Avustralyalı askeri tarihçi Hugh Dolan’ın 18 Mart 1915 Çanakkale Boğazı’nda mağlup olduktan sonra, müttefiklerin Gelibolu Yarımadası’na çıkarma için askeri hazırlıkları anlattığı “36 Gün” de Türk okuyucusuyla buluştu. Dolan planda eksikliklere dikkat çekse de, genel değerlendirmesinde General Hamilton’un planını akıllıca buluyor. Yazarın kendi ifadeleriyle belirtirsek; “Bolayır açıklarındaki Kraliyet Deniz Tümeni gösterisi Liman von Sanders’in dikkatini başka tarafa çekti ve iki piyade tümenini iki gün boyunca meşgul etti. Aynı şekilde, Kumkale’ye Fransız çıkarması da başarılı oldu; 420 asker esir alındı ve iki düşman tümeni oyalanarak, Seddülbahir’de İngilizlerin karşısına çıkması geciktirildi. Anzaklar Türk Beşinci Ordu’sunun gazabını üstlerine çekerek ve İngilizlere Seddülbahir denen arı kovanına çıkıp savaşma şansı vererek, belirlenmiş amaçlarına ulaştı.” (T.Y.)
Askerî Teşkîlât-ı Sıhhiyye-i Baytariyye Nizâm-nâmesi (Bayram Akgün)
Ordu içerisinde veteriner işlerinin uygun bir şekilde yürütülmesi için bazı nizâm-nâmeler hazırlanmıştır. Bunlardan birisi de 1911 yılında hazırlanmış olan “ʻAskerî Teşkîlât-ı Sıhhiyye-i Baytariyye Nizâm-nâmesi” adı altında yayınlanan nizâm-nâmedir.
Adı geçen nizâm-nâme kırk dokuz maddeden oluşmaktadır. İçerisinde geçen maddelerde veterinerliğe alınacak kişiler, ordudan tabur düzeyine kadar inen birliklere tayin edilecek veterinerlerin rütbeleri, ʻAskerî Baytar Mektebi’ne alım koşulları, veteriner yetiştirilmesi ve eğitimleri vb. önemli bilgiler yer almaktadır.
I. Dünya Savaşı başladıktan sonra bazı okullardan olduğu gibi veterinerlik mekteplerinden de Çanakkale Muharebeleri’ne katılan askerler olmuştur. Katılanların bir kısmı da Çanakkale’de şehit olmuşlardır. (B.A.)
Unutulmuş Zafer Kûtulamâre 1916 (Muzaffer Albayrak)
Osmanlı Devleti, bir ölüm-kalım mücadelesi verdiği I. Dünya Savaşı’nda yedi cephede, yedi devletin ordularıyla harp etmişti. 1914-1918 yılları arasında dört yıl süren bu amansız mücadelede Türk tarihinin en şanlı sayfalarının yazıldığı Çanakkale Zaferi’nden sonra kazanmış olduğumuz diğer büyük ve anlamlı zafer; Irak Cephesi’nde 29 Nisan 1916’da Kûtulamâre’de kuşatılarak 4,5 aylık bir muhasaradan sonra 13.300 kişilik İngiliz ordusunun esir alınmasıyla sonuçlanan Kûtulamâre Zaferi’dir. (M.A.)
Çanakkale Deniz Zaferi’nin Unutulan Kahramanı – Miralay Mustafa Talat Bey (Burhan Sayılır)
Albay/Miralay Mustafa Talat Bey Çanakkale Muharebeleri sırasında 2. Ağır Topçu Liva/Tugay Komutanı olarak görev yapmıştır. Çanakkale Deniz Muharebesi’nde oldukça önemli görevde olmasına rağmen adının neredeyse harp cerideleri hariç hiçbir yerde geçmemesidir. Bu makale ile Mustafa Talat Bey’in toplumun değişik kademeleri tarafından bilinmesi hedeflenmiştir. (B.S.)
23 Nisan 1920 – 100 Yıl Önce Ankara’da Açılan Büyük Millet Meclisi (Muzaffer Albayrak)
23 Nisan 1920’de Ankara’da açılışı yapılan Büyük Millet Meclisi her ne kadar Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli sayılsa da açıldığı gün itibarıyla bu Meclis, 12 Ocak 1920’de açılıp 16 Mart 1920’de İtilaf Devletleri askerleri tarafından işgal edilerek fiili olarak kapatılan “Son Osmanlı Meclisi”nin devamı kabul ediliyordu. 23 Nisan 1920’de Ankara’da açılan “Büyük Millet Meclisi”nin açılış programı ve program gereği uygulanan manevi ve dinî mahiyette törenlerin neyi ifade ettiği, Meclis’in gayesinin ne olduğunu Hakimiyet-i Milliye gazetesinin 23 Nisan ve 28 Nisan 1920 tarihli nüshalarındaki haberlere istinaden yorumlamaya çalıştık. (M. A.)
Çanakkale Muharebe Alanlarında İngilizce ve Fransızca Mevki Adları Neden Vardır? (Gürsel Akıngüç)
Sadece günümüzde değil, uzun yıllardan bu yana kimi zaman gündeme gelmiş ya da getirilmiş bir konudur. Çanakkale Muharebe Alanlarında yer alan bazı arazi kesimlerine, Çanakkale Kara Muharebeleri sırasında, İtilaf birlikleri tarafından verilmiş mevkii adları, bu kapsamda hep tartışma konusu olagelmiştir. (G.A.)
Osmanlı Topraklarında İngiliz Propagandaları 1882 -1922 (Halim Gençoğlu)
İngilizlerin İslam dünyasında Osmanlı Devleti’nin imajını zedelemek için sömürgelerinde yaptığı propagandalar hayrete şayandır. Sadece Hilafet makamı üzerinden değil o devirde halen İslam dünyasının itibar ettiği devrik Sultan Halife Abdülhamid hakkında tutuklu bulunduğu Alaattin’i köşkünden bahçıvan kıyafetinde kaçtığı yönündeki asılsız haberler, Asya ve Afrika’da sömürgecilerin idaresinde son çare gördükleri Osmanlıya karşı da umutlarını kaybetmeleri gayesiyle yayınlanmaktaydılar. Yine aynı tarihlerde defaatle Sultan Abdülhamid’in ve hatta Harbiye Nazırı Enver Paşa’nın öldüğüne dair İngiliz basınında çıkan asılsız haberlerin sebebi budur. (H.G.)
Pope Tepesi Mezarlığı – Pope’s Hill Cemetery (Gürsel Akıngüç)
Pope Tepesi mezarlığında gömülen askerlerin çoğu Avustralya 1’inci Hafif Süvari Alayından olup, Pope Tepesi’ndeki çarpışmalarda hayatlarını kaybetmişlerdir. Sağ taraftaki haçlar, 14 Mayıs 1915’te Quinn Mevzisinde ölen Avustralya 2’nci Hafif Süvari Alayı mensubu askerlerin mezarlarını işaret ederler. Arka plandaki haçların hemen arkasında görülen ( ok ile işaretli) beyaz renkteki bölüm, 19 Mayıs 1915 günü gerçekleşen Türk taarruzu sırasında hayatını kaybeden beş Türk askerinin gömüldüğü alandır. (G.A.)
Tüfenkciyef El ve Lağım Humbaraları (Bayram Akgün)
Tüfekçiyef Bombası, adını bomba imalatçısı Resneli Naum Tüfekçiyef’den almıştır. Bomba üzerinde yer alan fitil kibrit işlevine sahip olup, fitilin ucunu kibritliğe sürtünce bombayı ateşliyordu. Bomba bu şekilde kullanıma hazır hale gelmekteydi. Çanakkale Muharebelerinde çekilmiş fotoğraflarda askerin üniformada göğüs üzerine kibritlik görülmektedir. Bu yazımızda 1914 yılında Harbiye Dâiresi Piyâde Şuʻbesi tarafından 1330 Modeli “Tüfenkciyef” El ve Lağım Humbaraları adlı tanıtım kitapçığını günümüz Türkçesine çevirerek okuyuculara sunuyoruz.(B.A.)
18 Mart Özel – Çanakkale Bombasırtı Vakası ve 14. Alay (Mutlu Karakaya)
1 Mayıs sabahı 05.00’da başlayan taarruz ertesi sabah saat 03.00’da durdurulmuştu. Yaklaşık 22 saat sürdüğü anlaşılan bu taarruzda toplam 6.000 kayıp olduğu belirlenmiştir. Ancak 14. Alay’ın kaybı çok fazla olduğu için bu tespit yapılamamıştır. Sonradan yapılan yazışmalardan anlaşıldığı kadarıyla 14. Alay’ın zabit kaybı çoktu. Belki de bu nedenle bazı evrak/kayıt işleri yapılamamış ve zayiat tam olarak tespit edilememişti. Komutanların da aktardığı kadarıyla özellikle Merkez Grup’un bölgesinde dehşet verici görüntüler yaşanmıştı. (M.K.)