Şahin Aldoğan ile gerçekleştirdiğimiz 25 Nisan 1915 Arıburnu Anzak Çıkarması konulu söyleşimizin ikinci bölümünü yayınlıyoruz. Aldoğan ilk bölümde daha çok müttefiklerin harekat planları ve savunmamız üzerinde durmuş ayrıca 57. Alay yolu ile ilgili tartışmaları gündeme getirmişti. 2. Bölümde Aldoğan çarpışmaların seyriyle ilgili sorularımızı yanıtlıyor, Mareşal Liman von Sanders ve Esat Paşa’nın 25 Nisan 1915’deki karar ve icraatlarını değerlendiriyor. Şahin Aldoğan’ın , 25 Nisan 1915’in harp tarihindeki ve Türk tarihindeki yeri hakkında Clausewitz’in “ülke anahtarı” kavramından yola çıkarak yaptığı tesbitlerin de çok önemli olduğunu düşünüyorum. (T.Y)
镬˼>
12. 57. Alay’ın ilk öncüleri saat kaçta Anzaklarla çatışmaya tutuştular?
57. Alayın öncüleri derken kastedilmesi gereken uç tabir edilen Komutanla beraber hareket eden 1. Taburdan alınan bir bölük ise 10 civarında ilk çatışmaya girmiş olabilirler. Eğer pişdar taburunu yani 2. Taburu kastediyorsak 10.25 civarında tesadüf muharebesine girmeye başlamış olması lazım. Yarbay Mustafa Kemal’in saat 10.24’te Kolorduya gönderdiği rapora göre bu yorumu yapabilmekteyiz.
13. Bir de Binbaşı Zeki Bey’in taburunun kaybolma durumu var. Bu neden oldu? Kaçta 27. Alay 3. Taburla ve nerede birleştiler?
Zeki Bey’in taburu için kaybolma değil de gecikme durumu mevzu bahis olabilir. Onu da tümen komutanının dereye ( Çaylar Vadisinden Kurtgözü cihetine ) saptığı için geciken tabirinden bu manayı çıkarabiliriz. Ama gerçekten Suyatağı üzerinden ( Kördereden yukarı çıkışı) düşmana saldırı emri almışlarsa önlerindeki Dik Dere vadisine inmelerinden dolayı, ve zaman zaman sağlarında 261 tepe üzerinden saldıran 2. Taburla başlarda temaslarını zaman zaman kaybetmeleri doğaldır. Öğleden sonra Edirnesırtı’nın Çataldere’ye bakan güney yamaçlarında 27.Alay 12.Bölük Komutanı Teğmen Mucip’in takımının imdadına yetişerek ilerlemelerine devam ettiler. Tabii bu benim şahsi görüşüm Harp ceridelerinde o bölümlerin okunmasından sonra kesin bir kanaat oluşacaktır.
14. Mustafa Kemal Bey’in yönettiği birliklerin hücumu nasıl gelişti?
En sağdaki 2. Taburu 261 Rakımlı Tepe üzerinden, 1. Taburun Suyatağı üzerinden – Dikdere vadisi ve yamaçlarından başlayıp gelişen taarruzları Kılıçbayırı hattına ulaşıp, akşamdan sonra 2. Tabur birlikleri Cesarettepe’ye ulaşmışlardır . 1. Tabur 27. Alay’ın sağ kanadındaki 12. Bölüğü de kendi saflarına katıp Kesik Dere’ye kadar ve oradan kısmen Boyun noktasına kadar ulaşmalarına rağmen havanın da kararmasından sonra fazla ilerleme imkanı olmamış daha sonra 3. Tabur da muharebeye katılmıştır. Kılıçbayırı üzerinde gelgitler olmuştur. Sağ kanadımızın donanma ateşine açık oluşu en etkili faktör olarak karşımıza çıkar.
15. Sizce Anzakların askeri açıdan hatalı oldukları noktalar nelerdi?
Sorduğunuz sorulara alabildiğine kısa-özet cevaplar vermeye çalıştığımı görüyorsunuzdur. Çünkü objektif cevaplar sayfalar dolusu anlatım, yorum gerektiriyor, ama hülasası: İlk verilen hedeflerin ele geçirilmeyişinde Osmanlı tarafının arazinin kendisine sağladığı avantajları da kullanarak çok inatçı bir savunmayı yapması ve bu savunma sırasında kendini feda etmeyi göze alması belirleyici olmuştur. Ayrıca savunmanın yanında ikinci bir etkende örtü kuvvetinden sonra çıkan Anzak birliklerinin yayılma yönlerinde planlananın dışına çıkılmasını da (sola ağırlık verme yerine sağa yönlenme) söyleyebiliriz.
16. Anzak Kolordusunun nasıl olupta aynı gece tahliyeyi düşünebildiği konusunda ne düşünüyorsunuz?
Anzak’ta ilk günün akşamı , 1. Avustralya Tümeni Komutanı Gn. Bridges ve Avustralya-Yeni Zelanda Karma Tümeni Komutanı General Godley , kolordu komutanına saat 22’den sonra hem rapor olarak hem de şifahi olarak , askerin moralinin bozuk ve tedirgin olduklarını , eğer ertesi gün yoğun topçu desteği ile yeni bir Türk saldırısına dayanamayacakları kanaatine kapılmışlardı. Dolayısıyla ertesi gün muhtemel Türk taarruzu altında gemilere çok güç ve zayiatli bir çekilme olacağı için geceden çekilmeyi düşündüler.
17. Öğleden sonraki gelişmelere baktığımızda Osmanlı birliklerinin ikinci sırtın bazı kısımlarında inisiyatifi ele geçirdiğini biliyoruz. Ancak Anzak kuvvetleri geriletilemedi. Denize dökülemedi. Sizce bunun nedenleri neydi? Kooordinasyonsuzluk mu? Anzakların direnişi mi?
25 Nisan 1915 öğleye doğru vaziyet şöyleydi: Eksik mevcutlu beş taburumuz , 10000 kişilik düşman kuvvetine saldırmış, düşmanın 3. sırta kadar kazandığı arazileri ellerinden geri alıp kıyının 500-700 m. doğusundaki bir hatta sürebilmiştir. Türk birliklerinin azmi ve fedakarlığı kendinden 4-5 kat daha fazla ve arkasında donanmasının topçu desteğini almış bir düşmanı kolay kolay denize dökemezdi. Elde edilen sonuç alınabilecek en iyi sonuçlardan biridir. Ta ki düşmanın kıyıya ayak bastığı anda onu yeterli kuvvetle karşılayamadıktan sonra…
18. 25 Nisan Arıburnu 1915 Çıkarmasında 5.Ordu topçu desteği konusunda ne düşünüyorsunuz? Bazı Avustralyalı yazarlar Türk topçusunun şarapnel ateşinin Anzak ilerleyişine ciddi zarar verdiğini belirtiyor.
Arıburnu cephesine Kilya Koyu’ndan donanmamıza mensup Turgut Reis zırhlısının endirekt atışları, Kabatepe’deki mantelli toplar, Palamutluktaki kısa namlulu muhasara topları, Su Yatağı’ndaki ve Topçular sırtındaki dağ bataryalarımız düşmana etkili oldular.
İlk gün Kemalyeri ve Conkbayırı’ndan yapılan tesadüf muharebelerinde Suyatağı ve Kemalyeri’ndeki dağ bataryasından etkili atışlarından yabancı kaynaklarda da bahsedilmektedir.
19. Esat Paşa’nın anılarında belirttiği Mustafa Kemal Bey’in birlikleri Eğertepe’ye çekme düşüncesini engellediği ifadelerine ne diyorsunuz? Kurmay Başkanı Fahrettin Altay’da anılarında Esat Paşa’nın ifadelerine benzer şeyler yazıyor.
Durumu değerlendirmek için Mustafa Kemal’in Arıburnu Raporu’nda , bu konuyla ilgili kısımları çok dikkatli okumak gerekmektedir. Bu metinlerde 19. Tümen Komutanı Yb. Mustafa Kemal tesadüf muharebesine başlamış, ve düşmanla yakın temasa girmiş, 57. ve 27. Piyade Alaylarını bırakın Eğertepe’ye çekmeyi, bizzat kendi komutanlarına verdiği emirle topçu bataryalarının da piyadeye desteği ile Anzakları denize dökmelerini emretmişti. Kendisi de bu sırada 9. Tümen komutanlığından bir süvari subayı vasıtasıyla gelen raporu değerlendirerek Tümenin muharebeye girmemiş alaylarını ( 72. Ve 77. Alaylar ) yeni bir çıkarma bölgesi olarak (yanlış haber sonucu ) işaret edilen Kumtepe bölgesinden çıktığı rapor edilen düşmana karşı taarruza kaldırmayı planlamıştır. Bu karşı atağını Eğertepe’den başta idare etmek istediğini , Kolordu Komutanına Maltepe’de bildirmiş, gelen rapordaki bilginin yanlış olduğunu öğrenince bu alayları da Arıburnu cephesinde kullanma müsaadesi alarak süratle Arıburnu’na intikal etmiştir.
20. Yeri gelmişken 3.Kolordu Komutanı Esat Paşa’nın 25 Nisan’daki rolü hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce çıkarma haberlerini aldıktan sonra Bolayır’a Liman Paşa’nın yanına gitmesi doğru muydu?
Çıkarmalar sırasında 5.Ordu karargahı ile 3.Kolordu karargahı Gelibolu’da yanyana bulunmaktadır. 3.Kolordu’nun sorumluluk sahasında muhtemel çıkarma bölgelerine en yakın merkez Maydos kasabasıdır. Dolayısıyla 3. Kolordu Karargahının bu merkeze uzakta bulunması 9. ve 19. Tümenlerin zamanında emir ve komuta verilmesine imkan vermemiştir. Tümen ve Kolordu ihtiyatları da seri bir çekilde kullanılamamıştır.
21. Osmanlı Ordusu 5. Ordu Komutanı Mareşal Liman von Sanders’i 25 Nisan 1915 çıkarmalarındaki genel tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Krizi iyi yönetebildi mi?
Liman Paşa komutayı devraldıktan sonra uygulattığı savunma tertiplenmesine göre , 25 Nisan 1915’te sabahın ilk saatlerinde aldığı çıkarma raporlarında verilen bilgileri daima bir önyargının süzgecinden geçirdiği anlaşılıyor. Bunu gösterilen kararsızlık ve tereddütlerden anlamaktayız. Eğer siz baştan düşmanı karaya çıkartmamak mümkün değildir dolayısıyla kıyı gözetlenir, düşmanın çıkarmasına izin verilir, daha sonra yedek kuvvetlerin gece saldırısı ile düşman denize dökülür prensibini uygulatıyorsanız, ilk çıkarma raporlarından sonra çok seri ve kararlı emirler vermek icap eder. Halbuki ölüm kalım saatlerinde örneğin Anadolu’da 15. Kolordu Komutanına verdiği o meşhur emiri hatırlayınca (Eğer bölgenizde ciddi bir çıkarma yoksa eğer verebileceğiniz başka birlik varsa vb. emirler ) acı acı düşünmemek elde değil. İlk 48 saat içerisindeki genel tutumunun isabetli kararlar verilmesi açısından çok yetersiz olduğu kanaatindeyim.
22. Son olarak 25 Nisan 1915 çıkarmaları hakkında ne söylemek istersiniz? Dilerseniz ilk önce Harp tarihi açısından değerlendirelim.
Harp Tarihi açısından baktığımızda 25 Nisan 1915 çıkarmaları sınıflandırmada çok çeşitlilik gösteren bir çıkarmalar toplamından oluşur. Ve bize her birinden alınacak çok önemli dersler çıkarmamıza olanak verir. Şöyleki;
Deniz kuvvetlerinin geçemedikleri boğaz bölgelerini açmak gayesiyle yapılan çıkarmalara örnektir.
Çıkarma sonucu genel durumu direkt etkiliyorsa (-ki burada etkiliyor) stratejik çıkarmalara örnektir. Ayrıca taktik çıkarmalarda bilahare 25 Nisan’dan sonra gündeme gelmiştir . ( 6 Ağustos 1915 gecesi Anafarta Çıkarmaları)
25 Nisan Çıkarmalarına bağlı olarak daha önce Şubat Sonu ve Mart Başında Komando ve keşif harekâtı çıkarmalarını görürüz.
Donanma ve Kara işbirliğine dayandığı için Amfibi çıkarmalardır.
Oyalama çıkarmalarına örnek olarak Kumkale Çıkarmalarını görürüz.
Saros’ta, Bolayır bölgesinde ve Anadolu da Beşige bölgesinde gösteriş çıkarmalarına rastlarız.
İkinci derece çıkarmalar (Manevra Olanağı veren) (Talii) Arıburnu Çıkarması
Ana veya Esas çıkarma (Seddülbahir Bölgesi)Birliklerin büyük kısmının , ateş gücünün çoğunun, malzeme, lojistik ve diğer destek malzemelerinin çoğunluğunun çıkarıldığı yerler.
Peki askeri tarihimiz açısından yeri konusunda ne söyleyebiliriz?
25 Nisan 1915 çıkarmalarında stratejik açıdan Osmanlı İmparatorluğunun safdışı bırakılması için en hayati bölgesinin işgal edilmesini engellenmiştir. Strateji konusunda temel otoritelerden biri kabul edilen Clausewitz ülke anahtarı denilen bölge işgal edilmedikçe o ülkeyi işgal etmek imkansızdır der. Birinci Dünya Savaşı’ndaki ilk harekâtlarımız olan Kafkasya ve Süveyşteki mağlubiyetler ülkeyi safdışı bırakmamış, buna karşılık Çanakkale Savaşı sonucunda ülkenin işgal edilmesi direkt olarak engellenmiştir. Ülke anahtarı olan boğazlar ele geçirilirse Osmanlı İmparatorluğu daha erken safdışı kalır, işgal edilme yolu açılırdı.
Dolayısıyla büyük fedakârlıklarla yaptığımız bu mücadele Birinci Dünya Savaşı’nın başında Marne Muharebesinden sonra ikinci bir dönüm noktası teşkil ederek savaşın uzamasına neden olmuştur. Ayrıca Çanakkale Savaşı Çarlık Rusyasının yıkılmasında en önemli dış etkenlerden biridir. Ulusal Kurtuluş savaşına başlarken boğazlar dahil ülkenin bir çok bölgesini işgal etmiş güçlü bir Çarlık Rusyası yerine kendi çıkarları gereği bizlerle ittifak eden bir Sovyetleri görmekteyiz.
Çanakkale Savaşı’ndaki bu ateşten sınavı veren komuta kademesinin önemli bir kısmı Başta Mustafa Kemal Paşa olmak üzere Kurtuluş Savaşı yöneten komuta kadrosunun belkemiği olmuştur.
Çanakkale bu milletin moral gücüdür, özgüvenini sağlamıştır.