GELİBOLU’YU ANLAMAK

Çanakkale Müstahkem Mevkii’ye Bağlı Top Mermisi Çeşitleri (Bayram Akgün)

 Toplar icat edildikten sonra atmış oldukları mermiler taştan ve demirden yapılan tahrip gücü olan güllelerden oluşmaktaydı. Teknolojinin ilerlemesiyle birlikte güllelerin (mermi) şekli ve amaçları da değişir. Yeni yapılan mermiler daha uzun mesafelere gidebilmekte ve etkisi daha fazla olmaktadır.

                                                                  Toplara ait mermi çeşitleri

Mermi; Arapça, atma, fırlatma anlamına gelen remi-remy sözcüğünden türeyen bu deyim topçuda cephaneyi anlatır. Topçuda kullanılan silindir şeklinde ve ucu sivri mermiler bu sözcükle anlatılır. Eskiden “mermiyat” denilince topçu mermileri anlaşılırdı. “Mermi yolu”, “Mermi çukuru” da bu kökten türemiştir. Topçu mermileri çelik veya çelik dökme bir zarf -kılıf- ile bunun içindeki imla –doldurma- hakkından oluşur ve bunu infilak ettirecek mekanizmayı kapsar.[1]

Latince cartuccia (kartuçciya) sözcüğünden topçuluk diline geçen “kartuş”, genel anlamda silahlarda barut ve merminin birlikte hazırlanmış olduğunu anlatır. Örneğin kartuş halinde bir mermi, barut hakkıyla komple hazırlanmıştır. Ayrıca bir barut hakkı ayarlamasına ihtiyaç göstermez.[2] Bazı mermiler de som şeklindedir. Ateşleme sırasında bu mermilere ilaveten hartuç (barut kesesi) konulmaktadır.

İtalyanca (kartocciyo) sözcüğünden türeyen hartuç, topçulukta bezden veya kartondan yapılmış barut kesesini anlatır. Bu keseler içine konulan barut miktarları değişiktir. Genellikle mermilerin atılacağı mesafelere göre orantılı barut miktarları kullanılması gelenek halindedir. Hartuçlar mermi namluya sürüldükten sonra gerisine yerleştirilir. Bu keseler, kapsız olarak konulabileceği gibi, bir pirinç kovan içine konularak da yerleştirilir.[3] Kovan içerisine hazır olarak konulanlar ise mermi kovanıdır. Bu mermilerde ilaveten hartuç konulmaya gerek yoktur.

 

                                     Top mermisinden sonra hartuçun yerleştirilmesi

 Merminin dönüşünü ve yivlere çarpmamasını sağlayan, merminin gövdesinde kabarık şekilde bulunan bakır sevk çemberi vardır. Mermilerin bir veya birkaç çemberinden biridir. Ayrıca gaz kaçmasını önlemek için gerekli zorlamayı sağlar, merminin merkezini belirtir ve doldurma sırasında mermiyi tutar.

 

                                        Top mermilerinin arka kısmındaki sevk çemberleri

 Top mermisinin uç kısmında tapa denilen bir kısım vardır. Tapa, merminin içindeki patlayıcı maddenin istendiği zamanda patlamasını sağlar. Tapanın çeşidine göre, bazı top mermileri hedefe çarpar çarpmaz, bazıları hedefe çarpmadan hemen önce, bazıları ise hedefin içine saplandıktan sonra patlar.

 

                                                       Top mermilerinin tapa çeşitleri[4]

 Bunlar barut tablalı, mekanik, dipten doldurma, VT tapası gibi türlerde olur. Özellikle II. Dünya Savaşı’nda topçu mühimmatında (cephanesinde) görülen yeniliklerden biri de “VT” tapasıdır. VT tapası ufak hesap aletinin prensibine göre çalışarak mermiyi istenen yer veya yükseklikte paralandıran bir tapa cinsidir. Bu tapa 1940’larda Müttefik Devletler tarafından bulunarak kullanılmaya başlanmıştır. Tapanın uygulaması sırasıyla deniz araçlarında, uçaksavar atışlarında ve kara silahlarında olmuştur.[5]

Tapa çeşidine göre mermilerin özelliklerine bakacak olursak; havada paralanan “İhtiraklı Dane”, yere çarpınca patlayan “Müsademeli Dane”, toprağa girdikten sonra patlayan “Tavikli Mermi”, vb. Buradaki müsademeli mermiyle atış sırasında, vuruş noktasından sonra merminin izlediği yol, aslında düşüş açısına bağlıdır. Düşüş açısı 45 dereceden azsa, top mermisi seker ve zemin üzerinde -sekme izi- denen bir iz bırakır. Bu açı 15 ile 25 derece arasında ise top mermisi toprağa girer sonra seker veya toprak içinde az derin bir yerde kalır. 25 ile 40 derece arasında ise, top mermisi belirli bir uzunlukta toprağa gömülür.

Çanakkale Muharebeleri sırasında kullanılan klasik mermilerin niteliklerine bakacak olursak;[6]

Dane:Top ve obüslerde çatal teşkiline yarar. Paralanmadan mukavemeti az olan hedeflere isabet ederse yeterince etki yapar (Toplar, duvarlar, binalar vb.). Sahra obüs danesi, yatık mermi yoluyla atıldığında cansız hedeflere etkilidir (hazırlanmış mevziler, köy, duvar, evler vb.). Dik mermi yoluyla mahfuz mahallere karşı kullanılır. Elde şarapnel ve peşrev yoksa canlı hedeflere kullanılır. Şarapnel tapasının yetişmediği uzak mesafeye de şarapnel yerine kullanılır. Daneler yangın da çıkarırlar. Danenin yere yatan hedeflere karşı etkisi pek azdır. Hareket eden hedeflere de iyi etki yapar. Sütre gerisindeki hedeflere etkisi sıfırdır.Farsça “çekirdek-öz-tohum” anlamında kullanılan bu sözcük, topçu cephanesini ve mermiyi anlatmak üzere kullanılır. Örneğin “tahrip danesi”, “Dane müsademeli” (müsademeli dane) gibidir.

Peşrev: Yakın mesafeden düşman hücumlarına karşı topçunun savunma mermisidir. Derinliğine etkisi 300 metre ve yanına ise mesafenin 3/10’u kadardır. Peşrevin etkisi hedefin yüksekliğine (piyade, süvari) toplu ve dağınık oluşuna, hedefin hızına ve arazinin haline tabidir. Yumuşak arazide misketler batar kalır. Sert arazide ise daha etkili olurlar. Zemin hedefe doğru yükseliyorsa etkisi azalır, alçalıyorsa etkisi çoğalır.

Müstahkem Mevki topçusunda, eski ve yeni olmak üzere farklı özelliklerde iki tip cephane kullanılmaktadır. Bunlardan eski cephane kullanımında menzil kısa, yeni mermi kullanımındaysa menzil daha uzun olmaktadır. Örneğin, en güçlü toplardan 355/35’lik toplar, eski mermi kullanıldığında menzil 11.700 m. iken yeni mermi kullandığında 16.900 m. olmaktadır. 22 çap uzunluğundaki topların mermilerinin tamamı eski tiptir. 35 çap uzunluğundaki toplarda yeni mermi sayısı az olduğundan bunların ancak zorunluluk hâlinde kullanılmasına özen gösterilmiştir.[7]

 

                                                          355/35’lik Alman Krupp topu

 Genellikle mermiler; trotil, asit pikrik gibi patlama kuvvetleri, daha çok kimyevi maddeler yerine tamamen siyah dumanlı barut ile doldurulmuş idi. Yalnız büyük çaplı toplar için bir ara Avrupa’dan gelmiş az miktarda yeni cephane var idi. Bunlarda 35 çap toluna ait olan toplar içindi.[8] Uzun namlulu bu toplar için gelen yeni mermilerin sayısı da çok yetersizdi. Ayrıca kısa namlulu topların sayısının fazla olması ve bu topların atış sonrası fazla duman çıkarmaları da yerlerinin kolay tespit edilmesine ve yeni atış için zaman kaybına neden olmaktadır.

18 Mart 1915 günü, gemiler menzil içine girince topçularımız şiddetli bir ateş açmıştı. Büyük bir gürültü kopmuş ve düşman gemileri duman ve alevler içinde kalmıştı. Bu atışa katılan toplarımız adi ateşli olduklarından çok duman çıkarmış, havanın sakin oluşundan dolayı duman çabuk dağılmadığından düzeltmelerde gecikmeler yaşanmıştı.[9]

 

                                                               Top atışı sonrası ortaya çıkan kara duman

 Mermilerin yarattığı çeşitli etkiler vardır. Bu mermilerin özelliklerine (ağırlık, madeninin cinsi, imla hakkı), ateşleme düzenlerine (müsademeli, tavikli veya taviksiz, ihtiraklı), kalıcı şiddet gücüne, düşüş açılarına ve arazinin yapısına bağlıdır. Şiddet gücü ve patlama, sonunda parçalanmalara yol açan bükülme, nüfuz etme ve mevzii parçalanma etkilerini doğurur. Bir merminin patlamasıyla çıkan gazlar (karbon monoksit) sağlığa çok zararlıdır. Top mermisi toprağın dışında patlamışsa, bu gazlar bir esinti halinde yayılır. Bir merminin etkisi, içindeki patlayıcı maddenin miktarına (patlayıcı madde ağırlığının toplam mermi ağırlığına oranı) bağlıdır. Dökme demirden yapılan top mermilerinin etkisi, çelik top mermilerinden daha azdır; buna karşılık az uzağa giden daha fazla parça meydana getirirler.[10]

Çanakkale’de düşman gemilerinin atmış oldukları mermilerin çapları ve ağırlıkları büyük olduğundan fazlaca zarar verdirirler. Özellikle Queen Elizabeth muharebe gemisi, 380 mm. çapındaki toplarıyla Anadolu Hamidiye Tabyası’nı şiddetli ateş altına alır ve kasabaya düşen birkaç mermi yangına neden olur. Gerçekten çok etkili olan 380 mm’lik top mermileri korkunç bir gümbürtüyle patlamakta, 10-12 metre çapında ve 3-4 metre derinliğinde çukurlar açmakta olup, denize düşenler, 20-30 metrelik su sütunları kaldırarak irkiltici gümbürtüler oluşturmaktaydılar.[11] Queen Elizabeth savaş gemisi ilk kez Çanakkale Muharebeleri’nde kullanılmasından dolayı Çanakkale bir nevi deneme sahası olur. Bu yüzden de birçok mermisi patlamamıştır.

 

18 Mart 1915 günü Anadolu Hamidiye Tabyası’na düşen mermilerin  açmış oldukları çukurları askerler doldururken[12]

 

Yine düşman gemilerinden atılan mermilerin şiddeti hakkında Ian Hamilton’un anılarına da bakacak olursak;

 “Queen Elizabeth şarapnel yağdırmaya başladı. Uzaklık 1200 yarda, tam isabet! Dev gibi mermi Türk hatlarının 40-50 metre sağında patladı ve 10.000 misketli şarapnel şimşek gibi çarptı. Duman, toprak ve taş cehenneminin örttüğü arazide her şey ses­sizliğe döndüğü ve arazi tekrar göründüğü an, sessizliğin son­suz olduğunu anladık. Toprakta korkunç bir duraksama olmuş­tu. Uzun süre, arandık baktık. Türk askerinden canlı kimse kal­mamıştı.”[13]

 Türk topçularının Çanakkale Muharebeleri’ndeki belki de en büyük sıkıntısı cephanenin çok az miktarda olmasıdır. Cephanenin kıtlığı hem Müstahkem Mevkii’de hem de kara savunmasında oldukça hissedilmiştir. Cephane tedariki için askerlerimiz bazı çalışmalardan da geri kalmamıştır. Bu çalışmalardan biri de düşmanın atmış olduğu mermi parçalarının toplanarak İstanbul’a gönderilmesiydi.

Subayların bir yazışmasında bunu rahatlıkla görebiliyoruz:

 “Cephane ihtiyacını tedarik etmek için, düşman tarafından atılan mermi parçalarıyla alelhusus pirinç ve bakır kısımları, erler vasıtasıyla toplattırılarak İstanbul’a gönderilerek yeniden değerlendiriliyordu. (Dokuzuncu, Onaltıncı ve Ondokuzuncu fırkaların Anafarta mıntıkası kumandanlarına, Telefon, 21 Haziran 1331(4Temmuz 1915).”[14]

 Cephane sıkıntısı bazı durumlarda hat safhaya ulaşmaktaydı. Böyle zamanlarda bazen İstanbul Boğazı’nın her hangi bir saldırıya maruz kalması durumunun olmamasından dolayı boğazdaki tahkimattaki topların bir kısım cephanesi Çanakkale’ye gönderilmekteydi. Sedad Paşa anılarında bu durumla ilgili şunları söylemektedir:

 “Çanakkal‘a de her bir ağır top başına yalnız ıztahrib mermisi var idi. Bu kadar mermi nazari olarak ancak yarım saatlik bir muhârebeye kîfâyet edebilirdi. Netice kâtîyesin Çanakkal‘ a sahesinde hâsıl olacağı ve Rusların vakt ve zamanıyla fa’âliyyete geçemeyecekleri pek doğru bir sûrette takdîr edilerek İstanbul boğazında bulunan ağır top tahrib mermiyatının kafesinin Çanakkal’a ye sevki emrolundu. Cephenin bu tedâbîrle tezyidi Çanakkal‘adaki cephane vaz’iyyetini tamamen islah etmiş değildi. Mamafih buhranlı avanda işe yaradı. Böyle bir kararı vermek kolay gibi görünür fakat bunun icrâ’sına kumandanlığa ne kadar ağır bir mesulîyet tahmil etliği tasavvur olunmalıdır. Müdâfaa tertibât ve vesâitinin ne kadar zayıf olduğunun evvelden hasımlarımızca ma’lûm bizi endişeye ilkâ ediyordu. Türkiye seferberliğinin başladığı sırada Amiral “Înpos” riyasetindeki İngiliz Bahriye heyeti henüz İstanbul’dan çıkmamış idi. Bu heyetin her bir tabyanın ahval ve vaz’iyyeti hakkında ma’lûmâtı var idi.”[15]

 

Görüldüğü gibi İstanbul’daki tahkimatlardan cephane gönderilse de yine yeterli seviyeye ulaşamamıştır. Fakat yararı da dokunmuştur. Aynı zamanda İstanbul Boğazı’ndan gelen cephane oradaki tahkimatı da bir nevi zayıflatmış olmaktadır. Bu kararı veren komutanların tek sıkıntısı da İngiliz Amiral Limpus’un henüz İstanbul’dan ayrılmamış olmasıdır. Limpus boğazdaki tahkimatı ve durumunu çok iyi bilmekteydi.

Müstahkem Mevkii topçu birliklerinin cephanesi, genellikle topların kendi yanlarında, batarya ve tabur cephanelikleriyle, ağır topçu alaylarının cephanelikleri ve cephane depo müfrezesinin cephaneliğinde bulunmaktadır. Eldeki imkânlar ve topların çap ve çap uzunluklarına göre olmak üzere top başına bulundurulması düşünülen mermi sayısı için lojistik faktör genellikle 15-96 ile 188-670 arasında değişmektedir.[16] Nitekim cephane yetersizliğinden dolayı topların yanında bulundurulması gereken mermi sayıları genellikle beklenenden az olmuştur.

Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanlığı’na bağlı tabyalarda bulunan topların kullandığı mermilere bakmakta fayda görmekteyim.

Tahrip Danesi

Tahrip Danesi, malzemelere ve insanlara karşı kullanılan, içinde paralanma hakkı olarak, yüksek süratli bir infilak maddesi bulunan mermidir.

Tahrip daneleri, patladıkları zaman parçalarıyla etki yapar. Tahrip danesinin bir dip tablası, atış sırasında uğradığı kuvvetlere dayanacak kadar kalın bir mermi gövdesi, tapayı burgu halinde tutturmak için yuva açılmış bir başlığı ve tapa başlığının üzerine dayandığı bir girintisi vardır. Başlangıçta dökme demirden yapılan top mermileri kalıplama ve torna sayesinde çelikli dökme demirden ıstampalama ve dövme yoluyla da çelikten yapılabildi. Mermi yapımı, yetmiş safhada tamamlanan karışık bir işti: bugün top mermileri preste kalıpla basılarak yapılır.[17]

 

 

Sivri külahlı tahrip danesi (240/35’lik, 130-140 kg.)[18]

 

Hafifçe toprağa girdikten sonra patlayan tahrip tanesi, bir mermi çukuru meydana getirir. Toprağın derinliklerinde patlarsa, yeraltında gizli bir parçalanma oyuğu bırakır. Merminin toprağa derin girmesi için, top çapının ve düşüş açısının büyük olması gerekir. Tahrip tanesi havada parçalanarak, merminin çeperlerinden çıkan ve ortalığa dikeylemesine saçılan parçalar meydana getirir; bu parçalar üç demet halindedir: ileri fırlayan parçalardan meydana gelen burun serpintisi; merminin eksenine dik olan ve en etkili parçalardan meydana gelen yan serpintisi, geriye doğru fırlayan parçalardan meydana gelen dip serpintisi. Tahrip mermileri için en uygun parçalanma yüksekliği, çapa göre 10 ile 30 metre arasında değişir. Yüksekte parçalanma, gerek ihtiraklı atışla, gerek tavikli tapalarla yapılan sekme atışla sağlanabilir.[19]

1885’te, tahrip danelerinin imla hakkı olarak kara barut yerine melinit kullanıldı; böylece, imla hakkını artırarak mermi çeperlerinin inceltilmesi, dolayısıyla da merminin etkisinin artırılması mümkün oldu.[20]

Tahrip daneleri, Çanakkale Muharebeleri’nde ağırlıklı olarak kullanılan mermilerdendir. Nitekim bu mermi etkili olsa da elimizde yeterince yoktu.

 

Tahrip dip tapalı dane (240/35’lik, 190 kg.)[21]

 

Carl MUHLMANN, bu mermilerin etkisinden ve azlığından bahsetmektedir:

 

“Uzun menzilli ağır tahrip bombaları stokunun -ki sadece onların düşman gemilerinin zırhına karşı etkileri vardı- hemen hemen tamamıyla tükenmiş durumda olması endişe uyandırıcıydı. Hamidiye Tabyası, bunlardan 17 adedine sahipti. Kilitbahir’de de 10 adet vardı.”[22]

 

Külahlı ve Külahsız Zırh Danesi

Mermi külahı, toplarda, yivli tüfeklerde veya uçak bombalarında, torpillerde vb. de kullanılan sivri uçlu silindir mermilerin ön kısmıdır. Ör: Uzun mermi külahı, Kesik mermi külahı gibi.

Zırh delici mermilerin içleri dolu, çekirdekleri sert çeliktendir. Zırh ve beton delici mermiler çoğu zaman yumuşak çelikten iğreti bir başlık taşır ve atışın kontrolünü kolaylaştırmak üzere bir iz düzeni ile donatılır; bunlar zırhlara ve betona karşı yapılan taarruzlarda kullanılır. Top mermileri, çelikten veya çelikli dökme demirden bir zarf ile bunun içindeki imla hakkından meydana gelir. Yalnız zırh delici mermiler genellikle içleri dolu, yani som haldedir.[23] Delici mermiler (zırh mermileri), merminin çapına, ilk hıza, düşüş açısına, merminin cinsine, zırhın veya betonun cinsine bağlı olana belirli bir kalınlıkta saplanır.

 

 

Zırh Danesi (240/35’lik, 217 kg.)[24]

 

Muharebeler sırasında özellikle zırhlılara karşı kullandığımız bu mermilerden de maalesef elde yeteri kadar mevcut değildi. Selahaddin ADİL bu mermilerin azlığıyla ilgili şu bilgileri aktarmaktadır:

 

“18 Mart 1915 Boğaz Muharebesi’nden sonra cephane durumunun hiç de memnunluk verici olmadığını öğrendik. 24 ve 35,5’luk uzun mesafeli toplarımızın atış uzaklığını 17 bin metreye yaklaştıran yeni külahlı zırh delici mermilerimizden top başına ancak bir kaç tane kalmıştı. Bu topların kafi sayıdaki eski mermileriyle ancak on bin metreye kadar atmak mümkün olabileceğinden donanmanın uzaktan yapacağı ateşe karşılık vermek ve yalnız obüs ve küçük, orta bataryalarla devamlı bir saldırıya karşı savunmanın ne kadar ağır şartlara bağlı kalacağı, moralimizin yükselmiş olmasına rağmen düşmanın sınırsız denebilecek kaynakları ve savaş araçları, İngilizlerin tarihten tanıdığımız ısrar ve inadı, bütün kayıplarını yerine getirerek saldırısının küçük bir aradan sonra olsun mümkün olabileceği düşündürücü bir durumdu.”[25]

 

Şarapnel

Şarapnel (Shrapnel-Şarapnel): Topçu edebiyatında “Misketli Mermi” olarak anılan bu mermiler, içlerine doldurulan ve patlayınca etrafa saçılan misket-bilyalarla personele kayıplar verdirmesiyle ünlüdür.

Misketli mermiler (Şarapnel), Shrapnel (1761–1842) adında bir İngiliz tarafından yapıldı ve ilk olarak Wellington’un kıtaları tarafından İspanya’da kullanıldı (1812 – 1814). Misketli mermiler başlangıçta, çok kalın dökme demirden yapılmış bir gövdeden meydana gelirdi. Bunun içine, küre biçimli kurşun misketler az miktarda ve düzensiz yığın halinde veya sıvı kükürtle karıştırılmış yığın halinde konulurdu. Bu çeşit mermilerin imla hakkı ilerdeydi, bu da patlama anında misketlerin kalan hızlarını biraz azaltıyordu. 1880’de bir misketli mermi ortaya çıktı ve 1891’de bu mermi, yerini çelik gövdeli misketli mermiye bıraktı. Patlama anında misketlerin hızlarını artırmak için bunun imla hakkı, merminin gerisine kondu. Mermi başlığı mermi gövdesinden ayrılıyor ve mermi gövdesi böylece küçük bir namlu görevi yapıyordu. Misketlerin ağırlığı da çapa göre 10 gramdan 30 grama kadar değişiyordu. Misketli top mermisiyle ihtiraklı olarak atış yapılırsa, koni biçiminde bir demet meydana gelir ve misketleri, toprak üzerinde eliptik bir eğri içinde dağılır. Bu eliptik eğrinin atış hattına yönelen büyük ekseninin uzunluğu 100 ile 150 metre, küçük ekseninin uzunluğu da 20 ile 25 metredir.[26]

Müsademeli tapalı şarapnel, top ve obüslerde mesafe tayini için kullanılır. İhtiraklı tapa ve tesir atışlarında misketleriyle canlı hedeflere derinliğine ve genişliğine yeteri kadar etki yapar. Şarapnel gerektiğinde müsademe tapasıyla cansız hedeflere karşı da kullanılır. Elde peşrev yoksa veya ani bir saldırıya uğranırsa mermi değiştirmeye imkan bulunmayınca gerek müsademe tapasıyla ve gerekse ihtiraklı tapa ile kullanılabilir. Şarapneller yangın çıkartmak için de kullanılabilir. İhtiraklı şarapnel topçunun başlıca mermisidir. Çünkü derinliğine çok etkili olduğu gibi misketleri de çok olduğundan etkisi artar. Her türlü canlı hedeflere etkilidir. Yalnız sütrenin gerisi yakınında bulunan hedeflere, mahfuz mahaller içindeki hedeflere, kalın ve sık ormanlardaki cansız hedeflere etkisi yoktur. Şarapnel eğer hedefin 30-150 metre önünde ve mesafenin yüzler adedinin 1/3’ü kadar bir yükseklikte paralanırsa en iyi etkiye sahiptir. Pek olumlu paralanan bir şarapnelin kalkansız bir bataryayı saf dışı bırakması mümkündür. Top kalkanlarına etki yapmak için şarapneller çelik misketlerle doldurulmuş olmalıdır. Bununla beraber her misket kalkanı delemez. Paralanma noktasının uzunluğu pek küçük veya pek büyükse hedefin önünde ve arkasında paralanırsa etkisi pek az veya hiç yoktur. Obüs şarapnelinin etkisi genellikle top şarapnelinin etkisinden fazladır. Açıktaki veya hareketli hedeflere çok etkilidir. Yatmış hedeflere de iyi etki eder.[27]

Som Dane

Kullanılan mermilerin bir kısmı som özelliği taşımaktadır. Yani som mermilerin içleri tamamen doludur. Bu mermilerde kovan yoktur. Bu yüzden bu mermiler kullanılırken kartuş halindeki mermilerin aksine ilaveten hartuç konulmaktadır.

Çanakkale Muharebeleri’nde Türk askerlerinin en büyük sıkıntılarından birini mermi yetersizliği oluşturuyordu. Bu sıkıntıdan kurtulmak için bazı çalışmalara başlanır.

Çanakkale Boğazı’nı denizden geçemeyen itilaf devletlerinin karadan taarruzuna karşı 5’inci Ordu 26 Mayıs 1915’ten itibaren savunmaya geçince Müstahkem Mevki ile seyyar birliklerin lojistik desteğine hız verilmiş, mevcut olan askeri fabrikalarda yapılan barut ve fişekler, Menzil Genel Müfettişliği aracılığıyla ordulara gönderilmeye başlanmıştı. Bakırköy’de barut fabrikasıyla mühimmat depoları, Zeytinburnu Fişek ve Mermi Fabrikası, İstanbul Haliç’teki Karaağaç’ta Tapa Fabrikası, mermi yapım ve ıslahhanesi, Başıbüyük’te mermi imalathanesi imalat halindeydi. 1915 yılında Tophane’de tabanca fişeği dağıtım merkezi, Bakırköy’de mühimmat deposu, Maçka’da silah ve mermi deposu, Gülhane’de de cephane ambarları oluşturulmuştu. Piyade cephanesi, yukarıda adı geçen askeri fabrikaların imalatıyla depolardaki mevcutlardan kısmen sağlanmış, buna karşılık topçu cephanesinin ikmali, büyük bir sorun olmuştu. Yurt içindeki askeri fabrikalar, ancak hafif topçu cephanesi imal edebilme kabiliyetine sahipti. Bu gayret normal harp sarfiyatını karşılamaktan çok uzaktı. Bu yüzden 5’inci Ordu’nun cephane ihtiyacı, mevcut stoklardan karşılanmaya veya henüz kritik olmayan bölgelerdeki birliklerden alınarak sağlanmaya çalışılmıştı.[28]

İstanbul’daki depolar boşalmıştı ve Almanya’dan gelecek olan Türk savaş malzemesi, Romanya sınırının kapalı olması dolayısıyla gelemiyordu. Çok geç kalınmış bir kararla, başkentte topçu mühimmatı bizzat imal edilmeye başlandı. Kaptan Pieper’in örnek yönetimi ile İstanbul yakınında topçu mühimmatı için büyük bir fabrika kuruldu. Fakat bu türden bir üretim gökten zembille inemezdi; elverişli makineler, hammadde ve kalifiyeli işçiler yoktu. Üretim miktarı başlangıçta çok düşüktü ve üretilen cephane iyi değildi. Gelişigüzel patlayan ve hiç patlamayan çok sayıda cephane üretilmişti. Ama bu durum zamanla iyileşti. Denilebilir ki, böyle karmaşık bir üretim sürecini o dönemdeki ağır şatlar altında meydana getirebilmek, Alman teşkilat yeteneğinin en belirgin ispatıdır.[29] Yine de bu üretim bizim için yeterli değildi. Bu yüzden Almanya’dan gelecek olan top ve cephanenin yolu dört gözle beklenmekteydi.

Cephane sıkıntısına rağmen Türk askerleri kendi imkanlarını yaratarak zor olanı başarırlar. Dünyanın en güçlü donanmasına ve en güçlü toplarına dur demesini bilirler. Bu büyük zaferde en büyük paylardan birini de yine topçu askerlerimiz alır.

 

 

Çanakkale Savaşları

Araştırmacı-Yazar

Bayram AKGÜN

baryamakgun@hotmail.com

 

 

KAYNAKÇA

  • ADİL, S., Harb-i Umumide Çanakkale Muharebat-ı Bahriyesi, Erkan-ı Harbiye Mektebi Külliyatı Sayı: 3, Erkan-ı Harbiye Mektebi Matbaası, İstanbul, 28 şubat 1920.
  • BIYIKLI, M., Mehmet Esat Paşa’nın Çanakkale Cephesi Şimal Grubu Tahrirat ve Telefon Görüşmeleri (02-20 Temmuz 1915),  International Journal of Social Science, Volume 6 Issue 2, p. 203-221, February 2013.
  • Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale Cephesi, (Haziran 1914,25 Nisan 1915), V. Cilt, I. Kitap, Genkur. Basımevi, Ankara, 2012.
  • ERENDİL, M., Topçuluk Tarihi, Gnkur. ATASE Başkanlığı Yayınları, Gnkur. Basımevi, Ankara 1988.
  • HAMİLTON, I., Gelibolu Hatıraları 1915, Örgün Yayınevi, İstanbul, 2005.
  • Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Türk Topçuluk Tarihi, Topçu ve Füze Okulu Komutanlığı, 2. Sınıf Basımevi Müdürlüğü, Ankara, 2007.
  • KOÇ, A., Çanakkale Muharebelerinde Topçunun Kullanılması, Topçu ve Füze Okulu Komutanlığı, 2’nci Sınıf Basımevi Müdürlüğü, Ankara, 2008.
  • KORAY, E., Selahaddin Adil Paşa, Çanakkale Hatıraları, 1982.
  • KÖSE, S., Boğazlar Mes’elesi ve Çanakkal’a Muharebe-i Bahriyesinde Türk Zaferi, Bitirme Ödevi, ÇOMÜ, Çanakkale, 2004.
  • MUHLMANN, C., Çanakkale Savaşı, Bir Alman Subayın Anıları, 8. Baskı, Timaş Yayınları, İstanbul, 2006.
  • Müstahkem Mevki Mermileri, Askeri Matbaa, 1937.
  • www.biraz.gen.tr
  • www.flickr.com

 



[1] Muzaffer ERENDİL, Topçuluk Tarihi, Gnkur. ATASE Başkanlığı Yayınları, Gnkur. Basımevi, Ankara 1988, s. 157.

[2] Muzaffer ERENDİL, a.g.e., s. 155.

[3] Muzaffer ERENDİL, a.g.e., s. 154.

[4] Muzaffer ERENDİL, a.g.e., s. 279.

[5] Muzaffer ERENDİL, a.g.e., s. 20.

[6] K.K.K., Türk Topçuluk Tarihi, Topçu ve Füze Okulu Komutanlığı, 2. Sınıf Basımevi Müdürlüğü, Ankara, 2007, s. 82-83.

[7] Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale Cephesi, (Haziran 1914,25 Nisan 1915), V. Cilt, I. Kitap, Genkur. Basımevi, Ankara, 2012, s. 240.

[8] Selahaddin ADİL, Harb-i Umumide Çanakkale Muharebat-ı Bahriyesi, Erkan-ı Harbiye Mektebi Külliyatı, Sayı:3, Erkan-ı Harbiye Mektebi Matbaası, İstanbul, 28 Şubat 1920, s. 4.

[9] Abdülkadir KOÇ, Çanakkale Muharebelerinde Topçunun Kullanılması, Topçu ve Füze Okulu Komutanlığı, 2’nci Sınıf Basımevi Müdürlüğü, Ankara, 2008, s. 26-27.

[10] http://www.biraz.gen.tr/muhendislik/mermi-nedir-mermi-cesitleri

[11] BDHTH, V nci Cilt, Çanakkale Cephesi 1 nci Kitap, a.g.e., s. 206.

[12] http://www.flickr.com/photos/39631091@N03/3822441353/in/photostream/

[13] Ian Hamilton, Gelibolu Hatıraları 1915, Örgün Yayınevi, İstanbul, 2005, s. 132.

[14] Mustafa BIYIKLI, Mehmet Esat Paşa’nın Çanakkale Cephesi Şimal Gurubu Tahrirat ve Telefon Görüşmeleri (02-20 Temmuz 1915), International Journal of Social Science, Volume 6 Issue 2, p. 203-221, February 2013, s. 208.

[15] Selin KÖSE,  Boğazlar Mes’elesi ve Çanakkal’a Muharebe-i Bahriyesinde Türk Zaferi, Bitirme Ödevi, ÇOMÜ, Çanakkale, 2004.

[16] Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale Cephesi, V. Cilt I. Kitap, a.g.e., s. 238.

[17] http://www.biraz.gen.tr/muhendislik/mermi-nedir-mermi-cesitleri

[18] Müstahkem Mevki Mermileri, Askeri Matbaa, 1937, s. 61.

[19] http://www.biraz.gen.tr/muhendislik/mermi-nedir-mermi-cesitleri

[20] http://www.biraz.gen.tr/muhendislik/mermi-nedir-mermi-cesitleri

[21] Müstahkem Mevki Mermileri, a.g.e., s. 64.

[22] Carl MUHLMANN, Çanakkale Savaşı, Bir Alman Subayın Anıları, 8. Baskı, Timaş Yayınları, İstanbul, 2006, s. 67.

[23] http://www.biraz.gen.tr/muhendislik/mermi-nedir-mermi-cesitleri

[24] Müstahkem Mevki Mermileri, a.g.e., s. 63.

[25] Enver KORAY, Selahaddin Adil Paşa, Çanakkale Hatıraları, s. 136-137.

[26] http://www.biraz.gen.tr/muhendislik/mermi-nedir-mermi-cesitleri

[27] K.K.K., Türk Topçuluk Tarihi, a.g.e., s. 82.

[28] Abdülkadir KOÇ, a.g.e., s. 105.

[29] Carl MUHLMANN, a.g.e., s. 116-117.

17.980 okunma

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir