GELİBOLU’YU ANLAMAK

Osmanlı Devleti’nin Çanakkale Muharebelerinde Sağlık Alanındaki Faaliyetleri (Ayhan Candan)

 

İtilaf Devletlerinin savaş hazırlıkları günler öncesinden başlamış; özellikle İngiltere ve Fransa sömürgeleri sayesinde güçlü bir askeri yapıya, lojistik ve sağlık alanında çok iyi durumdadır. Osmanlı Devleti’nin 1.Dünya Savaşı başladığında seferberlik ilanıyla birlikte tüm tedbirlerin alınması amaçlanmaktaydı. Teşekküllü sağlık kurumlarının büyük çoğunluğu İstanbul’da: Haydarpaşa, Gümüşsuyu, Maltepe, Yıldız ve Gülhane Hastanelerinden başka; Tuzla, Hereke, İzmit, Eskişehir ve Konya’ya kadar devam eden bu kuruluşlar İstanbul hekimliğine bağlıydılar.[1] Çanakkale Cephesi’nde Sağlık hizmetleri Müstahkem Mevki Komutanlığına bağlı 5.Şube Müdürlüğü eliyle yürütülmekteydi. Başında ise Genel Sağlık Müfettişi Tabip Albay Süleyman Numan Bey vardı.[2]

Çanakkale Cephesinde Kızılay daha savaş başlamadan faaliyete geçmiş, imkanlar dahilinde önlemler alınmaya başlamıştı. Bu önlemler arasında Edremit ve Gülnihal vapurları kiralanarak hasta naklinde kullanılması sağlanmıştır. Bunun yanında cephenin çok geniş olmamasından dolayı bir sahra hastahanesi ve yaralıları taşımak için bazı noktalar oluşturulmuştur; fakat şiddetli geçen savaşla birlikte artan yaralı sayısı karşılamak için Kızılay’dan yeni hastaneler talep eden Ordu Sahra Sıhhiye Müfettişliğine istinaden hiç zaman kaybetmeden harekete geçilmiştir.  İstanbul Tıp Fakültesi (Darülfünun),Galatasaray Sultanisi, Galata, Taksim, Cağaloğlu, Kadırga ve Darüşşafaka hastaneleri aktif hale getirildi. Kanlı muharebe günlerinde 2,570 yatakla hizmet veren bu hastanelerde 19.443 askerin yaraları sarılmıştır.[3] Hilal-i Ahmer Cemiyeti hastabakıcı ihtiyacını karşılamak için kurslar düzenlemiştir. Bu hastanelerde görev yapan kadın hasta bakıcıların çoğu gönüllülük esasına göre büyük gayretler sarf ederek üzerlerine düşeni fazlasıyla yerine getirmişlerdir.

Seddülbahir, Kilitbahir, Eceabat, Bolayır, Kumkale ve Çanakkale’de 25-100’er yataklı revirler mevcuttu. Bunun yanında Çanakkale merkezde 250 yatak kapasiteli bir de hastane bulunmaktaydı.[4]Savaşın başlamasıyla askeri birlikler bölgeye nakledilerek, sıhhiyeciler ve yatak sayısı fazlalaştırılmıştır. Ayrıca Kerevizdere, Soğanlıdere, Kenker Deresi, Kurucadere , Havuzlar Deresi ve Matikdede bölgelerinde büyük sargı yerleri oluşturulmuştu.[5] Deniz muharebeleri sırasında Anadolu yakasında Nara, Anadolu Mecidiye, Çimenlik, Kepez- Dardanos Tabyaları, Karantina Erenköy batısı ve İntepe’de birer adet; Anadolu Hamidiye Tabyası’da ise iki adet kıta sargı yeri oluşturulmuştur.[6]İlk müdahale Kıta Sargı yerlerinde yapılır; eğer ağır yaralıysa araba durak noktalarına oradan da Büyük Sargı yerlerine gönderilmekteydiler. 5. Ordu’ya ait hasta nakil aracı bulunmamaktaydı. Burada daha çok cephane ve erzak taşıyan arabalardan istifade edilmekteydi. Ayrıca sevkiyatta bölge halkına ait arabalar katkı sağlamıştır.[7] Cephe ileri hatlarında yaralanan askerlere aş ve çay vermek üzere Soğanlıdere, Arı burnu ve Anafartalar savaş alanlarında görevli Kızılay memurları bulunmaktadır.[8]          

Osmanlı tebaasından ve müttefiklerden gelen gayrimüslim doktorlar gönüllü veya ücretli görev yapmışlardır. Gayrimüslim hanımlar da İstanbul’un muhtelif yerlerindeki hastanelerde hastabakıcılık yaptıkları görülmektedir. Almanların Kızılhaç vasıtasıyla beş doktor, on hemşire ve on hastabakıcı 1915 Mayısında İstanbul’a gelmiştir. Sonrasında ise 300 kişilik tıbbi malzeme gönderilmiştir. Ayrıca cephede de gayrimüslim doktorlar canla başla görevlerini yerine getirmişlerdir.[9]

Bir askerin yaralanması durumunda ilk müdahale dikili harp paketiyle kendisi veya bir arkadaşı tarafından sarıldıktan sonra durumuna göre yaralı yuvalarına getirilirdi.[10] Hafif ve ağır yaralılar gruplara ayrılarak her 20 kilometrede kurulan 50’şer yataklı istasyonlara getirilip; oradan da hasta taşıt kol veya arabalarına aktarılmaktaydı. Tedavileri yapılan yaralı askerler memleket hastanelerine gönderilmesi gerekli olanlar Eceabat ve Akbaş limanında bekleyen vapur, taka, mavra veya yelkenlilere bindirilmekteydi.[11]

Savaşın şiddetlendiği zamanlarda sevkiyatta sıkıntılara sebep olmuş ve binlerce yaralı korunaklı bölgelerde beklemek zorunda kalmıştır. Güney cephesinde Kanlı Dere- Kirte istikametinde sargı yerlerinde yaralılara ulaşılarak takati olanların arkadaşlarla, olmayanların ise bulundukları yerde kalmaları ;yanlarına ekmek çuvallarıyla beraber iki teneke su bırakıldı. Yaralılar arabaların gelmemesinden şikayet edenlerin sayısı 70 kadardı. Ağlayarak onların gönülleri alındı.[12] Savaş alanlarında ağır yaralılar için ameliyat yapmak, enfeksiyon kapma olasılığı yüksek olduğundan en son aşamada karar veriliyordu. Yaralanmalar daha çok omurga, göğüs, kafa ve karın bölgelerinde gerçekleştiğinde çoğu ölümle sonuçlanıyordu. Cepheye gelmeden önce askerlerin tahaffuzhanelerde sağlık taramasına tabi tutularak çiçek. kolera ve dizanteri aşıları yapılarak önlem alınmıştır. Daha sonra cephede de aşılar devam etmiş, Sahra Sıhhiye Dairesinden 15 kilo kolera, 20 bin çiçek ve 60 tane tetanoz aşısı bölgeye ulaştırılmıştır.[13]

24 Haziran 1915 tarihinde Domuzdere’de ceset kokusu ve ölülerin üzerinde toplanan sineklerin çok fazla olması insan sağlığı açısından rahatsız ediciydi. Ayrıca yemek kaplarının ve bardakların üzerini mendille örtmeden bir şeyler yemek içmek zor bir durumdu.[14]Sadece yemek yerken değil milyonlarca sinek İngiliz askerlerinin öldürücü saldırıları kadar korkutucuydular. Bazı askerler İstanbul’dan getirttikleri cibinlik altına girerek  biraz da olsa rahat edebiliyorlardı.[15]

 

Orduda askerlerin günlerce yıkanamamasından kaynaklanan bitlenmenin önüne geçmek için seyyar etüvlerin birliklere verilerek, yeterli gelinmemesi halinde elbise ve kullanılan eşyalar sahra fırınlarına ve ekmek fırınlarından geçirilerek gerekli tedbirler alınmaya çalışılmıştır.

Mehmetçiğin şiddetli çarpışmanın yanında cephede görülen hastalıklardan dolayı büyük sıkıntılara sebep olmuştur. Bu hastalıkların başında atık sular ve sineklerden bulaşan sıtmadır. Dr Mayer sıtmadan kurtulmak için su birikintilerini ve bataklıkları önleyecek dranej çukurları açtırarak tedbir alma yoluna gitmiştir. Tüm bu tedbirlere rağmen 5 . Orduda 116,985 sıtma vakasının 6,661’i ölümle neticelenmiştir. İlaç sıkıntısından dolayı sıtmalı askerlere haftada ancak 1 gram “kinin” verilebilmiştir.[16] Şoka girmiş bir yaralıya yapılabilecek tek şey onu sıcak tutmaktır. İlaç olarak morfinle birlikte atropin veriliyordu. Askerlerde görülen yaralanmaların çoğu bomba, şarapnel veya piyade mermilerinden oluştuğu görülmektedir.[17]

Cephede sevkiyatlar yük hayvanları tarafından yapıldığından Tekirdağ’da 5. Ordu Menzil Veterinerliği ile Gelibolu’nun güneyinde Münip Bey Çiftliği’nde hayvan hastaneleri ve Çanakkale-Lapseki yolu üzerindeki Suluca’da açılmıştı. Daha sonra gerekdikçe Ilgardere’de üç, Sulucada Veteriner İlaç Deposu, Keşan ,Burgaz Ve Pazarlı’da Araba ve Hayvan Depoları açılmıştır.[18]

 

Türk sağlık personeli kara muharebeleri sırasında salgın bir hastalığın çıkmasını engellemişlerdir. Bu sürede 110.220 yaralı,709.93  hasta ve hava değişimiyle menzil hastaneleri sevk edilmiştir. 61 doktor ve 10000 yatak kapasite ve 14 hastane teşkil edilerek özverili bir çalışma göstermişlerdir.[19] 1.Dünya Savaşı’nın en şiddetli ve kanlı mücadelesinin yaşandığı Çanakkale cephesinde sıhhiye sınıfı; zor şartlar altında büyük fedekarlıklar yaparak kısa zamanda Türk askerlerinin yaralarını tedavi ederek cepheye geri dönmesini sağlamıştır. Kuzey bölgesinde 19 Mayıs taarruzunda beş saatte 10.000, güneyde zığındere muharebelerinde altı günde 15.000 zayiat verilmesi savaşacak asker ihtiyacının ne derece önem arz ettiğinin kanıtıdır.[20]

            Çanakkale muharebeleri süresince gerek ön cephede gerekse cephe gerisinde doktorundan hastabakıcısına kadar tüm sağlık personeli canla başla çalışarak verilen görevi yerine getirmek için büyük caba göstermiştir. Savaşın sonunda sağlık hizmetleri alanında binlerce yaralı mehmetçiğin tedavilerini kısıtlı imkanlar dahilinde yaparak büyük bir başarıya imza atmışlardır. Türk ordusunun zafer kazanmasında önemli bir yer tutan sağlık personeli kahramanlık öyküsü yazmıştır.  

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KAYNAKÇA

 

 

Erdemir, Lokman.2009. Çanakkale Savaşı Siyasi, Askeri ve Sosyal Yönleri. İstanbul:  Gökkubbe Yayınları.×

Esenkaya, Ahmet; ed. Mehmet Fatih Can.2015. Sıhhiye 1915  yüzyıl önce… İstanbul : Medyatr Yayıncılık.

 

Haz: Şadan  Maraş Öymen-İ. Edip Emil Öymen. 2005. Çanakkale Acı İlaç: 18 Mart 1915-     9 Ocak 1916.İstanbul: Deva Holding.

 

Özbay, Kemal. 1976. Türk Asker Hekimliği Tarihi ve Asker Hastaneleri Cilt-1.İstanbul: Yörük Basımevi.

Haz. Metin Martı.2005. Mahmut Sabri Bey’in Seddülbahir Muharebesi Hatıraları, Çanakkale Hatıraları.İstanbul: Arma Yayınları.

Haz. Metin Martı.2005. Cepheden Cepheye /Münim Mustafa, Çanakkale Hatıraları. İstanbul: Arma Yayınları.

Birinci Dünya Savaşı Çanakkale Cephesi Harekatı (Haziran 1914- Ocak 1916) .Ankara 2014.Genelkurmay Basım Evi.

Çapa, Mesut.2010. Kızılay [Hilal-i Ahmer ]Cemiyeti (1914-1925). Ankara: Baskı ve Cilt Özel Matbaası.

Birinci Dünya Harbi’nde Türk Harbi V. Cilt Çanakkale Cephesi Harekatı I. Kitap (Haziran 1914- 25 Nisan 1915), Ankara 1993.Genelkurmay Basım Evi.

Birinci Dünya Harbi’nde Türk Harbi V. Cilt Çanakkale Cephesi 2. Kitap, Ankara 1978.Genelkurmay Basım Evi.

 

 

 

 

 



[1] Kemal Özbay,Türk Asker Hekimliği Tarihi ve Asker Hastaneleri, Cilt 1,İstanbul 1976.s.230.

[2] Ahmet Esenkaya, Sıhhiye 1915 yüzyıl önce…,Ankara1915.s.239.

[3] Mesut Çapa,Kızılay [Hilal-i Ahmer] Cemiyeti (1914-1925),Ankara 2010.s.84.

[4] Haz: Şadan Maraş Öymen-İ. Edip Emil Öymen, Çanakkale Acı İlaç: 18 Mart 1915-9 Ocak 1916,  İstanbul 2005,s. 71-74. (‘Çanakkale Acı ilaç olarak kısaltılacaktır.)

[5] Çanakkale Acı İlaç,s.51.

[6] Lokman Erdemir, Çanakkale Savaşı Siyasi, ,Askeri ve Sosyal Yönleri ,İstanbul 2009.s.317.

[7] Çanakkale Acı İlaç,s.56.

[8] Çapa, a.g.e. s.85.

[9] Erdemir, a.g.e.s.329-330.

[10] Erdemir, a.g.e.s.331.

[11] Birinci Dünya Savaşı Çanakkale Cephesi Harekatı(Haziran 1914- Ocak 1916), Ankara 2014.s.235-236.

[12] Haz. Metin Martı, Mahmut Sabri Bey’in Sedülbahir Muharebesi Hatıraları, Çanakkale Hatıraları. İstanbul 2005.s.79.

[13] Esenkaya, a.g.e.s.257.

[14] Esenkaya, a.g.e.s.302.

[15] Haz. Metin Martı, Münim Mustafa / Cepheden Cepheye, Çanakkale Hatıraları. İstanbul 2005.s.383.

 

[16] Erdemir, a.g.e.s.374.

[17] Çanakkale Acı İlaç,s.58.

[18] Esenkaya, a.g.e.s.399.

[19] Özbay,a.g.e.s.238.

[20] Esenkaya, a.g.e.s.226.

9.719 okunma

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir