Her yıl Çanakkale Zaferi yıldönümü geldiğinde ucuz bir hamaset, içi boş konuşmalar ortalığı kaplıyor. Bir nebze olsun farklı bir şeyler anlatmaya çalışanların ise gördükleri tepkiler düşündürücü. Bunun bir benzeri Çukurova Üniversitesi’nde yaşandı.
Bugün Çukurova Üniversitesi’nde (22.03.2013) planlanan konferansım , sunumum öncesi çıkan tartışmalar nedeniyle yapılamadı. Dekan Yardımcısı Beyefendi’nin açılış konuşmasında Çanakkale Savaşı ile ilgili vahim derecede yanlış ifadeler kullanması üzerine sunum öncesi kendisini uyarma ihtiyacı hissettim. Kendisi bunun üzerine sahneye tekrar çıkarak 57. Alay ile ilgili bir plaketi bana belge olarak göstermeye çalıştı. Bu şartlarda sunumun yapılamayacağına karar vererek salondan ayrıldım.
Yaşanan tatsızlıktan dolayı son derece üzgünüm. Ancak 9 yaşındaki bir çocuğun 57. Alay’da görev yaptığını iddialarının havaya uçuştuğu bir ortamda uyarımı yapmak zorundaydım. Çanakkale bu tip anlatılarla anlaşılacak bir zafer değildir. Bu tip anlatımları yapanlar bilerek ya da bilmeyerek savaşı kazanan şehitlerimizin ruhunu incitiyorlar.
En büyük üzüntüm öğrenci arkadaşlarla buluşamamam oldu. Oysa onlara Çanakkale Savaşı’nın tartışmalı, ya da pek bilinmeyen ilginç bölümlerini anlatacak, Şehit İbrahim Naci’nin günlüğünden parçalar okuyacak, günlüğün hüzün dolu öyküsünü onlarla paylaşacaktım. Nasip değilmiş.
Başta , daha önce iki kez gelmeme rağmen bir türlü gezemediğim Adana’yı gezdiren, konukseverliğin en güzel örneklerini gösteren Açelya Hanım, Burcu Hanım ve Muharrem Bey olmak üzere İşletme Kulübü üyelerinden , salonu dolduran öğrenci arkadaşlardan özür diliyorum.
Saygılarımla.
Tuncay Yılmazer