Sakarya Muharebesinin sonuçlanmasından sonra Yunan Ordusu Eskişehir-Afyon Hattında tertiplenmiş, buna karşılık Türk ordusunun Batı Cephesine bağlı kolorduları 200 km’yi bulan geniş bir cephe üzerinde aralıklı olarak, eşit şekilde cephelere dizilmişti. Bunun sonucu olarak da henüz cephenin belirli bir kesiminde kuvvet çoğunluğu oluşturulamamıştı. Ayrıca derinliğine de tertiplenmeler yoktu. (Ekim 1921 ortaları)
Yunan ordusunun Akarçay doğrultusunda beklenen bir taarruzunun karşılanması zorunluluğu, İnönü Muharebelerinden beri zayıflayan Ankara yöresi kaynaklarıyla ordunun lojistik ikmalinin zayıflamasından ötürü, artık lojistiğin Konya Demiryolu ile Güney Anadolu kaynaklarına dayanması gerekiyordu.
Böylece ileride tasarlanan taarruz harekâtı için Türk ordusunda (Batı Cephesi) asıl kuvvetlerinin güneye kaydırılması fikri gün geçtikçe kuvvetlenmekteydi. Hazırlıklar da bu görüşe göre yapılmaya başlandı. Türk Genelkurmay Karargâhında Yunan ordusunun daha fazla kuvvetlenmesine meydan vermeden, kıştan önce bir taarruz yapma fikri doğmuştu. Bunun sonucunda cephe komutanlığına 15 Ekim 1921’de şu direktif verilmişti. “Türk ordusu kış başlamadan ve düşmanın Sakarya yenilgisinin etkilerinden kendini sıyırıp, yeniden kuvvetlenmesine fırsat vermeden, ona kesin bir darbe indirmek zorundadır. Yunanların Eskişehir- Afyonkarahisar demiryolundan harekât bakımından faydalanmasını sınırlamak ve eşit şartlar altında bir muharebe verilmesini mümkün kılmak için; bu taarruz asıl kuvvetlerle Afyonkarahisar bölgesinden ve daha başlangıçtan itibaren Yunanlıların İzmir’e olan ulaşımını kesecek surette yönetilmelidir.”
Bu hazırlıklarla ilgili olarak birlikler arasında yapılacak haberleşmelerde, gizliliği sağlamak amacıyla da kâğıtlar üzerinde Osmanlı alfabesindeki (Sad) harfi işaretinin konulması talimatı yayınlanmış, böylece tasarlanan bu harekât planı “Sad Planı” adını almıştır.
Ekim 1921 ortalarında itibaren Genelkurmay Başkanlığı ile Batı Cephesi Komutanlığı arasında konu ile ilgili yazışmalar yapıldı. Bunun yanında büyük birlik komutanlarına da konu hakkında düşünceleri, görüşleri soruldu.
Örnekler; 1. Ordu Komutanı Mirliva Ali İhsan Paşa özet olarak; “Kışın bu zor durumda menzil hatlarını değiştirmek ve büyük taarruzlara girişmek zararlıdır” gibi olumsuz görüşler bildirmiştir. 2. Kolordu Komutanı Mirliva Selahattin Adil Paşa da gerekçelerini detaylı sıralayarak sonunda ordunun henüz taarruz yeteneğinde olmadığını ileri sürmüş, esaslı bir hazırlık yapılmadan taarruza geçilmemesini istemiştir. Diğer kolordu komutanları da görüşlerini bildirdiler. (Olumlu görüş bildirenler de var.)
Başlangıçta Genelkurmay Başkanlığı Yunan ordusuna daha fazla kuvvetlenme fırsatı vermeden, kıştan önce taarruza geçilerek kesin sonuç alınmasının uygun mütalaa etmiş ve 15 Ekim 1921’de Batı Cephesi Komutanlığına gerekli direktiflerini vermişti.
Kasım 1921 sonlarında hava şartları kötüye gitmeye başlar, devamlı yağmurlardan geçilmez hale gelen toprak yollar ve sarp dağ patikaları üzerinde harekat ve ikmal işlerinin güçleşeceği yüksek komuta kademesinde görüldü. Bu şartlarda Kolorduları, Konya demiryolundan ayırmanın doğru olmayacağı kanaatine varıldı. Şimdilik düşmanın genel taarruzunu karşılayacak bir düzende bulunulması görüşü kabul edildi. Bu tespitlere rağmen şimdilik bir taarruza geçilemeyeceği açıklanmayacaktı.
Ordu bütün gücüyle berkitme işleriyle uğraşırken bile bunların taarruza yarayacağı söylenmek suretiyle BİRLİKLERDE TAARRUZ FİKRİ VE RUHU DAİMA UYANIK TUTULMUŞTUR.
Başkomutan Mustafa Kemal Paşa (ATATÜRK) , Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa (ÇAKMAK) ve Batı Cephesi Komutanı Albay İsmet Bey (İNÖNÜ) şu karara varmışlardı: Konya demiryolunun her iki tarafında toplanma durumunun muhafaza edilmesi ve şimdilik SAD Taarruzunun yapılması şekli üzerinde durulmaması
Böylece durumun bütün ayrıntılarıyla incelenmesi ve tartışılması sonucunda SAD harekatından büsbütün vazgeçilmediği, ancak gerek lojistik destek konusunda karşılaşılan güçlüklerinin , gerek Türk ordusunun taarruz hazırlıklarına paralel olarak Yunanların Ekim 1921 ortalarından beri Afyon bölgesindeki kuvvetlerini kuzey grubundan durmadan takviyesinin bu harekatın geciktirilmesinde rol oynadığı görülmektedir.
Sad Harekatı çeşitli nedenlerle tasarlanan zamanlarda uygulanamamış olmakla beraber, bu konuda yapılan hazırlıklar, Türk ordusunun yetişmesi bakımında büyük faydalar sağlamıştır. Tasarlanan harekatın lojistik desteği ikmal teşkilleri ve ulaştırma hizmetleri, günün şartlarına göre devamlı bir gelişme yoluna sokulmuştur.
Sonuç olarak “SAD Taarruz Harekatı” planlaması çalışmaları orduda düşmanı yok etmekten başka çare kalmadığı kanısını pekiştirmiştir. Batı cephesi birliklerinin taarruz fikir ve ruhu yükselmiştir.
Mehmet Şahin Aldoğan
Em. Dz. Tğm.
Faydalanan kaynak
Gen. Kur Başk. Harp Dairesi Resmi Yayınları Seri No:1 Türk İstiklal Harbi II. Cilt Batı Cephesi 6. Kısım 1. Kitap Büyük Taarruza Hazırlık ve Büyük Taarruz 10 ekim 1921-31 Temmuz 1922, Gen Kur Basımevi Ankara 1967, s. 44-66.