Çanakkale Savaşı’nın Anafartalar Çıkarması bölümüne tarihçiler Başkomutan Hamilton’un ve kurmay subayı Aspinall’in de ifadeleriyle kaçırılmış fırsat olarak bakmışlardır. Öyle ki harekatın başarısızlığının tüm sorumluluğu Anafartalar çıkarmasını icra eden 9. Kolordu komutanı General Stopford’un üzerine yığılmıştır. Oysa Anafartalar körfezine çıkarma yapan General Stopford komutasındaki 9. Kolordu kurmayları kendilerine verilen emrin Anzak bölgesinde yapılacak harekata yardım ve güvenli bir üs bölgesi oluşturmak olduğunu belirtmişlerdi. Bunun içinde bir hayli haklı nedenleri vardı.
Bu yazımda Çanakkale Savaşı’nın en önemli harekatlarından 6 Ağustos 1915’te İngiliz 9. Kolordu birliklerinin icra ettiği Anafartalar Çıkarması’nın hedeflerini ilgili literatür ışığında tartışmaya açmak istedim.
General Hamilton’un raporunda belirttiği gibi Ağustos saldırısında esas amaç ‘305 rakımlı Kocaçimentepe’sini şiddetli bir taarruzla ele geçirip tüm araziye hakim olan bu noktadan hareket ederek,yarımadayı belinden kavramaktı.’ [1] Conkbayırı-Kocaçimentepe silsilesini Sazlıdere, Çaylakdere, Ağıldere vadilerinden saldırarak ele geçirilecekti. Sarıbayır Harekatı’nın bir parçası olan Suvla Çıkarması ise aynı zamanda yeni kurulan General Stapford komutasındaki İngiliz 9. Kolordusu tarafından icra edilecekti.
Genel karargâhın Anafartalar için ilk planı, 11. Tümen’i 6 Ağustos’ta Küçükkemikli burnunun güneyindeki kumsallara çıkarmak ve kumsalların hemen kuzeyinde Lalababa tepesini yerel Türk kuvvetlerini şaşırtarak işgal etmekti. Bu birlikler Anafartalar körfezinin çevresindeki bütün hakim yükseklikleri ( Kuzeyde Karakol Dağı ve Kireçtepe sırtını, doğuda Tekketepe’yi, Mestantepe’yi ve İsmailoğlu tepelerini ele geçireceklerdi. [2]Mestantepe ve İsmailoğlu tepe ‘de Anzak Kolordu komutanı Birdwood’un tehlikeli gördüğü topların olduğu biliniyordu. Bunlar da ani baskınla etkisiz hale getirilecekti. Harekât Kitchener’in Yeni Ordusu adıyla anılan 10. ve 11. Tümenlerin Birinci Dünya Savaşı’ndaki ilk ofansif hareketi olacaktı. Müttefik Ordusu komutanı General Hamilton’un planlanmasında çok önemli katkıları olduğu Suvla Harekatı’nda , 6 Ağustos gecesi kıyıya çıkacak 11.Tümen’in gün doğmadan önce hızla Mestantepe ve İsmailoğlutepe hattını alması gerekiyordu. Sabah ise İrlanda Tümeni olarak bilinen 10.Tümen’de Anafarta Ovasında ilerleyecekti.,[3]
Ancak genel karargah 9.Kolordu Komutanı Gen. Stopford ve Kurmay başkanı General Reed ve ilk çıkacak birlik olan 11. Tümen komutanı Tuğgeneral Hammersley’den oluşan komuta kademesine planın ana hatlarında bazı değişikler yapılabilmesine izin vermiş, bahsedilen tepelerin ve arkalarındaki Tekketepe’nin ne zaman ele geçirilmesi gerektiği tam olarak vurgulanmamıştı.[4] İngiliz tarihçileri, General Hamilton’u, daha harekatın başlangıcında inisiyatifi Stopford’a vermesi nedeniyle eleştirirler. Örneğin R.Rhodes James Gelibolu adlı eserinde ‘Stopford’u ilk talimatına uymaya mecbur tutmamak ve yeni talimatın onu nereye sürükleyeceğini görmemekle Hamilton, tüm sefer boyunca işlediği hataların belki de en büyüğünü ve en bağışlanmaz olanını işlemiş bulunuyordu’ diye yazar.[5]
Gözden kaçırılmaması gereken bir noktada harekat planının son ana kadar gizli tutulmasıdır. Küçük rütbeli subayların çoğu haberdar değildi Stopford’un bile çok geç haberi olduğu belirtilir. Çoğunun çıkacakları coğrafya hakkında bilgilerinin olup olmadığı bile şüphelidir. ‘Yeni ordu’ birliklerinin çoğunluğunu üstünkörü askeri eğitim almış, tecrübesiz askerler oluşturmaktadır.
Yazarı Aspinall Oglander, savaş sırasında Hamilton’un kurmayıydı, ilerde de görüleceği üzere Stopford’u uyarmak için Gökçeada’dan gönderilmişti. Aspinall’in yazdıklarında Çanakkale Savaşı’nda müttefiklerin yaşadığı bu en büyük fiyaskoda genel karargahı aklama çabası görülebilir.
Çıkarma gerçekleştirildikten sonra Gökçeada’daki Genel Karargahta sıkıntılı saatler geçiren General Hamilton , çıkarmanın seyri konusunda hiçbir haber alamamaktan yakınır. İngiliz Resmi Tarihi birazda alaycı bir ifadelerle gecenin ilerleyen saatlerinde Anafartalardan gelen imzasız bir telgraf mesajından bahseder:
Saatlerce Jonquil’den hiçbir haber alınamadı. Başkomutan ıstırap içinde çadırından istasyon çadırına ve buradan tekrar kendi çadırına gidip geliyordu. Burada aldığı yegane cevap hiçbir haberin gelmediği idi. Saat ikide ibre birdenbire sallanmaya başladı. Büyük bir heyecan içinde sahilden şu haber alınıyordu. ‘A sahilindeki hafif tüfek sesleri şimdi kesilmiştir. B sahilinde tam bir sükunet .’ Haberin hepsi bu kadardı. Bu bir resmi rapor değildi. Suvladaki telgrafçının arkadaşına hususi bir mesajı idi. Fakat heyecan sukunet bulmuş ve ihracın muvaffak olduğu anlaşılmıştı.[6]
Gerçekten de İngiliz 9. Kolordunun hemen tamamı ( nakliye araçları ve topçu bataryaları 7 Ağustos öğleye doğru ( planlanandan saatler sonra ) karaya çıkabilmiş, Lalababa tepesi etrafına toplanabilmiştir. General Hammersley planın ikinci aşaması olan Pırnartepe ( İngiliz kaynaklarında Chocolate Hill-Çikolatatepe ) ve sonrasında Mestantepe’ye (İngiliz kaynaklarında Green Hill-Yeşil Tepe) taarruz planları ile uğraşır. Karargahına düşen bir mermi ve kurmay heyetinden bazı subayların ölmesi sinirlerinin daha da bozulmasına neden olur. Tuz gölünün kuzeyinin en kıdemlisi olan 34. Tugay Komutanı Sitwell , kuzeyden yapılacak bir çevirme harekatına şimdilik uygun olmadığı düşünür. Askerler yorgun ve susuzdur.[7] Başta Hammersley olmak üzere hiçbir General bu karışıklıkta yapılacak bir taarruzun sorumluluğunu almak istemez. Suvla Harekatı’nın baş sorumlusu General Stopford ise Jonquil savaş gemisinde izlemeyi tercih etmiştir. Ancak sözkonusu gemi seyyar bir karargah açısından yanlış bir seçimdir. Karadaki gelişmeleri takip edecek, haberleşmeyi sağlayacak en basit muhabere araçlarından bile yoksundur. Üstüne üstlük yaşlı General dizini incitmiştir. Karadaki karışıklığı giderecek hiçbir girişimde bulunmaz.
Yedi Ağustos öğleye doğru Stopford’dan gelen bir telgraf mesajı Gelibolu’daki Genel Karargâhı heyecanlandırır: ‘Gördüğünüz gibi kumsalın kenarından pek az ilerlemeyi başarabildik!
Hamilton soğukkanlılığını korumaya çalışarak Stopford’a gönderilmek üzere Braithwaite’e şu mesajı çektirir:
“ Sizden sadece bir telgraf aldık. Başkomutan düşman mukavemetinin zayıfladığını öğrenmekten memnun oldu ve bundan istifade ile süratle ilerleyeceğinizden emindir. Esirler çıkarmanın bir sürpriz olduğunu ifade ediyorlar. Dolayısıyla durdurulmadan evvel fırsattan her türlü istifadeye bakınız.”[8]
Her ne kadar 9. Kolordu’nun süratli davranmamasında General Stopford’un yaşlı olması nedeniyle atak davranmaması gösterilse de ( Stopford 61 yaşındaydı ve 1909 yılında ordudan fiilen emekli edilmişti) başka bir neden de kurmayı Tuğgeneral Reed’in çekinceleridir. General Reed daha önce Boer Savaşı’nda ve 1. Dünya Savaşı’nda Batı cephesi’nde bulunmuştu. Balkan Savaşı’nda da Türk Ordusu’nda askeri ateşe olarak bulunan Reed Türk Piyadesi’nin özellikle savunmada ne kadar disiplinli ve cesur olduğunu bilmektedir. O’na göre çıkarma öncesi keşif işlemlerinin yeterli olduğu şüphelidir. Özellikle Türklerin topçu gücü bilinmemektedir. Yeterli topçu desteği olmadan da harekete geçilmemelidir. [9]
Sekiz Ağustos sabahı Anafartalar sahilinde tek tük tüfek atışları haricinde herşey sakin görünmektedir. Kuzeyde Kireçtepe’yi hedef alan 10. Tümen Komutanı Mahon, direnişin çok kuvvetli olmasından dolayı yeterli topçu desteği olmadığını düşünür. İleri bir harekete girişmekten kaçınır. Hammersley , kendine bağlı tugay komutanlarının hemen hepsinden askerin dinlenmesi ve reorganize olması gerektiği yönünde raporlar almıştır. Karaya çıkarılan topçu desteği henüz tam değildir. Karaya uzakta, hala Jonquil ‘de bulunan Stopford kendine gelen raporların ışığında beklenilmesi taraftarıdır. Havadan Gökçeada’daki Genel karargaha gönderilen raporlarda çok sayıda Türk birliğinin Tekketepe- Kavaktepe istikametine doğru yol almakta olduğunu gösterir.
Sinirlerine hakim olmaya çalışan Hamilton, kurmaylarından Albay Aspinall’i Jonquil’e göndermeye karar verir. Aksilikler burada da kendini gösterir. Aspinall ve kendisine refakat eden Yarbay Maurice Hankey kendilerini götürecek muhrip’in bozulmasıyla bir balıkçı teknesiyle gitmek zorunda kalırlar. Anafartalara öğleye doğru ancak varabilirler.
Yıllar sonra Gelibolu Harekatı’nın İngiliz Resmi Tarihi’ni yazacak olan Albay Aspinall , sahilde gördükleri karşısında şaşkına döner. Kendisi Anafartalar Ovasını çeviren tepelerin o saate kadar zaptedildiğini düşünmektedir. Oysa yanlarına gelen bir subay, cephenin ön hattının sadece 100 metre kadar ötede olduğunu söyler, kolordu komutanının da hala gemide olduğunu bildirir. Etrafta dinlenen, banyo yapan çok sayıda asker mevcuttur. Hammersley’i ziyaretleri de umut kırıcıdır. General askerin çok yorgun olduğunu belirtir, yarın taarruza geçmeyi umduğunu söyler. Albay Aspinall telaşla Jonquil’e geçer. Stopford hayli neşelidir. Evet Aspinall der. Kıtalar vazifelerini mükemmel derecede yaptılar.
– Ama tepelere yetişemediler.
– Hayır. Fakat sahildedirler.[10]
Albay Aspinall, Genel Karargahın tepeler hattının hala ele geçirilememesinden dolayı endişeli olduğunu , Bolayır’dan gelen Türk kuvvetleri yetişmeden buraları geçirmenin elzem olduğunu belirtir generale. Ancak yaşlı general inadını muhafaza eder. Karaya yeterli top çıkarılmadan ve dinlenilmeden hücuma geçilmeyecektir.
Aspinall hemen bir telsiz mesajı geçer Genel Karargaha:
‘Şimdi sahile çıktım. Herşey hali sükunette. Tüfek ve top ateşi yok. Türklerin de ateş ettikleri görülmüyor. IX. Kolordu istirahat ediyor. Çok kıymetli fırsatların kaçırıldığına eminim. Vaziyet çok ciddidir.[11]
General Hamilton, Aspinall’in bu mesajını almadan hemen önce kendisinin duruma müdahale etmesi gerektiğini düşünerek Anafartalara doğru yola çıkmıştı. İngiliz resmi tarihine göre yolculuğu tıpkı Aspinall’inki gibi aksiliklerle başlamış, kendisini götürecek yat arızalanmış, bu yüzden gecikmişti. Oysa söz konusu günün kayıtlarına bakıldığında Hamilton’un zannedilenin aksine Anafartalar’a gitmek için çokta acele etmediğini gösteriyor. Yat arızası yerine Deniz kuvvetleri başka bir tekneyi adaya göndermiş, ancak Hamilton hemen ayrılmak yerine beklemeyi tercih etmişti. [12] Üstelik yola çıkmadan Stopford’a çektiği telgrafta Tümgeneral Lindley komutasındaki 53. Tümeni takviye olarak gönderdiğini belirtiyordu. Görünüşe göre Türkler henüz Tekketepe’ye varmamışlardı. Yani vakit varken bir an önce harekete geçilmeliydi. Hamilton kendisinin de Anafartalar’da olmasının olayların seyrini hızlandıracağını düşünmekteydi.
Stopford, Albay Aspinall’in ziyaretinin de etkisiyle çıkarmanın başlamasından bu yana ilk kez karaya iner, tüm birliklerin taarruza geçmesini isteyen bir emir yayınlasa da 11. Tümen Komutanı Hammersley’in zaten daha önce hazırladığı 9 Ağustos sabahı icra edilecek bir taarruz mevcuttur. [13] Oysa resmi tarihin anlatımıyla fırsat kaçmış, Türkler 9. Kolordu’dan önce Tekketepe ve Kavaktepe’ye varmışlardı.
Sonuç
9. Kolordu gerçekten yavaş mı davranmıştı? Tartışmamız gereken budur. General Stopford’a Hamilton’un kurmay başkanı Braithwaite 9.Kolordu’nun esas amacının Anafartalar koyunun bir üs olarak çevre güvenliğini sağlamak olduğunu belirtmişti. Bu görev için 9. Kolordu birlikleri kullanılacaktı. “Mümkün olursa” İsmailoğlutepe ve Mestantepe’ye yürüyüşe geçilecek, ancak buna Anafartalar’ın üs emniyeti sağlandıktan sonra girişilecekti. [14] Yine karargâh subaylarından Orlo Williams Anafartalardaki birliklerin Türk toplarının Conkbayırı’na hakim olabileceği iki alçak tepeyi ( Mestantepe ile İsmailoğlutepe) alacacaklarını söylemişti. [15] Bu iki tepe’deki Conkbayırına çıkan müttefik birliklerine zarar verebilecek Türk topları susturulacaktı. Planın Sarıbayır harekatı ile en önemli ilişkisi buydu. Özetle söylemek gerekirse 9. Kolordu aslında kendine verilen görevi yapmıştı.
İngiliz Resmi tarihinin ve onu temel alan tarihçilerin anlatımıyla 9. Kolordu kurmayları adeta bir günah keçisi ilan edilmiş, yıllar geçtikçe de Çanakkale Savaşı’nın kesin doğrularından biri kabul edilmiştir. Deyim yerindeyse niyetler ( Tekketepe-Kavaktepe silsilesinin ele geçirilmesi) planın aslı gibi ele alınmıştır. İşin ilginç yanı Sarıbayır Harekatı’ndaki benzer sonuç ise bu kadar gündeme getirilmemiş olmasıdır. Harekatı yöneten generallerin başarısızlığından ( Birdwood, Godley, Cox ) fazla bahsedilmemiş, 6 Ağustos harekatlarının tüm başarısızlığı neredeyse General Stopford ve ekibi üzerine yığılmıştır. Resmi Tarih yazarı Aspinall-Oglander’in yazdıklarında genel karargahı aklama çabası çok açıktır. Oysa yazdıklarının aksine 9. Kolordu’nun görevi Anafartalar çıkarması sonrası Tuz gölü etrafında köprübaşı oluşturmaktı. Tekketepe ya da Kavaktepe’yi ele geçirme gibi bir amaçları yoktu. Hatta Prior’un da belirttiği gibi üs kurulduktan sonra Anzak harekatına yardım edilebilirdi ama bu ikincil öneme sahipti.[16] Geri çekilmeye kadar kuzeydeki müttefik birliklerin ana üssü olmuştu. Ortada başarısızlıkları varsa Türk topçularının bulunduğu İsmailoğlu tepe’yi ele geçirememeleriydi.
Kaynakça:
[1] Hamilton, I. Çanakkale Savaşları Raporu OMU Atatürk ve Çanakkale Savaşlarını Araştırma Merkezi Yayınları, (Çev. Yrd. Doç.Dr. Ahmet Altıntaş) Çanakkale, 1999 s: 22
[2] Nigel Steel, Peter Hart, Gelibolu Yenilginin Destanı, Epsilon Yayınevi, İstanbul 2005, s.155
[3] Aspinall-Oglander, C. Gelibolu Askeri Harekatı Cilt:2 s: 223-224
[4] Nigel Steel, Peter Hart emirlerin değiştilmesini “sulandırma” olarak niteler. S. 157
[5] James, R.Rhodes Gallipoli s: 246-247
[6] Aspinall-Oglander, C. Gelibolu Askeri Harekatı Cilt: 2. s: 239
[7] Gerçekten de 7 Ağustos öğleye doğru karaya çıkan birlikler arasında ciddi bir susuzluk sorunu başgösterir. Çıkarma planlarındaki aksaklıklar ve bazı içme suyu taşıyan tankerlerin top atışlarıyla parçalanması harekatın gelişimini engelleyen başlıca faktörlerden biriydi.
[8] James, R. Rhodes Gallipoli s: 282
[9] a.g.e s: 244-245
[10] Aspinall-Oglander, C. Cilt:2 s: 269
[11] Aspinall-Oglander, C. Gelibolu Askeri Harekatı Cilt:2 s: 270
[12] Tim Travers, Gallipoli, Tempus Publishing, 2004, s. 185
[13] Plana göre 32. Tugay Tekketepe ve Küçük Anafartalar’ı hedef alacak, 33. Tugay ise İsmailoğlutepesi’ne saldıracaktı.
[14] Tim Travers, s. 181-182
[15] Travers, s.181
[16] Robin Prior , Gallipoli, The End of the Myth, Yale University Press, 2009, s. 207