Nablus’taki 18 Şehidin Hatırlattıkları (Muzaffer Albayrak)Tarih: 02/10/2010 / Toplam Yorum 4 / Yazar Adı: / Okunma 23313 ![]() “Çanakkale Muharebeleri şüphesiz büyük bir zafer ve gurur tablosu olması hasebiyle üzerinde çok konuşulan ve anlatılan bir olay. İnsan tabiatı gereği olsa gerek mağlubiyetleri ve acıları pek anımsamak istemeyiz. Oysa mağlubiyetleri, trajedileri de bilmemiz üzerinde konuşmamız gerekir. Çanakkale’de destan yazan, Anzaklara Arıburnu’nu dar eden 57. Alay, Filistin’de Anzak süvarilerine nasıl ve neden esir düştü? Çanakkale kahramanı 7. Tümen Nablus önünde birkaç saatte nasıl ezilip geçildi? Bunların cevabını aramak zorundayız. 18 Türk askerinin iskeleti, belki de bizden onları hatırlamamız, yapılan hatalardan ders çıkarmamız için 92 sene sonra ortaya çıktı. Önce onları hatırlayalım ve ruhlarına birer Fatiha gönderelim. Sonra da -bildiğim kadarıyla- Filistin cephesinde İngilizlere karşı vuruşan askerlerimiz için bir şehitlik veya abidenin olmadığından ortaya çıkan bu 18 şehidin bulunduğu yere, Filistin cephesinde şehit düşmüş, savaşmış askerlerimiz için bir şehitlik ve hatıra abidesi dikilmesi için elimizden geleni yapalım. |
||||||||||||
Birinci Dünya Savaşı'nda İngilizlerce öldürüldükleri tahmin edilen 18 Osmanlı askerine ait iskeletler, Nablus yakınlarında bulundu Konuyla ilgili olarak Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Abbas ile görüştü. Filistin'in Batı Şeria bölgesindeki Nablus kenti yakınlarında bir mağarada, Osmanlı İmparatorluğu ordusunun 18 askerine ait iskeletler bulundu. Osmanlı askerlerinin 1. Dünya Savaşı'na katıldığı ve 1918'de İngiliz askerleri tarafından öldürülmüş olabilecekleri kaydedildi. İsrail'de yayımlanan Yedioth Ahronot gazetesi, Nablus Belediyesi'nin dün bir cenaze töreni planladığını ancak Filistin yönetiminin bu töreni ertelediğini yazdı. Habere göre Filistin yönetimi, Ankara'nın cenazeleri iadesini talep ederek defin işlemlerini üstlenmek isteyebileceğini belirtti. OSMANLI ASKERİNE SON VEFA Öte yandan Nablus'taki kazıda bir grup Osmanlı askerinin cesetlerine ulaşıldığı bilgisi üzerine Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile görüştü. Davutoğlu, şehitlerin anısına sahip çıkılacağını belirterek "Şehit düşen askerlerimiz bize tarihin, ecdadımızın emanetidir. Onların aziz ruhlarını şad edecek şekilde yapılması gereken herşey yapılacak. Filistin Devlet Başkanı Abbas da bu konuda Türkiye'nin ön gördüğü herşeyi kabul etmeye, her türlü yardımı sağlamaya hazır olduklarını bana ifade etti" dedi. Davutoğlu, askerlerin cenaze törenlerinin hem Filistin'de hem de Türkiye'de yapılacağını ve Filistin'de defnedilmeleri için bir şehitliğin kurulacağını açıkladı. Davutoğlu, Abbas'ın kendisine "Sizin şehitleriniz bizim şehitlerimizdir. Nasıl istiyorsanız o şekilde defnedeceğiz" ifadelerini kullandığını aktardı Sabah Gazetesi, 02 Ekim 2010 Yukarıdaki gazete haberini okuyunca içim burkuldu.. Birinci Dünya Savaşı’nda çarpıştığımız cephelerden Sina-Filistin cephesini hatırladım. Pek çoğumuz için; Birinci Dünya Savaşında “yedi düvelle yedi cephede savaştık” diye ezberlediğimiz o yedi cepheden biridir ve belki daha fazla bir şey ifade etmez. Oysa Filistin cephesi son derece önemli ve belirleyici bir savaş alanı olmuştur. Osmanlı’yı yıkan cephe olmuştur Filistin cephesi. 18 Osmanlı askerinin iskeleti bulunmuş. Aynı cephedeki kum ve taş çöllerinin ıssızında; savaşırken veya ümitsiz, çaresiz bir halde ricat ederken şehit olan binlerce Türk askerinden geriye iskeletleri bile kalmadı.
19 Eylül 1918’de başlayan ve sonun başlangıcı olan Nablus Muharebelerine kadar Filistin cephesinde yaşananlar özetle şunlardır: Alman subayı von Kress’in planı ve idaresinde 14 Ocak 1915’de Sina Cephesi’nde I. Kanal harekâtını tertip edilmiş; 4 Şubat’ta tutunamayarak geri çekilinmişti. İkinci harekât 1916 Temmuz’unda icra edilmiş; fakat bu da başarılı olmamıştı. Türk birlikleri, 1917 Ocak ayında Gazze-Birüssebi hattına çekilmişlerdi. 26 Mart tarihinde I. Gazze, 19 Nisan’da II. Gazze muharebelerinden galip çıkan Türk ordusu, 30 Ekim 1917’de çok geniş ve ayrıntılı hazırlık safhasından sonra üstün kuvvetlerle icra edilen III. Gazze Muharebesi’nde İngilizlere mağlup oldu. Bu mağlubiyet sonucu 9 Aralık 1917’de Kudüs düştü. 1918 yılı Şubat ayı içinde Yıldırım Ordular Grubu komutanı Falkenhayn’ın yerine Liman von Sanders tayin edildi. 1918 yılı Nisan-Haziran arasında yaşanan I. ve II. Şeria Muharebeleri yaklaşan büyük İngiliz taarruzunun habercisiydi. 19 Eylül sabahı başlayan Nablus Muharebesi arifesinde, Filistin cephesini savunan Yıldırım Ordular Grubu, ismi büyük ve azametli ancak gerçekte son derece güçsüz, sahip olduğu asker sayısı, silah ve malzeme bakımından bırakın ordular grubu olmayı, bir kolordu seviyesinde bile değildi. Grup 7. ve 8. Ordular ile 4. Ordu’dan oluşuyordu ayrıca Halep’te bulunan 2. Ordu da grubun yedeğini oluşturuyordu. Yıldırım Ordular Grubu Komutanı Liman von Sanders: “Cephede gördüğüm Türk taburlarının mevcudu ortalama olarak 120 ila 150 tüfekti. 8. Ordu'nun raporuna göre bu ordu kendisinin “Türk tümenlerinden her biri ortalama olarak yaklaşık 1300 tüfek kuvvetindeydi. Taburların mevcudu -her tümende 9 tabur vardı- ancak 130 ila 150 tüfeğe ulaşıyordu. Bazı taburlar 180 tüfeğe kadar yükseltilmişti; fakat diğer bazı taburlar da hastalık vesaire sebepler dolayısıyla yaklaşık ancak 100 ere sahipti”[2] demekteydi.
Eksiklik ve imkansızlık her alanda görülüyordu. Askerlere muntazam yemek verilemiyordu. İkmal işleri bozulduğundan gerideki depolarda bulunan yiyecek maddeleri cepheye taşınamıyor askerler açlık çekiyordu. İklim ve arazi şartlarına göre giydirilmeyen askerler bu durumdan çok muzdaripti. “Türk askerleri, İngiliz ölüleriyle esirlerinin çizme ve potinlerinin tabanları altına taşlık ve dağlık arazide ses çıkarmadan hareket edebilmek için keçeden yapılma bir tabanın çivilenmiş olduğunu gıpta ve hasetle seyrediyorlardı. Kendilerinin ayakları ise çoğunlukla yırtık paçavralarla sarılmış, en iyi durumda olanları, ham çarıkları bağ ipleri ile bağlamış bir haldeydiler. Subayların da çoğunlukla başka bir ayakkabısı yoktu”[3]. “Yazlık elbisesi olmayan ve ancak bir tek kalın aba elbisesi olan -bunlara partal paçavra denmesi daha doğru olur- Türk askerlerinin dörtte üçünden fazlası, uzun zamandan beri çamaşırları da olmadığından, elbiseleri doğrudan doğruya vücutlarına giydiklerinde, sıcaklığın şiddeti altında bu yüzden zahmet çekiyorlardı”[4]. Cephede en muti ve itaatkâr asker Türk askeridir. Karnı doyurulup, giydirilince bir de iyi davranılınca ondan iyi muharip bulunmaz. Bunun bir hakikat olduğunu, uygun şartların nispeten sağlandığı Çanakkale cephesinde göstermişti.
Çanakkale kahramanı tümenlerden bir kısmı Filistin cephesine gönderilmişti. Bunlardan 1., 7., 11., 16., 19. tümenler 19 Eylül’de başlayan Nablus Muharebesinde cephe hattındaydı. Çanakkale’de hem Seddülbahir hem de Anafartalar cephesinde muharebe ederek çok büyük fedakarlık ve cesaret göstermesiyle tanınan 7. Tümen, 19 Eylül sabahı cephe hattının en batısında, bir tarafı denize dayanmış halde kendisine düşen bölgeyi savunuyordu. Bir gün önce başlayan kara topçusunun cehennemi bombardımanına, kıyıya iyice yanaşarak yakın mesafeden, görerek ateş eden donanma topçusu da eklenince kumda açılmış derme çatma siperlerde dayanmaya çalışan az sayıdaki 7. Tümen askerlerinin sonu belli olmuştu. Sabah erken saatlerde başlayan İngiliz taarruzu etkisini göstermiş zaten top ateşi ile harabeye dönmüş siperlerde barınamayan askerler geri çekilmeye başlamıştı. Açılan gedikten bu defa Anzak süvari kolordusu önüne çıkanı ezerek cephe hattını yardı ve hızla kuzeye, cephe hattının arkasına sarktı. 19 Eylül günü cepheyi yaran bu süvari kolordusu, üç kol halinde Hayfa, Bisan ve Nasıra’ya yöneldi. Nasıra’da bulunan Yıldırım Ordular Grubu karargâhı, 20 Eylül sabanı erken saatlerde Anzak süvari birliklerinin baskınına uğradığında uyku mahmurluğundaydı. Başta Grup komutanı Liman von Sanders olmak üzere karargâh heyeti esaret tehlikesi geçirdi. Nasıra’daki muhafız kuvvetleri sokak muharebeleri yaparken, komuta heyeti bir gedik bularak kuşatılan Nasıra’dan çıkabildi. “20 Eylül sabahı saat 5.30'da Nasıra şehrinin güney kesimindeki yollarda -ki Ordular Grubu Karargâhı'nın ve çalışma odalarının bulunduğu yerlerdi- yüksek sesle bağrışmalar ve silah başı komutları ve bunu takiben doğrudan doğruya piyade ve makineli tüfek ateşleri işitildi. İngilizler, Ordular Grubu Karargâhı'nı kaldırmak yani esir almak için şehre girmişlerdi”[5] Nablus Muharebesi kaybedilmiş, cephe hattı yarılmış, bütün 7. ve 8. Ordu birlikleri ricata başlamıştı. Muharebede en fazla kayba uğrayan 8. Ordu idi. Muharebenin başlangıcında 8. Ordunun kolordularının mevcudu seferber bir alay mevcudundaydı[6]. Bulundukları 30 km’lik cepheyi diğer yardımcı sınıflar hariç kendilerinden 10-12 kat üstün piyade, 4 misli ve sınırsız cephane üstünlüğüne sahip topçu ve hiçe karşılık 12 bin süvari kuvvetine karşı müdafaa edecekti. Bir tarafları savunmasız durumda denize dayanıyordu ve İngiliz donanması kıyıya yaklaşarak, yandan görebildiği bütün cephe hattını cehenneme çeviriyordu[7]. 19-21 Eylül arasındaki muharebelerde 8. ordu birlikleri neredeyse tamamen mahvolmuş elde birlik denecek kuvvet kalmamıştı. Tek kelimeyle ifade etmek gerekirse ortada 8. Ordu kalmamıştı. Bizzat ordu komutanı Cevat Paşa (Çobanlı) Nablus’tan ricat ederken düşman süvarisinin saldırısına uğramış, otomobilini terk ederek bir topçu hayvanına binip esaretten kurtulmayı başarmıştı[8].
Artık ricat bir bozgun haline dönmüştü. Karmakarışık asker grupları, topçu ve askeri malzeme arabaları, yaralı ve hasta kafileleri elverişsiz yollarda düşman topçusu ve uçaklarının saldırısına maruz perişan bir halde geriye kaçıyorlardı. İngilizler Türk ordusunun içine düştüğü bu çaresiz ve savunmasız durumu fırsat bildiler ve Türk ordusunu tamamen imha için hiçbir fırsatı kaçırmadılar. Uçak filoları sürekli bir takip ile savunmasız ve çaresiz, yollara dökülen askerlerin üzerine bomba yağdırdılar, makineli tüfeklerle biçtiler. Anzak süvari sürüleri önlerinden kaçamayan yorgun, bitkin piyadeyi mızraklarıyla, kılıçlarıyla biçtiler. Ricat tam bir katliam ve trajediye dönüştü. Yollarda bir ölüm kalım yarışı başlamıştı ve maalesef geri çekilen askerlerden büyük bir kısmı ya şehit oldu ya da esir düştü. İngiliz ve Anzaklar Çanakkale’de yaşadıkları mağlubiyeti unutamamışlar, Filistin cephesindeki muharebeleri Çanakkale’nin rövanşı olarak görmüşlerdi. Türk ordusu açısından, Çanakkale ile kıyaslanmayacak imkansızlıklar ve yokluklar içinde verilen Filistin cephesi mücadelesi yenilgiye mahkumdu. Savaşı kazanmanın ilk şartı, teknik ve taktik açıdan bütün şartları ve imkanları hazır etmektir. Oysa Filistin’de hem kadro hem de silah ve malzeme bakımından yokluklar içinde bulunan Türk ordusunun savaşı kazanma şansı yoktu. Çanakkale’de uygun şartlar sağlandığında düşmanı perişan eden askerler, Filistin cephesinde imkansızlıklar ve yokluklar içinde düşmanın ayakları altında ezilmeye mahkum bırakılmıştı. “Yıldırım” adlı eseriyle Filistin cephesine başlıca kaynak olan Hüseyin Hüsnü Emir: “1917’deki hatalarımız Filistin’e, 1918’dekiler de Suriye’ye mâl oldu”[9] der.
Bu mal oluşun kayıp bilançosuna gelince; Filistin harekâtı sonunda Türk ordusu, sayı kesin olmamakla birlikte bu cephede İngilizlere 75.000 esir, 360 top, 300 makineli tüfek, 210 kamyon, 44 otomobil bırakmak zorunda kalmışlardı. Bilançosu oldukça ağır olan bu harekât sonucu, Mısır’a ulaşarak Süveyş Kanalı’na hakim olmak bir yana, Adana ve Antep’e kadar düşmanın ilerleyişi bir türlü durdurulamamıştır. Hüseyin Hüsnü Emir gibi o günleri yaşayan ve yaşadıklarını kitap haline getiren Mirliva Sedat, 1918 yılı sonbaharında uğranılan mağlubiyet sonrasında tanık olduğu sahneleri çok acıklı bir şekilde anlatır: “Düşman uçaklarının saldırısına karşı ordu karargâhı Beyt-i Hasan’da mağaraya benzer ve kışın koyun saklamak için taştan, topraktan yapılmış damlarda muharebe idare merkezini oluşturmuştu.” “Beyt-i Hasan Boğazı civarındaki mağaralarda düşman uçaklarının faaliyeti artmıştı. Bunlara karşı makineli tüfeklerle ateş ediliyorsa da önemli bir tesir yapılamıyordu. Yalnız bir-iki uçak düşürülmüştü. Fakat bu hal İngiliz havacılarını daha büyük faaliyete sevk etmişti. İngiliz uçakları adeta kudurmuştu. Çok alçaktan uçarak hareket eden en küçük bir hedefi bile imhaya çalışıyordu. Şuraya buraya dağılmış, birbirine karışmış olan insan, hayvan ve malzeme kalabalığı bu akıbete maruz kalıyordu. Beyt-i Hasan Boğazı hayvan leşleri, insan cesetleri, yaralılar, malzeme ve araba enkazı ile geçilmez bir hale gelmişti. Çaresizlik içinde kalmış bir takım insanlar üç gündür devam eden savaşlar ve ricat harekâtından oluşan yorgunluk, açlık, susuzluk ve uykusuzluk gibi mahrumiyetler içinde bitap kalmışlardı. Son güçlerini sarfa çalışıyorlar fakat silahları düşmanı etkilemediğinden zavallı bir halde ve bitkinlik içinde elîm bir akıbetin bütün elemlerini yaşıyorlardı”.[10] Yukarıdaki gazete haberinde söz konusu olan Türk askerleri, bu uçaklardan kaçarken mi mağaralara sığındı da burada gözü dönmüş İngilizler tarafından öldürüldü bilemeyiz. Filistin cephesinde 1918 yılının Eylül ayında yaşanan o trajedinin izleri, 92 sene sonra bugün bir gazete haberiyle karşıma çıkınca o günleri tekrar hatırlayalım istedim.
Çanakkale Muharebeleri şüphesiz büyük bir zafer ve gurur tablosu olması hasebiyle üzerinde çok konuşulan ve anlatılan bir olay. İnsan tabiatı gereği olsa gerek mağlubiyetleri ve acıları pek anımsamak istemeyiz. Oysa mağlubiyetleri, trajedileri de bilmemiz üzerinde konuşmamız gerekir. Çanakkale’de destan yazan, Anzaklara Arıburnu’nu dar eden 57. Alay, Filistin’de Anzak süvarilerine nasıl ve neden esir düştü? Çanakkale kahramanı 7. Tümen Nablus önünde birkaç saatte nasıl ezilip geçildi? Bunların cevabını aramak zorundayız. 18 Türk askerinin iskeleti, belki de bizden onları hatırlamamız, yapılan hatalardan ders çıkarmamız için 92 sene sonra ortaya çıktı. Önce onları hatırlayalım ve ruhlarına birer Fatiha gönderelim. Sonra da -bildiğim kadarıyla- Filistin cephesinde İngilizlere karşı vuruşan askerlerimiz için bir şehitlik veya abidenin olmadığından ortaya çıkan bu 18 şehidin bulunduğu yere, Filistin cephesinde şehit düşmüş, savaşmış askerlerimiz için bir şehitlik ve hatıra abidesi dikilmesi için elimizden geleni yapalım. Muzaffer Albayrak [1] Liman von Sanders, Türkiye’de Beş Sene, Yeditepe Yayınevi, s.223 [2] Türkiye’de Beş Sene, s.297 [3] Türkiye’de Beş Sene, s.285 [4] Türkiye’de Beş Sene, s.286 [5] Türkiye’de Beş Sene, s.310 [6] Seferber bir alay yaklaşık 3500 erden oluşur. (M.A) [7] Mirliva Sedat, Yıldırım Ordularının Bozgunu - Filistin’e Veda, Yeditepe Yayınevi, s.218 [8] Yıldırım Ordularının Bozgunu - Filistin’e Veda, s.223 [9] Hüseyin Hüsnü Emir, Yıldırım, Genelkurmay ATESE yay. s. 316. [10] Yıldırım Ordularının Bozgunu - Filistin’e Veda, s.240-41 |
||||||||||||
********************** Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahiplerinin kendileri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşleri Tuncay Yılmazer'in benimsediği anlamına gelmez. Yorum bölümü özgür bir tartışma ortamı yaratmak için vardır. Ancak saldırgan ve düzeysiz yorumlar yayınlanmayacaktır. Eğer bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatmanızı istirham ederiz. ********************** |
||||||||||||
YORUMLAR |
||||||||||||
|
||||||||||||
|
||||||||||||
KATEGORİDEKİ DİĞER BAŞLIKLAR |
||||||||||||
Site İçi Arama
Kategoriler
Rastgele Seçilen 10 Yazı
- 1 - Avrupa Tarihi (Önder Kaya) - 30/01/2012 Hit: 6949
- 2 - GEO Dergisi Nisan 2013 Sayısında Hayal Kırıklığı ( Tuncay Yılmazer ) - 21/04/2013 Hit: 5477
- 3 - Çocuklardık, trajik yıldızlardık o zaman... Uğur Vardan - Radikal 15/02/2008 ) - 15/02/2008 Hit: 7442
- 4 - Kültür Dergisi Osmanlı’da Çocuk Özel Sayısı ( Fatih Güldal ) - 21/09/2008 Hit: 20534
- 5 - “Hafız Hakkı Paşanın Sarıkamış Günlüğü” Kitabıyla İlgili Mülahazalar (İsmail Bilgin) - 08/02/2015 Hit: 7270
- 6 - Çanakkale- Devler Ülkesinde Devler Savaşı ( Aubrey Herbert Ve Henry Morgenthau’nun Çanakkale Savaşı Anıları )- Tuncay Yılmazer - 07/03/2007 Hit: 20457
- 7 - Çanakkale - 20/08/2009 Hit: 17506
- 8 - Bir Yerde İngiliz Parmağı varsa... ( Akif Emre - Yeni Şafak, 6.11.2007 ) - 18/11/2007 Hit: 5494
- 9 - Tarihle Savaş ( Tarık Suat Demren ) - 11/01/2009 Hit: 7872
- 10 - İsrail, Gazze ve Katliam... (Tuncay Yılmazer) - 28/12/2008 Hit: 7498
Yazarlar
Popüler 20 Yazı
- Okunma Adet:
- 100. Yılında II. Meşrutiyet (“Didar-ı Hürriyet” kitabının yazarı Sacit Kutlu İle Söyleşi )-1. Bölüm Okunma Adet:99352
- Çanakkale Mahşeri - Mehmed Niyazi (İsmail Bilgin) Okunma Adet:89967
- Sarıkamış Kuşatma Harekâtı’na Ait Değerlendirmeler ( M. Şahin Aldoğan ) Okunma Adet:83513
- 18 Mart Kahramanı Cevat Paşa ( Ahmet Yurttakal ) Okunma Adet:68054
- 9 Ocak 1916 - İtilaf Devletlerinin Gelibolu Yarımadasını Tahliye Harekâtı ( Melike Bayrak ) Okunma Adet:57599
- 1.Dünya Savaşında Türkiye Dışında ve Anadolu’da Esir Kampları Balıkesir Esir Kampı (Aydın Ayhan) Okunma Adet:57107
- 1915 Çanakkale Cesarettepe Kahramanı Kırşehirli Mehmet Çavuş ( Cemalettin Yıldız ) Okunma Adet:56106
- Balkan Muharebeleri Sırasında Mustafa Kemal'in Çanakkale Bölgesindeki Faaliyetleri (Yrd. Doç. Dr. Mithat Atabay) Okunma Adet:52885
- İlk Türk Hemşiresi Safiye Hüseyin (Elbi) (Ahmet Yurttakal) Okunma Adet:50419
- Muhafazakâr Türk Basınının Altı Büyük Çanakkale Yanlışı… ( Ozan Bodur ) Okunma Adet:47562
- 18 Mart 1915’den 18 Mart 2009’a Çanakkale Deniz Zaferi ( Melike Bayrak) Okunma Adet:45985
- Kutülammare’de Esir Alınan İngiliz Ordusu ve General Townshend (Muzaffer Albayrak) Okunma Adet:43869
- Çanakkale Savaşı ve Diplomasi ( Tuncay Yılmazer ) Okunma Adet:43125
- Rumeli Mecidiye Tabyası Topçu Neferi Kahraman Niğdeli Ali ( Ömer Arslan ) Okunma Adet:42912
- Çanakkale’deki En Başarılı Alman: Otto Hersing ve U-21 Denizaltısı (Ahmet Yurttakal) Okunma Adet:42865
- Uzun Beyaz Bulut-Buket Uzuner (İsmail Bilgin) Okunma Adet:42292
- Çanakkale Cephesi’nde Albay Mustafa Kemal’in Yaralanma Vakaları (İsmail Bilgin) Okunma Adet:40475
- 25 Nisan 1915 Çanakkale Kara Muharebeleri ( Melike Bayrak ) Okunma Adet:40230
- Türk Askeri Çanakkale’de Aç–Bilaç Savaştı (!) (İsmail Bilgin) Okunma Adet:40139
- Balkan Harbi’nin Toplumsal-Siyasal ve Ekonomik Etkileri -2 ( Sacit Kutlu ) Okunma Adet:38246
Son Yorumlananlar
- 10562-Tolga Yılmaz
Başka makale- Erhan Bey,
Yazınız için tebrik ederiz. Emeğinize sağlık.
Bahsettiğiniz konuyla ilgili ... 18-04-2018-- Haber Başlığı:Çanakkale Savaşı Esnasında Çekildiği İddia Edilen Bir Fotoğraf Hakkında (Erhan Çifçi) - 10557-şahinAldoğan Ruhları şad olsun- Değerli Ahmet kardeş, kutlarım seni. Anı ve izler böyle araştırılır,yaşatılır. Benden nostaljik bir ... 07-04-2018-- Haber Başlığı:18 Mart Günü Dardanos Şehidi Zabit Namzedi Halim Efendi (Ahmet Yurttakal)
- 10556-Cemalettin Yıldız Tebrikler Ahmet- Kahramanların yakınları bir bir meydana çıkıyor. İnşallah bir gün Mesudiye Zırhlısındaki şehitlerimi... 07-04-2018-- Haber Başlığı:18 Mart Günü Dardanos Şehidi Zabit Namzedi Halim Efendi (Ahmet Yurttakal)
- 10555-Ismail sabah - Kalemine ve emegine saglik abi. Soyledigin gibi dardanostaki sehitlerimiz hakkinda bilgilerimiz maal... 07-04-2018-- Haber Başlığı:18 Mart Günü Dardanos Şehidi Zabit Namzedi Halim Efendi (Ahmet Yurttakal)
- 10554-Ismail Sabah - Makalenizi buyuk bir keyifle okudum. Emeginize ve kaleminize saglik.... 23-03-2018-- Haber Başlığı:Londra’nın Savaş Planları: 1906 Taba Krizi Ve Çanakkale (Yusuf Ali Özkan)
- 10553-Ismail Sabah - Emeginize ve kaleminize saglik.... 23-03-2018-- Haber Başlığı:Verdun Savaşı (İlkin Başar Özal)
- 10552-isimsiz İlginç- Kısa ve net yazıcam. Ekmek yalan haber abartıldığı gibi şehitte a... 18-03-2018-- Haber Başlığı:Türk Askeri Çanakkale’de Aç–Bilaç Savaştı (!) (İsmail Bilgin)
- 10551-NİZAMETTIN ERDOĞAN - Güzel bir makale .Teşekkür.Nizamettin Erdoğan... 16-03-2018-- Haber Başlığı:Florence Nightingale’in Eli Anadolu’ya da Değmişti-Kırım Savaşından Unutulan İlk Prefabrik Hastane: Erenköy (Renkioi) (Mustafa Onur Yurdal)
- 10547-Tosun Saral Matikdere’de Avusturya Macaristan-Topçu Anıtı- Saygıdeğer Mustafa Onur Kardeşim. Avusturya Macaristan-Topçu Anıtı bir mucize eseri olarak bulunma... 27-02-2018-- Haber Başlığı:Gelibolu Yarımadasında Kaybolan Şehitlik ve Anıtlar (Mustafa Onur Yurdal)
- 10546-mehmet Şahin Aldoğan Ruhun şad olsun- Çanakkale'nin anı ve izlerini uzak diyarlarda ararken, değerli hocam Kenan bey acı haberi verdi.Yüc... 22-02-2018-- Haber Başlığı:Acı Kaybımız - Yücel Özkorucu
Önerilen Yazılar
- Okunma Adet:
- Arıburnu Muharebeleri Raporu (2) - Mustafa Kemal (Tuncay Yılmazer ) Okunma Adet:20672
- Tehcir Övünülecek Bir Uygulama Değildir ( Tuncay Yılmazer ) Okunma Adet:18255
- Çanakkale Cephesinde Bir Müderris- Abdullah Fevzi Efendi ( Muzaffer Albayrak) Okunma Adet:18450
- 25 Nisan 1915 Arıburnu Anzak Çıkarması Üzerine Şahin Aldoğan ile Söyleşi – 1 (Tuncay Yılmazer) Okunma Adet:34165
- Propaganda Filmlerinin Bir Prototipi olarak Arabistanlı Lawrence (Enver Gülşen) Okunma Adet:20964
- “Bin Kere Çoğalan Cehennem” 4-6 Haziran 1915 , Üçüncü Kirte Muharebesi ( Tuncay Yılmazer ) Okunma Adet:27487
- Çanakkale Muharebe Alanlarında Çevre Kirliliği ( Tuncay Yılmazer ) Okunma Adet:19447
- 100. Yılında II. Meşrutiyet (“Didar-ı Hürriyet” kitabının yazarı Sacit Kutlu İle Söyleşi )-1. Bölüm Okunma Adet:99352
En Çok Yorumlanan
- 1915 Çanakkale Cesarettepe Kahramanı Kırşehirli
Mehmet Çavuş ( Cemalettin Yıldız )
Yorum Adet:52Okunma Adet:56106 - Çanakkale Savaşı Belgeselleri Yapımcısı Gökhan Tarkan Karaman ile söyleşi (Tuncay Yılmazer)
Yorum Adet:31Okunma Adet:8608 - 9 Ocak 1916 - İtilaf Devletlerinin Gelibolu Yarımadasını Tahliye Harekâtı ( Melike Bayrak )
Yorum Adet:29Okunma Adet:57599 - En Büyük Tehlike ( Tuncay Yılmazer )
Yorum Adet:21Okunma Adet:30220 - 19 Mayıs'ın Ardından ( İslam Özdemir )
Yorum Adet:20Okunma Adet:20945 - Muhafazakâr Türk Basınının Altı Büyük Çanakkale Yanlışı… ( Ozan Bodur )
Yorum Adet:19Okunma Adet:47562 - Birinci Dünya Savaşında Ölen Alman Askerlerin Kayıp Listesi ( Hafize Kasar )
Yorum Adet:18Okunma Adet:30596 - Alibeyköy Lisesi konferansının ardından... ( Tuncay Yılmazer )
Yorum Adet:17Okunma Adet:21251 - Türkiye Cumhuriyeti'nin En Büyük Askeri Tarihçisi Kurmay Yarbay Bursalı Mehmet Nihat Bey 'e Vefa ( Cemalettin Yıldız )
Yorum Adet:16Okunma Adet:23852 - 57. Alay Şehitliği’nin Yeniden Düzenlenmesi Üzerine (Tuncay Yılmazer)
Yorum Adet:15Okunma Adet:35668 - Çanakkale Gazisi Hüseyin Akdoğan (Ahmet Yurttakal)
Yorum Adet:14Okunma Adet:23305 - Bir Fotoğraf , Bir Soru... ( A.Yurttakal - İ. Sezgin )
Yorum Adet:14Okunma Adet:18991 - Teğmen Remzi nin Hatıralarında Zığındere Muharebeleri (M. Şahin Aldoğan)
Yorum Adet:14Okunma Adet:23452 - Kırım Harbinden Günümüze Haydarpaşa Mezarlığı 2. Bölüm ( İslam Özdemir)
Yorum Adet:13Okunma Adet:28730 - Küçük Muavenet'in Büyük Başarısı ( Duygu Ak )
Yorum Adet:13Okunma Adet:16594
Ziyaretçi İstatistiği
-
Tekil (Bugün)
3259 Toplam
9902176 En Fazla
17793 Ortalama
2437 Üye Sayısı
1032 Bugün Üye Olan
0 - ANASAYFA
- KURALLAR
- RESİM ARŞİVİ
- İLETİŞİM
- ZİYARETÇİ DEFTERİ