GELİBOLU’YU ANLAMAK

İlk Türk Hemşiresi Safiye Hüseyin (Elbi) (Ahmet Yurttakal)

 

Dünyada modern anlamdaki hemşireliğin başlangıcı, Kırım Savaşı (1854-56) sırasında, Florance Nightingale (1820-1910) ile başladığı kabul edilmektedir. Böylece Türkiye; Üsküdar Selimiye Kışlasında dünyaca ünlü hemşire liderin verdiği hizmetlerle mesleğin doğuşuna tanıklık etmiştir.[1]

F. Nightingale rahibelerden ve sivil hastanelerdeki kişilerden seçilen 38 kişilik bir hemşire kafilesi ve malzeme ile 1854 Ekiminde İstanbul’a gelmiş ve disiplinli çalışmaları neticesinde ölüm oranını %42’den %2’ye düşürmüştür. F. Nightingale ’ in yaralı ve hastalara bilgi ve şefkatle bakması onun efsaneleşmesine neden olmuştur.

Hemşirelik ve hastabakıcılığın ülkemizde nasıl başladığına kısaca değinecek olursak; hemşirelik, 1911 yılında Trablusgarp ve 1912 yılında Balkan Savaşlarında yaralanan askerlerin büyük kayıplar vermesiyle ve bu askerlerin bakımı için duyulan gereksinimle başlamıştır.

 Kızılhaç’ın Washington Kongresi’ne katılan Dr. Besim Ömer Paşa ve Dr. Nihat Reşat Belger, hemşireliğin bir meslek olduğunu ve branşlara ayrıldığını gözlemişler. Yurda dönüşlerinde, Besim Ömer Paşa Kızılay Cemiyeti’ni (Hilal-i Ahmer) uyararak, ülkenin hemşirelik mesleğine olan gereksinimini dile getirmiş ve bir Hemşire okulunun açılmasının zorunlu olduğunu belirtmiştir. [2]

 

Kızılay Cemiyeti, bu öneri üzerine ilk defa İstanbul’da Kadırga semtindeki Hastanede 6 ay süreli gönüllü hasta bakıcı kursu açmış. Bu kursta ilk dersi Prof. Dr. Besim Ömer Akalın vermiş. Balkan Savaşları ile birlikte Türk Kadını hastanelerde çalışmaya başlamıştır.

1913 – 1914 yıllarında üniversite konferans salonlarında tertiplenen kurslara çok sayıda öğrenci katılmış. Bu öğrencilere hasta bakımı üzerine çeşitli bilgiler verilmiş. Kursları bitirenlerden Safiye Hüseyin (Elbi), Kerime Salahar, Münire İsmail; Çanakkale ve Balkan Savaşlarında gönüllü hasta bakıcılığı yapmışlar ve büyük fedakârlıklar göstermişlerdir.[3]

1920 yılında, Amerikalılar tarafından, Amiral Bristol Özel Sağlık Meslek Lisesi açılmış ve öğretim süresi ortaokuldan sonra 2 yıl, 6 ay olarak belirlenmiştir. Cumhuriyet döneminin ilk Hemşire Okulu 21 Şubat 1925 yılında açılan Kızılay Özel Hemşire Okuludur.[4]

DAHA SONRAKİ YILLARDA TÜRKİYE’DE AÇILAN HEMŞİRELİK YÜKSEK OKULLARI

·     1955 Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu

·     1961 Hacettepe Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu

·     Florance Nightingale Hemşirelik Yüksek Okulu

·     1977 Atatürk Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu

·     1982 Cumhuriyet Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu

·     1985 GATA Hemşirelik Yüksek Okulu

·     1992 Marmara Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu

·     1992 Dokuz Eylül Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu

·     1994 Başkent Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu [5]

 

SAFİYE HÜSEYİN (ELBİ)  (1881-1964)

Safiye Hüseyin İngiltere’de ateşenavlık hizmetinde bulunan Ahmet Paşa’nın kızıdır. Öğrenimini Avrupa’da yapmıştır.

Türkiye’de modern hemşireciliğin gelişmesine büyük katkısı olan Safiye Hüseyin (Elbi), şefkat ve meslek aşkıyla dopdolu bir kadındı. Batı kültürüyle yetişen bu ilk hemşiremiz, saltanat döneminde Almanya ve İsviçre’de düzenlenen milletler arası kongrelere katıldı. İlk defa ulusumuzu bu alanda temsil etti. Yabancı devletlerden iftihar ve takdir nişanları aldı.

Cumhuriyetin ilanından sonra da tüm hayır Kurumlarında ve derneklerde üstün bir feragatle çalıştı. Hemşirelik mesleğiyle ilgili hayli yazılaryazmış ve konferanslar vermiştir. [6]

Çanakkale Savaşı başladığında Safiye Hüseyin gönüllü hastabakıcı

olarak yazılır ve Reşit Paşa Hastane gemisine baş hastabakıcısı olarak verilir.  Ayrıca Balkan Muharebelerinde de hastabakıcı olarak görev almıştır.

 

REŞİT PAŞA HASTANE GEMİSİ

 

Çanakkale Savaşları başladığında birçok vapur hastane gemisine dönüştürülür. Hastane gemileri Akbaş veya Kilya İskelesinden yaralıları alıp İstanbul Hastanelerine, Hilal-i Ahmer ve Vatan Hastanelerine yaralı sevk etmişlerdir. Reşit Paşa da hastane gemisi yapılan vapurlardandır.

Reşit Paşa Vapuru, Akbaş İskelesinde demirlemiş, gelen yaralılara ilk müdahaleler bu hastane gemisinde yapılmıştır. Gemiye sürekli yaralı taşınmakta, yüzlerce yaralı Mehmetçik günlerce denizde acılar içinde kıvranmaktadır. Aldığı yaralıları Hilal-i Ahmer Hastanelerine taşımaktaydı. İstanbul’dan dönerken ise asker ve mühimmat taşıma görevini de yapmaktadır. Yaralı taşıma işlemini yaparken birçok defa gemi rahatsız edilmiştir.

Çanakkale Müstahkem Mevki Mayın Grup Komutanı Binbaşı Nazmi Bey günlüğünde Reşit Paşa Vapuru hakkında şöyle diyordu:

27 Nisan 1915

Reşit Paşa vapuru İstanbul’dan asker yüklü olarak gelir. Nara Burnunda durduğu sırada düşman ateşine maruz kalmış ve yanındaki Üsküdar vapuru beş dakika içinde 

batmıştır. Bir çarkçı ve iki er şehit olmuştur. Diğerlerinde hamdolsun bir zarar olmamıştır”.[7]

 

 

 

 

  Hazırlayan
Ahmet Yurttakal (Çanakkale Savaşları Araştırmacısı)

 

HAFTAYA: ÇANAKKALE SAVAŞI’NDA SAFİYE HÜSEYİN

 

 Yazının ikinci bölümünü okumak için tıklayınız:

http://www.geliboluyuanlamak.com/12_Canakkale-Savaslarinda-Safiye-Huseyin–2-(-Ahmet-Yurttakal).html

 


 


[1] Yrd.Doç.Dr. Huriye VURAL- Hemşireliğin Tarihsel Gelişimi.(www.gata.edu.tr)

[2] Yrd.Doç.Dr. Huriye VURAL- Hemşireliğin Tarihsel Gelişimi. http://www.gata.edu.tr

[3] Yrd.Doç.Dr. Huriye VURAL HemşireliğinTarihsel Gelişimi  http://www.gata.edu.tr

[4] Sevcan BALAN Başhemşire Yardımcısı Dünden Günümüze Hemşireliğin Tarihçesi..

M. Güven Karahan BANDIRMA DEVLET HASTANESİ (www.bandevhastane.com)

[5] Emel ARMUTÇU Semahat Arsel ile röportaj 15 mayıs 2000 (www.hurriyetim.com)

[6] Yakın Tarihimiz (Taha Toros) Fasikül 25 Milliyet Gazetesi Kültür Eki  s.395

[7] Binbaşı Nazmi Bey Çanakkale Deniz Savaşları Günlüğü s. 61-62

73.993 okunma

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir