GELİBOLU’YU ANLAMAK

Son Çanakkale Gezim Üzerine birkaç not… (Tuncay Yılmazer)

Çanakkale’ye her gidişimde yeni bir şeyler öğrenmenin heyecanını hep yaşarım. Kaç kez gittiğimi hatırlamıyorum ama bu öğrenme sürecinin daha uzun süre devam edeceği ortada…


 


Ancak üzülerek söylemeliyim ki her geldiğimde Gelibolu Yarımadası muharebe arazileri biraz daha değişiyor, betonlaşıyor, doğallığından uzaklaşıyor. Sanırım artık yarımadanın geleceği hakkında durup bir değerlendirme yapmamız gerekiyor.


 


Her zamanki gibi Ahmet’le birlikte gezdim. Ahmet Yurttakal yarımadayı en iyi bilenlerden araştırmacılardan bir tanesi… Bu sefer özellikle Seddülbahir sektörü ağırlıklı dolaştık.


 


İlk durağımız Zığındere Nuri Yamut anıtı ve sonrasında yeni yapılan Sarıtepe mezarlığıydı.  Burada Zığındere muharebeleri yeniden tartıştık. Görüş alışverişinde bulunduk. Bumerang tabyasının yerini tesbit ettik. Eşim ve Akif’te bizimle birlikteydi. Akif’in birkaç sene sonra buraları daha farklı değerlendireceğini düşünüyorum


 


 


 Sarıtepe Mezarlığı


 


 


 


Seddülbahir sektörünün arazi yapısı  nisbeten düz olduğu için belli başlı referans noktalarını ve mesafeleri tesbit etmek önemli. Ahmetle birlikte bazı mesafe tayinleri yaptık ve not aldık. 17 Mayıs’ta bu bölgeye Muzaffer Albayrak, Kültür Dergisi Editörü Fatih Güldal ve Ahmet Yurttakal ile birlikte gelmiş,  dere içine inmiştik. Yaklaşık 50 adım kuzeye doğru gittiğinizde İngilizlerin ön cephe hattını işaret eden beton duvardan kalan izlerle karşılaşıyorsunuz. Yaklaşık 177 adım sonra da Keçi Deresinin Zığındere’ye döküldüğü noktayı görebiliyorsunuz. Kabaca da olsa bu referans noktalarının önemli olduğunu düşünüyorum. (Bu arada Muzaffer Albayrak ve Fatih Güldal ile aynı günlerde yaptığımız Halit-Rıza Tepesi’nden Farm Mezarlığına, ve Domuz Dere tabyasına yaptığımız gezilerin notlarını henüz daha yayınlamamış olmanın ezikliği içerisindeyim . Kendilerinden özür diliyorum. Umarım en kısa zamanda bu geziyle ilgili yazımı ve fotoğrafları yayınlayacağım)


 


Alçıtepe köyünden Twelve Tree Copse mezarlığına giden yolun başlangıcını referans olarak aldığımızda mezarlığın bu noktaya 1100 metre uzaklıkta olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla müttefiklerin son geldiği noktanın köyün 600 metre kadar çıkışı olduğunu söyleyebiliriz. Alçıtepe (Kirte) köyünün savaş zamanında biraz daha tepeye doğru konuşlandığını bilmek gerekli.


 


Benim için en büyük sürpriz İngilizlerin “Eski Line” adını verdikleri siper hattının en önemli işaretlerinden biri olan su kuyusunu Ahmet’in yardımıyla bulmak oldu. Köy çıkışından yaklaşık 2600  metre sonra yolun sağ tarafında yaklaşık 20 metre kadar ötede tarlanın içinde söz konusu kuyu görülebilir.


 



 


 


Pink Farm mezarlığı başlangıçtan 4200 metre sonra solda. Pink Farm mezarlığının hemen karşısında, yolun sağ tarafında İngiliz siperlerinin izleri görülebilirsiniz. 400 metre sonra yolun sağ tarafında gördüğünüz ağacın yanından sahile doğru inen patika sizi Zığındere ağzına götürecektir.


 


Devam ettiğinizde yaklaşık 1500 metre sonra  sağa sahile inen bir yol  X Plajı olarakta bilinen İkizler Koyuna gider. Buradan 900 metre sonra yolun kıvrıldığını görürsünüz. Yolun kıvrıldığı nokta   özellikle 25 Nisan çıkarmalarında çok önemli stratejik değeri olan Karacaoğlan tepesidir.


 


Yola devam ettiğimizde 200 metre sonra İngilizlerin “Lancashire Landing” mezarlığını görürüz. Burayı geçip devam ettiğimizde 600 metre sonra sağımızda İngiliz 8.Kolordu Komutanı General Hunter Weston tarafından karargah olarak kullanılan “Aytepe” yi fark ederiz.  Buradan 200 metre sonra fark ettiğimiz sağa sapan yol bizi W plajı olarakta bilinen “Tekke Koyu” na götürecektir.


 


 


 


Birkaç yıl önce kaybettiğimiz, Çanakkale Savaşı konusunda dünyada sayılı uzmanlardan biri olan Belçikalı Araştırmacı Jul Snelders , araştırmalarını paylaştığı sitesinde Gelibolu yarımadası’nı 90 yıldır orijinalliğini koruduğunu yazmıştı. Şu andaki durumu görse ne derdi bilmiyorum


 


Bundan 5 yıl önce eşimle yürüdüğümüz Zığındere’de “Geoghegans Bluff” mevkiinde dere yatağından çıkmak zorunda kalmış, Nuri Yamut anıtına kadar ,tarla aralarından dikenler üzerimize bata bata birkaç saat yürümüştük. Rahmetli Babür Bey, ve Selim Hoca’da yanımızdaydı. Zığındere Muharebelerinin gerçekleştiği bu alana şimdi büyük bir (sembolik) mezarlık yapılmış durumda… Nuri Yamut anıtından arabayla çok rahat bir şekilde gidebiliyorsunuz. Bu bölgeye kolayca ulaşabilmek sevindirici olmalı değil mi? Oysa hiçte öyle değil…


 


Nuri Yamut anıtının etrafındaki düzenlemelere ne demeli?.. Muzaffer Albayrak ve Şahin Aldoğan ile her  geldiğimizde dikkatle incelediğimiz İngilizlerin patlattığı lağımdan kalan kraterin izinin yerinde yeller esiyor şimdi… Öyle ya… Dozer Operatoru “Çanakkale Savaşı” konusunda bilgi sahibi olmak zorunda değil. Ama ya bu planlamaları yapanlar…


 


Daha önce de yazmıştım. Çanakkale Kara Savaşlarının geçtiği alanlarda bu şekilde düzenlemeler yapmanın , Dolmabahçe Sarayı’na kepçeyle girip bahçe düzenlemesi yapmaktan, Anıtkabir’e dozerlerle girip yolu ziyaretçiler daha iyi gezsin diye genişletmekten bir farkı yok…Araziye vurduğunuz her kazma, döşediğiniz her granit oranın dokusunu öldürüyor. Uyumsuzlukta hemen sırıtıyor zaten.


 


Alçıtepe köyü’de değişimden nasibi alanlardan… Beş yıl kadar önce kendi halinde mütevazı bir köydü Alçıtepe… Rahmetli Salim Amca’nın müzesi ziyaret etmeden geçilmezdi. Oysa şu an ziyarete gelenlerin ara durağı olması nedeniyle köyde çok önemli değişiklikler oldu. Yeni düzenlemeler yapıldı. Lokantaların sayısı bir hayli arttı.


Alçıtepe köyünün tuvaletlerinde ve abdest alma yerlerinde ciddi temizlik sorunu var. Eşimin belirttiğine göre bayanlar bölümü de çok farklı değil. Alçıtepe’ye yakışmıyor. Benden söylemesi…


 


Son bir not: Burada yediğimiz gözlemeden sonra anladık ki, en güzel gözleme Kabatepe yolundaki gözlemecide yapılıyor.(!)


 


Ziyaretimizde Eceabat’ta Bill ve Serpil Sellars çiftine de uğradık. Selim Meriç Hoca’da geldi. Konu tabiî ki Çanakkale Savaşı ve yarımadanın şu andaki sorunlarıydı. Bill Sellars bir hayli üzgün. Geçtiğimiz aylarda sitemiz için kendisiyle bir söyleşi yapacaktım. Ancak son olaylardan dolayı bir hayli üzülmüş. “Ben burada sadece Anzakların değil Türk askerinin de hatırasının yaşatılması için mücadele ediyorum” diyor. “Oysa benim için çeşitli internet sitelerinde düşmanlık yaptığıma dair bilgiler dolaşıyor.” Çok büyük bir haksızlık doğrusu…Ben Bill ve Serpil Sellars’ın samimiyetlerine inanıyorum. Hatalı düzenlemelere çoğumuzdan daha net bir şekilde karşı çıktılar.


 


 

Özetle bir Çanakkale gezim daha yeni bilgilerle, her seferinde biraz daha betonlaşmanın verdiği üzüntülerle bitti. Bir dahaki geziye kadar ne değişecek bilmiyorum.

22.919 okunma

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir