Çanakkale Savaşları’nda kullanılan ve günümüze kadar ulaşabilen gazi topların ikinci bölümünde dört noktada sergilenen toplardan bahsedeceğiz. Bu toplar Eski Hisarlık Tepesi ile Seddülbahir Köyü arasında yer almaktadır.
Bölüm 2’de, Çanakkale Savaşları’nda şehit olan, yaralanan ve bu savaş kazanılmasında emeği geçen Türk milleti adına Eski Hisarlık Tepesi üzerine inşa edilen Mehmetçik Şehitler Abidesi’nin yanında sergilenen 2 adet Fransız topu, yine Mehmetçik Şehitler Abidesi’nden Morto Koyu’na inerken yolun sağında bulunan 2 adet 140 mm.lik Fransız topu, II. Dünya Savaşı’na hazırlık amacıyla inşa edilen Morto Koyu Bataryası’nda bulunan 2 adet 15 cm.lik toplar ile Seddülbahir Köyü meydanında sergilenen 105/45’lik top hakkında bilgi verilecektir. (B.A.)
Acı Kaybımız – Yücel Özkorucu
Sevgili Yücel Özkorucu, twitter hesabında profiline yazdığı gibi “Öyle anlaşılıyor ki , ömrünün sonuna dek ilgilendiği araştırma konularının talebesi olarak kalacak” yazmıştı. Gerçekten de hep öğrenmek, bunları da etrafıyla paylaşmak düsturu oldu. Çanakkale Savaşı’nın doğru anlatılması, öğrenilmesi için güzel projeleri vardı.Sohbet ettiğinizde ilgisini, merakını hemen görebilirdiniz. Gönlünü bu yola koymuş birisiydi.Allah gani gani rahmet eylesin. Onu hayatlarını, mücadelelerini araştırdığı kahramanlara kavuştursun. GeliboluyuAnlamak sitesi olarak tüm sevenlerine, Canakkalemuharebeleri1915.com yazar ve okurlarına başsağlığı diliyoruz.
Çanakkale Savaş’ından Yadigar Kalan Gazi Toplar Nerede?- Bölüm 1 (Bayram Akgün)
Çanakkale Savaşları’nın ardından günümüze kadar birçok topçu askerlerin hatıraları ile ilgili çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmada ise savaş gemilerinin Boğaz’ı geçmesine mani olmak için kullanılan ve günümüze kadar ulaşabilen, Çanakkale Savaşları’nda kullanılan ve bize kalan yadigar gazi toplar hakkında bilgi verilecektir.Çanakkale Savaşları’ndan günümüze ulaşabilen ve halen yerlerinde duran topların durumu, teknik özellikleri ve savaş sırasındaki rolleri, bu çalışmanın asıl konusunu oluşturmaktadır.Çalışma, birkaç bölümden oluşmaktadır ve toplar bir gezi güzergahı şeklinde sıralı olarak anlatılacaktır. Her bir bölümde birkaç top ile ilgili bilgi verilerek, günümüze ulaşabilen tüm toplar hakkında bilgi verilmesi sağlanmış olacaktır. (B.A.)
İngilizlerin 1915 Yılı Strateji Değişikliği: Çanakkale, İngiliz Karar Vericiler İçin Bir Seçenek Haline Nasıl Geldi? (Yusuf Ali özkan)
Çanakkale, İngilizlerin Birinci Dünya Savaşı’nın başından itibaren tasarladıkları bir harekât tarzı değildi, hatta Ortadoğu’da herhangi büyük bir operasyon düşüncesi Osmanlı Devleti savaşa dahil olduktan sonra bile İngiltere’nin strateji tercihleri arasında bulunmuyordu. Batı Cephesi’nde oluşan çıkmaz sebebiyle taarruzlarda ağır zayiat verilmesi ve Doğu Cephesi’nde ise Rusların içerisinde bulunduğu mühimmat sıkıntısı Merkezi Kuvvetlerin bu iki cephede kısa vadede mağlup edilemeyeceğini göstermişti. İngiliz karar vericilerin zafer için başka alternatif arama düşünceleri ve Ruslara bir an evvel yardım ulaştırılması gerektiği gerçeği, Rus Başkomutanın yardım isteği ile birleşince, Çanakkale harekâtı seçeneğinin bir anda parlamasına ve Savaş Konseyi üyelerinin gözü kapalı bu seçeneği kabul etmelerine yol açtı. Böylelikle İngilizler 1915 yılına, kendilerini çok acı bir sona götürecek olan maceranın fitilini ateşleyen yepyeni bir savaş stratejisi ile giriş yapmış oldular. (Y.A.Ö.)
Medine Müdafaası ve Fahreddin Paşa (Süleyman Beyoğlu)
Tarihin önemli hadiseleri içinde bulunmuş simaların askerî ve siyasî hayatlarını incelemek, şüphesiz tarihin daha iyi değerlendirilmesini sağlayacaktır. Bu çalışma, Birinci Dünya Harbi’nde İngilizlerle anlaşarak Osmanlı Devleti’ne karşı harekete geçen Mekke Emiri Şerif Hüseyin’in isyanına (5 Haziran 1916) mâni olmak üzere Medine’ye gönderilen ve burayı harbin sonuna kadar (13 Ocak 1919) müdafaa eden Fahreddin Paşa’nın hayat ve faaliyetlerini ortaya koymak üzere hazırlanmıştır. Burada “Arap İstiklâli” meselesine de konuyu ilgilendirdiği nisbette temas edilmiştir.Fahreddin Paşa’nın büyük şöhrete ulaşmasına sebep olan “Medine Müdafaası” hakkında bazı kıymetli hatıra ve araştırmalar bulunmakla beraber, bunlar hem dağınık, hem de konuyu tamamen ortaya koymaktan uzaktır. (Önsözden)
Düşman Çanakkale’yi Geçecek Olursa (Doç.Dr. Mesut Uyar)
Çanakkale’de kazanılan deniz ve kara zaferleri sonrasında Çanakkale’nin hiç bir koşul altında geçilemeyeceği kanısı Türk tarih yazımına ve toplumsal hafızasına kazınmıştır. Her ne kadar Mondros Ateşkes Antlaşması sonrasında İtilaf devletleri ortak donanması Boğazı geçmişse de bu geçiş antlaşma koşulları çerçevesinde gerçekleştiği için bu kanıyı değiştirmemiştir. Oysa 18 Mart 1915 öncesinde Çanakkale’nin pekâlâ geçilebileceği sadece İngiliz asker ve devletadamları tarafından değil Osmanlı Ordusu’nda görev yapan Liman von Sanders ve diğer Alman subaylarca da dile getirilmekteydi. (M.U.)
Amiral Carden’in Çanakkale Boğazı Saldırı Planı Üzerine Bir Değerlendirme ( Bayram Akgün)
Amiral Carden, İngiltere’nin Osmanlı Devleti’nin donanma danışmanı Amiral Limpus’tan harpten önceki Türk müdafaasını oluşturan bataryalar ve istihkamların da yerlerini ve önemlerini öğrenmişti. Eski ve kötü bir şekilde silahlandırılmış olan bu istihkamların ateşidir ki, filonun hareketine tek önemli engel olarak görülüyordu; fakat filo toplarının atacağı yüksek sıkletteki demir ve ateşli maddelerle bu engel aşılarak susturulmaya mecbur bırakılacağı kabul ediliyordu. Carden, harbin başlangıcından beri Türklerin savunmayı takviye etmeye çalıştığını da biliyordu. İngiltere bu konuda, 2 Kasım 1914’e kadar Aralık ve Ocak ayları raporlarıyla ve daha sonra da casuslardan bilgiler almıştı. 3 Kasım 1914’ten itibaren Limni’de bulundurduğu filo dahi bir takım bilgiler toplamıştı. Bu bilgilere göre, açıktaki Türkler, bir taraftan denizaltı torpilleri ve manialar koymuşlar, (Müttefik denizaltılar bu maniaları birçok kez geçmiştir) diğer taraftan yeni bataryalar kurmuşlardı. Müttefik deniz teyyareciliği henüz çok zayıftı ve acemi usullerle çalışıyordu; bu sebeple az haber getiriyordu. Dolayısıyla filonun Türk müdafaası hakkındaki bilgileri genel olarak şüpheli ve eksikti. (B.A.)
“Osmanlılardan İngilizlere Kudüs” kitabının yazarı Roberto Mazza ile söyleşi (Tuncay Yılmazer )
Kudüs‘te milletinden, dininden bağımsız bir tür “Pax-Ottomana” var mıydı? Allenby’nin kampanyası 31 Ekim 1917’de başladığında Kudüs’teki genel hava nasıldı? Kudüs’ün düşmesine Alman ve Avusturyaların tepkisi ne olmuştu? “Osmanlılardan İngilizlere Kudüs” kitabının yazarı Roberto Mazza ile konuştuk. Umarım bu güzel çalışma Türkçe’ye çevrilir. (T.Y)
İkiye Bölünen Yaşamın Tasarımı Üzerine (Hüseyin Yanar)
15 şehitlik bir şarapnelin patlamasından sonra bütün parçaların her yere dağılmasına benzer. Bu şehitlikler uzun yıllar önce yapılmış haritanın izleri sürülerek bugün araştırmalar sonucu yerleri tespit edilen, kilometreler boyunca yaygın bir şekilde bulunan alanlardır. Bunların bir kısmı yarımadanın güney bölgesinde, daha önce düzenlemeleri yapılmış olan şehitliklerimiz ve diğer devletlerin anma mekanlarının yakın çevresinde yer alır. Kuzeydeki bölgede olanlar ise, bugün güneyde bulunan ve bilinen şehitliklerden uzakta dağınık haldedir. Yerleri karakter olarak bazen birbirinden farklı özellikler taşısa da her nasılsa sanki yeniden bir zincirin halkaları olmayı isterler, ya da yukarıdaki nitelikleri de göz önüne alınarak bir bütün hikâyenin, parçalara ayrılmış bir bütünün içinde yeniden bütün bir senaryonun parçaları olmayı beklerler. Altında, kaybettiklerimizin yattığı bu kalıntılar, biten savaşın, hala belleğimizde var olan izlerinin ve şimdiki barışın bir araya geldiği, anısal, anıtsal ve kutsal yerlerdir. Resmedilen bu ortamda farklı disiplinlerden bir araya gelerek oluşturulacak yarışmacı ekiplerden sözü edilen bu bütünlüğü, herhangi bir şekilde bu senaryoyu ve bu birlikteliği tasarımlarına yansıtmaları, özellikle beklenmektedir. Yukarıdaki tabloda vurgulanan “Savaş” ve “Barış” kavramlarının karşıtlığı ve bu ikilemin arasında olma hali belki de tasarlama yönünden bir başka ikilemi de beraberinde getirmektedir. (H.Y.)
KûtulAmare ve Filistin , Pomakların Çanakkale Ağıdı, Nusret Mayın Gemisi Mührü ,100 yıldır saklanan Kanlı mendil ve yine bir intihal! 100.Yılların gölgesinde GeliboluyuAnlamak -2017 değerlendirmesi (Tuncay Yılmazer)
Hepinizin bildiği gibi 1.Dünya Savaşı’nın 100.yılları içerisindeyiz. Birinci Dünya Savaşı’nın aktif ülkelerinden , mirasçısı olduğumuz Osmanlı İmparatorluğu’nun yaşadıkları da kaçınılmaz bir şekilde bu yıllarda daha fazla gündeme geliyor, herkesin dünya görüşü, siyasi meşrebine göre de günümüzle karşılaştırılıyor.2014 Birinci Dünya Savaşı’na girişin ve Sarıkamış’ın, 2015 Çanakkale Zaferi ve Ermeni Tehcirinin, 2016 KûtulAmare Zaferi’nin yıldönümüydü. 2017 ise daha çok Filistin Cephesi ve Balfour deklarasyonu gibi günümüzde dahi etkisi devam eden olaylarla anıldı. Bu tip önemli yıldönümleri tarihçilerin üzerinde tartıştığı olaylar olmaktan çıkıyor, medyanın, politikanın, Uluslararası ilişkilerin hatta kahvede sohbet eden insanın konusu olabiliyor. Sosyal medya hesabımda da yazdığım gibi 2017 de Batı cephesindeki 100.Yıldönümleri ağırlıklı olarak tarihçilerin tartışması olurken “Kudüs’ün İngilizler tarafından işgalinin 100 yılı” ya da “Fahreddin Paşa ve Medine Müdafaası” tartışmaları politikacıların, siyaset bilimcilerinin, köşe yazarlarının konusuydu. Bu da 100 yıl önce Ortadoğu’da yaşanan olayların başta ülkemiz olmak üzere bölge halklarının zihninde canlı olarak yaşadığını gösteriyor.
Bu yazımızda GeliboluyuAnlamak sitesi çerçevesinde Çanakkale ve diğer 1.Dünya Savaşı ile ilgili makaleleri, kitap tanıtımlarını, önemli olayları gündeme getirecek, ilgili literatüre katkıları gözden geçireceğiz.