GELİBOLU’YU ANLAMAK

6-10 Ağustos 1915 Anafartalar-Conkbayırı-Kocaçimen Muharebeleri (Muzaffer Albayrak)

 

6-10 Ağustos 1915 tarihleri arasındaki beş gün, Gelibolu Yarımadası üzerindeki bütün harp sahalarında (Seddülbahir-Arıburnu-Anafartalar) muharebelerin yaşandığı her iki tarafın neredeyse bütün kuvvetlerini cepheye sürdüğü en kanlı ve buhranlı günler olmuştur.

Neticede Çanakkale’deki İngiliz kuvvetlerinin beş yeni tümenle takviye edilmesine karar verilmişti. İlave kuvvetlerle Ağustos ayının ilk haftasında Gelibolu Yarımadası’ndaki İngiliz ordusu mevcudunu ikiye katlayarak 150 bine ulaşmıştı. Bu kuvvetle girişilecek Anafartalar-Conkbayırı-Kocaçimen harekatıyla Arıburnu bölgesindeki Türk kolordusu yerinden sökülerek bölgeye hakim olmak amaçlanmıştı.

İngiliz ordusunun büyük umutlar bağlayarak giriştiği, Çanakkale muharebeleri ölçeğinde önemli miktarda kara ve deniz vasıtası ile asker kullanılarak icra edilen Arıburnu-Conkbayırı-Anafartalar muharebeleri, yarımada üzerindeki mücadeleyi zirveye taşımış, bu beş günlük muharebeler Çanakkale’nin kırılma noktasını oluşturmuş ve neticede ibre İngiliz taarruzunu kıran Türk ordusunun lehine dönmüştü.

Aslında Conkbayırı-Kocaçimen hattını ele geçirmek için Müttefik ordu karargahında yapılan harekat planı kâğıt üzerinde mükemmeldi. Ancak önemli olan, planın uygulamaya konabilmesiydi. Zira planın uygulanma aşamasında, önceden öngörülmeyen faktörler harekâtın kaderini etkilemişti. Bunlardan birincisi planın uygulanacağı arazinin harekata yapacağı tesirler, ikincisi ise planı uygulayacak komutanlar ve askerlerin plan üzerinde oynayacağı roldü. Kuşatma harekâtının yapıldığı Ağıldere bölgesindeki engebeli arazi yapısı, rehberlik eden kılavuzun yanlış istikamet tercihi, baskına uğratılan Türk birliğinin hiç beklenilmeyen inatçı direnişi, harekâta katılan komutanların hedefe ulaşma noktasında doğru karar alamama ve yeterli azim ve gayreti gösterememeleri İngiliz planının uygulanmasına olumsuz yönde etki eden faktörler olmuştu. Başta Müttefik ordu komutanı Hamilton olmak üzere zincirleme bir şekilde İngiliz ordusundaki komuta kademesi, planın mükemmelliği ve kazanılacak başarının büyüklüğü nispetinde azimli ve kararlı olamamışlardı. Planın uygulama safhasında verilmesi gereken kat’i, sert, kesin emirler yerine, verilen belirsiz, müphem emirler harekatı yapacak birlik komutanlarının gevşek davranmasına yol açmıştı.

7-8 Ağustos günlerinde enteresan bir şekilde her iki tarafta, harekatın seyrine tesir eden benzer bir kriz yaşanmıştı. Anafartalar sahiline çıkarılan İngiliz tümeni 13 bin kişilik mevcudu ile hızlı bir şekilde ilerleyerek Mestantepe ve İsmailoğlu Tepe’yi ve devamında Tekke Tepe sırtını ele geçirmesi gerekirken, karşısında bulunan zayıf mevcutlu üç Türk taburu karşısında duraksamış, kendileri için çok kıymetli saatleri heba etmişti. Ordu komutanı Hamilton, karaya çıkarılan kolordunun komutanı Stopford’u atıl davranmakla itham ederek ileriye hareket ettirmek için sert ikazlarda bulunmuştu.

Tam da bu sıralarda Gelibolu’dan Anafartalara cebri yürüyüşle getirilen 7. ve 12. Tümenlerden oluşan kolordunun komutanı Albay Feyzi Bey’le 5. Ordu Komutanı Liman von Sanders arasında benzer bir kriz yaşanmıştı. Feyzi Bey, birliklerinin Anafartalara varıp taarruza hazırlanmaları için gereken zamanı iyi tayin edemeden Liman Paşa’ya 8 Ağustos sabahı taarruza hazır olduğunu beyan etmişti. Ancak birlikler tamamen harp sahasına gelemeyince taarruz aynı günün öğleden sonrasına tehir edilmiş ne var ki taarruz yine yapılmamıştı.

Liman Paşa ile Feyzi Bey arasında ipleri koparan bu durumun sebebi bütün birliklerin 40-50 km. bir yolu 24 saatten yürümekle yorulmaları ve yürüyüş kollarının normalden fazla derinlik kazanmasından dolayı bazı birliklerin henüz cephe gerisine yetişmemiş olmaları, kumandanların haritası bile bulunmayan ve tanınmayan bir mıntıkada gemi ateşleri altında taarruz yapılmasının olumlu bir netice vermeme ihtimali olması, düşmanın cephe ilerisinde herhangi bir hareketi görülmediği gibi hâkim mevkilerin emniyet birlikleriyle işgal edilmiş olduğundan hemen bir taarruz yapılmasına da lüzum görülmediği gibi gerekçelerle taarruzun 9 Ağustos seher vaktinde yapılması noktasında iki tümen kumandanının görüş bildirmesiydi. Bu sebeplere ilave olarak her iki tümen komutanının Güney Grubu’nda Mayıs ayı içinde yeterli hazırlık yapılmadan gerçekleştirilen ve fevkalade zayiata rağmen neticesiz kalan taarruzlardan ders almış olmalarının etkisi de vardı. Albay Feyzi Bey, tümen kumandanlarının bu görüşlerini bulunulan duruma uygun bularak taarruzun 9 Ağustos sabahı yapılmasını kabul etmiş ve Liman Paşa’ya da bildirmişti.

Ordu komutanları ile harekat sahasındaki kolordu kumandanları arasında yaşanan bu krizde, Türk tarafında Anafartalara yapılacak taarruzun zamanı üzerinde 5. Ordu Komutanı Liman Paşa ile Albay Feyzi Bey arasında geçen hadisede, verdiği taarruz emrini geciktirerek uygulamayan Feyzi Bey’i –haklı ya da haksız- büyük bir kararlılıkla görevden alan Liman von Sanders, İngiliz komutan Hamilton’un gösteremediği kararlılığı göstermişti. Liman Paşa’nın Feyzi Bey yerine Anafartalar Grup Komutanlığına tayin ettiği Mustafa Kemal için bu hadise bir kader anı olacak, gelecekte ona büyük bir ün ve tanınma sağlayacak olan “Anafartalar Kahramanı” unvanını burada kazanacaktı.

Türk ordu komutanlığının başlangıçta harekat alanının bel kemiğini teşkil eden Conkbayırı-Kocaçimen hattını savunmasız bırakmaları, Anafartalar’da yetersiz kuvvet bulundurmalarına rağmen, buhranlı geçen bir yirmidört saatte Seddülbahir ve Bolayır bölgelerinden getirilen takviyelerle tehlike savunma hattını güçlendirilerek tehlikeli durum bertaraf edilmiştir. Tabiidir ki tehlikenin ortadan kaldırılmasında Türk ordu komutanlığının hızlı hareket ederek yedek kuvvetlerini sahaya sürmesi kadar, onlara bu kritik yirmidört saati kazandıran İngiliz ordu komutanlığının zaafı da rol oynamıştır.

İngilizlerin Arıburnu-Anafartalar taarruz planının şüphesiz en önemli safhası, Kocaçimen-Conkbayırı hattını ele geçirilmesiydi. Bu bölge ele geçirildiğinde, buradan güneye yönelecek kuvvetlerle Düztepe-Kılıçbayırı hattı zaptedilebilirdi. Bu durumda Arıburnu cephesinde bulunan Türk birliklerinin arkasına düşülmüş olacağından, Arıburnu’ndaki Türk birlikleri geri çekilmek zorunda kalacaktı. Arıburnu cephesinin çökmesi, İngilizlerin Çanakkale Boğazı’na kadar ilerlemelerine ve Gelibolu Yarımadası’nın güneyinde bulunan Türk birliklerinin bağlantı yollarının kesilmesine yol açacaktı. Başarılı olması halinde İngiliz ordusu için çok önemli bir avantaj sağlayacak ve belki de Çanakkale kilidinin kırılmasıyla sonuçlanacak Arıburnu-Anafartalar taarruz harekâtı, Türk ordusunun son derece kahramanlık ve fedakârlıkla karşı koymasıyla durdurulmuştu. 9 Ağustos Anafartalar Zaferi ve hemen peşinden 10 Ağustos Conkbayırı süngü hücumu ile düşmanın bütün umutları kırılmış, uzun hazırlıklar ve büyük kuvvetlerle başlanan Arıburnu-Anafartalar Taarruz Harekâtı, Türk süngüsü karşısında “iflas” etmişti.

Türk ordusunda genel anlamda görülen olumlu bir durum da komutanların karşılıklı yardım ve  uyum içinde, koordineli çalışmaları olmuştur. Bunun en bâriz örneği, Kocaçimen-Conkbayırı savunması için, Güney Grubu’ndan verilen destekte görülmektedir. Kuzey Grubu Komutanı, Conkbayırı’nı tutmak için elinde kuvvet kalmayınca, Güney Grubu’dan yardım istenmişti. Bu sırada güneyde Seddülbahir cephesinde de İngiliz ve Fransız kuvvetleri Türk hatlarına taarruz etmekte olmasına rağmen, Güney Grubu Komutanı Vehip Paşa bu yardım talebine kayıtsız kalmamış, önce ihtiyattaki 4. ve 8. Tümenleri, 9 Ağustos günü ise tehlikeli şekilde tehdit altında bulunan Conkbayırı’nı takviye etmek üzere elinin altında bulunan son ihtiyat kuvveti olan 28. ve 41. Alayları Esat Paşa’nın talebi ve kendi inisiyatifiyle Kuzey Grubu’na göndermişti.

6-10 Ağustos tarihleri arasında Arıburnu-Anafartalar-Conkbayırı muharebelerinde hiç ara vermeksizin yaşanan, son derece kanlı muharebelerde iki tarafın kaybı da büyük olmuştu. Türk tarafında bu beş gün içinde; Kanlısırt’ta 6.000, Conkbayırı’nda 9.200, Anafartalar’da 3.000, Cesarettepe-Kılıçbayırı hatında 1.800 olmak üzere toplam 20.000 zayiat verilmişti. İngilizlerin zayiatı ise; Kanlısırt’ta 2.600, Conkbayırı’nda 12.000, Anafartalar’da 8.400, Cesarettepe (Nek)-Kılıçbayırı hatında 2.000 olmak üzere toplam 25. 000’di.

Londra’daki Savaş Konseyi’nde karara bağlanıp, Çanakkale’deki Müttefik Ordu Komutanı Hamilton ve kurmaylarınca en ince ayrıntısına kadar planlanan Arıburnu-Conkbayırı-Anafartalar taarruz harekâtı büyük ümitlerle başlamış, büyük kuvvetler bağlanarak icra edilmişti. Çanakkale’nin kilidinin kırılıp İstanbul yolunun açılmasında kararlı ve kati son bir deneme olarak icra edilen bu harekat, ölümü hiçe sayarak vatanını müdafaa eden Mehmetçik karşısında akamete uğramıştı.

Çanakkale Muharebelerinin en buhranlı ve kanlı mücadelelerine sahne olan bu beş günlük muharebeler zinciri göstermiştir ki Gelibolu Yarımadası üzerinde Türk askerinin inşa ettiği kararlı ve inatçı savunma hattı geçilemezdi. Ağustos ayı muharebeleri neticesinde İngiliz-Fransız Müttefik ordusu bu gerçeği kabul etmek zorunda kaldı. Kendisine son bir şans verilen General Hamilton’un hazırladığı plan iflas edince kendisi için de yolun sonu görünmüş, yerine başka bir komutan tayin edilerek İngiltere’ye geri dönmüştü.

Ağustos ayından sonra Çanakkale’ye taze kuvvetler gönderilerek yeni bir tecrübe için İngiltere ve Fransa’da bazı teşebbüsler zuhur ettiyse de Eylül ayı içinde Bulgaristan’ın Almanya ile ittifak içine girmesi neticesi Balkanlarda dengelerin değişmesi Çanakkale seferinin sonunu hazırlamıştı. Mevcut şartlarda bir başarı şansı görünmeyen bu harp cephesinin kapatılarak askerlerin tahliyesi fikri ağırlık kazanmıştı. 20 Aralık 1915’te Anafartalar-Arıburnu cephesi, 9 Ocak 1916’da Seddülbahir cephesi tahliye edilerek Çanakkale Muharebeleri Türk askerinin zaferiyle neticelendi.

 

 

İlgili Okuma önerisi: İngiliz 9.Kolordusu 6 Ağustos 1915 Anafartalar Çıkarması ile ilgili bir değerlendirme. İngiliz resmi tarihinin yazarı, Anafartalar Çıkarmasını da planlayan ekipten olan Aspinall-Oglander genel karargahın başarısızlığını Stapford’u günah keçisi ilan ederek nasıl örtmeye çalışmıştı?

“Bir Günah Keçisi Öyküsü, 6 Ağustos 1915 Anafartalar Çıkarması’nın aslı amacı neydi?”

Bir Günah Keçisi Öyküsü , 6 Ağustos 1915 Anafartalar Çıkarması’nın Asıl Amacı Neydi? ( Tuncay Yılmazer )

 

 

12.023 okunma

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir