Çanakkale Muharebeleri’nde Tekirdağ ( İslam Özdemir )Tarih: 28/02/2008 / Toplam Yorum 6 / Yazar Adı: / Okunma 26234 ![]() Daha önce Haydarpaşa’daki İngiliz Mezarlığı ile ilgili makalesinden tanıdığımız İslam Özdemir bu seferde bizler için Tekirdağ’daki Çanakkale’yi araştırdı ve yazdı.. Özdemir, Çanakkale Cephesini destekleyen en önemli lojistik kaynaklardan biri olan Tekirdağ’ın savaş boyunca şahit olduklarını anlatıyor, aynı zamanda Çanakkale Savaşı’ndan günümüze kalan izleri araştırıyor. Kendi ifadesiyle söylersek; “Tekirdağ’da Çanakkale Harbi’nin izlerini taşıyan yerler yıllardır ilgi ve alakaya muhtaçtır. Adına yakışır bir düzenlemeyi beklemektedir. Şehitliklerin yanına konulacak bir kitabeyle buraların önemine dikkat çekilmelidir. Namık Kemal Evi, Rakoczi Müzesi gibi çeşitli kültür yuvalarının süslediği bu şehirde halka Çanakkale Ruhunu aşılayacak bir 19.Tümen ve Atatürk Müzesi’nin bulunmaması ise çok büyük bir eksikliktir.” |
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Milletimiz için bir dönüm noktası olma özelliğini taşıyan Çanakkale Savaşı’nın bilinen ve hakkında çokça konuşulan yönleri (deniz ve kara harekâtları ) dışında gündeme getirilmeyi bekleyen (hava harekâtları, lojistik faaliyetler vb. gibi) daha pek çok yönü bulunmaktadır. Özellikle bir savaşın gidişatını etkileyen en önemli unsurlardan biri olan lojistik faaliyetlerin diğerlerine göre ayrıcalıklı bir yeri vardır. Çanakkale harekât alanı çevresinde yer alan coğrafya (başta İstanbul olmak üzere Marmara Denizi kıyı şeridinde bulunan yerleşim yerleri, Trakya, Biga Yarımadası, Edremit Körfezi ve çevresi ) bu bağlamda savaş sırasında çok önemli görevler üstlenmiştir. Bilhassa Marmara Denizi kıyısındaki iskele ve limanlardan harekât alanına asker başta olmak üzere her türlü askeri malzeme ve erzak sevkiyatı yapılmış, bu bölgedeki hastanelerde, cepheden sevk edilen yaralılara imkânlar ölçüsünde sağlık hizmetleri verilmeye çalışılmıştır. Hastanelerin bulunduğu yerlerdeki halk buralarda tedavi gören muhariplere büyük ilgi göstermiş, yöre kadınları cephede vatan müdafaası yaparken yaralanan bu kahramanlara hastabakıcılık yapabilmek için adeta seferber olmuştur. Yaralı muhariplerden tedavi gördüğü sırada yaşamını yitirenler ise bulundukları yerlerde defnedilerek ölümsüzlük uykusuna yattıkları o beldenin ebedi şeref misafirleri olmuşlardır.
Çanakkale Cephesini destekleyen en önemli lojistik kaynaklardan biri olan Tekirdağ, coğrafi konumu itibariyle cepheye, yukarıda adı geçen ikmal noktalarının çoğundan daha yakındır. Bu konumundan dolayı savaş başladıktan sonra askeri anlamda önemi artan bu güzel şehir 1915 yılında çok hareketli günler yaşamıştır. Çanakkale Cephesine gönderilen askeri birliklerin birçoğu buradan sevk edilmiş, Kurmay Yarbay Mustafa Kemal Bey komutasındaki 19.Tümen ise burada kurulmuştur. Bunun yanı sıra Tekirdağ ve çevresinde kurulan menzil hastanelerinde tıpkı diğer ikmal noktalarında olduğu gibi cepheden nakledilen yaralı muhariplere şifa dağıtılmış, Tekirdağlılar ise bu kahramanların hasta döşeğinde rahat etmeleri için ellerinden geleni yapmıştır. Gazilerden ömrü vefa etmeyenler ebediyete kadar bu şehrin bağrını mesken tutmuştur. Savaş’ın tüm şiddetiyle devam ettiği Nisan ayından itibaren Marmara Denizine sızmayı başaran düşman denizaltılarıyla cepheye lojistik destek sağlayan deniz araç ve gereçlerimiz arasında süregelen nefes kesen kovalamacalara ise Tekirdağ yakinen şahitlik etmiştir.
19. Tümen ve Tekirdağ
Arıburnu Muharebelerinde gösterdiği kahramanlıklarla tarihe adını altın harflerle yazdıran 19.Tümen’in ve komutanı Kurmay Yarbay Mustafa Kemal Bey’in mazisinde bu güzel şehrin çok özel bir yeri vardır. 1915 yılının Şubat ayının ilk günlerinde 3.Kolordu’ya ait 8.Tümen’in Filistin-Sina Cephesine sevk edilmesi üzerine; o tümenin yerine 19.Tümen kurulur. Tümen komutanlığına ise Sofya’da askeri ataşe olarak görev yapan ve sürekli genelkurmay’dan fiili görev talep eden Kurmay Yarbay Mustafa Kemal Bey getirilir (20 Ocak 1915).[1] Genç komutan tayin emrini alır almaz soluğu İstanbul’da alır, 2 Şubat 1915 tarihinde de emir subayı ve Çerkeşli Hasan Çavuş komutasındaki koruma mangasıyla Tekirdağ’a gelir.[2] Tekirdağ’a ayak basar basmaz çalışmalara başlayan Mustafa Kemal, 7.Tümen bünyesindeki birliklerden oluşan bu yeni tümeni sıkı bir eğitime tabii tutar. Bugünkü “Göğüs Hastalıkları Hastanesi” yanındaki sahil kışlalarında yoğun talim ve terbiye ile geçen günlerden birinde Mustafa Kemal Bey’in canını sıkan bir hadise vuku bulur. 57, 58 ve 59 numaralı üç alaydan oluşan 19.Tümen’in iki alayı (58. ve 59. Alaylar) o sırada Bakırköy’de konuşlanan 6.Kolorduya bağlı 24. ve 26.Tümenin iki alayı (72. ve 77. Alaylar) ile değiştirilir. Kurmay Yarbay Mustafa Kemal, ise 72. ve 77. Alayları eğitimleri az oldukları gerekçesiyle kabul etmez. Yapmış olduğu teşebbüslerde eğitmek için günlerce uğraştığı eski alayların yeniden 19.Tümen’in kuruluşuna verilmesini talep eder. Kurmay Yarbay Mustafa Kemal’in bu talepleri Başkumandan vekili ve Harbiye Nazırı Enver Paşa tarafından değerlendirilir: “Artık değiştirilemezler. Çalışıp eksiklerini tamamlasınlar” cevabıyla da reddedilir.[3] 19. Tümen, 57. Alay ile birlikte 25 Şubat 1915’de deniz yoluyla Tekirdağ’dan ayrılarak destanlar yazacağı Maydos’a (Eceabat) hareket eder. 72. ve 77. Alaylar ise İstanbul’dan daha sonra nakledilir.
Tekirdağ Askeri Kışlası (Sahil Kışlaları)
19.Tümen’in kurulduğu yer olan sahil kışlaları, geçen yıllara inat hala dimdik ayaktadır. Arıburnu Muharebeleri’nde gösterdiği kahramanlıklarla tarihe geçen bu efsanevi birliğin aziz hatıraları kışla binasının dört bir yanını sarmıştır. İnsan gözlerini kapatıp,hayal dünyasında kısa bir yolculuğa çıktığında sanki o günleri görür gibi olur.Denize nazır yüksek bir tepenin üzerinde etrafını saran çam ağaçlarının gölgesinde kendi sessizliğiyle baş başa bırakılan bina, bu yalnız haliyle aslında çok şey anlatır gelen ziyaretçilere.
Askeri kışla, üç büyük binadan oluşur. Bu binaların kuzeybatı kısmında ise yıkık durumda olan kışla ambarları yer alır. Orijinal haliyle günümüze kadar ulaşan yapının o döneme göre sadece çatı yapısı bir değişiklik arzeder. Kışlanın denize bakan tarafında 1937 yılında yaptırılan Atatürk anıtı bulunmaktadır. Anıtın altındaki kitabelerde birkaç kelimeyle de olsa kışlanın Çanakkale Harbinde üstlendiği görev anlatılır.Gazi Mustafa Kemal bir zamanlar genç bir subay olarak etrafa emirler yağdırdığı sahil kışlalarına yıllar sonra yaptığı ziyaret esnasında ise duygularını;“-Hiç değişmemiş, hala bıraktığım gibi” sözleriyle ifade eder. (23 Ağustos 1928)
Atatürk’ün askeri kariyerinde önemli bir yere sahip olan bu mekan, “19.Tümen ve Atatürk Müzesi” adıyla gelecek nesillere hizmet edeceği ve tarih şuuru aşılayacağı günleri beklemektedir. Sahil Kışlalarının mahkum olduğu bu yalnızlıktan kurtarılması Anafartalar Kahramanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün de aziz hatırasını yad edecektir hiç kuşkusuz.
Tekirdağ Göğüs Hastalıkları Hastanesi’nin bahçesinde yer alan kışla binasına şehrin batı girişinde bulunan kavşaktan sağa sapılarak (Barbaros-Kumbağ İstikametine) ulaşılabildiği gibi, şehir içinden hastaneye kalkan minibüsler vasıtasıyla da gidilebilir.
Tekirdağ’da Bulunan Hastaneler ve Sağlık Hizmetleri
Tekirdağ, Çanakkale Muharebeleri sırasında aynı zamanda cephe gerisinde sağlık hizmetlerinin verildiği önemli yerlerden biridir. Değişik yatak kapasiteli pek çok hastanenin bulunduğu bu şehre, Akbaş, Ağadere ve Kilya iskelelerinden demir alan Şirketi Hayriye’ye ait hastane gemileriyle yüzlerce vatan evladı taşınır. Rüstem Paşa Camii önündeki Cemaati İslamiye Teşkilatı binası, Etyemez Mahallesinde yeni yaptırılan Memleket Hastanesi, kolordu binası ve çevresinde oluşturulan seyyar hastaneler bu yaralı yiğitlerin nicelerine hizmet eder.Şehir merkezi haricinde ise Mürefte, Eriklice ve Şarköy’de kurulan öteki hastaneler de yine pek çok yaralı tedavi edilir.Savaşın olanca şiddetiyle devam ettiği günlerde hastaneler gelen yaralılarla dolup taşar. 5.Ordu menzil teşkilatına bağlı sağlık depo taburları, veteriner-ilaç depoları, Menzil Hayvan Hastanelerinin de bulunduğu Tekirdağ’da o yıllarda hizmet veren değişik yatak kapasiteli hastanelerin isimleri ise şunlardır.[4]
a) Şehir merkezinde bulunanlar
1-Tekirdağ Merkez Hastanesi 850 yataklı(5.orduya bağlı) 2-Tekirdağ Hilali Ahmer (Kızılay) Seyyar Hastanesi 300 yataklı 3-Tekirdağ Memleket Hastanesi 50 yataklı 4-Tekirdağ Salib-i Ahmer Harp (Kızılhaç)Hastanesi 5-Tekirdağ Mecruhin Hastanesi 6-Gelibolu-Tekirdağ Asker Menzil Hastanesi(5.orduya bağlı)
b) Şarköy ve civarında bulunanlar
1-Şarköy 6.Harp Hastanesi 200 yataklı(5.orduya bağlı) 2-Şarköy Hilali Ahmer (Kızılay)Hastanesi 3-Mürefte Menzil Hastanesi 400 yataklı (5.orduya bağlı) 4-Eriklice Köyü 8.Tümen Seyyar Hastanesi 2000 yataklı 5-Malkara Hastanesi
Hastanelerde verilen sağlık hizmetleri sırasında karşılaşılan problemlerin en büyüğü ve en önemlisi tıbbi malzeme eksikliğidir. Bu eksiklik hasta yatağında şifa bekleyen zavallıların artan ızdıraplarıyla baş başa kalmalarına, kimilerinin ise göz göre göre çaresiz bir biçimde ölümün kucağına atılmasına sebep olacak kadar ciddi bir tehlikedir. Cephe gerisinde bir düşman misali ansızın ortaya çıkan yoksulluğa karşı verilen bu amansız mücadeleden galip çıkmak için birtakım basit yöntemlere başvurulur. Her şeyin bir pamuk ipliğine bağlı olduğu bu zaman diliminde baş gösteren imkansızlık öylesine hissettirir ki kendini, hastanelerde gönüllü olarak çalışan hastabakıcı kadınların, döşeklere serilmek üzere evlerinden getirmiş oldukları tertemiz yatak çarşafları bile sargı bezi olarak kullanılır. Halkın bu kahramanlara yaşadıkları sıkıntılı günleri unutturmak için göstermiş olduğu gayret ise takdire şayandır. Bu fedakâr insanlar,Gelibolu’da düşmanla mücadele eden, ölümle burun buruna gelen ve onca tehlikeli serüvenin ardından iyileşmek ümidiyle şehirlerine gelen şerefli misafirlerine, minnet borcunu ödeyebilmek için varını yoğunu ortaya koyar. Yöre kadınları hastabakıcılık yapmak için akın ettikleri hastanelerde, acılar içinde kıvranan ve çoğu zaman bir annenin şefkat dolu yüzüne hasret kalan bu kahramanları, evlatları gibi bağrına basıp, bir nebze olsun teskin etmeye çalışırlar. Tekirdağ Hastanelerinde tedavi gördükten sonra sağlığına kavuşan vatan evlatlarının çoğu, yaşadıklarını savaştan yıllar sonra kaleme aldıkları hatıralarında en güzel cümlelerle anlatır.O günleri yaşayanlardan biri de Arıburnu Kahramanlarından, 16.Tümen 48.Alay 6.Bölük Astsubayı Mersin’li Emin Çöl’dür. (1892/1977).Arıburnu Cephe’sinde yaralandıktan bir müddet sonra Mürefte’ye sevk edilen bu kahraman gazi,limana yanaşan Şirketi Hayriye vapurundan gördüğü manzarayı; “-İskeleden çıktığımızda hayli halk, sağlık ekipleri birikmişti.”sözleriyle ifade ederken bir nevi karşılaştığı bu beklenmeyen insan selinin kendisinde meydana getirdiği şaşkınlığı da dile getirmektedir.Emin Çöl izlenimlerini anlatmaya şu cümlelerle devam eder;
“-Kolu bantlı sağlık ekipleri bizi kucaklayarak arabaya bindirdiler. Kasabanın dışında tek katlı bir evin önüne ilettiler. Üç çadır kurulmuştu. Ateşin üstünde iki kazan sıcak su kaynıyordu. Tırnaklarımızı kestiler, traş ettiler, yıkandık, tertemiz iç, dış giysilerini giydik, okulun bir odasında, yere serilmiş yataklara yatırıldık. Burası Mürefte’nin bir ilkokuluymuş. Başucumuz da boydan boya bir tele asılan kimliklerimiz vardı. Tereyağı sürülmüş ekmek, çay, peynir getirildi. Sonra da birer bardak sütlü kahve, birer paket sigara, birer mendil getirildi. Çarşafların, mendillerin, yatak yüzlerinin, berelerin, gömlek yakalarının üzerinde kırmızı iplikle “MÜREFTE KADINLARI” diye işlenmişti. Her yanı pırıl pırıldı. Bu sağlık yurdunu savcının, hâkimin, hekimin, garnizon subaylarının eşleri açmıştı. Savaşın seferlerin, sıkıcı, bunaltıcı yaşamından sonra böyle şefkat dolu bir yuva hepsini unutturuyordu. “Bir daha böyle yaralansam, bir daha buraya gelsem, olmazdı ya gönül böyle istiyordu.” Bu cümleleri hasta yuvasının hatıra defterine yazmıştım. Bu yazı beni tanıtmış, sevdirmişti. Sağlık yurdunu açan kadınlar her gün sabah erkenden, geliyorlar, temizlik işleriyle uğraşıyorlar, yüzüme tatlı tatlı bakıyorlardı.Acaba bir ağrıları,sızıları,istekleri var mı? diye. Burada bir aydan fazla kaldım. Belimdeki bacağımdaki yaralar 20 gün sonra iyi olmuştu. 5-6 günde ayak tedavisine geldim, gittim.”[5] Hasta yatağında verdikleri yaşam mücadelesinden kaderin bir cilvesi olarak mağlup çıkan birçok kahramanın şahadet şerbetini içtikten sonraki ebedi istirahatgahı ise şehitliklerdir.
Sonsuza dek Tekirdağ topraklarını mesken tutan bu kahramanlarımızın metfun bulundukları yerler ise şunlardır.[6]
a) Namazgâh Şehitliği (Şehitler Abidesi)
Çanakkale Cephesinde yaralanıp, Tekirdağ Hastanelerinde tedavi gördüğü esnada şehitlik mertebesine ulaşan aziz kahramanlarımızın ebedi istirahatgahıdır. O dönemi anlatan kaynakların, tek beygirli bir cenaze arabasının her Allah’ın günü içindekilerle birlikte ziyaret ettiğini ifade ettikleri bu yerde sayısı tespit edilen 370 Çanakkale Kahramanının medfun bulunduğu bilinmektedir. Vaktiyle 40 dönümlük bir alanı kapsayan Çanakkale Şehitliği günümüzde, etrafındaki apartmanların arasında sıkışıp kalmış ve ne yazık ki 3800 metrekarelik bir alana düşmüştür.Görgü şahitleri 1973 yılında yapılan istimlâkler sırasında buradan asker üniformalı pek çok cesedin çıkarıldığını anlatır.[7] 13 Kasım 1957 tarihinde “Şehitler Abidesi” adıyla açılışı yapılan mekânın Muratlı Caddesi üzerindeki giriş kapısından içeri girildiğinde Mithat Cemal Kuntay’a ait “Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğruna ölen varsa vatandır” diye başlayan anlamlı dizeler karşılar gelen ziyaretçileri. Çam ağaçlarının gölgesinde hüzünlü bir sessizliğin hâkim olduğu mekân maruz kaldığı tahribatlar nedeniyle mezarlık özelliğini tamamıyla yitirmiş, klasik bir anıt görünümünü almıştır. Giriş kısmındaki merdivenlerin bittiği yerde bulunan siyah ve beyaz mermerlerle bezeli abide, her ne kadar buradaki kahramanların mütevazılığını yansıtsa da o ruhu temsil etmekte maalesef yetersiz kalır. Herhangi bir bilgilendirme levhasının da bulunmadığı mekân, mevcut tüm eksikliklere rağmen Tekirdağ genelinde Çanakkale Kahramanlarına ait şehitliklerin en önemlisi ve en büyüğüdür. Devlet Hastanesi’nin üst tarafındaki Muratlı Caddesi hizasında yer alan Namazgâh Şehitliğine, belediye halk otobüsleriyle gidilebilir. Halk arasında “Şehitler Abidesi” adıyla bilinen bu mekân, gelecek yıllarda yapılması düşünülen çevre düzenlemesiyle şu anki halinden daha iyi bir durumda olacaktır.Kara toprağın bağrını mesken tutan bu asil ruhun, sessiz çığlıklarla yıllarca hasret kaldığı torunlarını çağırdığını asla unutmamak gerekir.
b) Şarköy Şehitliği
Şehitlik,Tekirdağ’ın Şarköy İlçesinde şehir mezarlığı bitişiğinde yaklaşık bir dönümlük bir alandır. Çanakkale Muharebelerinde Şarköy’de kurulan hastanelerde tedavi gördüğü sırada şehitlik mertebesine ulaşan 79 vatan evladının ebedi istirahatgahıdır.Bakımlı olan şehitlik mütevazi bir anıta sahiptir.
c) Mürefte Şehitliği
Üzüm bağlarıyla meşhur olan Mürefte Şarköy’ün bir beldesidir. Çanakkale Gazisi Merhum Emin Çöl’ün hatıralarında övgüyle bahsettiği 400 yataklı Mürefte Menzil Hastanesinde şehit düşen 6 Mehmetçiğimizin ebedi istirahatgahıdır. Mürefte Sağlık Evi’nin bahçesin de metfun bulunan bu kahramanlar maalesef çevresindeki kalabalığın içerisinde yalnızlığı yaşamaktadır.
d) Eriklice Köyü Şehitliği
Şarköy ilçesine bağlı Eriklice Köyünde Çanakkale Muharebeleri sırasında kurulan sahra hastanesinde şehit düşen 18 Mehmetçiğimizin ebedi istirahatgahıdır. Vefasızlık nedeniyle uzun yıllar kaderine terk edilen bu kahramanların mekanı günümüzde daha iyi durumdadır. Yine de ilgi ve alakaya muhtaçtır.
Tekirdağ Sahilleri’nde Denizaltı Faaliyetleri
Osmanlı Devleti’nin başkenti İstanbul’u işgal etmek için Çanakkale önlerinde aylar süren zorlu bir mücadeleye girişen İtilaf devletleri güçleri içerisinde, boğaz engelini aşmaya muvaffak olan tek unsur denizaltılardır.
Çanakkale Cephesine yapılan lojistik desteği kesmek, Yavuz Zırhlısını batırmak ve İstanbul’u psikolojik baskı altına alıp gözdağı vermek gibi çeşitli sebeplerle yapılan bu saldırıların başlangıç tarihi ise 25 Nisan 1915’dir.Kısıtlı erzak ikmalini yakaladıkları gıda yüklü küçük tekneleri soyarak telafi etmeye çalışan ve Marmara’nın dört bir yanında adeta birer köpekbalığı gibi kol gezen bu ölüm makineleri, ansızın karşısında belirdikleri pek çok deniz aracını içindekilerle birlikte denizin dibine yollar. Marmara Denizini bir dehşet ve korku yuvası haline getiren müttefik denizaltıları, Çanakkale cephesine deniz yoluyla yapılan lojistik desteği neredeyse imkânsız hale getirir. Bu yaşanılanlardan Marmara’nın kuzeybatı kıyıları boyunca uzanan Tekirdağ sahilleri de üzerine düşen payı fazlasıyla alır. Kıyılarında, Türk gemileriyle Müttefik denizaltıları arasında nefes kesen kovalamacıların yaşandığı bu şehir, mezkûr cedelleşmenin neticesinde batan gemilerimizde boğularak hayatını kaybeden insanlarımızın hazin öyküsüne yakinen şahitlik eder. Tekirdağ ve Şarköy açıkları Çanakkale’ye yapılan yolculuklar sırasında hiç beklenmedik bir anda çıkıp gelen serseri bir torpilin hayattan çekip aldığı bu zavallı insanların ebedi istirahatgahıdır. İngilizlerin E-14 denizaltısı tarafından batırılan Nurulbahir gambotu’nun öyküsü Marmara’da müttefik denizatlılarının başlattığı intikam savaşına örnek teşkil eder. Aldığı torpil yaralarıyla Şarköy açıklarında 50 metre derine gömülen Nurulbahir’de 4 subay ve 32 er şehit olurken, 29 denizci Zuhaf korveti tarafından kurtarılır.[8] Tekirdağ açıklarında düşman denizatlılarıyla Türk gemileri arasında gerçekleşen diğer sürpriz bir karşılaşma ise 24 Mayıs 1915 tarihinde gerçekleşir. Şirketi Hayriye filosuna ait en gözde deniz taşıtlarından biri olan Tahsin Kaptan idaresindeki 62 numaralı Hünkâr İskelesi vapuru, o gün İstanbul’dan yükünü almış vaziyette Çanakkale’nin yolunu tutar. Büyük bir tedirginlikle geçen zaman içinde Tekirdağ açıklarına 5/6 mil yaklaştıklarında korkulan olur ve kapkara bir denizaltı karşılarında belirir. Tahsin Kaptan durumu anlamakta gecikmez. Türk Bayrağı çeken İngiliz Denizaltısının kendilerini tuzağa düşürmek istediğini sezdiği için hiç istifini bozmadan son sürat yoluna devam eder. Bu dakikadan itibaren Hünkâr İskelesi ile İngiliz Denizaltısı arasında nefes kesen bir kovalamaca başlar. Gemiler bir ara borda bordaya seyrettiği esnada denizaltı’dan Tahsin Kaptan’a “-teslim ol !”çağrısı yapılır. Bu çağrıya hiç aldırış etmeyen usta denizci yoluna devam eder ve Tekirdağ İskelesi yakınlarında Hünkâr İskelesini karaya oturtur. Zaman kısıtlı akıbet bellidir. Kaptan gemideki personelin acilen tahliye edilmesini emreder. Buna rağmen o, pek çok hatırasını paylaşan cefakâr dostunu son ana kadar yalnız bırakmak istemez. Mürettebat, gemide bulunan subay aileleri ve cepheye götürülen askeri mühimmatın ve erzağın bir bölümü bu kısacık zaman zarfında tahliye edilir. Derken avcı görünür. Üzerindeki Türk sancağını indirerek Britanya sancağını çeken denizaltı aniden Hünkâr İskelesine bir torpil yollar. Geminin kazan dairesine isabet eden torpil, korkunç bir patlamayla infilak eder. Kaptan sona ana dek terk etmediği dostuna patlamadan çok kısa bir süre önce veda eder ve denize atlayarak ölümden kıl payı kurtulur. Kendiyle birlikte onlarca insanın hayatını kurtaran Tahsin Kaptan cesaretiyle tarihe geçer. [9] Müttefik denizaltılarının Marmara Denizindeki bu faaliyetlerinin bilançosu Osmanlı Devleti için oldukça ağırdır. Bu saldırılar esnasında tüm kıyıları bize ait olan Marmara’nın her köşesinde pek çok deniz taşıtı içindekilerle birlikte sulara gömülür. Marmara Denizinin tamamını bir su altı şehitliğine çeviren bu saldırılar esnasında Tekirdağ ve Şarköy açıklarında batan gemilerimizden tespit edilebilenlerin isimleri şunlardır.
Denizaltı saldırıları sırasında hayatını kaybeden insanlarımız yapılacak görkemli bir anıtla yâd edilmeyi beklemektedir.
Sonuç
Her köşesini Atatürk’ün ve aziz şehitlerimizin ebedi hatıralarının kuşattığı bu güzide şehir, sahip olduğu Çanakkale Mirasıyla insanların gönlünde taht kurmayı arzu etmektedir. Tekirdağ’da Çanakkale Harbi’nin izlerini taşıyan yerler yıllardır ilgi ve alakaya muhtaçtır.Adına yakışır bir düzenlemeyi beklemektedir.Şehitliklerin yanına konulacak bir kitabeyle buraların önemine dikkat çekilmelidir. Namık Kemal Evi, Rakoczi Müzesi gibi çeşitli kültür yuvalarının süslediği bu şehirde halka Çanakkale Ruhunu aşılayacak bir 19.Tümen ve Atatürk Müzesi’nin bulunmaması ise çok büyük bir eksikliktir. Şehrin Çanakkale savunmasının zaferle sonuçlanması için gösterdiği gayret ve yaptığı fedakârlıklar asla unutulmamalı ve unutturulmamalıdır. Tekirdağ’daki Çanakkale izlerini hak ettiği yerde görmek ümidiyle, bu vefakâr şehrin bağrını mesken tutan aziz kahramanlarımızı rahmet ve saygıyla anıyorum.
İslâm ÖZDEMİR Çanakkale Savaşları Araştırmacısı / Yazar
Not: “Fetihler Ufku Tekirdağ’a ithaf ettiğim bu çalışmanın hazırlanması sırasında benden yardımlarını esirgemeyen Tekirdağ Tarihi Araştırmacısı Sn. Mehmet Serez’e ve kadim dostum Çanakkale Savaşları Araştırmacısı Sn. Ahmet Yurttakal’a teşekkürlerimle ”
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
********************** Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahiplerinin kendileri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşleri Tuncay Yılmazer'in benimsediği anlamına gelmez. Yorum bölümü özgür bir tartışma ortamı yaratmak için vardır. Ancak saldırgan ve düzeysiz yorumlar yayınlanmayacaktır. Eğer bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatmanızı istirham ederiz. ********************** |
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
YORUMLAR |
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
KATEGORİDEKİ DİĞER BAŞLIKLAR |
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Site İçi Arama
Kategoriler
Rastgele Seçilen 10 Yazı
- 1 - Fahreddin Paşa'nın Medine Müdafaası - Feridun Kandemir (Tuncay Yılmazer) - 04/06/2009 Hit: 12521
- 2 - Teğmen Remzi nin Hatıralarında Zığındere Muharebeleri (M. Şahin Aldoğan) - 13/12/2009 Hit: 27020
- 3 - Amiral Carden’in Çanakkale Boğazı Saldırı Planı Üzerine Bir Değerlendirme ( Bayram Akgün) - 13/01/2018 Hit: 7319
- 4 - Çanakkale Yolunda – Gabriel Domerque ( Tuncay Yılmazer ) - 10/06/2007 Hit: 15002
- 5 - Gelibolu da tarihimiz ve yüreğimiz yanıyor - 21/06/2008 Hit: 9510
- 6 - Gelibolu’dan Kaçış ( Muzaffer Albayrak) - 20/12/2009 Hit: 18597
- 7 - Çanakkale Deniz Muharebelerinde Verilen Zayiatlar (Ahmet Yurttakal) - 17/11/2015 Hit: 7581
- 8 - Çukurova Üniversitesi'ndeki Konferans ile İlgili Gelibolu’yu Anlamak Okurlarına Açıklama ( Tuncay Yılmazer ) - 22/03/2013 Hit: 20473
- 9 - Çanakkale 1915, Buzdağının Altı – Mete Tunçoku ( Tuncay Yılmazer ) - 20/10/2007 Hit: 18080
- 10 - Çanakkale Savaşları ve Harp Tarihi Araştırmaları Derneği Başkanı Kenan Çelik ile Söyleşi (İsmail Sabah) - 21/03/2015 Hit: 7147
Yazarlar
Popüler 20 Yazı
- Okunma Adet:
- 100. Yılında II. Meşrutiyet (“Didar-ı Hürriyet” kitabının yazarı Sacit Kutlu İle Söyleşi )-1. Bölüm Okunma Adet:112032
- Sarıkamış Kuşatma Harekâtı’na Ait Değerlendirmeler ( M. Şahin Aldoğan ) Okunma Adet:90656
- 18 Mart Kahramanı Cevat Paşa ( Ahmet Yurttakal ) Okunma Adet:82321
- 9 Ocak 1916 - İtilaf Devletlerinin Gelibolu Yarımadasını Tahliye Harekâtı ( Melike Bayrak ) Okunma Adet:66580
- 1.Dünya Savaşında Türkiye Dışında ve Anadolu’da Esir Kampları Balıkesir Esir Kampı (Aydın Ayhan) Okunma Adet:65310
- Balkan Muharebeleri Sırasında Mustafa Kemal'in Çanakkale Bölgesindeki Faaliyetleri (Yrd. Doç. Dr. Mithat Atabay) Okunma Adet:64175
- 1915 Çanakkale Cesarettepe Kahramanı Kırşehirli Mehmet Çavuş ( Cemalettin Yıldız ) Okunma Adet:62615
- İlk Türk Hemşiresi Safiye Hüseyin (Elbi) (Ahmet Yurttakal) Okunma Adet:55664
- Kutülammare’de Esir Alınan İngiliz Ordusu ve General Townshend (Muzaffer Albayrak) Okunma Adet:54979
- Muhafazakâr Türk Basınının Altı Büyük Çanakkale Yanlışı… ( Ozan Bodur ) Okunma Adet:54811
- 18 Mart 1915’den 18 Mart 2009’a Çanakkale Deniz Zaferi ( Melike Bayrak) Okunma Adet:51876
- Çanakkale’deki En Başarılı Alman: Otto Hersing ve U-21 Denizaltısı (Ahmet Yurttakal) Okunma Adet:48966
- Çanakkale Savaşı ve Diplomasi ( Tuncay Yılmazer ) Okunma Adet:47115
- Rumeli Mecidiye Tabyası Topçu Neferi Kahraman Niğdeli Ali ( Ömer Arslan ) Okunma Adet:47080
- 25 Nisan 1915 Çanakkale Kara Muharebeleri ( Melike Bayrak ) Okunma Adet:46720
- Balkan Harbi’nin Toplumsal-Siyasal ve Ekonomik Etkileri -2 ( Sacit Kutlu ) Okunma Adet:43235
- 57. Alay Şehitliği’nin Yeniden Düzenlenmesi Üzerine (Tuncay Yılmazer) Okunma Adet:41598
- 25 Nisan 1915 Arıburnu Anzak Çıkarması Üzerine Şahin Aldoğan ile Söyleşi – 1 (Tuncay Yılmazer) Okunma Adet:39905
- 18 Mart Özel Yazısı: Dardanos’a Şan Verenler ( İslam Özdemir) Okunma Adet:37413
- ARMAGEDDON’A DOĞRU ADIM ADIM… General Allenby, Osmanlı Ordusu’nu Filistin’de Nasıl Yok Etti? (Tuncay Yılmazer) Okunma Adet:36105
Son Yorumlananlar
- 10791-Melike Bayrak - Öncelikle yazını çok taraflı bulduğumu belirtmek isterim. Yazınızda geçen üç ayrı noktayı da ayrıca ... 16-09-2018-- Haber Başlığı:Mustafa Kemal Atatürk ve Enver Paşa (İsmail Pehlivan)
- 10766-CEMAL KARACİĞER Ruhları Şad Olsun- ALLAH ONLARDAN RAZI OLSUN BİZ NE KADAR BİLMESEK DE RABBİMİZ BİLİYOR ONLARI .MEKANLARI CENNET OLSUN ... 13-09-2018-- Haber Başlığı:18 Mart Kahramanı Cevat Paşa ( Ahmet Yurttakal )
- 10674-isimsiz - Ciddi bir emeğin mahsûlü olduğu anlaşılan ufuk açıcı ve değerli m... 20-08-2018-- Haber Başlığı:Türkiye’de Beş Sene - Liman von Sanders’in Hatıraları ( Muzaffer Albayrak)
- 10613-emre gelibolu- Gökhan bey tanışan birisi olarak şunu söyleyebilirim. Müthiş alcak gönüllü birisi bilgi ve birikimi ... 20-07-2018-- Haber Başlığı:Çanakkale Savaşı Belgeselleri Yapımcısı Gökhan Tarkan Karaman ile söyleşi (Tuncay Yılmazer)
- 10587-Yusuf Harita- Bu haritada ikiz koyunun altinda bir cizgi var cizginin uzerinde iki cizgi var bu bu iki cizgi sani... 17-06-2018-- Haber Başlığı:25 Nisan 1915 Çıkarmaları Sırasında (Ertuğrul ve Tekke Koyları ile Arıburnu Sahillerinde) Türklerin Makineli Tüfekleri Var Mıydı?(1.Bölüm) (Gürsel Akıngüç)
- 10571-Cemalettin Yıldız Hayırlı olsun.- Çanakkale Savaşı Siperin Ardı Vatan (Gürsel Göncü -Şahin Aldoğan ) yeni düzenlemeli baskısını hayırl... 23-05-2018-- Haber Başlığı:Çanakkale Savaşı Siperin Ardı Vatan (Gürsel Göncü - Şahin Aldoğan)
- 10568-Cemalettin Yıldız Teşekkürler Burhan Bey.- Yıllardır beklediğimiz Seddülbahirin yaralı Arslanı 26. Alay ,3. Tabur Kumandanı Binbaşı Mahmut Sabr... 08-05-2018-- Haber Başlığı:Mahmut Sabri Bey Ve Seddülbahir Savunmasının İlk Üç Günü (Burhan Sayılır)
- 10566-gürsel göncü - Gayet isabetli tesbitler ve yeni data'lar içeren bir referans makalesi. Tebrikler. İki noktaya ... 03-05-2018-- Haber Başlığı:25 Nisan 1915 Gelibolu Yarımadası Çıkarmaları Üzerine Taktik Yaklaşımlar (Bülend Özen)
- 10564-idris ilkan kurt - Tşeküürler ömer bey projem için çok faydalı güze liyi bilgil, bi site olmuş allah razı olsun eyw :}... 28-04-2018-- Haber Başlığı:
- 10562-Tolga Yılmaz
Başka makale- Erhan Bey,
Yazınız için tebrik ederiz. Emeğinize sağlık.
Bahsettiğiniz konuyla ilgili ... 18-04-2018-- Haber Başlığı:Çanakkale Savaşı Esnasında Çekildiği İddia Edilen Bir Fotoğraf Hakkında (Erhan Çifçi)
Önerilen Yazılar
- Okunma Adet:
- Arıburnu Muharebeleri Raporu (2) - Mustafa Kemal (Tuncay Yılmazer ) Okunma Adet:24066
- Tehcir Övünülecek Bir Uygulama Değildir ( Tuncay Yılmazer ) Okunma Adet:21186
- Çanakkale Cephesinde Bir Müderris- Abdullah Fevzi Efendi ( Muzaffer Albayrak) Okunma Adet:21701
- 25 Nisan 1915 Arıburnu Anzak Çıkarması Üzerine Şahin Aldoğan ile Söyleşi – 1 (Tuncay Yılmazer) Okunma Adet:39905
- Propaganda Filmlerinin Bir Prototipi olarak Arabistanlı Lawrence (Enver Gülşen) Okunma Adet:24556
- “Bin Kere Çoğalan Cehennem” 4-6 Haziran 1915 , Üçüncü Kirte Muharebesi ( Tuncay Yılmazer ) Okunma Adet:32324
- Çanakkale Muharebe Alanlarında Çevre Kirliliği ( Tuncay Yılmazer ) Okunma Adet:22563
- 100. Yılında II. Meşrutiyet (“Didar-ı Hürriyet” kitabının yazarı Sacit Kutlu İle Söyleşi )-1. Bölüm Okunma Adet:112032
En Çok Yorumlanan
- 1915 Çanakkale Cesarettepe Kahramanı Kırşehirli
Mehmet Çavuş ( Cemalettin Yıldız )
Yorum Adet:52Okunma Adet:62615 - Çanakkale Savaşı Belgeselleri Yapımcısı Gökhan Tarkan Karaman ile söyleşi (Tuncay Yılmazer)
Yorum Adet:32Okunma Adet:12343 - 9 Ocak 1916 - İtilaf Devletlerinin Gelibolu Yarımadasını Tahliye Harekâtı ( Melike Bayrak )
Yorum Adet:29Okunma Adet:66580 - En Büyük Tehlike ( Tuncay Yılmazer )
Yorum Adet:21Okunma Adet:34104 - 19 Mayıs'ın Ardından ( İslam Özdemir )
Yorum Adet:20Okunma Adet:24025 - Muhafazakâr Türk Basınının Altı Büyük Çanakkale Yanlışı… ( Ozan Bodur )
Yorum Adet:19Okunma Adet:54811 - Birinci Dünya Savaşında Ölen Alman Askerlerin Kayıp Listesi ( Hafize Kasar )
Yorum Adet:18Okunma Adet:35281 - Alibeyköy Lisesi konferansının ardından... ( Tuncay Yılmazer )
Yorum Adet:17Okunma Adet:24333 - Türkiye Cumhuriyeti'nin En Büyük Askeri Tarihçisi Kurmay Yarbay Bursalı Mehmet Nihat Bey 'e Vefa ( Cemalettin Yıldız )
Yorum Adet:16Okunma Adet:27567 - Bir Fotoğraf , Bir Soru... ( A.Yurttakal - İ. Sezgin )
Yorum Adet:15Okunma Adet:21967 - 57. Alay Şehitliği’nin Yeniden Düzenlenmesi Üzerine (Tuncay Yılmazer)
Yorum Adet:15Okunma Adet:41598 - Çanakkale Gazisi Hüseyin Akdoğan (Ahmet Yurttakal)
Yorum Adet:14Okunma Adet:26939 - Teğmen Remzi nin Hatıralarında Zığındere Muharebeleri (M. Şahin Aldoğan)
Yorum Adet:14Okunma Adet:27020 - Kırım Harbinden Günümüze Haydarpaşa Mezarlığı 2. Bölüm ( İslam Özdemir)
Yorum Adet:13Okunma Adet:31944 - Küçük Muavenet'in Büyük Başarısı ( Duygu Ak )
Yorum Adet:13Okunma Adet:19131
Ziyaretçi İstatistiği
-
Tekil (Bugün)
2602 Toplam
10566336 En Fazla
17793 Ortalama
2421 Üye Sayısı
1032 Bugün Üye Olan
0 - ANASAYFA
- KURALLAR
- RESİM ARŞİVİ
- İLETİŞİM
- ZİYARETÇİ DEFTERİ