GELİBOLU’YU ANLAMAK

Kanatsız Kuşlarda Uçuşan Hatalar ( Tuncay Yılmazer )

Edebiyat eleştirmeni değilim. Oldum olası başlığının hemen altında “falanca adlı kitabın yazarından” ibaresini görünce , o kitaba mesafeli yaklaşırım. Yönlendiriliyormuşum hissine kapılırım çünkü… Kapağında hayli büyük bir ibareyle “Louis de Bernieres – Yüzbaşı Corelli’nin Mandolini Yazarı” yazan Kanatsız Kuşlar adlı eseri , kitapçı raflarında ilk gördüğümde bu duyguyu hissetmedim desem yalan olur. Ancak konusu benim için, ya da benim gibi ülkesinin yakın tarihini, azınlıklarını merak edenler için hayli ilgi çekici. Hele romanın önemli bir bölümünün Çanakkale Savaşları’ndan bahsetmesi ilgiyi daha da artırabilir kuşkusuz. Ancak ne yazık ki eserdeki yanlış bilgiler okuyucuyu hayal kırıklığına uğratacak düzeyde…


 


Tarihi Roman nedir? Yazar tarihe ne kadar sadık kalmalıdır? Bu konular her zaman tartışılır. Benim böyle ( sadece okuyucu sıfatıyla) bir tartışmaya girmeye hiç niyetim yok. Bildiğim kadarıyla yazar , bir takım karakterler oluşturabilir, bu kahramanını tarihi olayların öznelerinden birisi yapabilir. Ancak olayların zamanı , sonucu gibi temel unsurları değiştirme hakkına sahip değildir.  ( Savaşı sorgulayan bir Yeni Zelandalı askerin hidayete erip (!) her nasılsa Türk tarafına kaçmasını, yakın bir köyde babasından öğrendiği sünnetçiliği sürdüren bir bayanla (!) hayatını birleştirmesi gibi tuhaf  bir konusu olan, ciddi tarih ve coğrafya hatalarıyla dolu Buket Uzuner’in  Uzun Beyaz Bulut – Gelibolu adlı eseri hatırlayınız! Buket Uzuner’in  bu kitabındaki  hatalar için Çanakkale Savaşı Araştırmacısı gazeteci Gürsel Göncü’nün başka bir sitede yayımlanmış makalesini okumanızı kesinlikle öneririm. )


 


Fethiye yakınlarında bir kasabada 20. Yüzyıl başlarında geçen olayları anlatıyor Kanatsız Kuşlar. Aslında tek bir konu yok. Çok sayıda konu, içiçe girmiş bir şekilde işleniyor. Keçi Çobanı İbrahim ile güzel Rum kızı Philotei’nin aşkı, içine su doldurulup üflenince çok güzel  ötebilen kuş heykelleri yapabilen Çömlekçi İskender, ‘Karatavuk’lakablı oğlu Abdül ile ‘Mehmetçik’ lakablı Rum arkadaşı Niko’nun sarsılmaz arkadaşlıkları (Lakabları tahmin edilebileceği gibi taklidini yapabildikleri kuşlardan geliyor) , aydın Abdülhamit Hoca, Rüstem Bey ve metresi aslında Rum olan Leyla ve ileride büyük Yunanistan hayaliyle tutuşan  Leonidas, Ermeni Aktar Levon. Barış içerisinde yaşayan kasabanın sakinleri Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla birlikte ciddi sıkıntılarla karşılaşıyorlar. Romanın çok akıcı bir dili olduğunu hemen belirtelim.


 


            Ancak kitabın bir Çanakkale Savaşı bölümü var ki ‘olağanüstü’ derecede kötü kurgulanmış . Dedesi Çanakkale Savaşı’nda yaralanmış olan yazar öncelikle Karatavuk’a rum harfleriyle Türkçe mektup yazdırıyor. Ancak dikkatle okuyunca , Çanakkale Savaşı ile ilgili bir çok kitapta ‘Bir Şehidin Annesine Son Yazdığı Mektup’ başlığı ile yayımlanan Muallim Ethem Bey’in mektubundan kopya olduğu belli oluyor.


 


Karatavuk gibi dinini sorgulayan birisinin böyle manevi vurgularla dolu mektup yazması garip gelse de olabilir diyoruz. Ancak olaylar ilerledikçe hangi hatayı yazacağımızı bilemiyoruz. Şaşkın Karatavuk ilk çarpışmaların Kurban Bayramı günü başladığını ve kendilerinin de kurbanlık koyunlar olduğu gibi  düşüncelere kapılıyor. (Oysa Kurban Bayramı Çanakkale Muharebelerinde Ekim 1915’e denk düşüyordu. Yani çarpışmaların en alt düzeye indiği döneme.) Başka bir yerde de yazar Karatavuk’a ‘Frenklerin’ aslında yeterli cephanesi olmadığını söyletebiliyor! Bernieres, kahramanı Karatavuk’u Çanakkale’nin bütün cephelerinde savaştırma niyetinde. Örneğin İngiliz Frenkleriyle çarpışan Karatavuk nasıl olduğunu anlayamadığımız bir şekilde bir anda yaklaşık 30-35 km kuzeydeki cephede Anzaklarla çarpışıyor. Sonra bakıyorsunuz tekrar güneye dönüp Fransızlarla çarpışmaya girmiş. ( O kadar uzaktan güneyde Fransızların aynı zamanda arkeolojik kazılar yaptığını, kuzeyde ise Avustralyalıların sembol ismi eşeğiyle yaralı taşıyan Simpson’u  algılayabiliyor!)  Bölüğündeki Orhan Teğmen 2. Kirte Muharebesi’nde  ölüyor. Bu muharebenin tarihi 6-8 Mayıs 1915’tir.  Aynı Orhan Teğmen her nasılsa diriliyor , kuzeydeki cephe de Anzaklarla olan ateşkes görüşmelerini yürütüyor. (Bu ateşkesin tarihi de 24 Mayıs 1915) Mustafa Kemal bir ara 38. Alayı bile yönetiyor. Bu kadar cephede çarpışan Karatavuk tahmin edilebileceği gibi Anafartalar cephesinde çarpışarak belki de Çanakkale’ de hiçbir askere nasip olmamış bir rekor kırıyor.(!) Yazar Karatavuk üzerinden tüm cepheleri anlatma derdinde iken tarihi tahrif ediyor. Üstelikte yabancıların Çanakkale Savaşı’nı yorumlarken üzerinde durdukları ‘cephanemiz yoktu, siz bizi yenmediniz, biz kendimiz gidiyoruz argümanlarını kullanarak…


 


Kanatsız Kuşlar’ın edebi açıdan değerlendirmesini işin uzmanına bırakalım. Ancak kitap tarihi bilgiler  açısından çok ciddi hatalar içeriyor …


 


 


Kanatsız Kuşlar


Louis de Berniéres 


Altın Kitaplar- İstanbul


İlk Baskı : 2004

11.368 okunma

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir