GELİBOLU’YU ANLAMAK

Osmanlı Araştırmaları

Hatırât (1912-1922) Cemal Paşa ( Yay. Haz. A. Zeki İzgöer)

Cemal Paşa’nın Hatırât’ı özellikle 1913-1917 yılları arasındaki siyasî, sosyal ve askerî gelişmelere ait önemli bir kaynaktır. Eser, Türkiye’de 1959 yılında Hatıralar, İttihat-Terakki ve Birinci Dünya Harbi (Tertipleyen: Behçet Cemal, Selek Yayınları, İstanbul, 384 s.) adıyla yayınlanmıştır. Yurt dışında ise Erinnerungen eines Türkischen Staatsmannes (München 1922) ve Memoires of a Turkish Statesman 1913-1919 (London 1922) başlıkları altında neşredilmiştir.Cemal Paşa Hatırât’ında zaman zaman siyasî bir takım konulara değinmemiş, deşifre etmek istemediği kimselerin ismini vermemiş, sözü gereksiz yere uzatmamak için ayrıntılı anlatımlara girmemiş, konuları şuurlu bir şekilde eksik bırakmış ve çok önemli bulduğu olayları “vatanına dönünce” ve “belgelere dayanarak” yayınlamak üzere ertelemiştir. Bütün bunların sebebi, Paşa’nın Hatırât’ını yazarken gurbette bulunuşu ve önemli gördüğü bazı belge ve dosyaların yanında olmayışıdır . Bu bakımdan kitabına koyamadığı belgeler için yer yer Harp Mecmuaları’na bakılmasını tavsiye etmiştir. Cemal Paşa’nın bu anlamda, yayınlamak istediği konuların başında Şerif Hüseyin’le ilgili yazışmalar gelmektedir. Paşa, Şerif Hüseyin’in izlediği ikiyüzlü politikayı şiddetle eleştirmekte ve konuyla ilgili belgelerin yayınlanması halinde, dünya kamuoyunun kendisine ve dolayısıyla da Osmanlılara hak vereceği kanaatindedir. Fakat Paşa’nın ne bunları ne de yukarıda sayılan diğer konu ve olaylarla ilgili belgeleri yayınlamaya ömrü vefa etmiştir.(Önsözden)

Avrupa Tarihi (Önder Kaya)

“Tarihi kazananlar yazar” sözünün bir gereği olarak Avrupa ya da nam-ı diğer “Batı”nın bakış açısını bilmek, batının yaşadığı tarihsel süreç hakkında bilgi sahibi olmak günümüzde her zamankinden daha da önemli. Zira halihazırda baskın olan dinsel, kültürel, siyasal eğilimler büyük ölçüde bu küçük kıtanın şekillendirdiği değerlerdir. Çağımızda bu denli etkin olan Avrupa’nın, nerede başlayıp nerede bittiği konusu da ayrı bir muammadır. Bundan dolayı bazı araştırmacılar Avrupa’nın özgün bir kıta dahi olmadığını, Asya’nın coğrafi bir uzantısı olarak kabul edilmesi gerektiğini dile getirirler. Yine coğrafi olarak bu kıtayla uzaktan yakında alakası olmayan Japonya, Avustralya, Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada gibi devletler batının bir parçası olarak kabul edilirken, topraklarının bir kısmı Ural dağlarının batısında bulunduğu için coğrafi anlamda Avrupa’nın bir uzantısı olan Rusya, batı dünyasının uzun bir süre dışında sayılmıştır. Hatta denebilir ki mensup oldukları Ortodoks mezhebi ve yaşadıkları tarihsel süreç farklı olduğu için Bulgar, Sırp, Arnavut gibi topluluklar da uzun bir süre “Avrupalı” tanımının dışında tutulmuşlardır. Buna karşılık Balkan toplulukları içinde yer alan Yunanlılar’a ise, Yeniçağ’dan itibaren Avrupa kültürünün oluşumuna önemli bir zemin hazırladıkları düşünüldüğü için ayrı bir önem atfedilmiştir.(Giriş Yazısından)

Selânik ve İstanbul’da Yahudi Bankerler – Nurdan İpek ( Albert Kazado )

1850-1918 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu’nda,ekonomik ve ve kültürel açıdan öne çıkmış iki kent olan Selanik ve İstanbul’daki Yahudi Banker aileleri anlatan çok titiz bir çalışma…19 uncu yüzyıl ortalarına kadar,Osmanlı ekonomisinde önemli bir yer tutan Yahudi Banker ailelerin,Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılmasıyla birlikte,Yeniçerilerin tedarikçisi olmaları bahane edilerek,idam,hapis ve sürgünle cezalandırılmaları sonucu tasfiyeleri,yerlerini Rum ve Ermeni ailelere bırakışları ayrıntılı olarak anlatılıyor.Bu elverişsiz ortamda ayakta kalmayı başarmış Yahudi aileler ise bu kitabın ana konusunu teşkil ediyor. (A.K.)

93 Harbi Faciası (Manastırlı Mehmet Rıfat Bey)

93 Harbi’nde Kafkas Cephesi’nde görev yapmış olan Mehmet Rıfat Bey’in hatıraları yaşanan “Büyük Bozgun”u birinci ağızdan anlatması açısından ciddi bir önem arz etmektedir.
Kitap üç bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde 93 Harbi’nin kısa tarihi bulunmaktadır. İkinci bölümde Mehmet Rıfat Bey’in Tarih ve Coğrafya Dünyası dergisinde 1959 yılında yayınlanmış “93 Harbi Faciası” başlıklı tefrikası yer almaktadır. (Kitap tanıtım yazısından)

Osmanlıdan Günümüze Temizlik Tarihi- Tanzifat-ı İstanbul-Mehmet Mazak-Fatih Güldal

Mehmet Mazak ile Fatih Güldal’ın birlikte hazırladıkları Osmanlı’dan Günümüze Temizlik Tarihi Tanzifat-ı İstanbul adlı eserin Giriş ve 1. Dünya Savaşı bölümünü sizlerle paylaşıyoruz. Kitap orijinal bilgi ve belgelerle İstanbul’daki temizlik faaliyetlerinin tarihini anlatıyor. Konuyla ilgilenenler için çok önemli bir kaynak. T.Y)
İnsanlık tarihinin en önemli dönüm noktalarından birisini oluşturan ve dünya tarihinin en kanlı savaşlarından biri olan I. Dünya Savaşı’nda (1914-1918) V. Mehmet Reşat yönetimindeki Osmanlı İmparatorluğu, İttifak Devletleri’nin safında savaşa katılmıştı. Savaşa katılma kararıyla birlikte eli silah tutan gençler göreve çağırılmış, ayrıca cephede değerlendirilmek üzere temizlik işlerinde kullanılan atlara ve arazözlere ordu tarafından el konulmuştu. Böylece, büyük meblağlara mal olan teşkilat sekteye uğrarken, zaman içerisinde şehrin sokaklarında da çöpler birikmeye başlamıştı. Savaşın getirdiği şartlar doğrultusunda Şehremaneti, Nezafet-i Fenniye Müdürlüğü bünyesine kadın tanzifat ameleleri (kadın çöpçü) yerleştirme kararı alarak, İstanbul sokaklarının ve evlerdeki çöplerin fenni temizliğe uygun olarak temizlenmesini sağlamaya çalışmıştır. Osmanlı’nın nazik yaradılışlı, cefakâr ve vefakâr kadınları, kocaları, babaları, amcaları, dayıları, oğulları orduya yazılıp cepheye sevk edilince başkentin her türlü ihtiyacını karşılama gayretine girmişlerdir.

Fatih in Müjdelenen Şehri -Önder Kaya

İstanbul, kurulduğu andan itibaren hep arzulana gelen bir kent olmuştur. Makedonlar, Avarlar, Gotlar, Peçenekler, Latinler, Araplar, Osmanlılar kenti çeşitli defalar kuşatmışlarsa da, sadece iki kez muhkem surlar yabancı istilasına izin vermiştir. 1453’deki Osmanlı ordularının şehre girişi ise bambaşka bir devrin habercisidir. İstanbul’un en büyük şansı, kendisini fetheden fatihin, Osmanlı padişahları içinde en özel hükümdar olmasıdır. Şehrin taşıdığı önemi idrak eden genç sultan, gerekli düzenlemeleri yaptıktan sonra İstanbul’u yeni payitahtı olarak ilan eder. Fatih, bir anlamda şehrin ikinci kurucusudur.Önder Kaya’nın “Fatih’in Müjdelenen Şehri” adlı kitabı gerek içeriği gerek görsel tasarımıyla keyifle okunacak bir çalışma…

Plevne Kahramanı Gazi Osman Paşa (Melike Bayrak)

“Şanı Büyük Osman Paşa Plevne’den çıkmam diyor…” Adına marşlar yazılan Plevne Kahramanı Gazi Osman Paşa, Türk tarihinde her zaman hatırlanılması gereken büyük komutanlarımızdan biridir. 1877–1878 Osmanlı Rus Harbi’nde büyük fedakârlıklarla günlerce yapılan savunma azmi ve cesareti ile tüm dünyaya nam saldı. Bu savaş kaybedildi fakat yapmış olduğu savunma konuşuldu. Tarihçi Melike Bayrak Resimli gazete de yayınlanan Gazi Osman Paşa bölümünü Osmanlıcadan çevirerek araştırmacılara ve tarih severlere aktarıyor.

Misyonerlere Özenmek ( Ramazan Balcı )

“ Mısır, Mehmed Ali Paşa’nın isyanı sonrasında imtiyaz fermanları ile (1840) Mısır valiliğine verilen özerklik sayesinde yarı bağımsız bir eyalet şeklini almış, Osmanlı İmparatorluğa olan bağı yıllık maktu vergi ile sınırlandırılmıştı. 40 yıl içinde Mısır valileri Mısır borçlarını ödenemeyecek bir seviyeye getirmiş, köylüler vergi borçları karşılığında topraklarını büyük ölçüde kaybedip, kendi topraklarında karın tokluğuna çalışan amaleler haline gelmiş, günden güne artan yabancı nüfuzu hayatı çekilmez hale getirmişti. Önemli memuriyetler İngiliz memurların ellerinde kalmış, işten çıkarılan askerler atlara verilen arpa ile karınlarını doyurmak zorunda kalacak derecede fakir düşmüşlerdi. Meşhur söylemi ile “Mısır Mısırlılarındır” hareketi bu günlerde başladı. Cemaleddin Efganî ve Muhammed Abduh’un fikir üstadlığını yaptığı hareket kısa zamanda ordu içinde gelişmiş, Ahmed Arabî (Urabî) önderliğinde Hizbü’l-Vatanî, (Vatanîler) hareketi iki yıl içinde kendini İngiliz işgali karşısında savaşın içinde bulmuş, Mısır halkı büyük bir coşku ile cepheye koşmuştu. Ne var ki arka arkaya ihanetler yaşandı. Telkebir’de hiç beklenilmedik bir yenilgi alan Arabî, İngilizlere teslim oldu. Arabî ihanet mi etmişti? Bu konuda tam bir kanaat elde edilemedi ancak bu sonucu hazırlayan iki ajan misyoner vardı. “
Ramazan Balcı’dan ilginç bir yazı…

555. Yıl Dönümünde Kültür Dergisi’nden Fetih Özel Sayısı ( Fatih Güldal )

Fatih Güldal , editörlüğünü yaptığı Kültür Dergisi Fetih Özel sayısını tanıtıyor bizlere. Dergide İstanbul’un fethinin siyasi neticelerinden fetih üzerine oluşturulan edebiyata, fethin sosyal hayatta yarattığı değişmelerden mimari üzerindeki etkilerine kadar birçok alanda önemli kalemlerden yazılar mevcut. İstanbul Üniversitesi Tarih bölüm başkanı Prof.Dr. Fahameddin Başer fethin Türk ve İslam dünyası üzerinde yarattığı etkileri, Doç.Dr. Ahmet Kavas ise fetih kavramını irdelemiş. İdris Bostan Fetih sürecinde Osmanlı deniz gücünün fethe katkısını anlatırken, Prof.Dr. Mehmet İpşirli Fatih dönemi ilim hayatını konu alan bir makale hazırlamış. Tarihçi Dursun Gürlek Fatih Sultan Mehmed’in kütüphanecisi Molla Lütfi’nin ilginç hayat hikâyesini, Nakkaş Semih İrteş ise Fatih dönemi nakkaşhane üslubu başlıklı yazısını okuyucuyla paylaşıyor. Prof.Dr. Semavi Eyice bugünlerde hayata geçirilmeye çalışılan bir problemi dile getirmiş: İstanbul’un tarihi mahalleleri ve bunların değiştirilmek istenen adları. Daha birçok usta yazarın bulunduğu Kültür Dergisi fetih özel sayısı yine göz alıcı bir görsellikle ve tatmin edici bir içerikle okuyucusunun ilgisini bekliyor. İrtibat: kulturdergisi@yahoo.com.tr, Tel: 212 4910427