10 Ağustos 1915… Tarihin gördüğü en kanlı taarruz ve Çanakkale muharebelerinde kazanılan en keskin zaferdir. Bu zaferle Mustafa Kemal’in tarih sahnesine çıktı gündür. Bundan 94. Yıl önce bugünkü zaferi Türk askerlerin süngüsü ve kanlarıyla kazanılmıştır.
Her yıl coşkulu bir şekilde kutladığımız Anafartalar Zaferinin bu yıl 94. Yıldönümüydü. Tören Conkbayırı’nda saat 10.00’da Atatürk anıtına çelenk konulması, saygı duruşu, saygı atışı, İstiklal Marşı ve Türk bayrağının göndere çekilmesiyle başladı. 2. Kolordu Komutanlığı’ndan Kurmay Albay Adem Yüksel coşkulu bir konuşma yaptı.
Konuşmaların ardından 10 Ağustos muharebelerinin canlandırılması yapıldı. 2. Kolordu askerlerinin oynadığı bu canlandırma görülmeye değerdi. Mustafa Kemal’in çadırında ilerlemesi, tümen komutanlarıyla sürekli görüşüp durum değerlendirme yapması dikkate değerdi. Albay M. Kemalin hücum emrini vermesiyle taarruz başladı. Gerçek bombaların kullanılması dikkat çekiciydi. Patlamalar ardı ardına devam etti, Conkbayırı’nın tepesi beyaz ve kırmızı dumanlarla kaplanıp top sesleri tüfek sesleriyle karıştığında adeta 1915’in 10 Ağustosunun dehşeti yeniden yaşandı. Çatışma başladığında ise katılımcıların çoğu gözyaşlarına boğuldu. Sonunda tüm askerlerin söylediği barış, birlik ve beraberlik dizeleri ile canlandırma sona erdi. Canlandırmanın hemen ardından 2. Kolordu Komutanlığı’nın bando ekibi Anafartalar, Sakarya ve Dumlupınar marşlarını çaldılar. Bando ekibi izleyicilere ayrı bir gurur yaşattı.
Conkbayırı’ndaki törenin ardından Kabatepe müzesinin yanında ise Şehitlerimiz anısına okutulan mevlid töreni vardı. Mevlit törenini ise Eceabat Müftülüğü ve Eceabat Belediyesi başkanlığı organize etmişti. Mevlide Eceabat ve Gelibolu köylerinden kalabalık bir vatandaş katıldı. Kültür Bakanlığı’nın Mehteran Gösterimi ise orada bulunan herkesi mest etti adeta. İlahilerin, konuşmaların ve mevlid-i şeriflerin ardından katılımcılara yiyecek ikramı yapıldı. Bu törenlere halkın ilgisi yüksekti.
Çanakkale şehitleri anısına okutulan bu mevlitler ve törenler yıllar öncesine dayanmaktadır. 1932 yılı Mart ayında Hafız Yaşar Atatürk’ün emri ile İstanbul’dan Çanakkale’ye Mevlit okumak için gelirler. O yıl Mevlit Mehmet Çavuş Abidesi önünde okunacaktır. Galata rıhtımından kalkan Gülcemal Vapuru hıncahınç doludur. Çanakkale’ye kadar hatim duaları edilmiş selavatlar okunmuştur. Ertesi gün Mehmet çavuş abidesinin önünde yapılan mevlit ve dualar ise semaya yükselmiştir. Mevlit sırasında yağan müthiş yağmur hafızları engellememiş. Ve Atatürk bu görev inceliğinden dolayı da hafızları tebrik etmiştir.(Atatürk ve Türk Musikisine Ait Bilinmeyen Hatıralar”, 20. Asır Mecmuası 5 Ocak 1956, )
Böyle güzel ve coşkulu törenler insanlara Çanakkale hatıralarını yeniden yaşatıyor. Şüphesiz böyle zaferlerimizi unutmamız açısından bu tür coşkulu programlar önemlidir ve her zamanda yapılması lazımdır diye düşünüyorum. Bu tür törenlerde milli heyecanlarımızı yeniden yaşıyor ve gururlanıyoruz. Böylelikle uğrumuzda savaşan canlarını ve kanlarını feda eden aziz şehit ve gazilerimizi ise hatırlıyoruz. Son sözümü ise “Çanakkale Zafer değildir, bu kadar tören niye yapılıyor”!!! diye düşünen şahıslara söylemek istiyorum. Tarihte vatan ve millet uğrunda sonunda mağlubiyet bile olsa çarpışan, mücadele eden ve kanlarını döken aziz şehitlerimize bu tip törenler az bile gelir!…