Türk Harp tarihi içinde Sarıkamış harekâtı öncesi, sırası ve sonundaki değerlendirmeler, Türk tarafı harekât sonu zayiat rakamları yerli ve yabancı kaynaklarda çok farklı olarak ifade edilmekte. Yaklaşık 2 haftalık bir süre içinde başlayıp sonuçlanan 3. Türk Ordusu’nun operasyonu ile ilgili yaptığım incelemeler sonucu tespitlerimi sitemizin okuyucuları ile paylaşmak istedim.
Birinci Dünya Savaşı’na kaynakları, cephe gerisi olanakları çok kısıtlı bir ülke olarak girdiğimiz aşikârdır. Bu durumun farkında olan, gerek cephedeki 3. Ordu Komutanlığı, gerekse İstanbul’da Başkomutanlık Genel Karargâhı’ndaki ilgili komutanlar ve subaylar, bu hususları Almanların dahi itiraz edemediği bir haklılık ve açıklıkla dile getirmişlerdir. Bunlara ait çarpıcı bazı örnekler;
a) 4 Eylül 1914 tarihinde, Enver paşa’ya takdim edilen planda Kurmay Yb. Hafız Hakkı Bey ( Gn. Karargâh I. Kurmay Bşk.) şöyle demektedir; “…. karadan büyük kuvvetlerle taarruz hareketinin icrasına, yollarımız ve nakliye vasıtalarımız müsait olmadığından Kafkasya’ya yapılacak bir taarruzda Beşinci, Altıncı, Onuncu ve On Birinci Kolordular , İstanbul,Samsun ve Trabzon limanlarından kademe kademe vapurlarla…..” [1]
b) Yine yukarıda bahsi geçen eserde Yb. Hafız Hakkı’nın Başkomutan Vekili Enver Paşa’ya sunduğu ve benimsettiği tespitlerinde;
1- Bulgarların vaziyeti iyice taayyün etmeden harbe hiçbir surette girmemek.
2- Boğazların müdafaasını birinci derecede ehemmiyet vermek,
3- RUS FİLOSU TAHRİP EDİLMEDEN KARADENİZDE HİÇ BİR SURETTE ASKER NAKLİNE VE ASKER İHRACINA TEŞEBBÜS ETMEMEK,
4- Mısır seferini yapmamak,
5- Karadeniz’de bahri üstünlük tamamıyla tesis olunduktan sonra, harbe girdiğimiz takdirde-Boğazların müdafaasından fazla kalacak kuvvetlerle ve deniz nakliyatına dayanarak- Kafkas hududunda Ruslara taarruz ve orada (bu şekilde) üzerimize Rus kuvveti çekmek suretiyle müttefiklerimize yardım etmek. [2]
Sarıkamış Harekâtı Krokisi- Mareşal Fevzi ÇAKMAK, Birinci Dünya Savaşı’nda Doğu Cephesi , Genelkurmay Başk. ATESE ve Denetleme Başkanlığı Yayınları , Genelkurmay Basımevi , Ankara 2005 adlı kitabın haritalar ve krokiler kısmında 22-28 Aralık 1914 tarihleri arasındaki operasyonları gösteren 14 Numaralı kroki kullanılmıştır.
Esasları yukarıda saptanmış bu mukabil Türk teklifleri, başlangıçta Alman tekliflerine karşı haklılıkları ile set çekmişlerdir. Dolayısıyla Sarıkamış Harekâtı öncesi olmazsa olmazın Karadeniz’de Rus deniz gücüne karşı üstünlüğün temin edilmesi olduğu inkâr edilemez gerekli bir ön şart olmuştur. [3]
c) Osmanlı Genel Karargâhı’nda Harekât I. Şube Md. Kurmay Bnb. Ali İhsan Bey ( Gn. SABİS) şöyle demektedir “… Rus demiryolu şebekesi Kafkasya’daki Rus Ordusu’nu, gerek Avrupa ve gerekse Asya’daki Rus vilayetleriyle bağlı bulunduruyordu…. Bizim 3. Ordu’muzun gerisinde en yakın şimendifer istasyonları Ankara’da veya Ulukışla’da idi. Sivas’tan veya Elaziz’den kalkan arabalı nakliye kolu, Erzurum’a varıncaya kadar kendi taşıdığı erzakı sarfedip bitiriyordu. Sulh zamanında hemen hiçbir erzak stoku yapılmamıştı. Hatta cephane depoları yoktu.” [4]
1914 Kasım’ından itibaren sınırda çarpışmalar ve Rus ileri harekâtı başladıktan sonra çarpıcı uyarılar içeren raporlara rastlıyoruz. Örneğin; Köprüköy ve Azap Muharebeleri’nden sonra, Genel Karargâh I. Şb. Md. Bnb. Ali İhsan 20 Kasım 1914 günü olan olaylara değinir ve ….3. Ordu, iaşe ve cephane ikmali işlerinde büyük zorluklara düşmüştü. Korktuğumuz endişe tahakkuk etmişti.” diye yazar. 3.Ordu Komutanı, Başkomutanlık vekâletine gönderdiği bir raporda da “…Ordumuzda kuvvetli topçu ateşi olmaksızın piyadelerin ileri gidemeyeceği ve hatta uzun süre savunmada bile kalamayacağı yüksek malumlarıdır. Halen mevcut topçu cephanesi ise ancak iki üç gün devam edecek bir muharebeye yetecek kadardır. “ denmektedir. [5]
Tüm bu örneklerden sonra şöyle bir gelişme ile karşılaşıyoruz. Alman baskısıyla Yb. Hafız Hakkı Genel karargâhtan bir vesileyle uzaklaştırılır. Doğu Cephesi’nde incelemeler yapmak üzere Erzurum’a gönderilir. İncelemeler yapıp görüşlerini Başkomutanlık Karargâhı’na bildirir. Bölgeye vardığında rütbesi Albaylığa terfi ettirilen Hafız Hakkı Bey, Enver Paşa’ya özel şifreyle şöyle yazmaktadır; “… Dağlar üzerindeki yolları keşfettirdim. Bu mevsimde bu yollardan hareketin mümkün olduğuna inandım. Buradaki Kolordu ve Ordu komutanları yeterli, inançlı ve kararlı olmadıklarından böyle bir saldırıya içtenlikle taraftar olmuyorlar. Bu saldırının uygulanması rütbem düzeltilerek bana verilirse BEN BU İŞİ YAPARIM…” [6]
Söylenecek söz kalmıyor. Üç ay önce harekât için tamamen zıt fikirlere sahip bu yetkili Kurmay subay ne oldu da şimdi ülkesinin kaderini ilgilendiren bu harekât hakkındaki kanaatleri tamamen değişmiştir ??
Şüphesiz müttefik olarak gördüğümüz dost ülkeler her zaman kendi ulusal çıkarlarını ön planda düşünürler. Bizim ulusal çıkarlarımızla onlarınki her zaman örtüşmez. Sürtüşebilir. İşte o durumlarda Askeri stratejinin gereklerine göre planlanmış harekâtlarımızı, siyasi dış baskı altında yanlış, meçhul, elde edilmesi çok zor hayali büyük hedeflere yöneltirsek, buna da kılıf olarak “ kesin netice yerine dolaylı yardım” gibi askeri stratejinin evrensel kurallarını dayanak yapmaya kalkarsak, Askeri tarihimizin sayfalarında – Sarıkamış Dramı, Süveyş Kanalı Faciası – gibi başlıklarla anlatılan harekâtları görmüş oluruz.
Zayiatımızla ilgili bazı tespitleri okuyucularımızla paylaşmak isterim. Doğu Cephesi’yle ilgili çalışmalarım, etütlerim geniş kapsamlı olmayıp, Çanakkale Cephesi’nde olduğu gibi detaylara inecek bir birikime ulaşılmamıştır. Dolayısıyla zayiatla ilgili görüşlerim benim tezimdir. Resmi kaynaklara bakarak yapılmış yorumlarımdır. Şüphesiz anti tezleri de olacaktır ki daha sağlıklı ulaşacağımız sentezler, ilerinin tezleri olsun..
Sarıkamış Kuşatma Harekâtı’na katılan 3. Türk Ordusu’na bağlı birliklerin insan ve silah mevcudu;
9. 10. ve 11. Kolordular toplam 94 tabur- 75 660 muharip er, 37 000 muharip olmayan er ) 73 Ağır Mk. Tüfek, 218 top bulunmaktadır. Bu er sayısına, 11. Kolorduya verilen 6 000 ikmal erini de katarsak 118 660 er harekâta katılmaktadır. [7]
b) Sarıkamış Bölgesi- Kars ve havalisinde- Rus Kafkas ordusu birlikleri 100 000 piyade, 15 000 süvari ve 250 toptur. [8]
c) 22 Aralık 1914’te Pasinler bölgesinde 9. Kolordu muharip er sayısı 21 000’dir.
30 Aralık 1914’te Sarıkamış bölgesinde 9. Kolordu muharip er sayısı 1 000’dir.
2 Ocak 1915’te sayı 344’e düşmüştür.
d) 10. Kolordu’nun 28 000 muharip erinden Hasan Kale’ye Ocak 1915 ortasında 3 000 kişi dönebilmiştir.
e) 14 Şubat 1915 – Erzurum bölgesine cephede toplanabilen 3. Ordu birlikleri 42 000 erdir. 118 660 er sayısından 42 000 er sayısını çıkardığımız zaman 76 660 kaybedilen er sayısıdır. Rus kaynaklarında ( yukarıda bahsi geçen kaynak dâhil ) 7000 erin esir alındığı yazılıdır. 76660 er sayısından 7000 er sayısını çıkardığımızda 69 660 er yitirmiş bulunmaktayız. Yukarıda bahsi geçen ATASE yayınlarında 15000 civarında erin yollarda köylere dağıldığı veya çetelere katıldığı bildirilmektedir. 69660 er sayısından 15000 er sayısını düştüğümüz zaman 54660 Mehmetçik ya muharebe ederken şehit düşmüş ya da yollarda donmuş veya hastalanıp hastanede yollarda intikallerde ölmüşler.
Sonuç olarak en az 54000 Mehmetçik bir yandan düşmanla, bir yandan soğuk ve açlıkla mücadele ederken hayatlarını feda etmişlerdir.
Onların ve onları sevk idare ederken şehit olan Astsubay, subay ve komutanlarının hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum. Satırlarıma son verirken yazımı okuyup eleştiren tüm kardeşlerime şimdiden teşekkür ederim.
Mehmet Şahin ALDOÐAN
Emekli Deniz Subayı
Harp Tarihi Araştırmacısı
1. ( Eski 6 ve 1.Ordu Komutanı ) Gen. Ali İhsan Sabis , Harp Hatıralarım, Cilt. 1. , Nehir Yayınları ,İstanbul, 1991 , s. 273
2. A.g.e 276-278
3. A.g.e cilt 1, s.278
4. A.g.e cilt 2, s.37
5. Birinci Dünya Harbi’nde Türk Harbi, Kafkas Cephesi 3. Ordu Harekâtı cilt I. Gn.Kur. Basımevi- Ankara 1993, s. 297
6. Alptekin Müderrisoğlu, Sarıkamış Dramı, Kastaş yayınları, İstanbul 2. baskı
7. Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi, Kafkas Cephesi 3. Ordu Harekâtı– cilt 1 s. 384
8. W.E.D.Allen-Paul Muratoff , 1828 -1921 Türk Kafkas Sınırındaki Harplerin Tarihi –. Gn. Kur. Basımevi, Ankara 1966
Hafız Hakkı Paşa baştan beri Rus ordusuna taarruz etmek fikrinde. Başta farklı düşünüp sonradan fikrini değiştirmesi gibi bir durum söz konusu değil. Tabi savaşa girilmemesi daha doğrusu daha geç girilmesi taraftarıydı ama o başka bir şey. Savaşa girildikten sonra ve Rus Kafkasya ordusunun bizim 3. Ordumuzdan daha zayıf olduğu ortaya çıkınca (Rus Kafkas ordusu birliklerinin büyük kısmı Avrupa cephesine aktarılmıştı), o da Enver Paşa gibi Hasan İzzet Paşa’ya Rus ordusunu çevirerek imha etmeye çalışması tavsiyesinde bulundu (Sarıkamış Harekatı’nda yapıldığı gibi). Hasan İzzet Paşa Rus ordusunun durumunu bizzat görmesine rağmen Rusları çok güçlü görme fikri sabitinde direndi ve Rus ordusuna zoraki taarruz etse de, Osmanlı ordusunun gerilerine kafasında kurduğu hayali bir Rus ordusunun kuşatmasından korkarak ordunun büyük kısmını geride savunmada bıraktı ve ordunun yaklaşık yarısıyla Ruslara taarruz etti. Sonra 20 Kasım’da önceki bahsettiğimiz korkusundan dolayı fırtınalı gecede orduyu 16 km (bu rakam yanlış olabilir) geri çekti. O korkunç kar fırtınası nda ordu bir hayli zayiat verdi. Neyse daha fazla uzatmadan kısaca yazınızda kurduğunuz bağlantılar yanlış ve alakasız.