Mısır’da toplanan Avustralya ve Yeni Zelanda Kolordusunun Kahire’deki karargahında görevli iki Avustralyalı çavuş, Little ve Millington evrak kaydında kullanılan lastik damganın üzerindeki ifadelerin neredeyse bir asır sonra bile büyük bir heyecanla kullanılacağını kuşkusuz bilemezlerdi. Sonraları bir İngiliz subayı (Teğmen White) damga üzerindeki harfleri Kolordu için bir kod isim olarak önermiş, Şubat 1915’ten itibaren ise bütün yazışmalarda bu isim kullanılmaya başlanmıştı. Avustralya ve Yeni Zelanda Kolordusu’nun resmi yazışmalarında kullanılan A.N.Z.A.C (Australian and New Zeland Army Corps) ifadesi kısa zamanda bu birlikleri tanımlayan başlı başına birlik, beraberlik ruhu, cesaret gibi sıfatları içeren sembol bir ifadeye dönüştü.
Avustralya resmi tarihinin yazarı, savaşa başından sonuna dek katılmış Gazeteci Charles Bean’in bunda rolü büyüktür. Nitekim 25 Nisan denince akla ilk gelen Anzaklardır. Gelibolu Yarımadası’nda Avustralya ve Yeni Zelandalıların devlet başkanı ya da bakan gibi yetkilileriyle en üst düzeyde katıldıkları sabaha karşı yaptıkları şafak ayinleri hem dünya medyasında hem de ülkemiz medyasında son dönemlerde daha artan bir şekilde ilgi görmektedir.
25 Nisan 1915 Gelibolu Yarımadası Çıkarmalarının yıldönümüne sadece Anzakların sahip çıkması zaman içerisinde tepki çekecekti. Çanakkale Savaşı İngiliz Resmi Tarihi’nin yazarı ( savaşta da bizzat müttefik genel karargâhında kurmay subay olarak görev almış ) General Aspinall-Oglander “ Avustralyalılar hakkındaki gerçek anlatılmadı ve gerçeğin yokluğu Anzak birliklerinin sayı dezavantajlarına rağmen mükemmel işler başardıkları efsanesini doğuruyor. Gelibolu Çıkarmasının yıllık anma günü Anzak günü olarak geçiyor ve Gelibolu’daki çıkarma harekatlarında Avustralyalılardan başka birliklerin de görev aldığını duymak insanı şaşırtabilir” demişti.
Anzak ifadesi zaman içerisinde Çanakkale Savaşı’na sadece Avustralya ve Yeni Zelandalıların katıldığını ifade ederken sonrasında neredeyse sadece Avustralyalıları sembolize eder hale geldi.
Oysa Yeni Zelandalılar da nisbeten daha az kuvvetle katılmalarına rağmen Anzak hattının en kritik noktalarını tutmaktaydılar. R. Rhodes James Yeni Zelandalılardan övgüyle bahseder:
“Yeni Zelandalılar daha şimdiden dikkate değer bir şöhret kazanmış bulunuyorlardı. Basında Avustralyalılara tutulan parlak propaganda huzmesi , nisbeten küçük Yeni Zelanda müfrezelerine isabet etmemişti ama Avustralyalıların canlılık ve atılganlığıyla İngiliz askerlerinin titiz profesyonelliğini kendilerinde birleştirdiklerinden Yarımada da Birdwood’un giderek artan hayranlık ve itimadını kazanmışlardı. Kuzey cenahında ve Russel Tepesindeki ileri karakollarında , Anzak cephesini kurtarmış olan saldırganlık, ustalık ve azimkarlıklarını isbat etmiş ve Conkbayırı ile aralarındaki sarp , kayalık sırtların meydana getirdiği labirenti tetkik etmek için keşif kolları çıkarmaya başlamış bulunuyorlardı.”
Avustralya Yeni Zelanda çekişmesi geçtiğimiz haftalarda bir Yeni Zelandalı tarihçinin açıklamasıyla başka bir boyut kazandı. İngiltere’nin saygın askeri okullarından Sandhurst’ta öğretim üyesi olan Dr. Christopher Pugsley bir Yeni Zelanda gazetesine verdiği röportajda önemli açıklamalarda bulundu. Pugsley , geçtiğimiz yıl Avustralya Savaş Müzesi tarafından kamuoyuna görüntüleri dağıtılan 1915’te Ellis Ashmed Bartlett tarafından çekilen , 1919 yılında Avustralya Resmi Tarihçisi Charles Bean tarafından yayına hazırlanan filmdeki Avustralyalı olarak bildirilen askerlerin aslında Yeni Zelandalı ve İrlandalı olduğunu belirtti. Pugsley’e göre siperde çarpışan Avustralyalı olduğu düşünülen askerler, Suvla siperlerinde konuşlanmış İrlandalı 5 Royal Irish Fusiliers birliğine , ön siperlere Quinn Post’a su taşıyan askerler de Yeni Zelandalı Wellington Piyade taburuna mensuplar .
Dr. Pugsley İrlandalı askerleri filmden çekilmiş fotoğraflardan ve Ashmed Barttlet’in günlüğündeki çizimlerden teşhis etmiş. Yeni Zelandalı askerler ise belirgin “limon sıkacağı” biçimindeki şapkalarıyla ayırd ediliyorlar. Pugsley, Yeni Zelandalı Yarbay William Malone’nun da günlüğünde de Ashmed Bartlett’in film çekimi ile ilgili bilgiler olduğunu belirtiyor. Malone Bartlett’i kendinin beğenmiş biri olarak nitelendiriyormuş. Pugsley, ayrıca Bean’in İngiliz donanmasının tepeleri bombalamasını Kanlısırt’taki Avustralya siperlerine Türk bombardımanı olarak yansıttığını belirtiyor.
Yeni Zelandalıların Anzak hattında çok önemli rol oynadıklarını belirten Pugsley, Avustralya Resmi tarihçisi Bean’in filmi yayına hazırlarken askerlerin ulusal kimliklerini kasıtlı olarak yanlış bildirdiğini , Gelibolu’daki Avustralya imajına Yeni Zelanda’yı katmak istemediğini vurguluyor. “Avustralyalılar rahatsız edici olarak bulabilirler ama gerçek bu” diye ekliyor.
Haberle ilgili görüşüne başvurduğum Çanakkale Savaşı araştırmacılarından Kenan Çelik Avustralyalılar ile Yeni Zelandalılar arasında sürtüşmenin yeni bilinen bir şey olmadığını , çekişmenin özellikle Ağustos 1915 muharebeleriyle ortaya çıktığını belirtti. Çelik, Charles Bean’in başka konularda da farklı anlatımda bulunabildiğini vurguladı. Örneğin İngiliz donanmasının bombardımanında Eceabat hastanesinde 5 yaralı Avustralyalı asker öldüğünü Bean’in bildiği halde resmi tarihinde yazmamış.
Gazete haberinde vurgulanan “Kimlik hırsızlığı 95 yıl sonra açığa çıkarıldı” ya da “Sahtekârlık” gibi ifadelerin C. Pugsley’e ait olup olmadığı tam açık değil. Ancak Pugsley’in daha önce Charles Bean’i Anzak performansı konusunda eleştirel olmamakla, başarısızlıkların nedeninin hep Avustralya kontrolünün dışında olduğunu belirtmekle eleştirdiği biliniyor.[1]
Pugsley’in söylediklerine ilk yanıt Avustralya Savaş Müzesi’nden geldi. Askeri tarih bölümü başkanı Ashley Ekins, Bean’in filmdeki Anzak askerlerinin kimlikleri üzerinde kasıtlı bir yanlışlık yapmadığını savundu. Bean’in her zaman gerçeklerin ortaya çıkması için titizlikle çabalayan biri olarak niteleyen Ekins, seyredenlerin Quinn Post’taki askerlerin Avustralyalı olmadıklarını üniformalarından dolayı bildiklerini belirtti. Bean’in Avustralyalı seyircilere hikaye tarzında sade, basit olarak anlatmaya çabaladığını, çünkü insanların bunları sessiz sinemada okumak zorunda olduklarını kaydetti.
Bu iddiaların Çanakkale Savaşı Araştırmacıları arasında yeni bir tartışmayı tetikleyeceği ortada. Ancak bu durum “Anzak” üst kimliğinin sorgulanmasına yol açabilir mi ? Önümüzdeki dönemlerde göreceğiz.
C.Pugsley’in açıklamaları için: http://www.nzherald.co.nz/nz/news/article.cfm?c_id=1&objectid=10639980
Ashley Eskins’in açıklaması :
http://www.theage.com.au/national/historians-open-fire-on-anzacs-film-20100421-szzd.html
[1] Christopher Pugsley “Stories of Anzac” ,Ed. Jenny Macleod “Gallipoli, Making History” içerisinde, Frank Cass , 2004, London, s. 47