Ağustos 1916’nın ortalarında İran’ın Hamedan şehrinde bulunan Osmanlı 13.Kolordusu’nun komutanı Albay Ali İhsan (Sabis) Bey’in morali İstanbul Karargahı Umumi’den gelen telgrafları okuyunca bozulmuştu. Aylardır İranda’ydılar. 29 Nisan 1916’daki Kutulamare zaferinden hemen sonra doğudaki Rus tehdidi nedeniyle İngilizlere karşı savundukları mevzileri boşaltmışlar, Almanların da İstanbul’a baskısıyla Enver Paşa’nın emriyle Rusların peşinden İran içlerine dalmışlardı. Oysa sadece Hanikin’de Irak sınırını korumaları yeterliydi. Bu kadar uzaklaşmalarına gerek yoktu. Ali İhsan Bey’in 13. Kolordusu birbiri ardına başarılara imza atmış,Rusları Hanikin, Kirmanşah, Esedabad istikametinde kovalamış, Hamedan’ı ele geçirmişti. ( Bu yazım Atlas Tarih dergisi Haziran 2018 sayısında yayınlanmış, editöryal izinle sitemize konulmuştur. T.Y)
Plevne de Türk Ordusunda görev alan, Çanakkale de ise karşı safta bulunan Avustralyalı askeri doktorun öyküsü Avustralyalı çocuklara anlatılıyor. Turkish Charlie Ryan kitabının yazarlarından John Gillam ile Röportaj (Tuncay Yılmazer)
Herşey TED Mersin Koleji Sosyal Bilgiler öğretmeni Celal Yıldırım ve öğrencilerinin başlattıkları ‘İki Siper Bir Mektup’ projesi çerçevesinde Avustralyadaki Thornton Koleji arasında skype görüşmeleri ile başladı. TED Mersin koleji öğrencilerinden Tuncay Yıldız, Haluk Oral’ın ‘Arıburnu 1915’ kitabında adı geçen, gençliğinde Gazi Osman Paşa’nın yanında Plevne müdafaasında bulunmuş, yıllar sonra da Çanakkale Savaşı’nda Osmanlı nişan ve madalyalarını takan bir Avustralyalı doktordan bahsediyordu. John Gilliam o ana kadar bilmedikleri bu ismi bir Türk öğrenciden duymalarının kendilerini çok şaşırttığını, aynı okulda öğretmen olan Yvonne Fletcher ile bu sıradışı Avustralyalı askeri doktorun hayatını araştırmaya başladıklarını belirtiyor. Bir okullar arası diyalogda adı geçen Charles Ryan’ın ilginç hayat öyküsü kısa sürede Avustralya’da çocuklar için (önsözünü Mersin TED Koleji’nden Celal Yıldırım’ın yazdığı) bir kitaba dönüştü. GeliboluyuAnlamak ‘Turkish Charles Ryan’ kitabının yazarlarından John Gilliam’la konuştu. (Röportajı Mersin TED Koleji öğrencileri çevirdi. Kendilerine çok teşekkür ederiz T.Y)
Who are your heroes of Gallipoli? An exclusive interview with John Gillam, The author of “Turkish Charlie Ryan” (with Yvonne Fletcher ) ( Tuncay Yılmazer )
As a succesfull military surgeon of Gazi Osman Pasha’s Ottoman Army at Plevne against Russians and years later AIF’s General Surgeon in Gallipoli Campaign. —-‘When we first read the research of Charles Ryan’s exploits and the influence he had at the May 24 Armistice we were touched by his vision and leadership. He knew there would only be peace when both sides shared respect and a mutual understanding of each other. He chose in spectacular fashion to be the one that bridged the gap of warring parties that day. Turkish Historian Haluk Oral says “he helped to establish the indestructible foundation of Turkish-Australian friendship amidst the trenches of war’
We present an exclusive interview with John Gillam , The author of ‘Turkish Charlie Ryan’ with Yvonne Fletcher. We add TED Mersin College Social Science Teacher Celal Yıldırım’s foreword. (T.Y)
Osmanlı İmparatorluğu ve Dünya Savaşı – Said Halim Paşa (Fatih Yücel)
Said Halim Paşa, Osmanlı İmparatorluğu 1914’te Almanya’nın müttefiki olarak Birinci Dünya Savaşı’na girdiğinde, Hariciye Nazırı ve Sadrazamdı. İmparatorluğun savaşa girişini belgeleyen 2 Ağustos 1914 tarihli muahede, Said Halim Paşa’yla Alman İmparatorluğu’nun büyükelçisi Baron von Wangenheim tarafından paşanın Yeniköy’deki yalısında imzalanmıştı. İşte bu kitap, Bâb-ı Âli’nin son dönemini yaşamış ve bu dönemin en önemli şahsiyetlerinden birisi olmuş paşanın kaleminden imparatorluğun savaşa girişini ve yıkılışını anlatmaktadır. Osmanlı İmparatorluğu’nun savaşa girişinden itibaren dış siyaset, Hilafet, Düvel-i Muazzama Yakın Doğu’daki emelleri gibi konulara dair tüm kritik meselelerin Said Halim Paşa tarafından tafsilatıyla ele alındığı kitabın en önemli bölümlerinden biri devrin yükselen aktörlerinin başında gelen Mustafa Kemal Paşa hakkında yazılanlardır. Burada Said Halim Paşa, Mustafa Kemal Paşa’nın geçmişi, şahsiyeti, dış görünüşü, kılık kıyafeti, askeri ve siyasi görüşleri üzerinde durmakta; Anadolu’ya ne şartlarda geçtiğini ve oradaki faaliyetlerini anlatırken, dikkatini çeken bazı insani taraflarını da ele almak suretiyle, vatanın bağımsızlığını her şeyin önünde tutmasından ve askeri kahramanlığından bahsetmektedir. Fransızca orijinalinden çevrilen Osmanlı İmparatorluğu ve Dünya Savaşı, devrinin diğer şahsiyetleri ve devlet adamları arasında oldukça iyi derecede yetişmiş bir devlet adamı olan Said Halim Paşa’nın kaleminden Osmanlı İmparatorluğu’nun son birkaç senesini teferruatıyla anlatan mühim bir kaynak kitaptır (Tanıtım Yazısından)
I. Dünya Savaşı’nda Üsküdar Mekteb-i Sultanîsi (Nuri Güçtekin)
1847 yılından bugüne Türk Eğitim Tarihi, özelde de Üsküdar Tarihi için ilkleri yaşamış ve tarihe tanıklık etmiş en köklü eğitim kurumlarından biri de – pek bilinmemekle birlikte- yeni adıyla Burhan Felek Anadolu Lisesi’dir. Okul, bu tarihte ‘Üsküdar Merkez Rüşdiyesi’ adıyla açılarak eğitim faaliyetlerine başlamış ve 1875’te Paşakapısı Askerî Rüşdiyesi açılıncaya kadar Üsküdar’da rüşdiye kademesinde eğitim veren tek eğitim kurumu olmuştur. 1892 yılında ise Üsküdar’da lise kademesinde eğitim veren bir kurumun olmaması dolayısıyla ‘Üsküdar İdadîsi’ haline getirilmiştir. 1892-1912 ders yılları arasında 5 yıllık idadî (lise) statüsünde erkek öğrencilere gündüzlü olarak eğitim vermiştir. İdadî türündeki mekteplerin 12 yıllık sultanî mektebine dönüştürülmesi kararı neticesinde, 6 Ekim 1913 tarihinde ‘Üsküdar Mekteb-i Sultanîsi’ adını almıştır. 1913-1922 yılları arasında Üsküdar Paşakapısı’nda devlete ait bir binada resmî eğitim kurumu statüsünde faaliyet göstermiştir. (N.G.)
18 MART ÖZEL – 18 Mart Boğaz Harbinde Müttefik Filonun Saldırı Planı ile Türk Savunma Düzeni Üzerine Değerlendirmeler (M. Onur Yurdal)
Yine bir yıldönümünü idrak ettiğimiz 18 Mart Deniz Savaşı ve Türk Zaferi (aslında müttefiklerin donanma ile Çanakkale Boğazı’nı geçme girişimi/Boğaz Saldırısı) her yıl olduğu gibi bu yılda Bouvet nasıl battı? Seyit Onbaşı kaç kg’lık mermi kaldırdı? Ocean’ı Mecidiye’den atılan mermi mi batırdı? Nusret Türk mayını mı döktü/depodaki son mayınlar mıydı? gibi yazabildiğim ve birçok defalarca eleştirdiğimiz akıl ve mantık çerçevesi dışında bulunan yazamayacağım iddiaların garip gölgesinde kalıyor. Bu iddiaların bir kısmını da burada değerlendiriliceğini belirtmekle beraber esas amaç; mevcut genel iddiaları değerlendirip, en azından Türk tarafına zaferi getiren operasyonel seviyedeki karar mekanizması ve planı ile karar verici Müstahkem Mevki Komutanı Cevat Paşa’nın askeri başarısını hatırlatmaktır. (M.O.Y.)
Orgeneral Cevat Çobanlı Paşanın Vefatı Ve Cenaze Merasimi (Ahmet Yurttakal)
18 Mart 1915 Türk milletinin kader anlarından biridir. O gün Çanakkale Boğazı’nda yenilmez addedilen İngiliz Donanması ağır bir mağlubiyet almıştır. Hedefi İstanbul olan bu hayâsız akının karşısında dik duran Mehmetçik’in yazdığı bu destanın ardında şüphesiz Müstahkem Mevkii kumandanı Cevat Paşa vardır. Bugün Cevat Paşa’nın 81. Ölüm yıldönümüdür. Orgeneral Cevat Çobanlı, yaş haddinden emekli olduktan sonra ömrünün geri kalanını evinde geçirmiştir. 13 Mart 1938 günü Kadıköy’deki evinde sabah saat 10.00’da her fani gibi hayata gözlerini yumduğunda 68 yaşındaydı.
Tarih-i Cevdet – Ahmed Cevdet Paşa (Sadık Emre Karakuş, Murat Babuçoğlu)
Ahmed Cevdet Paşa, hiç şüphesiz XIX. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin yetiştirmiş olduğu âlim ve devlet adamları arasında erişilmesi güç, müstesna bir yere sahiptir. Yetmiş iki yıllık ömründe her biri alanında ilk olma özelliği taşıyan onlarca esere imza atmış mümtaz bir şahsiyettir. Tarih-i Cevdet adlı Osmanlı tarihi, başta tarih yazımı olmak üzere birçok alanda ilkleri barındırır. Cevdet Paşa. Yazımına 1853’de başlayarak, otuz dokuz yıl sonra 1892’de son hâlini verdiği on iki ciltlik Tarih-i Cevdet adlı eseri ise, elbette bu çok yönlü birikim ve tecrübelerini gelecek nesillere aktarabileceği en uygun mecrayı sağlamıştır (Tanıtım Yazısından)
Cephe Hattı Raporlarına Göre Birinci Dünya Savaşı’nda Şehit Türk Subayları (Nuri Güçtekin)
Birinci Dünya Savaşı’nda (1914-1918) ordumuz bir yandan Çanakkale, Kafkas, Irak, Filistin, Hicaz-Yemen, Sina, Kuzey Afrika ve Suriye Cepheleri’nde kendi vatan topraklarını savunurken diğer yandan Galiçya, Makedonya ve Romanya Cepheleri’nde müttefiklerine yardım etmiştir. Türk ulusu bu kadar geniş ve büyük bir coğrafyada verdiği varoluş mücadelesi sonucunda yüz binlerce vatan evladını bu uğurda şehit vermiştir. Aradan 100 yıl geçmesine rağmen kaybın ne kadar olduğu konusunda net bir fikir sahibi olamadığımız gibi hâlâ bir çok cephe hakkında bilinenler sınırlı düzeyde kalmaya devam etmektedir. Bu çalışmayla, I. Dünya Savaşı’nın 100. yılında, üzerinde yaşadığımız kutlu vatanı canları ve kanları pahasına bizlere armağan eden mukaddes şehitlerimizin aziz hatırası yâd edilirken; her sınıf ve rütbeye mensup Türk Subayları’nın hangi cephede nasıl bir rol oynadıkları, vatan ve istiklâl uğrunda vatanperverlik şanına yakışır şekilde cansiperane fedakârlıkta bulunarak sayıca ve silahça üstün düşman kuvvetleri karşısında filmlere konu olacak kadar çok büyük kahramanlık göstererek kanının son damlasına kadar göğüs göğüse saatlerce mücadele ettikten sonra ne şekilde şehadete nâil oldukları, geleceğimizin teminatı olan Türk Gençliğine belgelerle aktarılmaya çalışılmıştır. Böylece bu cennet vatanın nasıl ve ne zorluklarla kazanılmış olduğu konusunda bir farkındalık yaratılmaya çalışılmıştır. (N.G)
“İki Siper Bir Mektup”tan Plevne Ryan’a Bir Kitap Hikâyesi (Celal Yıldırım)
Bu kitabın serüveni, Gelibolu Savaşlarının 100.yılında yani 2015’de başladı. TED Mersin Koleji Sosyal Bilgiler Zümresi olarak Gelibolu Savaşları ve Zaferi’nin 100.yılında iki ülke gençleri arasında tarih ve “dostluk bilinci” oluşturabilmek amacıyla ne yapabiliriz diye düşündük. Öyle bir şey yapmalıydık ki 100 yıl önce siperin iki tarafında bulunanlar ve onların evlatları bir araya gelmeliydi. Fakat bu kez silahlar konuşmamalı, dostluk ve kardeşlik bağı kurulmalıydı.The adventurous writing process of this book started in 2015, the centennial anniversary of the Gallipoli Campaign. We, as the Social Science Teachers of TED Mersin College, thought about what we could do within the remembrance activities of the 100th year anniversary of the Gallipoli Campaign, in order to create historical awareness and a sense of mutual respect and friendship among youth in both countries. We had to do something in such a way that we could help unify those who took part in the trenches, and their children. However, it mustn’t be a fight with guns this time, we thought, but rather an attempt to build a true brotherhood. (C.Y.)