorular çıkarıldı. Bazıları yeniden düzenlendi. Anzakların 25 Nisan 1915’deki Arıburnu Çıkarması üzerine yapılan bu kapsamlı söyleşide Aldoğan tabiri caizse karadan denize bakıyor, Osmanlı 5. Ordusunun çıkarmaya olan yaklaşımını en uçtaki birliklerden ana karargâha kadar değerlendiriyor. Tartışmalı noktalara açıklık getiriyor. Çanakkale Savaşı ile ilgilenenler için her satırı dikkatle okunması gereken bu söyleşi iki bölüm halinde yayınlanacak. (T.Y.)
1. Öncelikle müttefiklerin hedeflerinden başlayalım isterseniz. 25 Nisan 1915 Gelibolu Yarımadası ve Kumkale çıkarmalarında Akdeniz Seferi Kuvveti’nin hedefi ya da hedefleri neydi? Anzak çıkarması bu planın neresinde duruyordu?
Müttefiklerin hedefi , Sir Ian Hamilton’un 1 No’lu Harekât emri olan 13 Nisan 1915 günü verilen ve 14 Nisan 1915’te tebliğ edilen emirde belirtilmiştir. “Kuvve-i Seferiyye’nin hedefi Kilitbahir Platosunu zaptetmek ve boğazdaki tabyalara hakim olmak sureti ile Donanmanın Çanakkale Boğazı’nı forsalamasına yardım etmektir. ( Büyük Harbin Tarihi Çanakkale Gelibolu Askeri Harekâtı, 1cilt eki, 3 No’lu Layiha- Gen. Aspinall-Oglander Çev. Öğr. Tahir Tunay, İstanbul Askeri Matbaa, 1939)
Anzak çıkarması bu plan içerisinde yine aynı eserin aynı ekinde belirtildiği gibi , Akdeniz Seferi Kuvvetleri Kurmay Başkanı Gn. W.P. Braithwite’in yine aynı tarihte verdiği talimatta açık olarak belirtiliyor.
“Avustralya ve Yeni Zelanda Kolordusu tarafından Kabatepe ve Balıkçı Damları arasındaki sahil kısmına zorla bir karaya çıkış harekatı yapılacaktır. Bu kolorduya verilen hedef ( Gelibolu-Maydos) ve Boğalı-Kocadere’ye giden yolları tutmak ve bilhassa Maltepe’ye yetişerek bu mıntıkada tahkimat yapmaktır. Kolordunun böyle bir mevzi kazanması , Kilitbahir platosunda bulunan düşman kuvvetlerinin hattı ricatını tehdit edecek ve belki de kat edecektir. 29. Tümen’in taarruzu esnasında (Seddülbahir’de Ş.A), kolordu ilk hareketlerinde bile düşmanın Kilitbahir Platosundaki kuvvetlerinin , Maydos, Gelibolu ve yahut Bolayır’dan gelecek kuvvetler ile takviye edilmesine mani olacaktır. (Aspinall-Oglander, 1. Cilt eki 5 No’lu Lahika)
2. Siz genel planı ve Anzak çıkarması planını askeri açıdan nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce Anzak planının hedeflere ulaşması mümkün müydü? Bazı Avustralyalı yazarlar hedeflerin gerçekçi olmadığından bahsediyor.
Az önce söylediğim , müttefiklerin bizzat kendi ağızlarından çok açık bir şekilde belirtilmiş plan , gerçekçi ve uygulamada başarılı olunursa hedeflere en seri bir şekilde ulaştıracak bir plan olduğu kanaatindeyim. Burada Anzak Kolordusuna verilen nihai görevin , savunmanın Güneyden Kuzeye ulaşımını , Kilyatepe-Maltepe –Conkbayırı ekseninde kesmek kapamak çok gerçekçi bir saptamadır.
3.Arıburnu Çıkarmasındaki “yanlış yerde karaya çıkma” meselesinin harekatın genel seyrine etkisi ne olmuştur? Gerçekten olumsuz olmuştur, “büyük karışıklığa yol açmıştır” diyebilir miyiz?
Arıburnu Çıkarmasında , çıkarma genel emrinde “yanlış yerde karaya çıkma” meselesi olarak ele almak yerine, çıkan örtü kuvvetlerinin en sağ kanadı , Kabatepe’nin 1 deniz mili açığında olacak şekilde sahile yanaşacak diye belirtilmişse ( Aspinall-Oglander 1. Cilt eki, 12 No’lu Lahika, 1. Madde) ve her bir savaş gemisinin çıkardığı örtü kuvvetleri konvoyları arasında kuzeye doğru ortalama 800’er yarda olacaksa (HMS Queen-HMS Prince of Wales-HMS London hattında genişlik 1600 yardadır. ) Kabatepe’den bir deniz mili kuzeyden başlayıp (1852 m + 1600 yarda’ya denk düşen 1440 mt) takriben Kabatepe burnundan 3.3 km’lik bir mesafeye kadar teorik olarak zaten çıkarma dalgasının yayılması icap ediyordu. Ama pratikte ilk kademede bazı ufak karışıklık ve tereddütler Büyük Arıburnu tarafına doğru bir yoğunlaşma yaşanmasına sebep olmuş, daha sonra Anzak koyu tabir ettiğimiz koyun, çıkanlar için sunduğu avantajlar görülünce çıkarmanın 2. Dalgasında daha etkili bir yayılma gerçekleşmiştir.
4. Osmanlı 5. Ordu karargâhının çıkarmanın ilk saatlerinde verdiği tepkiyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Beşinci Ordu Komutanı kendi hatıralarında 25 Nisan sabahı 05’den itibaren çıkarmalara ait raporların yağdığını yazar. Bir çıkarma haberini her an beklememize rağmen , sabahın erken saatlerinde çıkarma haberini veren subayların solgun yüzlerinde bir şaşkınlık ve üzüntü okunuyordu demektedir. Buna gösterdiği sebep pek inandırıcı gelmemektedir. Sahiller kendi uygulattığı esnek mukabele sisteminde zayıf gözetleme birliklerince gözetlendiğine göre ilk çıkarmaların her yerde düşman açısından başarılı olması gerekir. Esas çıkarmalar saptanınca gerideki toplu ihtiyatlarla düşman denize döküleceğine göre, Liman Paşa’nın ileri sürdüğü morallerin bozuk olması şeklindeki neden hiçte inandırıcı olmamaktadır. Üstelik sabahın bu ilk saatlerinde düşman açısından hangi başarıyı rapor etmişler ki böyle yorumlayabiliyor. 3. Kolordu komutanı Esat Paşa hatıralarında sabahın ilk saatlerinde 5.Ordu Komutanını telefonla karargahında aradığında Bolayır tepelerinde Kurmay Başkanı ile beraber, gösteri çıkarması hazırlıkları yapan Saroz körfezindeki düşman donanmasına ait harp ve nakliyat gemilerini dürbünle gözetlediğini anlatmaktadır. Dolayısıyla 5.Ordu karargah ve komutanı tüm çıkarma sahillerine ait bir durum değerlendirmesi yerine kendi beklentisi de olan Saros’tan çıkarma yapılacağı ön görüşüne göre vaziyet almıştır.
3.kolordu kurmay başkanı Yb. Fahrettin (Altay Paşa) hatıralarında “19. Tümen komutanı Mustafa Kemal’de Arıburnu’na hareketine müsaade istiyor, bu tümen ordunun emrinde olduğundan oradan soruluyor. (5.Ordu Komutanlığından), Ordu emir vermekte gecikiyor. demektedir.
5. 19. Tümen Komutanı Kurmay Yarbay Mustafa Kemal’in ilk çıkarma haberleri ulaştıktan sonraki tepkisi ne oldu?
İlk haberlerden sonra 5.Ordu emrindeki 19. Tümen komutanı Kurmay Yarbay Mustafa Kemal, tümene genel hazırlık emri vermiştir. Komutan dikkatini Maydos mıntıkası komutanlığından çıkarmalar hakkında daha esaslı malumat almaya verirken , ordu ve kolordu komutanlıklarına emre hazır olduğunu bildirmiştir.
6. Yeri gelmişken Bigalı ve çevresinde konuşlanmış 19. Tümen’in görevini net olarak nasıl tanımlayabiliriz?
“Arıburnu Muharebeleri Raporu” adlı kitapta , bizzat M. Kemal bu görevi “19. Fırka , Beşinci ordunun ihtiyat-ı umumisi olarak Bigalı köyü ve bunun Cenup ve cenub-u şarkındaki Maltepe-Mersintepe civarında konak ve ordugâhlara yerleşmiş bir halde bulunuyor ve 3.Kolordu’dan tebliğ edilen Ordu emri ahkamı mucibince İCABINDA BOLAYIR’A HAREKETE veya ÇANAKKALE CİHETİNE vapurlarla geçmeye mühayya bir halde bulunmakla beraber….” şeklinde ifade edilmektedir. Buradan da görülmektedir ki 19. Tümen 5. Ordu’nun sorumluluk sahası içerisinde , Kavaksuyundan Anadolu yakasında Beşige koylarına kadar , gelişmelere göre kullanılabilecektir.
7. Şunu görüyoruz. Mustafa Kemal’in savaşa aktif müdahalesine kadar geçen süre içerisinde Anzaklara 27. Alayın kıyıda konuşlanmış 2. Tabura ait bölüklerin ve sonrasında 27. Alay’ın aktif müdahalesi var. Bu müdahalenin Anzak yayılmasına etkisi ne olmuştur?
Bu sorunun en iyi cevabı 27. Piyade Alay Komutanı Yrb. Şefik Bey’in (AKER) “Çanakkale Arıburnu Savaşları ve 27. Alay” isimli 1935 yılında Askeri Mecmuanın tarih kısmının 40. Sayısında yayınlanmış eserinde görebiliriz. Şefik Bey şöyle yazar: “ Görülüyor ki ilk 4000 kişilik çıkarmayı durdurmanın yükü, 4.Bölüğün yalnız 2. Ve 3. Takımlarını oluşturan en fazla 160 kişinin üzerine yüklenmiştir. (1. Bölüm 46. No’lu mütalaadan )
“…bölüğün bu fedakarane savunması büyük ihtimal saldırganları şaşırtmış olmalıdır ki Conkbayırı ile buradan Kabatepe’ye inen Topçular sırtı yüksek hattını güneş doğmazdan evvel tutmaktan ibaret olan başlıca vazifelerini yapmak için süratle ilerlemekten çekinmişlerdir. Ve bunun sonucudur ki çok geriden gelen ihtiyat kuvvetlerimiz bu mühim ve hakim hattı saldırganlardan önce tutmuşlardır… “( 1.Bölüm Sonu 46. No’lu maddeden)
19. Tümen çıkarma günü Kur. Bnb. İzzeddin(Çalışlar ) 1920 tarihinde yayınlanan 10 No’lu askeri mecmuada şöyle yazar: “ ….27. Alay komutanı her iki taburunu açarak geniş bir cephe ile taarruza karar vermişti. İlerleyebilen taarruz kuvvetlerini geriye atarak kazandığı araziyi eline almak veya hiç olmazsa imdat kuvvetinin gelmesine kadar düşman birliklerini ilerletmemeyi amaçlıyordu. 27. Alay Komutanı biliyordu ki Arıburnu’na imdat kuvveti gelecekti. 19. Tümen’in tamamı veya bir kısmının oraya yetişeceğini ümit ediyordu.”
8. Çıkarma haberlerinin 9. Tümen’e ulaşmasından sonra Halil Sami Bey’in hem 27. Alayla hem de 19. Tümenle yazışmaları var. Siz Halil Sami Bey’in 25 Nisan çıkarmalarının başladığı ilk saatlerdeki tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Gerek 27. Alay Komutanı Miralay Şefik Bey’in gerekse 19. Tümen Komutanı Mustafa Kemal’in kendisine yönelik eleştirileri var çünkü.
Dokuzuncu Tümen Komutanı Alb. Halil Sami bağlı olduğu 3.Kolordu Komutanlığı’na gönderdiği ilk raporu 05.17 de olup, bu raporda “Düşmanın Arıburnu Kıyılarına bir miktar asker çıkardığı ve bunların denize atılması için emir verildiği arz olunur.” denilmektedir. O sırada Kakma Dağı eteğinde Top Zeytin’de bulunan 27. Alay’ın 1. Ve 3. Taburları Arıburnu’na hareket emri almadıklarına göre (emir 5.45’te verildi.) Halil Sami Bey, Arıburnu’ndaki çıkarmanın önemini ve çapını o andaki verilere göre yeterince takdir edemediği düşünülebilinir. O sırada Seddülbahir Çıkarmaları henüz başlamamıştır. Kıyılarda Anadolu Rumeli ve Saros körfezinde düşman donanmasının faaliyeti başlamıştır. Şefik Bey’in kitabında da 69. Madde de bu konuya değinilmekte bu yanılgıya Kabatepe’deki 2. Tabur Komutanının yetersiz ilk raporlarının da etkilemiş olabileceğini ima etmektedir.
9. Hepimiz biliyoruz ki Balıkçı Damlarında konuşlanmış 8. Bölük 1. Takımdan İbradılı İbrahim Hayrettin ve arkadaşları Anzakların sol tarafına bir hayli kayıp verdirdiler. Siz performanslarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Geri çekilirken hangi yolla 261 rakımlı tepeye çıkmış olabilirler? Mustafa Kemal ile karşılaşıncaya kadar hiç takviye aldılar mı?
Bilindiği gibi Balıkçı Damlarında , 2. Taburun 4. Bölüğünün ( Alayın 8. Bölüğü) 1. Takımına bağlı mangalar bulunmaktadır. ( Ağıldere mıntıkasında bir manga , Balıkçı Damları kuzeyinde ve güneyinde birer manga olup 6 manga merkezdedir. ) Asteğmen İbradılı İbrahim Hayrettin‘in takımı , örtü kuvvetlerinden sonra çıkan (ilk 1500 kişilik partiden sonra çıkan) 2. dalgadaki 2500 kişilik birliklerden , Arıburnu kuzeyine yönlendirilenlerle çarpışmaya başlamış ve yön değiştirtmişlerdir. İşte bu gruptan bir bölük kadar bir kuvvet Balıkçı damlarından yedikleri kesif ateşle yönlerini değiştirip Çataltepe‘nin arkasındaki korunaklı bir tepeciğin arkasına sığınmışlardır. Orada daha evvel örtü kuvvetini dahil olarak çıkan 11. Bölüğün yanına geldiler. Bunlara ilaveten Galeka nakliye gemisinden altı sandalla , VII. Tabura ait bir bölük Balıkçı Damlarına yöneldi. Bunlar kıyıdakilerin sol yanını temin edeceklerdi. Kıyıya en fazla 200 metre yaklaştıklarında Balıkçı Damlarından açılan ateş çok etkili olmuş, 140 kişiden ilk aşamada yüzü ölü ve yaralı olarak safdışı kalmıştır. Bu bölükten 18 kişi sağ kurtulmuştur. Bu olay üzerine bu yöne çıkarma sandalları yönlendirilmedi.
Bu takımın bakiyesini daha sonra 261 rakımlı tepe eteklerinde tekrar çarpışırken görmekteyiz. Balıkçı Damlarından çekildikten sonra 1.Takımın bakiyesi Şahinsırtı ile 261 Rakımlı tepe arasındaki Sazlıdere’nin kolundan yukarı sırtlara çıkmıştır. Düztepe kuzeyindeki hatta Anzak kuvvetlerine karşı 261 eteklerinde çarpışmaya devam etmiş, İbradılı İbrahim Hayrettin’in 1945 yılında Feridun Fazıl Tülbentçi’ye yazdığı mektuptan ve Şefik Bey’in anlatımına göre cephaneleri bitince de 27. Alay komutanı Şefik Bey cephane ve takviye isteği haberini getiren posta erleriyle cephane göndermiştir. Ayrıca Asteğmen İbradılı Hayrettin Efendi takımından ayırdığı 15 kişilik bir müfrezeyi de hemen gerilerinde 261 rakımlı tepenin Conkbayırı tarafında ihtiyat birliği olarak bırakmıştır. Bu müfrezenin cephanesi yoktur. Hatta saat 10 sularında bu cephanesiz erat geri çekilmeyi düşünüp davrandıklarında 57. Alay’dan önce Conkbayırı’na gelen 19. Tümen Komutanı Kurmay Yarbay Mustafa Kemal ile karşılaşmışlar, onun sevk ve idaresine girmişlerdir.
10. Atlas Dergisi’nde (Gürsel Göncü ile birlikte) ve sonrasında gallipoli-1915.org sitesinde 19. Tümen Komutanı Kurmay Yarbay Mustafa Kemal Bey’in 57. Alay ile birlikte güzergahını tartışmaya açan bence son derece önemli makaleleriniz yayınlandı. Burada tekrar söz konusu güzergahı anlatır mısınız?
ATLAS dergisi Nisan 2005 sayısında yayınlanan makaleden sonra ayrıca Eceabat Yerel Tarih Grubu olarak konuyla ilgili araştırmacı arkadaşların eleştirilerine açmak için Araştırmacı Gazeteci Yetkin İşcen’in sitesinde de bir makale yayınlanmıştır. Değerli Harp Tarihi Araştırmacısı Gürsel Akıngüç arkadaşımız bir eleştiride bulunarak 57. Alay 1.Taburu’nun takip ettiği güzergâhtan (Kurtgözü kuzeyinden Örenardı vadisine inen Conkbayırı ve Kocaçimentepe’ye giden yoldan) 19. Tümen Komutanı maiyeti ve diğer 57. Alay birliklerinin gitmediğini , onların (o dönemde Çementepe denilen) Kocaçimentepe üzerinden Conkbayırı’na intikal ettiklerini , bizzat Arıburnu Raporu’nda Mustafa Kemal’in anlatımına dayanarak işaret etmiştir. Onun bugünkü bizim tezimizden en önemli ayrıldığı nokta 1. Taburun da Kocaçimentepe üzerinden Kördere’ye indiğini yorumlamasıdır. Ama sonuçta 57. Alay yola çıktıktan sonra Komutan da en seri şekilde Conkbayırı’na yetişmiş, onu takip eden birliklerde tam zamanında Conkbayırı’nda bulunarak Tümen Komutanın genel sevk ve idaresinde Tesadüf Muharebesine Alay komutanlarının bilfiil idaresinde başlamışlardır. Bu konuda arkadaşlarımızla hemfikiriz.
11. Bu yazılarınıza ne açıdan eleştiriler geldi? Örneğin Araştırmacı Gürsel Akıngüç M.Kemal Bey’in Bayramdere’den Kocaçimentepe’ye ulaştığını belirtiyor.
57. Alay bazı tabur ve veya taburlarının Bayramdere’den gitmesi mevzu bahis olabilir. Şimdilik kesin bir şey kendi açımdan söyleyemem. Bu konuda ATASE’ye iki kere, o sabahki süvari keşif kolu raporlarının içerisinde bu konuyu aydınlatacak ifadelerin olup olmadığı soruldu ise de bir cevap alamadık ve evvelki sorunun cevabında dediğimiz gibi bu konuda uyum ve anlayış içerisinde tüm birliklerimizin kritik bu günlerdeki intikallerini objektif bir şekilde müştereken araştırmaktayız.
Söyleşinin 2. Bölümü önümüzdeki hafta yayınlanacaktır